Dijital Çağda Emr-i Bil Maruf ve Nehy-i Anil Münker
DİNİ HABERLER
19.09.2025 - 16:39, Güncelleme:
19.09.2025 - 16:53 82 kez okundu.
Dijital Çağda Emr-i Bil Maruf ve Nehy-i Anil Münker
Dijital Çağda Emr-i Bil Maruf ve Nehy-i Anil Münker (Commanding Good and Forbidding Evil in the Digital Age)
Detaylarıyla Net Haberler'de,
Zulme Sessiz Kalan İslam Toplumları: Emr-i Bil Maruf ve Nehy-i Anil Münker Sorumluluğunu Terk Etmenin Toplumsal Sonuçları
Hz. İbrahim Duası Rivayeti Işığında Günümüz İslam Toplumlarının Karşılaştığı En Kritik Sosyal Mesele
İslam medeniyetinin temel taşlarından biri olan emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker (commanding good and forbidding evil) ilkesi, günümüz İslam toplumlarında yaşanan en ciddi krizlerden birinin merkezinde yer almaktadır. Adaletsizlik ve zulüm karşısında sessiz kalan toplumların yaşadığı sosyal çöküş, klasik İslami metinlerde detaylı bir şekilde ele alınmış ve uyarılarda bulunulmuştur.
Net Haberler I Nuran Kırlak Ahde Vefa Platformu Başkanı
Hz. İbrahim'in duasını duyan bir topluluk, ibadetlerini yaparlar, günah işlemezler ama zulme sessiz kalırlarsa, o yerde rahmet elçisi olsa bile helâk edilirler. Bir yerin halkı, namaz kılar, oruç tutar, ibadet eder ama kötülüğü gördüklerinde seslerini çıkarmazlar, zulme uğrayanı desteklemezler; ne zaman ki kötülük yüzünden sabırsızlıkları azalır, o yer helâk edilir.
Bu rivayetin günümüz İslam toplumları için taşıdığı anlam, sosyal adaletsizlik karşısında sessiz kalmayı sadece bireysel bir günah değil, toplumsal helak sebebi olarak değerlendirmektedir. Adaletsizlik (injustice) ve zulüm (oppression) karşısında kayıtsız kalan toplumların yaşadığı sosyal çöküş, İslami sosyoloji literatüründe merkezi bir konumdadır.
İslami Toplumsal Sorumluluk Anlayışının Kökleri ve Güncel Boyutları (Roots and Contemporary Dimensions of Islamic Social Responsibility)
İslami sosyoloji (Islamic sociology) perspektifinden bakıldığında, emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker sadece bireysel dindarlık meselesi olmayıp, toplumsal bir sistemin temel direğidir. Türkiye'deki İslami araştırmalar merkezlerinde yapılan çalışmalar, bu konunun günümüzde daha da kritik hale geldiğini ortaya koymaktadır.
Akademik Araştırma Bulguları: İslami Araştırmalar Dergisi'nde 2024 yılında yayımlanan "İslam Sosyolojisinin Sosyolojisi" başlıklı makaleye göre, İslam sosyolojisi tartışmaları İslam dünyasının yaşadığı konjonktürden bağımsız düşünülemez. Bu sebeple emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker konusu, sadece teorik değil, pratik sosyolojik bir mesele olarak ele alınmalıdır.
TDV İslam Ansiklopedisi'ne göre, emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker "iyiliği emredip kötülükten vazgeçirmeye çalışma yönündeki faaliyetler için kullanılan dinî, ahlâkî ve hukukî bir tabir"dir. Bu tanım, konunun sadece moral bir boyutunun olmadığını, aynı zamanda hukuki sorumluluk (legal responsibility) taşıdığını ortaya koymaktadır.
Kur'an-ı Kerim'de Âl-i İmran Suresi 104. ayette geçen hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten sakındıran (those who invite to good, enjoin right and forbid wrong) ifadesi, bir ümmeti tanımlayan temel özellikler arasında sayılmaktadır. Bu durum, toplumsal misyonun bireysel tercihten öte bir zorunluluk olduğunu göstermektedir.
