Yenidoğan Çetesi Savcısı Yavuz Engin’in Cesur Tehdit Karşısındaki Dik Duruşu: “16 Mermim, Bir Canım Var”
Yenidoğan Çetesi Savcısı Yavuz Engin’in Cesur Tehdit Karşısındaki Dik Duruşu: “16 Mermim, Bir Canım Var”
Türkiye’nin adalet mekanizmasında son dönemde yankı uyandıran bir isim, Yenidoğan Çetesi (Newborn Gang) soruşturmasını yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin. Bu cesur savcı, makamında aldığı ölüm tehditlerine rağmen geri adım atmayarak, Türk adaletinin simgesi haline geldi. “Türk savcısı namusunu satmaz. 16 mermim, bir canım var; güçleri yetiyorsa gelip alsınlar” sözleriyle sadece meslektaşlarını değil, tüm milleti ayağa kaldırdı. Peki, bu gizemli tehdit zinciri nasıl başladı ve savcı Engin’in hikayesi neden bu kadar ilham verici?
Yenidoğan Çetesi Savcısı Yavuz Engin’in Cesur Tehdit Karşısındaki Dik Duruşu: “16 Mermim, Bir Canım Var” (Newborn Gang Prosecutor Yavuz Engin’s Brave Stance Against Threats)
NetHaberler’in edindiği bilgilere göre; Türkiye’nin adalet mekanizmasında son dönemde yankı uyandıran bir isim, Yenidoğan Çetesi (Newborn Gang) soruşturmasını yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin. Bu cesur savcı, makamında aldığı ölüm tehditlerine rağmen geri adım atmayarak, Türk adaletinin simgesi haline geldi. “Türk savcısı namusunu satmaz. 16 mermim, bir canım var; güçleri yetiyorsa gelip alsınlar” sözleriyle sadece meslektaşlarını değil, tüm milleti ayağa kaldırdı. Peki, bu gizemli tehdit zinciri nasıl başladı ve savcı Engin’in hikayesi neden bu kadar ilham verici?
Adaletin bekçisi olarak bilinen Yavuz Engin, HSK (Hakimler ve Savcılar Kurulu) tarafından Nisan 2024‘te Büyükçekmece’ye atandıktan sadece 20 gün sonra, bebeklerin hayatını hiçe sayan bir suç şebekesini hedef aldı. Yenidoğan Çetesi olarak adlandırılan bu örgütlü yapı, yeni doğan bebeklerin sağlık sigortası ve devlet yardımlarından haksız kazanç elde etmek için sahte doğum belgeleri düzenliyor, masum aileleri dolandırıyordu. Savcı Engin’in bu karanlık ağı ortaya çıkarması, sadece bir soruşturma değil, vicdan muhasebesiydi. Tehditler kapıyı çaldığında, o kapıyı aralayan değil, kilitleyen bir yiğitlik sergiledi.
Bu olay, sosyal medyada fırtına gibi esti. X platformunda binlerce kullanıcı, #SavcıYavuzEngin etiketiyle paylaşımlar yaptı. Bir kullanıcı, “Bu adam gerçek bir kahraman, adaletin sesi susturulamaz!” derken, başka bir yorumda “Bebek katillerine karşı duruşu, hepimize ders olsun” ifadeleri yer aldı. Ekşi Sözlük’te ise Engin, “Yargının Bozkurtu” olarak anılıyor; entry’lerde “Tehditlere rağmen dosyayı kapamadı, binlerce bebeğin hayatını kurtardı” gibi övgüler yağmur gibi yağdı. Wikipedia’da ise benzer bir akademik figürle karıştırılsa da, gerçek Yavuz Engin’in hikayesi haber sitelerinde detaylıca işleniyor – bir akademisyen değil, adalet savaşçısı.
Yavuz Engin’in Kariyer Yolculuğu: Almanya’dan Adalet Kürsüsüne (Yavuz Engin’s Career Journey: From Germany to the Bench of Justice)
Yavuz Engin’in hikayesi, sıradan bir başarı öyküsünden öte, vatan sevgisiyle yoğrulmuş bir mücadele. 1989 yılında Almanya’da doğan Engin, ailesinin Türkiye’ye dönüşüyle eğitimine memleketi Bolu’da devam etti. Bolu 50. Yıl Ortaokulu ve İzzet Baysal Anadolu Lisesi mezunu olan savcı, hukuk tutkusunu 2008‘de üniversite sıralarında keşfetti. Mezuniyet sonrası İstanbul Barosu’nda avukatlık stajını tamamlayan Engin, 2014’te savcı adayı olarak mesleğe adım attı.
İlk görev yeri Saruhanlı Cumhuriyet Savcılığı olan Engin, kısa sürede terör ve örgütlü suçlar alanında uzmanlaştı. HSK’nın takdiriyle 2024 Nisan’ında Büyükçekmece’ye terfi etti. Bu atama, kaderin bir cilvesi miydi? Çünkü tam da o dönemde, Yenidoğan Çetesi dosyası masasına düştü. Savcı Engin, “Ben sıradan bir vatandaş değilim, devlet adına görev yapıyorum” diyerek, tehditlere rağmen ailesini 3 ay ayrı tutmak zorunda kaldı. Bu fedakarlık, onu halkın gözünde bir efsane yaptı.
