FAYSAL ATMACA: HAK MI? GÜÇ MÜ?
FAYSAL ATMACA: HAK MI? GÜÇ MÜ?
Batı’nın bugün geldiği yerin sırrı, ne sadece coğrafi keşiflerdedir ne de teknik ilerlemelerdedir. Bunlar birer sonuçtur, sebep değil.
HAK MI? GÜÇ MÜ?
Ne bilim, ne reform, ne rönesans…
Batı’nın bugün geldiği yerin sırrı, ne sadece coğrafi keşiflerdedir ne de teknik ilerlemelerdedir. Bunlar birer sonuçtur, sebep değil.
Sebep, adaletin ruhunu geçici de olsa içselleştirmeleridir.
Tarih, hakikatin gömülüp, vitrinlerin parlatıldığı bir sahnedir.
İnsanlığa sunulan anlatı, her zaman gerçeğin kendisi değil, gerçekle süslenmiş bir yönlendirmedir.
Ve Batı, bu yönlendirmeyi en iyi yapan medeniyettir.
Bugün “modern Batı uygarlığı” dediğimiz şeyin görünürdeki temelleri şunlardır:
• Rönesans: Eski Yunan’ın yeniden keşfi, sanatın sekülerleşmesi.
• Reform: Kilise tahakkümüne başkaldırı.
• Aydınlanma: Akıl ve bireyin kutsanması.
• Bilim Devrimi: Doğa yasalarının akılla açıklanması.
• Sanayi Devrimi: Üretimin makineleşmesiyle refahın artması.Ama tüm bu yapı taşlarının temeline dikkatle bakıldığında görünmeyen bir omurga ortaya çıkar:
Adalet.
Batı, Haçlı Seferlerinden, Endülüs’e, Osmanlı diplomasi arşivlerinden, İslam filozoflarının Latinceye çevrilen eserlerine kadar İslam dünyasını gözlemlemiş ve büyük dersler çıkarmıştır.
Ama dikkat çekici olan şudur:
Batı, İslam’ın adalet anlayışını özümsediğinde kalkındı; onu reddettiğinde çöktü.
İbn Haldun’un “Devlet, adaletle ayakta kalır” sözü, Batı’nın merkezî yönetim biçimlerinin temel mantığını yüzyıllar önce özetliyordu.Osmanlı’nın ilk yüzyıllarındaki fetih hızının ardında, fetihten önce adaletin gönderilmesi anlayışı yatıyordu.Batı, bu ruhu alıp kendi halkına yöneltti:
• Hukuk devleti kurdu.
• Mülkiyet hakkını korudu.
• Vergide ölçülülüğü sağladı.
• Yönetimde hesap verebilirliği geliştirdi.
Adaletin kendisini değil ama adaletin getireceği toplumsal barışı ithal etti.Ve bu barış, bilim için laboratuvar kurmaya, sanat için saray inşa etmeye, üretim için fabrika kurmaya ortam sağladı.
İşte asıl oyun burada kuruldu.
Batı, adaletle gelişti, ama bunu dışarıya bir değer olarak ihraç etmedi.
Aksine, başkalarına adaleti gösterdi ama vermedi.
Çünkü onların kalkınması işine gelmiyordu.
Onlara;
• Demokrasi anlatıldı ama darbeler desteklendi.
• İnsan hakları öğretildi ama ambargolarla nefessiz bırakıldılar.
• Bilim sevdirildi ama kaynaklar çekildi.
• Teknoloji gösterildi ama lisanslar zincirle bağlandı.
Sadece bir şey verilmedi: Adalet.Çünkü adalet, insanın kendine yetebilmesinin anahtarıydı.Ve Batı bunu kimseyle paylaşmak istemedi.
Bugün İslam dünyası, kalkınma için her şeyi tartışıyor:
• Eğitim reformları
• Teknolojik yatırımlar
• Siyasal ittifaklar
• Enerji projeleri
Ama adalet hâlâ gündem dışı.Çünkü her grubun kendi “adaleti” var.Kimi “bizdensen haklısın” diyor, kimi “bizden değilsen zaten suçlusun.”Hâlbuki Kur’an’ın adaleti nettir:
“Ey iman edenler! Kendinizin, ana-babanızın ve yakınlarınızın aleyhine de olsa adaleti ayakta tutan kimseler olun.” (Nisa, 135)İslam’ın adalet anlayışı ne ırka ne dine bakar; Hak neredeyse onun yanında durur.Ve işte bu yüzden İslam, tarihte kısa sürede büyük toplulukları kendine bağlamıştır.Çünkü getirdiği en güçlü mesaj, adaletti.
Bugün Batı, adaleti sadece kendi iç dengesi için kullanmaya devam ediyor.
Küresel düzeyde ise adalet değil; çıkar, baskı ve manipülasyon egemen.
• Mahkemeler karar veriyor, ama mazlumlar hapiste kalıyor.
• İnsan hakları savunucuları konuşuyor, ama Gazze yerle bir ediliyor.
• Demokrasi naraları atılıyor, ama kukla yönetimler destekleniyor.
Tarihin bize verdiği en büyük ders şu:
Hiçbir imparatorluk ilimle, teknolojiyle, para ile değil; adaletle ayakta kalır.
Adaletsizlik bir sistemin içine sızdığı an, çürümeye başlar.
Tarih, bunu defalarca yazdı.
Romalılar, Emeviler, Abbâsîler, Osmanlılar ve Sovyetler…
Çökmelerinin ortak noktası: adalet terazisinin bozulmasıydı.
O halde biz ne yapmalıyız?
• İlmi önemseyelim ama ilmin kimin elinde olduğuna değil, kimin için kullanıldığına bakalım.
• Teknolojiye yatırım yapalım ama hakkaniyetle paylaşalım.
• Yönetim kuralları koyalım ama adaleti önceleyelim.
Çünkü adalet olmadan her şey süstür.Ve süs, hakikati örter; ama değiştirmez.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.