Wikipedia Referansı: "İyiliği emretmek ve kötülükten menetmek" kavramı Kur'an kökenli bir ifade olup, dini literatürde "insanlara iyiliği emretmek ve insanları kötülükten menetmek" anlamında kullanılmaktadır. Bu ilke, İslam toplumunun sosyal düzenini koruyan temel mekanizmalardan biridir.
Sessizliğin Toplumsal Patolojisi: Günümüz İslam Toplumlarındaki Kriz (Social Pathology of Silence: Crisis in Contemporary Islamic Societies)
Rivayette geçen namaz kılar, oruç tutar, ibadet eder ama kötülüğü gördüklerinde seslerini çıkarmazlar (they pray, fast, worship; but when they see evil, they remain silent) ifadesi, günümüz İslam toplumlarının karşı karşıya olduğu en ciddi problemin tam tanımıdır.
Kritik Uyarı: Sosyolojik araştırmalar, toplumsal adaletsizlik karşısında kayıtsız kalan toplulukların yaşadığı dejenerasyonun sadece ahlaki değil, aynı zamanda ekonomik ve siyasi istikrarsızlığa da yol açtığını ortaya koymaktadır.
Toplumsal çözülme (social decay) süreci, önce ahlaki değerlerde başlayarak, sonrasında kurumsal yapıları etkiler ve nihayet toplumsal varlığın devamlılığını tehdit eder. Bu süreç, İbn Haldun'un Mukaddime'sinde bahsettiği asabiyet teorisi ile de örtüşmektedir.
"Ne zaman ki kötülük yüzünden sabırsızlıkları azalır, o yer helâk edilir."
Bu rivayetin işaret ettiği "sabırsızlığın azalması" ifadesi, toplumsal duyarsızlaşmanın bir göstergesi olup, normalleşme süreci (normalization process) olarak tanımlanabilir. Adaletsizlik normalleştiğinde, toplum reflekslerini kaybeder ve helak süreci (destruction process) başlamış olur.
Ekşi Sözlük Tanımı: Emr-i bil maruf nehy-i anil münker "54 farzdan" biri olarak kabul edilmekte ve çeşitli ayet ve hadislerle sabit kılındığı belirtilmektedir. Tirmizî'de geçen hadise göre: "Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen ve iyiliği emredip/teşvik edip kötülükten sakındırmayan/uzaklaştırmayan bizden değildir."
Çağdaş Sosyolojik Analizler ve Akademik Yaklaşımlar (Contemporary Sociological Analyses and Academic Approaches)
İlyas Ba-Yunus ve Ferid Ahmed'in "İslam Sosyolojisi: Bir Giriş Denemesi" adlı eserinde, sosyal adaletsizlik konusunda yapılan analizler, günümüz İslam toplumlarının yaşadığı krizin derinliğini ortaya koymaktadır. Ekonomik eşitsizlik, siyasi baskı ve sosyal ayrımcılık gibi konularda toplumsal sessizlik, bu toplumların geleceğini ciddi şekilde tehdit etmektedir.
Sakarya Üniversitesi Araştırması: İslam sosyolojisi alanında yapılan güncel çalışmalar, toplumsal sorumluluk bilincinin yeniden canlandırılması gerektiğini vurgulamaktadır. Araştırmalar, emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker ilkesinin modern toplumsal sorunların çözümünde anahtar rol oynadığını göstermektedir.
Toplumsal değişim (social change) sürecinde, İslami toplumların karşılaştığı en büyük sınav, adaletsizlik karşısındaki tutumlarıdır. Sessizlik, sadece o anki durumu kabullenme değil, aynı zamanda gelecek nesillere bu adaletsizliği miras bırakma anlamına gelmektedir.
