Rûh Ne Demektir? Ruhun Anlamı ve fazileti
Rûh Ne Demektir? Ruhun Anlamı ve fazileti
İlâhî hitâba muhatap olan, sorumluluk yüklenen ve mükellef olan ruhtur.
Ruh Nedir?
Sözlükte "can, nefs, hayatın kendisine bağlı olduğu varlık, maddenin zıddı" anlamlarına gelen ruh, Kur'ân'da yirmi dört yerde geçmiş ve şu anlamlarda kullanılmıştır: Rahmet, melek, Cibril, vahiy ve Kur'ân, ilham, Hz. İsâ ve ruh. İnsan, beden ve ruhtan müteşekkil bir varlıktır.
NET HABERLER - NURAN KIRLAK
İnsan öldükten sonra ruh yaşamaya devam eder. İlâhî hitâba muhatap olan, sorumluluk yüklenen ve mükellef olan ruhtur. İnsan ruhu dünyaya gelmeden önce ruhlar âleminde idi. Bu âleme geldikten sonra ise asli vatanı olan o âleme kavuşmanın hasret ve iştiyâkı ile yaşar. Ruhun çeşitli tanımları yapılmıştır. Kur'ân'da, "Sana ruhtan soruyorlar. De ki; Ruh, Rabbimin emrindedir. Size ilimden pek az bir şey verilmiştir" buyurulmaktadır. (İsrâ, 17/85). Nice ilimler vardır ki Cenâb-ı Hak onları ne bir peygamberine ne de diğer kullarından birine vermiştir. Peygamberler dâhil bütün mahlûkâtın ilmi, Allah’ın ilmi yanında deryadan bir damla mesâbesinde bile değildir. Ruhun Mahiyeti İnsana Rabbinden bir sır olarak üflenen rûhun mâhiyetini tam olarak bilmemiz mümkün değildir. mahiyetini sadece Allâh bilir.
Biz ancak Onun varlığını yaptığı işlerden ve hareketlerden anlayabiliriz. Zîrâ o öteler âlemine âit olup beşer idrâkinin kavrayamayacağı bir mâhiyet arzetmektedir. Rûhun Allâh Teâlâ ile alâkası husûsunda müfessirlerimiz birkaç farklı îzahta bulunmuşlardır: Rûh, ancak Rabbimizin bileceği iştendir. Rûh, “emr”in esâsı olan bir cevherdir. Rûh, Rabbimizin emri cinsinden bir fiildir. Ruhlar Nasıl Yaratıldı? Ruhların yaratılması ve gönderilme devreleri... YOKLUK (ADEM) DEVRESİ: Ezelde sâdece Cenâb-ı Hak vardı ve O’nun dışında hiçbir varlık yoktu. O dönemde rûhlar da tam bir yokluk içerisinde bulunuyordu. “İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?” (el-İnsan, RÛHLAR ÂLEMİNİN VAROLUŞ DEVRESİ (Elest Bezmi) Allâh Teâlâ pek çok hikmete mebnî olarak cesetleri yaratmadan önce rûhları var etti. Hadîs-i şerîfte bu hakîkate şöyle temâs edilir. “Rûhlar cesedlerinden ikibin yıl önce yaratılmıştır!” (Deylemî, Müsned, II, 187-188 BEDENLERE GÖNDERİLME DEVRESİ: Bedenlerden hayli zaman önce yaratılan ve kendilerinden Allâh’ın rubûbiyetini tasdîk husûsunda ahd ü mîsâk alınan rûhlar, ezelde çizilen kader planına uygun olarak birer birer bedenlere gönderilmeye başlandı. Âyet-i kerîmede, ilk insan Hazret-i Âdem’e rûhun üflenmesinden şöyle bahsedilir. “…Ona rûhumdan üfürdüğümde...” (el-Hicr, 29)
BEDENDEN AYRILMA DEVRESİ:
Bu fânî hayatta kendisine biçilen ömrü tamamlayan rûhlar, geçici süre beraber bulundukları bedenlerden geldikleri gibi birer birer ayrılacaktır. Hiç kimsenin kurtulamadığı bu kaçınılmaz âkıbete ölüm denmektedir. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur “Her nefs ölümü tadacaktır!..” (Âl-i İmrân, 185) TEKRAR BEDENLERE DÖNDÜRÜLME DEVRESİ: İslâma göre ölüm, bir yok oluş değil tıpkı anne rahmindeki bebeğin oradan irtibâtını keserek dünyaya doğması gibi, rûhun bu fânî âlemden kurtulup ebedî bir hayatın sabahına doğmasıdır. İnsanoğlu burada dünyadaki yaşadığı hayattan hesâba çekilecek, bunun neticesine göre sonsuz bir saâdete ulaşacak veya -Allâh muhafaza buyursun- nihâyetsiz bir azâba dûçâr kılınacaktır. Mevzuyla alâkalı yüzlerce âyetten ikisi şöyledir: “De ki: Onları ilk defa yaratmış olan (Allâh, yine aynı şekilde onları) diriltecektir. Çünkü O, yaratmanın her türlüsünü gâyet iyi bilendir.” (Yâsîn, 79) Cenâb-ı Hak, Tekvîr Sûresi’nde şiddetli ve ibretli kıyâmet alâmetlerinin fârikalarından bahsederken yedinci âyette, rûhların yeniden beden kalıbına alınmasını şöyle bildirmektedir. “Nefsler birleştirildiği (rûhlar bedenlerle bir araya getirildiği) zaman.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.