HAMİT KURT: AİLE KURUMUNU KAYBEDİYORUZ
HAMİT KURT: AİLE KURUMUNU KAYBEDİYORUZ
HAMİT KURT: AİLE KURUMUNU KAYBEDİYORUZ
AİLE KURUMUNU KAYBEDİYORUZ! UYARIYORUZ
İslami insani fıtrat değerlerinden uzaklaşmamalıyız!
İslami ve insani değerlerinden uzaklaşıp maddeci ve materyalist kafa yapısıyla, toplumun en küçük ve en önemli kurumu olan aileyi kaybetmek üzereyiz.
Yıllardır sistemli bir şekilde yıpratılmaya çalışılan aile kurumu, bilgi teknolojisinin zirveye çıktığı günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Ailelerdeki İslam’dan ve insanlıktan uzaklaşmalar, ahlâkî erozyonlar, maddeci ve materyalist düşüncenin hâkim olması ailelerdeki sorunları öylesine derinleştirdi ki, çağın en büyük toplumsal sorunu haline getirdi ve toplumsal hayatımızı da alt üst etti.
Teknoloji ile küresel köy haline gelen dünyada, evlerimizde dahi giderek yalnızlaşmış, adeta M.Ö dönemdekiler gibi yaşar hale geldik. Aile içerisinde birbirimize bakmıyor sadece görüyor, birbirimizi dinlemiyor, anlamıyor, sadece işitiyor olduk.
“Çalışmak isteyen annelere kurslar verilecek, bu kurslara katılacaklara da yevmiye olarak 70 TL verilecek, öte yandan kreşler, kamu kurum ve kuruluşlarının çevresine ve içlerine kadar yaygınlaşacak, özel sektörde de aynı durum teşvik edilecek, kreşe çocuğunu gönderen çalışan anneye de 400 TL aylık destek…” verilecek şeklinde bir açıklama yapılmıştı. Gerek kamu kurumları ve gerekse de özel sektördeki hazırun; bu gibi desteklerle kadını koruduklarını, ayaklarının üstünde durmalarına yardımcı olduklarını iddia edenler, bu ve buna benzer daha pek çok projeleriyle ailedeki çözülmeye katkıda bulunduklarının farkında dahi değiller.
AİLEM Genel Başkan Yardımcısı Hamit Kurt: AİLE KURUMUNU KAYBEDİYORUZ! UYARIYORUZ!
İslami insani fıtrat değerlerinden uzaklaşmamalıyız!
AİLE KURUMUNU KAYBEDİYORUZ! UYARIYORUZ
İslami ve insani değerlerinden uzaklaşıp maddeci ve materyalist kafa yapısıyla, toplumun en küçük ve en önemli kurumu olan aileyi kaybetmek üzereyiz.
Yıllardır sistemli bir şekilde yıpratılmaya çalışılan aile kurumu, bilgi teknolojisinin zirveye çıktığı günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Ailelerdeki İslam’dan ve insanlıktan uzaklaşmalar, ahlâkî erozyonlar, maddeci ve materyalist düşüncenin hâkim olması ailelerdeki sorunları öylesine derinleştirdi ki, çağın en büyük toplumsal sorunu haline getirdi ve toplumsal hayatımızı da alt üst etti.
Teknoloji ile küresel köy haline gelen dünyada, evlerimizde dahi giderek yalnızlaşmış, adeta M.Ö dönemdekiler gibi yaşar hale geldik. Aile içerisinde birbirimize bakmıyor sadece görüyor, birbirimizi dinlemiyor, anlamıyor, sadece işitiyor olduk.
“Çalışmak isteyen annelere kurslar verilecek, bu kurslara katılacaklara da yevmiye olarak 70 TL verilecek, öte yandan kreşler, kamu kurum ve kuruluşlarının çevresine ve içlerine kadar yaygınlaşacak, özel sektörde de aynı durum teşvik edilecek, kreşe çocuğunu gönderen çalışan anneye de 400 TL aylık destek…” verilecek şeklinde bir açıklama yapılmıştı. Gerek kamu kurumları ve gerekse de özel sektördeki hazırun; bu gibi desteklerle kadını koruduklarını, ayaklarının üstünde durmalarına yardımcı olduklarını iddia edenler, bu ve buna benzer daha pek çok projeleriyle ailedeki çözülmeye katkıda bulunduklarının farkında dahi değiller.
Topraktaki minareleri almayan meyve veya ürünün yetişmesi nasıl ki mümkün değilse, ailede anne ve baba gıdasını almadan yetişen nesilde topluma faydalı nesil olamaz, aile gıdasından mahrum yetiştirilen nesilden ülkesinin kalkınmasına omuz vermesi de beklemez.
İngiltere ve bazı batılı ülkelerde olduğu gibi, “yalnızlar ve yaşlılar” için bizde de bakanlık ne zaman kurulacak? Diye de merak eder oldum. Zira bu gidiş oraya doğru evriliyor. Çünkü aile diye bir kavram kalmadı gibi artık, yok edilme yolunda ki çeşitli adımlar da, son zamanlarda hızlandı.
Çalışan kadını koruduğumuzu zannederken, bir yandan erkekleri tembelleştirip kahve köşelerinde oturttuk, öte yandan ev hanımı olan diğer kadınları da akıllarında hiç yokken, çalışmaya, çalışan kadına özendirdik. Çalışan kadının çocuğuna, evde baksın diye para verdiğimiz babaannelerle anneanneleri de, birbirine düşürdük.