Din Sosyolojisi alanında yapılan güncel çalışmalar, siyasal İslam hareketlerinin de bu konudaki sorumluluğunu vurgulamaktadır. Sosyal adalet (social justice) mücadelesi, sadece teorik tartışma konusu değil, pratik bir yaşam tarzıdır.
Helak Riski Altındaki Toplumların Ortak Özellikleri (Common Characteristics of Societies at Risk of Destruction)
Hz. İbrahim duası rivayetinde belirtilen kriterler, günümüz sosyolojik analizleriyle şaşırtıcı derecede örtüşmektedir. Bireysel ibadetlerde titizlik gösteren ancak sosyal adaletsizlik karşısında sessiz kalan toplumların yaşadığı çözülme süreci, belirli aşamalardan geçmektedir:
1. Aşama: Adaletsizliğin normalleşmesi ve toplumsal duyarsızlaşma
2. Aşama: Kurumsal güvenin erozyonu ve sosyal dayanışmanın çöküşü
3. Aşama: Ekonomik istikrarsızlık ve siyasi kaosun artması
4. Aşama: Toplumsal yapının tamamen çözülmesi ve helak süreci
Sosyal patoloji (social pathology) açısından değerlendirildiğinde, bu süreç önce ahlaki immunetin kaybedilmesiyle başlar. Toplum, kötülüğe karşı doğal savunma mekanizmalarını yitirdiğinde, viral bulaşma gibi hızla yayılan bir çöküş yaşar.
İsmailağa Cemaati Resmi Sitesi Açıklaması: "İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak manasına gelen emr-i bi'l-maruf ve nehy-i ani'l-münker yüce dinimiz İslâm'ın en temel prensiplerindendir. Bu prensip, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorumluluğu ifade eder."
Çözüm Yolları ve Toplumsal Diriliş Stratejileri (Solutions and Social Revival Strategies)
İslami toplumsal sorumluluk anlayışının yeniden canlandırılması için, eğitim sistemleri (education systems) ve sosyal kurumların (social institutions) rolü kritik önemdedir. Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker anlayışının sadece teorik bilgi olarak değil, yaşam pratiği haline getirilmesi gerekmektedir.
Süleyman Demirel Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi standartlarına uygun yapılan araştırmalarda, sosyal adalet bilincinin geliştirilmesi için multidisipliner yaklaşımların önemli olduğu vurgulanmaktadır. Arkeoloji, felsefe, psikoloji, sanat tarihi gibi farklı disiplinlerin bir araya gelerek konuya yaklaşması gerektiği belirtilmektedir.
Medya sorumluluğu (media responsibility) da bu süreçte önemli rol oynamaktadır. Adaletsizlik haberlerinin toplumsal farkındalık yaratacak şekilde sunulması, sessiz kalan kitleleri harekete geçirebilir. Ancak bu süreçte Medya ve Basın Kanunu hükümlerine uygun hareket edilmesi, iftira ve yalan haberlerden kaçınılması gerekmektedir.
Üniversiteler ve Akademik Çevrelerin Rolü (Role of Universities and Academic Circles)
Sivil toplum kuruluşları (civil society organizations), dini cemaatler (religious communities) ve akademik çevreler (academic circles) bu konuda öncü rol üstlenmelidir. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunları gibi akademisyenlerin uluslararası araştırma merkezlerinde yaptıkları çalışmalar, konunun küresel boyutunun anlaşılmasına katkı sağlamaktadır.
Toplumsal Farkındalık Çalışmaları: Uzun vadeli sosyal dönüşümün temelini oluşturan toplumsal farkındalık yaratma çalışmaları, sadece yerel değil, ulusal çapta yaygınlaştırılmalıdır. Bu süreçte, yerel başarıların ulusal çapta model alınması önem taşımaktadır.
Dijital Çağda Emr-i Bil Maruf ve Nehy-i Anil Münker (Commanding Good and Forbidding Evil in the Digital Age)
Günümüzde sosyal medya ve dijital platformlar, adaletsizlik karşısında ses çıkarmanın yeni araçlarını sunmaktadır. Ancak bu araçların etkin kullanılması, hem teknik bilgi hem de İslami adab çerçevesinde gerçekleşmelidir.
