Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Avatar photo
Musa KARADEMİR

EKOSİSTEMDE STRATEJİK DÖNÜŞÜM: PANOPTİKON PARADOKSU

Dünyanın varoluşundan günümüze milyarlarca yıl geçti. İnsanlık bu tarihsel sürecin sadece son 15 bin yılında var oldu. Her ne kadar 15 bin yıllık bir geçmişten bahsetsek de belki de henüz bilmediğimiz veya keşfedemediğimiz binlerce yıl öncesi de olabilir diye düşünmek lazım. İlkel yaşamlardan başlayarak, modern yaşama geçişte evrimsel bir devinimin varlığı yadsınamaz. Mağaralardan nehir kenarlarında yaşamlara, kabilelerden, site devletlerine, imparatorluklardan, ulus devlet yapısına ve şimdi ise tek dünya devletine bir evrilme olduğunu görüyoruz.

Soğuk savaş bitti. Küreselleşme adında yeni bir dünya düzeni kuruldu. Teknoloji aklın ötesini aşarak, realiteye dönüştü. İnsan popülasyonu kontrol edilmez duruma geldi ve ulus devletler gücü yakalamak veya mevcudu korumak için dünya kaynaklarını sınırsızca kullandı.  Sanayileşme, sanayi ötesi topluma dönüşme, bilgi çağı, internet çağı, dijital dönüşüm geldiğimiz yenidünya düzenini anlatmaya yeterlidir.

Teknolojinin sınırlarının ortadan kalktığı bir dönemde bütün kişisel verilerimiz kontrol altında. Akıllı cep telefonları, sosyal ağlar, dijital platformlar eliyle yönlendiriliyoruz, koşullandırılıyoruz ve en önemlisi de tek tipleştiriliyoruz. Ontolojimiz tehdit ediliyor.

İnsan ekosisteminde stratejik dönüşümün başladığını anlamamız gerekiyor. İnsanın doğası olan özgürlük biçim değiştiriyor. Gözetime dayalı yeni bir dünya oluşuyor. Klasik yaşamda, toprak, devlet, sınırlar, bayrak ve kanunlarla şekillenen insan, bugün tek dünya, tek devlet, tek para ile dönüşüm sağlıyor. Üstelik paradoksal dönüşüm için “Büyük Sıfırlama/Great Reset” adı altında, yeni bir evrime veya başka bir deyişle koşullu şartlanmayla devrime doğru gidiyor. Burada zaferi kazanan insan mı? İnsanlık mı? Dünyayı yönetenler mi?  

Panoptikon Teorisi

Panoptikon nedir?

Panoptikon, İngiliz filozof ve toplum kuramcısı Jeremy Bentham’ın 1785 yılında tasarlamış olduğu hapishane inşa modelidir. Panoptikon kelimesi “pan” ve “opticon” olarak bilinen iki farklı sözcükten türetilerek oluşturulmuştur. Pan kelimesi bütün anlamına gelirken, opticon kelimesi ise gözlemlemek anlamına gelmektedir. Bu nedenle yapı yerine getireceği göreve uygun olarak “bütünü gözetlemek” anlamına gelen Panoptikon adını almaktadır.

Bu model, birkaç katlık tek odalı hücrelerden oluşan bir halka üzerine kuruludur. Bu hapishaneler, akıl hastaneleri ve çalışma kampları gibi kamusal alanları gözetleme amacıyla oluşturulmuştur. “Kontrol Evi” düşüncesi ile meydana gelen bu oluşum, mahkumlarda sürekli gözetlenme endişesi ve korkusu uyandırmayı amaçlamıştır. Panoptikon, mimari açıdan merkezi bir kontrol kulesi üzerine inşa edilmiştir. Sekizgen şekilli bölmelerden oluşmaktadır ve kuleden tüm hücreler görünmektedir. Ancak hücrede bulunan kişiler, denetim kulesini görememektedir. Bununla beraber kulede hiç kimse bulunmasa bile mahkumlar, gözetlendiğini düşünmekte ve bunun bilinciyle hareket etmektedir.