Oysa anne topraksa, baba da toprağı yeşerten suydu, baba evin direği ise, anne de çatısıydı. Anne yoksa evin üstü, baba yoksa evin direği yoktu, dolayısıyla aile yoktu. Hülasa, anneyi evinden, çocuklarından, komşularından, akrabalarından koparmak, materyalist ve kapitalist feminizmin azgın dişlilerinin arasına terk etmek kadını korumak mı? Yoksa yok etmek mi? Dahası; televizyonlarda reyting uğruna sergilenen seviyesiz programlara hele bir bakın, televizyonlarda bana bir tek ürünün reklamını gösterin ki içinde kadın olmasın!...
Sabahın köründe metrolara, metrobüslere, dolmuşlara konserve balık gibi kadını doldurup öğüten bu zalim, azgın ve acımasız çarkların insafına bırakan ve bu gidişi sürekli körükleyen anlayış, daha ne kadar ailenin yıkılmasına katkıda bulunacak?
Evde kadın olmayınca ev olur mu? Çocuklar anne sevgisi ve şefkatinden mahrum bırakılmaz mı? Anne sevgisini, sıcaklığını kimler, ne kadar verebilir çocuklarımıza?
Sanayileşmeye başlayalı beri adım adım dedeler ve nineleri de aileden kopardık, geriye anne, baba ve çocuklar kaldı. Çalışma uğruna anne ve babanın sevgisinden, şefkatinden, bilgi ve tecrübesinden mahrum bırakılan nesil, kendi çocuklarına ne verebilir ki? Yani büyük ve geleneksel köklü aile yapımız gitti, onun yerine, çekirdek ailemiz kaldı. Çekirdek ailenin de annesi ve babası işe, çocuklar bakıcıya, kreşe veya okula gidince evler evlikten çıktı, birer otele dönüştü. Sonrada, “çocuklarım beni dinlemiyor, saygı göstermiyor, sorumsuz, vs…” diye de şikâyet eder olduk. Oysa aile gıdasını, sevgisini, şefkatini ne kadar verdik ki çocuklarımız bizi dinlesin? Çalışma hayatına girdikten sonra evimizle, ocağımızla, çocuklarımızla yabancılaştık.
Sosyal medyanın da ek katkısıyla evinde birbirlerine yabancılaşan aile bireylerinin, birbirlerine saygı göstermeleri, birbirlerini dinlemeleri, anlamaları, hele hele şu bilişim çağında mümkün mü?
Yasaları yapanlar, uygulayanlar ve yönetenler hiç kimse kendisini aldatmasın, bu düşünceyle hem eşleri, hem de nineleri el birliği ile birbirlerine düşman ettik düşman…
En ufak bir tartışmada evinden, yuvasından kovulan Anadolu insanının onurunu zedeleyen batıcı, seküler ve materyalist feminist anlayış yüzünden boşanmalar arttı, kadın cinayetleri git gide çığırından çıktı. Bu hazin gerçek daha ne zamana kadar dikkate alınmayacak, gizlenecek?
Aynı fakülteden mezun olup çalışan, evlenmeyen veya evlenip en çok bir çocuk yapan, Ülkemizi hızla yaşlandıran, çocuğunu anne şefkatinden, gıdasından mahrum ederek toplumu uçuruma doğru sürükleyen kadını güçlendirmek adına, çalışan kadın lehine sürekli yasa ve yönetmelikler çıkarıp güya ödüllendirirken, diğer yandan fakülteyi bitirip yuvasını kuran, yeterince çocuk yapıp ülkemizi gençleştiren, kaliteli annelik yapan, komşuluğu, akrabalığı, dayanışmayı, geleneksel aile bağlarını sıkı bir şekilde devam ettiren ve ailedeki diğer görevlerini yerine getiren kadın, neden görmezden geliniyor?
Daha da felaketi; sokaklar üryanlarla doldu taştı. Ahlâksız ve sorumsuz düşünce yapılıların meydana getireceğe nesilden, ülkesine fayda olur mu? Evvela genç kızlarımızı yani anneyi, yani aileyi kurtarmalıyız. Vakit geç olmadan, sorumsuz ve şuursuzluktan uzak, ahlâksızlık ve uyuşturucu bataklığına daha fazla saplanmadan, aileler dağılmadan, boşanmalar, cinnet ve cinayetler daha da çoğalmadan kadın, aile, çocuk ve gençlik üzerine dinî, ahlâkî, ilmi çalışmalar yapılmalı ve uygulanmalı. Bunları yaparken de ailelerimiz ve gençliğimiz, maddeci ve materyalist feministlerden uzak tutulmalı.
Biz biziz, bizim aile yapımızı, Batılıların ve içimizdeki uzantılarının uyguladığı ve aileyi iyice çözdüğü yasa ve yönetmeliklerle koruyamazsınız. Geliniz, zaman geçirmeden aslımıza biran evvel dönelim. Bu yol ve yöntemlerle aileyi, dolayısıyla kadını koruyamayız, bilakis iyice çözer, parçalar ve şiddete maruz bırakırız.
Hülasa; 21. yy. bilgi çağından kaybetmekle karşı karşıya bıraktığımız aile yapımızı (kurumumuzu) ve kadınımızı içimizdeki batıcı, seküler, maddeci ve materyalist feminist anlayış değil, dinimiz İslam’ın emirleri ile Peygamberimizin aileye dair metotları ve öğretileri korur, kurtarır ve huzura kavuşturur…
Sevgi ve esenlik dileklerimle. Hamit KURT
Türkiye Aile Meclisi AİLEM Genel Başkan Yardımcısı
https://TurkiyeAileBirligi.t.me
TurkiyeOkulAileBirligi.t.me not. Haber makale mümkün
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.