Dijital aktivizm (digital activism) konusunda yapılan çalışmalar, sosyal ağların adaletsizliğe karşı farkındalık yaratmada güçlü araçlar olabileceğini göstermektedir. Ancak bu süreçte, doğru bilgi paylaşımı ve etik değerlere bağlılık kritik önemdedir.
Şikayetvar Platformu Gözlemleri: Türkiye'deki dijital şikayet platformlarında yapılan analizler, vatandaşların adaletsizlik karşısında seslerini duyurma konusunda dijital araçları giderek daha fazla kullandıklarını göstermektedir. Bu durum, emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker sorumluluğunun dijital platformlara taşınmasının önemini ortaya koymaktadır.
Sonuç ve Değerlendirme
Hz. İbrahim'in duasında işaret edilen ve rivayette detaylandırılan adaletsizliğe sessiz kalma sorunu, günümüz İslam toplumlarının karşılaştığı en kritik meselelerden biridir. Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker sorumluluğunun yerine getirilmesi, sadece bireysel kurtuluş değil, toplumsal varlığın devamı için hayati önemdedir.
Bu konudaki toplumsal uyanışın gerçekleşmesi, İslam medeniyetinin yeniden canlanması için kritik bir adımdır. Zira rivayetin açık ifadesiyle, "rahmet elçisi olsa bile" adaletsizliğe sessiz kalan toplumlar helaktan kurtulamamaktadır.
Modern sosyolojik teoriler ve İslami ilkeler arasındaki uyum, bu konunun evrensel bir karakter taşıdığını göstermektedir. Sosyal adalet mücadelesi, tüm insanlığın ortak meselesi olup, İslam toplumları bu konuda öncü rol üstlenmelidir.
Konu hakkındaki görüşlerinizi paylaşarak, toplumsal farkındalığa katkı sağlayabilir ve bu önemli meseleye dikkat çekebilirsiniz.
Dijital Çağda Emr-i Bil Maruf ve Nehy-i Anil Münker (Commanding Good and Forbidding Evil in the Digital Age) Detaylarıyla Net Haberler'de,
Zulme Sessiz Kalan İslam Toplumları: Emr-i Bil Maruf ve Nehy-i Anil Münker Sorumluluğunu Terk Etmenin Toplumsal Sonuçları
Hz. İbrahim Duası Rivayeti Işığında Günümüz İslam Toplumlarının Karşılaştığı En Kritik Sosyal Mesele
İslam medeniyetinin temel taşlarından biri olan emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker (commanding good and forbidding evil) ilkesi, günümüz İslam toplumlarında yaşanan en ciddi krizlerden birinin merkezinde yer almaktadır. Adaletsizlik ve zulüm karşısında sessiz kalan toplumların yaşadığı sosyal çöküş, klasik İslami metinlerde detaylı bir şekilde ele alınmış ve uyarılarda bulunulmuştur.
Net Haberler I Nuran Kırlak Ahde Vefa Platformu Başkanı
Hz. İbrahim'in duasını duyan bir topluluk, ibadetlerini yaparlar, günah işlemezler ama zulme sessiz kalırlarsa, o yerde rahmet elçisi olsa bile helâk edilirler. Bir yerin halkı, namaz kılar, oruç tutar, ibadet eder ama kötülüğü gördüklerinde seslerini çıkarmazlar, zulme uğrayanı desteklemezler; ne zaman ki kötülük yüzünden sabırsızlıkları azalır, o yer helâk edilir.
Bu rivayetin günümüz İslam toplumları için taşıdığı anlam, sosyal adaletsizlik karşısında sessiz kalmayı sadece bireysel bir günah değil, toplumsal helak sebebi olarak değerlendirmektedir. Adaletsizlik (injustice) ve zulüm (oppression) karşısında kayıtsız kalan toplumların yaşadığı sosyal çöküş, İslami sosyoloji literatüründe merkezi bir konumdadır.
