Sadaka | Kim sadaka verir, kimlere sadaka verilir?
Sadaka | Kim sadaka verir, kimlere sadaka verilir?
Bir tebessüm, güzel bir söz, yolunu kaybedene yön göstermek, yaşlı birine kol kanat germek, hatta yolda gördüğün bir taşı kaldırmak bile sadakadır. Tüm detaylar NetHaberler’de;
Sadaka: Gönülden Gelen Bir İyilik Sadaka denildiğinde çoğu zaman akla ilk gelen şey para vermek olur. Oysa sadaka, bundan çok daha fazlasıdır.
NETHABERLER I NURAN KIRLAK
İslam’ın ruhunda yer alan sadaka anlayışı, sadece maddi bir paylaşım değil, kalpten süzülen bir iyiliktir. Bir tebessüm, güzel bir söz, yolunu kaybedene yön göstermek, yaşlı birine kol kanat germek, hatta yolda gördüğün bir taşı kaldırmak bile sadakadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Sadaka, günahları tıpkı suyun ateşi söndürdüğü gibi söndürür,” buyurarak bu ibadetin sadece sosyal değil, manevi etkilerine de işaret etmiştir. Sadaka, malı olanın verdiğiyle sınırlı değildir. Peygamberimiz bir gün, “Her Müslüman sadaka vermelidir,” buyurunca, sahabeler hayretle sordular: “Ya sadaka verecek hiçbir şeyi yoksa?”
Efendimiz cevap verdi: “Eliyle çalışır, kazandığından hem kendine hem başkasına fayda sağlar.” Ardından tekrar soruldu: “Çalışmaya da gücü yetmezse?” Buyurdu ki: “O zaman birine yardım eder.” Yine sordular: “Bunu da yapamazsa?” Dedi ki: “ İyilik yapmayı ister, niyet eder.” Ve nihayetinde: “Hiçbirini yapamazsa, en azından kötülük yapmaz; bu da onun için sadakadır.” Görüldüğü gibi sadaka, bir gönül işidir.
Allah için yapılan her samimi davranış bir sadaka olarak karşılık bulur. Bu yüzden sadaka yalnızca cebimizde değil, dilimizde, halimizde ve niyetimizde de olmalıdır. Özellikle gösterişten uzak, gizli verilen sadaka daha makbul sayılmıştır. Kur’an’da, “Sadakaları gizli verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır,” (Bakara, 271) buyrularak gönülden gelen, reklamı yapılmayan sadakanın değeri anlatılmıştır. Eskiden cami avlularına konulan “sadaka taşları” bu anlayışın güzel bir örneğidir.
Zengin olan, kimseye belli etmeden o taşa bir miktar para bırakır, ihtiyaç sahibi ise ihtiyacı kadarını alırdı. Böylece ne veren övünür, ne alan mahçup olurdu. Sadakanın en kıymetlisi, belki de en zor zamanda verilenidir. Peygamberimiz, “Sadakanın en faziletlisi, kişi sağlıklı iken, fakirlik korkusu içindeyken ve zengin olma arzusu taşırken verilendir,” buyurarak, insanın kendi ihtiyacı varken bile bir başkasını düşünebilmesini övmüştür. Çünkü sadaka, sadece karşı tarafın ihtiyacını değil, verenin de nefsini terbiye eder. Cömertlik, maldan önce gönülde başlar. Sadakanın kime gittiği bazen beklenmedik sonuçlar doğurabilir.
Efendimiz’in anlattığı bir olayda, bir adam gece kimseye fark ettirmeden sadaka verir. Ertesi gün insanlar konuşur: “Bu gece bir hırsıza sadaka verilmiş.” Adam üzülmez, ertesi gece tekrar verir. Bu kez, “Bir fahişeye sadaka verilmiş,” derler. Üçüncü gece yine verir, bu sefer de bir zengine gitmiştir. Adam üzülerek durumu Peygamberimize anlatınca, O şöyle buyurur: “Belki o hırsız bu sadaka sayesinde tövbe eder, fahişe iffetli bir hayat sürer, zengin de ibret alır ve infak etmeye başlar.” Bu örnek, sadakada asıl önemli olanın kime verildiği değil, ne niyetle verildiğini gösterir. Sadaka sadece dışa dönük bir iyilik değildir; aynı zamanda insanın iç dünyasını da güzelleştirir. Kalbi yumuşatır, cimriliği eritir, insanı bencillikten uzaklaştırır. Allah Teâlâ Kur’an’da şöyle buyurur: “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık şekilde Allah yolunda harcayanlar... Onların mükâfatı Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.” (Bakara, 2/274). Bu ayet, sadakanın hem bu dünyada huzur, hem de ahirette güven getireceğini müjdelemektedir. Sadaka, sadece fakirlere değil, yakınlarımıza da bir görevdir.
Hatta Peygamberimiz, “Kişinin ailesi için yaptığı harcama da sadakadır,” diyerek en yakından başlamayı öğütlemiştir. Akrabaya verilen sadaka, iki kat sevap kazandırır: hem sadaka sevabı hem de akrabalık bağını koruma sevabı. Hatta Efendimiz, “Sana karşı kalbinde kırgınlık taşıyan akrabana verdiğin sadaka, en faziletli sadakadır,” diyerek, kırık gönülleri onarmanın ne kadar değerli olduğunu hatırlatmıştır. Kısacası sadaka, hayatı iyilikle yoğurmanın adıdır. Herkesin imkânına göre yapabileceği bir ibadettir. Bir tebessüm, güzel bir söz, sabır göstermek, affetmek, dua etmek… Her biri sadakadır. Çünkü sadaka, sadece elimizle değil, yüreğimizle de verilen bir değerdir. Ve unutulmamalıdır ki, Allah için verilen hiçbir şey ziyan olmaz. Sadaka, belki birinin duası olur, belki sen farkında olmadan bir kapıyı açar. Asıl kazanç, işte bu gönülden verilen iyiliklerdir. Kalpten sevgiler, içten dualarla...
Nuran Kırlak - Ahde Vefa Platformu Başkanı
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.