Kariyerinde en çarpıcı an, makamında yüzleştiği o 30 Ağustos 2024 günü. Avukat Aylin Arslantatar’ın araması, “Hayatınla ilgili önemli konuşmamız var” mesajıyla başladı. Görüşmede, 17 yaşındaki bir tetikçinin tutulduğu, kız kardeşinin Ankara’da hedef alındığı itiraf edildi. “Ne olur Yavuz, hayatta kalmak istiyorsan dediklerimizi yap. Eşin, çocuğun var” sözleri, vicdanları sızlattı. Engin ise polise başvurdu: “Tehditler şahsıma değil, Türk adaletine yönelik.” Bu beyan, duruşmalarda yankılandı.
Yenidoğan Çetesi’nin Karanlık Yüzü: Bebeklerin Geleceğini Çalanlar (The Dark Face of the Newborn Gang: Those Who Steal Babies’ Futures)
Yenidoğan Çetesi (Newborn Gang), adını duyduğunuzda tüyleriniz diken diken olur mu? Bu örgüt, masum yeni doğanların devlet desteklerini gasp etmek için sahte evraklar üretiyor, aileleri kandırıyor. Soruşturma dosyasına göre, çete elebaşı Mustafa Kemal Zengin ve ekibi, hastanelerdeki boşlukları kullanarak binlerce bebek üzerinden haksız kazanç sağladı. Savcı Engin’in talimatıyla düzenlenen operasyon, 2024 Mayıs’ında patlak verdi – 13 şüpheli gözaltına alındı.
Çetenin yöntemleri mide bulandırıcı: Sahte doğum belgeleriyle SGK’dan emzirme yardımı ve bebek maması parasını cebe indiriyorlar. Ekşi Sözlük’te bir entry, “Bu çete, geleceğimizi çalıyor; Engin gibi savcılar sayesinde durdular” diyor. X’te ise #BebekÇetesi etiketiyle paylaşımlar, “Nasıl olur da bebekler üzerinden organize suç?” sorusunu sorduruyor. Savcı Engin, iddianamede “Kin ve nefretle aracımı takip ettiler, evimi gözetlediler” diye şikayet etti. Bu, sadece bir suç değil, insanlık suçu.
Duruşmalarda sanıklar “Kumpas” diye savunma yaptı. Zengin, “Bizi şovla gözaltına aldılar” derken, Engin’in cevabı tokat gibiydi: “Devlet kumpas kurmaz!” Mahkeme salonunda tansiyon yükseldi; Engin, “Şerefsiz suçlu bana örgüt lideri diyor” diye araya girdi. Bu anlar, haber sitelerinde manşet oldu – adaletin nabzı burada atıyordu.
Tehditlerin Detayları: Suikast Planından Aile Baskısına (Details of Threats: From Assassination Plans to Family Pressure)
Tehditler, 4 Eylül 2024‘te resmileşti. İddianamede, istihbaratçıların ve iş adamlarının dahil olduğu bir ortamda 17 yaşındaki tetikçinin tutulduğu belirtiliyor. Plan B: Savcının kız kardeşi vurulacaktı. Arslantatar’ın “Seni MIT’çi yapalım” teklifi, reddedilince tehditler aileye sıçradı. Savcı, “Eşim ve çocuğum için 3,5 yıl ayrı yaşadım” diye haykırdı.
X’te bir paylaşım, “ Savcıyı tehdit (Prosecutor Threat) edenler, adaletten (Justice) korkuyor” diyor. Bu zincir, savcıyı yıldırmadı; aksine güçlendirdi.
Duruşma Gelişmeleri: Beraatler ve Devam Eden Mücadele (Trial Developments: Acquittals and Ongoing Struggle)
23 Ekim 2025’te Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde ilk duruşma yapıldı. 13 sanıktan 12‘si beraat etti; sadece Zengin’in tutukluluğu sürdü. Tahliyeler adli kontrolle sınırlı. Engin, “Beni değil, Türk adaletini susturmak istediler” dedi. X’te tepki yağdı: “Beraat mı? Adalet nerede?” Kamu vicdanı sızlıyor.
Savcı Yavuz Engin’in Mirası: Cesaretin Bulaşıcı Gücü (Prosecutor Yavuz Engin’s Legacy: The Contagious Power of Courage)
Yavuz Engin, sadece bir savcı değil; umudun ta kendisi. Çocuklardan gelen mektuplar, “Amca, senin gibi olacağım” diyor. Sosyal medyada #YavuzEnginYalnızDeğildir kampanyası büyüyor. Tehditlere karşı “ 16 mermim, bir canım var” diyen bu yiğit, diğer savcılara ilham. Adalet (Justice), onun gibi duruşlarla ayakta kalır.
Peki, bu hikaye nasıl biter? Çetenin kökleri tamamen temizlenir mi? Savcı Engin’in geleceği ne olacak? Bu sorular, hepimizi düşündürüyor. Sizce, böyle kahramanlar korunmalı mı?
NetHaberler.Com’un derlediği bu bilgilere göre; adaletin zaferi, cesur yüreklerle yazılır – Yavuz Engin gibi.
(Yaklaşık 920 kelime. Siz de yorumlarınızı paylaşın: Savcı Engin’in duruşu hakkında ne düşünüyorsunuz? Tehditlere karşı adalet nasıl korunur? Yorum kısmını doldurun, tartışalım!)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.