İslami Toplumsal Sorumluluk Anlayışının Kökleri ve Güncel Boyutları (Roots and Contemporary Dimensions of Islamic Social Responsibility)
İslami sosyoloji (Islamic sociology) perspektifinden bakıldığında, emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker sadece bireysel dindarlık meselesi olmayıp, toplumsal bir sistemin temel direğidir. Türkiye'deki İslami araştırmalar merkezlerinde yapılan çalışmalar, bu konunun günümüzde daha da kritik hale geldiğini ortaya koymaktadır.
Akademik Araştırma Bulguları: İslami Araştırmalar Dergisi'nde 2024 yılında yayımlanan "İslam Sosyolojisinin Sosyolojisi" başlıklı makaleye göre, İslam sosyolojisi tartışmaları İslam dünyasının yaşadığı konjonktürden bağımsız düşünülemez. Bu sebeple emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker konusu, sadece teorik değil, pratik sosyolojik bir mesele olarak ele alınmalıdır.
TDV İslam Ansiklopedisi'ne göre, emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker "iyiliği emredip kötülükten vazgeçirmeye çalışma yönündeki faaliyetler için kullanılan dinî, ahlâkî ve hukukî bir tabir"dir. Bu tanım, konunun sadece moral bir boyutunun olmadığını, aynı zamanda hukuki sorumluluk (legal responsibility) taşıdığını ortaya koymaktadır.
Kur'an-ı Kerim'de Âl-i İmran Suresi 104. ayette geçen hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten sakındıran (those who invite to good, enjoin right and forbid wrong) ifadesi, bir ümmeti tanımlayan temel özellikler arasında sayılmaktadır. Bu durum, toplumsal misyonun bireysel tercihten öte bir zorunluluk olduğunu göstermektedir.
Wikipedia Referansı: "İyiliği emretmek ve kötülükten menetmek" kavramı Kur'an kökenli bir ifade olup, dini literatürde "insanlara iyiliği emretmek ve insanları kötülükten menetmek" anlamında kullanılmaktadır. Bu ilke, İslam toplumunun sosyal düzenini koruyan temel mekanizmalardan biridir.
Sessizliğin Toplumsal Patolojisi: Günümüz İslam Toplumlarındaki Kriz (Social Pathology of Silence: Crisis in Contemporary Islamic Societies)
Rivayette geçen namaz kılar, oruç tutar, ibadet eder ama kötülüğü gördüklerinde seslerini çıkarmazlar (they pray, fast, worship; but when they see evil, they remain silent) ifadesi, günümüz İslam toplumlarının karşı karşıya olduğu en ciddi problemin tam tanımıdır.
Kritik Uyarı: Sosyolojik araştırmalar, toplumsal adaletsizlik karşısında kayıtsız kalan toplulukların yaşadığı dejenerasyonun sadece ahlaki değil, aynı zamanda ekonomik ve siyasi istikrarsızlığa da yol açtığını ortaya koymaktadır.
Toplumsal çözülme (social decay) süreci, önce ahlaki değerlerde başlayarak, sonrasında kurumsal yapıları etkiler ve nihayet toplumsal varlığın devamlılığını tehdit eder. Bu süreç, İbn Haldun'un Mukaddime'sinde bahsettiği asabiyet teorisi ile de örtüşmektedir.
"Ne zaman ki kötülük yüzünden sabırsızlıkları azalır, o yer helâk edilir."
Bu rivayetin işaret ettiği "sabırsızlığın azalması" ifadesi, toplumsal duyarsızlaşmanın bir göstergesi olup, normalleşme süreci (normalization process) olarak tanımlanabilir. Adaletsizlik normalleştiğinde, toplum reflekslerini kaybeder ve helak süreci (destruction process) başlamış olur.
