Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Mevlânâ Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû)

Mevlânâ Mahmud el-İncîr Fağnevî

Mevlânâ Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû)

FacebookTwitterTelegramWhatsAppPaylaş

Hakikatler madeni ve manevî fütûhât sahibi Mevlana Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû) Silsile-i Âliyye’nin (Kaddesallâhu Esrârahum) on ikinci altın halkasıdır. Orta boylu, beyaz tenli, siyah sakallı, güler yüzlü, güzel burunlu ve hafif genişçe ağızlıydı. Çoğunlukla beyaz sarık sarardı. Mevlana Arif Rîvegerî (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin sohbetinde yetişerek kemâle ermiş ve vuslata giden manevî yolda saliklere rehber olmuştur. Şeyhi Arif Rîvegerî (Kuddise Sirruhû) hazretlerinden emanet aldığı yolu Mevlana Hâce Ali Râmitenî (Kuddise Sirruhû) hazretlerine ulaştırmıştır.

Mevlana Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû) Buhara’nın bir köyü olan Fağne (el-İncîr Fağne)’de  dünyaya geldi. Buhara’ya bağlı olan ve kabrinin de bulunduğu Eykenî isimli kasabada yaşadı.

Küçük yaştayken şer‘î ilimleri öğrenmeye başlayan ve zahirî ilimlerde maharet elde eden Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû) bir süre ticaretle de meşgul oldu. Şeyhi Arif Rîvegerî (Kuddise Sirruhû) hazretlerini tanıyıp onun elinden sülûkte kemâle erdikten sonra tamamen irşad vazifesiyle iştigal ederek ilâhî feyizler saçan bir derya, evliyâ yetiştiren bir velî oldu.

Mevlana Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû) zamanın gerektirmesi ve saliklerin hallerine binaen şeyhinin işaretini alarak cehrî (sesli) zikre başladı. Bu olay Arif Rîvegerî (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin vefatına yakın bir zamanda vaki olmuş, bizzat kendisi de Rîveger Tepesinde cehrî zikre katılmıştır. Mevlana Arif Rîvegerî (Kuddise Sirruhû) bu konuda şöyle buyurmuştur: “İşte bu vakit, bize işaret edilen vakittir.”

 Arif Rîvegerî (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin vefatından sonra Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû) mescitte cehrî zikirle meşgul olmaya devam etti. Hâce Muhammed Pârsâ (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin dedesi olan büyük âlim Şeyh Hâfizuddîn, Buhara ulemasının huzurunda Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû) hazretlerine: “Cehrî zikri hangi niyetle yaparsınız?” diye sordu. Hâce Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû) cevaben şöyle buyurdu: “Manevî uykudakiler uyansın, gaflette olanlar agâh olsun, böylece doğru yola yönelerek istikametle şeriat ve tarikata dâhil olup, hayırların anahtarı ve bütün saadetlerin başı olan hakiki tövbe ve inâbeye rağbet etsinler diye cehrî zikri yapmaktayız.”

Şeyh Hâfizuddîn bu cevaptan memnun kalarak; “Niyetiniz doğrudur, bu yolda iştigal etmek sizin için meşrudur” dedi. Yine Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû) şöyle buyurdu: “Cehrî zikir, dilini yalan ve gıybetten, boğazını haram ve şüpheli şeylerden, gönlünü riya ve şöhretten ve sırrını Hak Teâlâ’nın gayrısına yönelmekten temizlenmiş olan kimseye fayda verir.”

Mahmûd el-İncîr Fağnevî Hazretleri

Kerametleri

Her hâlinde sünnete temessük eden Mevlana Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû) keşif ve kerametler sahibi bir zattı. Mevlana Hâce Ali Râmitenî (Kuddise Sirruhû) şöyle anlatır: “Velilerden birisi Hızır (Aleyhisselâm) ile karşılaştığında; ‘Bu zamanda şerîat caddesinde ve istikamet üzere olan kimdir? Bana haber verir misiniz ki, bu zata uyayım!’ dedi. Hızır (Aleyhisselâm) da, ‘O zat Mahmud el-İncîr Fağnevî’dir’ buyurdu.”

Hâce Ali Râmitenî (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin müridlerinden birisi bu soruyu soran zatın Hâce Ali Râmitenî (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin kendisi olduğunu [Hızır (Aleyhisselâm) ile olan görüşmesini insanlardan saklamak için bu şekilde anlattığını] söylemiştir.

Menkuldür ki, bir gün Mevlana Hâce Ali Râmitenî (Kuddise Sirruhû) Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin diğer müridleriyle birlikte Râmiten Köyü’nde zikir ile meşgul olurlarken başlarının üstünden büyük ve beyaz bir kuş geçtiğini gördüler. Bu kuş onlara doğru gayet anlaşılır bir şekilde şöyle diyordu: “Ey Ali! Merd ol!” Bu sözleri duyan müridler o anda kendilerinden geçtiler. Akılları başlarına geldikten sonra bu halden sual ettiklerinde Mevlana Hâce Ali Râmitenî (Kuddise Sirruhû) şöyle buyurdu: “O gördüğünüz Hâce Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû) hazretleriydi. Hak Teâlâ ona böyle bir keramet ihsan etmiştir. Şu anda o, Hâce Evliyâ-i Kebîr’in halifesi olan Hâce Dihkân’ınvefatının yaklaştığı haberi kendisine bildirildiğinden onu ziyarete gitmektedir. Zira Hâce Dihkân, Cenâb-ı Hak’tan dostlarından birisini son nefesinde kendisine göndermesini ve ebedî yolculuğunda yardımcı olmasını istemiştir. Bu nedenle Hâce Mahmud (Kuddise Sirruhû) da onu ziyarete gitmektedir.”