Panoptikon Kuramı ve Özgürlüğün Kısıtlanması

Panoptikon kavramı hayatımızın neredeyse her yerinde olan fakat bizim farkına varmadığımız yaşamsal öngörümüzün bir parçasıdır. Özgürlük anlayışımızın geniş olduğunu düşünsek bile, pragmatik açıdan, bunun pek de öyle olmadığını görürüz. Panoptikonu biz görmesek bile, “görünmeyen el” bizi kısıtlıyor, biçimlendiriyor ve yönlendiriyor.

Yenidünya düzeninden, dijital dönüşüme evrildiğimizi kabul etmemiz gerekiyor. Dijital dönüşüm insanın hayatını kolaylaştıran kavramsallık gibi görünse de öznesinde insanı tek tipleştirmeye götüren bir serüven olarak da bakmalıyız. 

İşte özgürlüğümüz de dijital çağ ile birlikte yeniden biçimlendiriliyor. Her ne kadar meşruluğunu kabul etmesek de dijital kurumlar eliyle veya dijitalleştirilmiş kurumlar eliyle, insan bu değişim ve dönüşüme hazırlanıyor.

Diktatörlüğün Yeni Tanımı

Dijital çağın bilinen yönleri dışında, derinliği ve görünmeyen bir eli olduğunu da düşünmek zorundayız. Dijital çağa optimist yaklaşamayız. Zira insan, düşünsel olarak zayıflatılıyor ve yapay zekalar eliyle, manyetik frekans sistemleriyle ve elbette sosyal medya, akılık şehirler, akıllı binalarla sosyal yaşamdan, kitle iletişimden soyutlanarak, insanın bireysel ve toplumsal gücü elinden alınıyor ve itaatkar hale getiriliyor.

Bu aslında diktatörlükle tanımlamak gerekir. Diktatörler gücü her zaman elinde bulundurmak ister. Güç istenci sade bir arzu değil, aynı zamanda uygulamadır da. Güç hükmetme kabiliyeti demektir. İnsan ne kadar zayıf veya yetersizse, gücün tek bir yerde toplanması da o kadar kolaylaşır. Bireyin pasif, kurumların/yapıların belirleyici olduğu ortamlarda, güç tek bir merkezden veya görünmeyen elde toplanır. İşte dijital çağ, binlerce yıl medeniyet üretmiş, doğaya hükmetmiş insanı, dijital çağ ile birlikte, tek devlet, tek düzen ile metafora ihtiyaç duymaksızın tek tipleştiriyor.

İnsan Ekosisteminin Panoptikon Paradoksu

Panoptikonun bilinmezliğine hatta görünmezliğine karşın, insanı izleyen, yöneten, koşullandıran bir sistemin gerçekliğini varlığını kabul etmek gerekir. Gündelik hayatımız sürekli mercek altında ve duygularımız yönlendiriliyor. Dünyamız çevre felaketleriyle yok oluşa doğru sürüklenirken, insan popülasyonun artışı, bu yok oluşa yüksek bir ivme kazandırmıştır. 

Biryandan büyük sıfırlama ile yeni insan florası düzenlemesi hedeflenirken, görünmez elin yaratığı savaş, göç, terörizmle de dünyada yaratılan kaos, yepyeni dünya düzeninin haberini bizlere iletiyor.  Yönetsel merkeziyetçilikle tektipleşen insan, yeni dünya, tek dünya, tek devlet armalı birer mahkuma dönüyor. Özgürlüğünün elinden alındığı, dijitalizmle, yapay zekalarla oluşturulan yeni özgür dünya, panoptikon paradoksuna merhaba diyor.

Hnr. Dr. Musa Karademir

BDU Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkanı

United Kingdom EODP Türkiye Başkanı ve İyi Niyet Büyükelçisi

TÜRFED Federasyonu Kurucu Genel Başkanı

TÜKON Tüketiciler Konfederasyonu Kurucu Genel Başkan Yrd.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