Ekşi Sözlük Tanımı: Emr-i bil maruf nehy-i anil münker "54 farzdan" biri olarak kabul edilmekte ve çeşitli ayet ve hadislerle sabit kılındığı belirtilmektedir. Tirmizî'de geçen hadise göre: "Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen ve iyiliği emredip/teşvik edip kötülükten sakındırmayan/uzaklaştırmayan bizden değildir."
Çağdaş Sosyolojik Analizler ve Akademik Yaklaşımlar (Contemporary Sociological Analyses and Academic Approaches)
İlyas Ba-Yunus ve Ferid Ahmed'in "İslam Sosyolojisi: Bir Giriş Denemesi" adlı eserinde, sosyal adaletsizlik konusunda yapılan analizler, günümüz İslam toplumlarının yaşadığı krizin derinliğini ortaya koymaktadır. Ekonomik eşitsizlik, siyasi baskı ve sosyal ayrımcılık gibi konularda toplumsal sessizlik, bu toplumların geleceğini ciddi şekilde tehdit etmektedir.
Sakarya Üniversitesi Araştırması: İslam sosyolojisi alanında yapılan güncel çalışmalar, toplumsal sorumluluk bilincinin yeniden canlandırılması gerektiğini vurgulamaktadır. Araştırmalar, emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker ilkesinin modern toplumsal sorunların çözümünde anahtar rol oynadığını göstermektedir.
Toplumsal değişim (social change) sürecinde, İslami toplumların karşılaştığı en büyük sınav, adaletsizlik karşısındaki tutumlarıdır. Sessizlik, sadece o anki durumu kabullenme değil, aynı zamanda gelecek nesillere bu adaletsizliği miras bırakma anlamına gelmektedir.
Din Sosyolojisi alanında yapılan güncel çalışmalar, siyasal İslam hareketlerinin de bu konudaki sorumluluğunu vurgulamaktadır. Sosyal adalet (social justice) mücadelesi, sadece teorik tartışma konusu değil, pratik bir yaşam tarzıdır.
Helak Riski Altındaki Toplumların Ortak Özellikleri (Common Characteristics of Societies at Risk of Destruction)
Hz. İbrahim duası rivayetinde belirtilen kriterler, günümüz sosyolojik analizleriyle şaşırtıcı derecede örtüşmektedir. Bireysel ibadetlerde titizlik gösteren ancak sosyal adaletsizlik karşısında sessiz kalan toplumların yaşadığı çözülme süreci, belirli aşamalardan geçmektedir:
1. Aşama: Adaletsizliğin normalleşmesi ve toplumsal duyarsızlaşma
2. Aşama: Kurumsal güvenin erozyonu ve sosyal dayanışmanın çöküşü
3. Aşama: Ekonomik istikrarsızlık ve siyasi kaosun artması
4. Aşama: Toplumsal yapının tamamen çözülmesi ve helak süreci
Sosyal patoloji (social pathology) açısından değerlendirildiğinde, bu süreç önce ahlaki immunetin kaybedilmesiyle başlar. Toplum, kötülüğe karşı doğal savunma mekanizmalarını yitirdiğinde, viral bulaşma gibi hızla yayılan bir çöküş yaşar.
İsmailağa Cemaati Resmi Sitesi Açıklaması: "İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak manasına gelen emr-i bi'l-maruf ve nehy-i ani'l-münker yüce dinimiz İslâm'ın en temel prensiplerindendir. Bu prensip, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorumluluğu ifade eder."
Çözüm Yolları ve Toplumsal Diriliş Stratejileri (Solutions and Social Revival Strategies)
İslami toplumsal sorumluluk anlayışının yeniden canlandırılması için, eğitim sistemleri (education systems) ve sosyal kurumların (social institutions) rolü kritik önemdedir. Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker anlayışının sadece teorik bilgi olarak değil, yaşam pratiği haline getirilmesi gerekmektedir.
