Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ENTROPİ YASASI VE SİYASET BİLİMİ

“Entropi yasası” fizik bilimi

“Entropi yasası” fizik bilimi alanı içinde cereyan eden bir bilimdir. Tanım olarak entropi; “Kainatta her şey, kendini minimum enerji ve maksimum düzensizliğe çekmek ister.” Demektir.

Evrenin en temel (birincil) yasası olarak kabul edilen bu yasa, bir bakıma evrenin düzensizleşmesidir. Hayvanlar doğar, yaşar ve ölür. Binalar yapılır hava koşullarında yıpranır. Demir parlaktır ancak zamanla paslanır. Bu tür gelişmeler evrende aslında düzensizliğe (entropiye) yol açar. Yani, evrende düzensizliğin sürekli olarak tek yönlü bir şekilde artması entropidir.

Entropi Yasası kuramsal olarak çeşitli formüllerle açıklanmaktadır. Termodinamiğin kurallarının işlevselliği ile açıklanan bu yasayı, tabiî ki uzun formüller ve karmaşıkizahatlarla tanımlamayacağım. Onu fizikçilere bırakalım.

Biz işin siyasi boyutuna entropi yasasından bakıp, düzensizliğin tek yönlü şekilde artmasına bakalım. Her ne kadar fizik ile siyaset bilimleri arasında yakın bir ilişki olmasa bile, disiplinlerarası bağın varlığı yadsınmaz bir gerçektir. Bu noktadan hareketle entropi yasasını siyaset bilimiyleilintilendirmekle yanlış yapmamış oluruz.

Aslında Türk siyaset yapısı da entropi yasasına benzemektedir. Çok partili sisteme geçtiğimiz yıllardan bu yana siyasetin entropik seyir izlediğini görürüz.

Türk siyasetinde düzensizlik ve karmaşa öylesine derin boyutlara ulaştı ki bütün ideolojiler birbirine karıştı. Kim sosyal demokrat, kim milliyetçi, kim muhafazakar, kim aşırı uç belli değil. Bir de buna toplum dili ile siyaset dilinin farklı olduğunu eklersek, entropinin tam da göbeğindeyiz demektir.Buna ötekileştirmeyi de eklemek gerekir.

Siyaset kurumunun karmaşık yapısı ve her bir siyasi partinin farklı ideoloji ve uygulamaların peşinden koşması, hemen her alanda (eğitim, kültür, sanat, spor, toplum düzeni, hukuk, ekonomi, birey ve toplum psikolojisi) “bozyaplara” neden olmaktadır. Her bir yeniden başlayış, diğerini yok saymakta, bundan dolayı da “siyasi ve toplumsal uzlaşı ve denge” bir türlü sağlanamamaktadır. Üstelik aynı şey, devlette devamlılık ve devlet kurumlarında, “kurum hafızası”nı bireylerin (bakan, bürokrat)insiyatifine indirgemiştir.

Siyasetin formelliği, toplumla eşgüdümlü hatta toplumun biraz ilerisinde olmalıdır. Siyaset kurumu ve bu kurum içinde üretilen politikalar, toplumu hemen her alanda ileriye taşımalıdır. Siyasi arenada mücadele eden partiler, bu mücadele neticesinde “iktidar” olurlar. İktidar, ulusal politikalarla ilgili mevcut politikalarda iyileştirmeler yapar veya yeni politikalar üretirler. Amaç toplumu her alanda ileriye taşımaktır.

Doğal olanı; anayasa ve anayasanın besleyicisi rolündeki yasalardır. Anayasalar, “toplum sözleşmesi veya toplumsal mutabakat” esası üzerine inşa edilir. En önemlisi de erkler ayrılığının, üstünlükten ziyade, uyumu ve kavgasızlığıdır. Adalet duygusunun dengesi, toplumun tüm katmanlarına eşit miktarda dağıtılmasıdır. Özgürlük ve demokrasi toplumların hareket alanı yaşamasını sağlar ve kanunun herkese eşit şekilde adalet dağıtması esastır.

Entropiye göre, toplumu baskı altında almak veya tutmak, otoriteleşmeye yol açar ve bu sürdürülebilir değildir. Sosyal patlamalar kaçınılmazdır. Ekonomik büyüme ve gelişmenin yanı sıra, toplumu oluşturan bireylerin, pozitivist ve rasyonelist temeller üzerine oturtulan eğitimden geçirilmesi gerekir. Aklın özgürlüğü ve bilimin ışığı işar olmalıdır. Eğitilmiş bireyler, toplumun da seviyesini kendiliğinden yükseltecek ve yüceltecektir. Demokrasi ve özgürlük, eğitimli bireylerin sayesinde gelişir. Entropi bunu dengeler. 

Ezilme, toplumsal yorgunluğu ve travmayı artırır. Siyaset kurumu esasen dengedir. En azından ortalama dengenin sağlanmasıdır. Örneğin, elinizdeki bir cam bardağını yere atarsanız, parçalanır. Bu durumda düzenden düzensizliğe (entropiye) geçmiş olursunuz. Zira bardağın bütüncüllüğü düzeni, yere düşme anı ve sonrasındaki parçalanma ise düzensizliği/kaosu temsil etmektedir.

O halde siyaset kurumu, toplumu kaosa sürükleyecek politik eylemlerden ve söylemlerden uzak durmalı, ana kurumlar buna meydan verecek eylemler için kontrol mekanizmaları geliştirmelidir. Devlet kalıcı, hükümet(ler) geçicidir. Devlet asil olan, hükümetler ise ehil olanlardır. Devlet-Hükümet ilişkisi de entropinin yeri olmamalıdır. Baskı ve ezilmişlik, dışlanmışlık ve hatta ötekileşmişlik entropiye zemin hazırlar. Doğrusu öncelikle bardağı kırmamaktır. 

Ülkemizde 14 Mayıs’ta yapılacak olan, Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerine 48 saat kala, düşünülmesi gereken de budur. Seçim sonrasında normalleşmek, toplum barışını bütünleştirmek, dünya ile barışmak, ekonomiyi kurumsal sisteme oturtmak, bölgesel oyunculuğun rolünü güçlendirmek ve ülkemizi dünya da en saygın ülke haline getirmek zorunluluktur. Siyasi entropi yeni bir intihar olacaktır.

Hnr. Dr. Musa Karademir

BDU Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkanı

United Kingdom EODP Türkiye Başkanı ve İyi Niyet Büyükelçisi

TÜRFED Federasyonu Kurucu Genel Başkanı

TÜKON Tüketiciler Konfederasyonu Kurucu Genel Başkan Yrd.