Halifeleri

Mevlana Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû) hazretleri vefatı yaklaşınca bütün müridlerini Hâce Ali Râmitenî (Kuddise Sirruhû) hazretlerine havale etti. Hâce hazretleri dışında meşhur iki halifesi daha vardı:

1 Emîr Hüseyin Vâbkenî (Kuddise Sirruhû): Bu zat Emîr Hurd olarak da bilinirdi. Kabri Vâbken’dedir. Zamanında sufilerin sığındığı bir merci idi. Birçoğunun hidayetine vesile olan Emîr Hurd, Şeyh Ali Erğandânî gibi büyük veliler yetiştirdi. Şeyh Ali Erğandânî’nin kabri de Erğandân Köyü’ndedir.

2 Şeyh Hasan (Kelân) Vâbkenî (Kuddise Sirruhû): Emîr Hüseyin Vâbkenî (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin kardeşidir.

Vefatı; Mevlana Mahmud el-İncîr Fağnevî (Kuddise Sirruhû) hazretleri hicrî 715 (m. 1315-16) yılında vefat etmiştir. Allah (celle celâluhû) bizleri şefaatlerine nâil eylesin! Amin!

SİLSİLE-İ ZEHEBSİLSİLE-İ SAADATALTIN SİLSİLEALTUN SİLSİLESİLSİLEYİ ZEHEBSİLSİLEYİ SADATSİLSİLE-İ ŞERİFSİLSİLEYİ ŞERİFSİLSİLETÜ-Z ZEHEBSİLSİLETÜ ZEHEBSİLSİLE

Peygamber efendimiz hazreti Muhammed Mustafa (S.A.V.)’den başlayarak silsile isimleri sırasıyla şöyledir;

1 – Hazret-i Muhammed Mustafâ (sallâllâhu aleyhi ve sellem)

2 – Hazret-i Ebû Bekir Sıddîk (radıyallâhu anh)

3 – Selmân-ı Fârisî (radıyallâhu anh)

4 – Kâsım Bin Muhammed (rahmetullâhi aleyh)

5 – Câfer-i Sâdık (rahmetullâhi aleyh)

6 – Bâyezîd-i Bistâmî (rahmetullâhi aleyh)

7 – Ebû’l-Hasan Harakānî (rahmetullâhi aleyh)

8 – Ebû Ali Fârmedî (rahmetullâhi aleyh)

9 – Yûsuf Hemedânî (rahmetullâhi aleyh)

10 – Ebu-l Abbas Hz. Hızır (aleyihisselam)

11– Abdülhâlık Gucdüvânî (rahmetullâhi aleyh)

12 – Muhammed Ârif Rîvgerî (rahmetullâhi aleyh)

13 – Mahmûd Encîrfağnevî (rahmetullâhi aleyh)

14 – Ali Râmîtenî (rahmetullâhi aleyh)

15 – Muhammed Baba Semmâsî (rahmetullâhi aleyh)

16 – Seyyid Emîr Külâl (rahmetullâhi aleyh)

17 – Bahâüddîn Şâh-ı Nakşibend (rahmetullâhi aleyh)

18 – Alâüddîn Attâr (rahmetullâhi aleyh)

19 – Yâkub-el Çerhî (rahmetullâhi aleyh)

20 – Ubeydullah-el Ahrâr (rahmetullâhi aleyh)

21 – Muhammed Ez-Zâhid (rahmetullâhi aleyh)

22 – Derviş Muhammed İmkenegî (rahmetullâhi aleyh)

23 – Hâcegî Muhammed Semerkandi (rahmetullâhi aleyh)

24 – Muhammed El-Bâkī Billâh (rahmetullâhi aleyh)

25 – İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî (rahmetullâhi aleyh)

26 – Muhammed Mâsûm Serhendî (rahmetullâhi aleyh)

27 – Muhammed Seyfüddîn Serhendî (rahmetullâhi aleyh)

28 – Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî (rahmetullâhi aleyh)

29 – Mirzâ Mazhar Cân-ı Cânân (rahmetullâhi aleyh)

30 – Abdullah Dehlevî (rahmetullâhi aleyh)

31 – Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî (rahmetullâhi aleyh)

32 – Mevlânâ Osman Siraceddin (rahmetullâhi aleyh)

33 – Mevlânâ Şeyh Ömer Ziyaüddin (rahmetullâhi aleyh)

34 – Mevlânâ Muhammed Necmeddin-i Kübra (rahmetullâhi aleyh)

35 – Şeyh Baki Hocaefendi (rahmetullâhi aleyh)

36 – Kutb-ul Aktab Şeyh Bedir Karahan (rahmetullâhi aleyh)

37 – Mevlânâ Şeyh Hüseyin Gümüş (rahmetullâhi aleyh)

38 – Şeyh Mürşid Rashid İbrahim Haake (rahmetullâhi aleyh)