Süleyman Demirel Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi standartlarına uygun yapılan araştırmalarda, sosyal adalet bilincinin geliştirilmesi için multidisipliner yaklaşımların önemli olduğu vurgulanmaktadır. Arkeoloji, felsefe, psikoloji, sanat tarihi gibi farklı disiplinlerin bir araya gelerek konuya yaklaşması gerektiği belirtilmektedir.
Medya sorumluluğu (media responsibility) da bu süreçte önemli rol oynamaktadır. Adaletsizlik haberlerinin toplumsal farkındalık yaratacak şekilde sunulması, sessiz kalan kitleleri harekete geçirebilir. Ancak bu süreçte Medya ve Basın Kanunu hükümlerine uygun hareket edilmesi, iftira ve yalan haberlerden kaçınılması gerekmektedir.
Üniversiteler ve Akademik Çevrelerin Rolü (Role of Universities and Academic Circles)
Sivil toplum kuruluşları (civil society organizations), dini cemaatler (religious communities) ve akademik çevreler (academic circles) bu konuda öncü rol üstlenmelidir. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunları gibi akademisyenlerin uluslararası araştırma merkezlerinde yaptıkları çalışmalar, konunun küresel boyutunun anlaşılmasına katkı sağlamaktadır.
Toplumsal Farkındalık Çalışmaları: Uzun vadeli sosyal dönüşümün temelini oluşturan toplumsal farkındalık yaratma çalışmaları, sadece yerel değil, ulusal çapta yaygınlaştırılmalıdır. Bu süreçte, yerel başarıların ulusal çapta model alınması önem taşımaktadır.
Dijital Çağda Emr-i Bil Maruf ve Nehy-i Anil Münker (Commanding Good and Forbidding Evil in the Digital Age)
Günümüzde sosyal medya ve dijital platformlar, adaletsizlik karşısında ses çıkarmanın yeni araçlarını sunmaktadır. Ancak bu araçların etkin kullanılması, hem teknik bilgi hem de İslami adab çerçevesinde gerçekleşmelidir.
Dijital aktivizm (digital activism) konusunda yapılan çalışmalar, sosyal ağların adaletsizliğe karşı farkındalık yaratmada güçlü araçlar olabileceğini göstermektedir. Ancak bu süreçte, doğru bilgi paylaşımı ve etik değerlere bağlılık kritik önemdedir.
Şikayetvar Platformu Gözlemleri: Türkiye'deki dijital şikayet platformlarında yapılan analizler, vatandaşların adaletsizlik karşısında seslerini duyurma konusunda dijital araçları giderek daha fazla kullandıklarını göstermektedir. Bu durum, emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker sorumluluğunun dijital platformlara taşınmasının önemini ortaya koymaktadır.
Sonuç ve Değerlendirme
Hz. İbrahim'in duasında işaret edilen ve rivayette detaylandırılan adaletsizliğe sessiz kalma sorunu, günümüz İslam toplumlarının karşılaştığı en kritik meselelerden biridir. Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker sorumluluğunun yerine getirilmesi, sadece bireysel kurtuluş değil, toplumsal varlığın devamı için hayati önemdedir.
Bu konudaki toplumsal uyanışın gerçekleşmesi, İslam medeniyetinin yeniden canlanması için kritik bir adımdır. Zira rivayetin açık ifadesiyle, "rahmet elçisi olsa bile" adaletsizliğe sessiz kalan toplumlar helaktan kurtulamamaktadır.
Modern sosyolojik teoriler ve İslami ilkeler arasındaki uyum, bu konunun evrensel bir karakter taşıdığını göstermektedir. Sosyal adalet mücadelesi, tüm insanlığın ortak meselesi olup, İslam toplumları bu konuda öncü rol üstlenmelidir.
Konu hakkındaki görüşlerinizi paylaşarak, toplumsal farkındalığa katkı sağlayabilir ve bu önemli meseleye dikkat çekebilirsiniz.
Net Haberler | En Son Dakika Haberler | Güncel ve Gündem Haberleri; Türkiye'nin Net Haberleri Net Haberler'de
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.