Sultan Hüseyin Gümüş K.S.A. (Efendi Baba): Manevi Bir Önderin Hayatı

DİNİ HABERLER 18.11.2025 - 09:44, Güncelleme: 18.11.2025 - 09:44
 

Sultan Hüseyin Gümüş K.S.A. (Efendi Baba): Manevi Bir Önderin Hayatı

Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S., tasavvuf geleneğinde "Efendi Baba" olarak sevgiyle anılan, Türk maneviyatının önemli figürlerinden biridir. İşte tüm detaylar NetHaberler'de;
Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S. (Efendi Baba): Manevi Bir Önderin Hayatı Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S., tasavvuf geleneğinde "Efendi Baba" olarak sevgiyle anılan, Türk maneviyatının önemli figürlerinden biridir. 1929 yılında Nevşehir'in Derinkuyu ilçesine bağlı Çakıllı köyünde doğan Hüseyin Gümüş, çocukluğundan itibaren çevresinde manevi bir aura taşıyan bir kişilik olarak dikkat çekmiştir. Halk arasında, oyunlarında onun tarafının her zaman kazandığına dair rivayetler dolaşır; bu, erken yaşta ilahi bir lütfa mazhar olduğunun simgesi olarak kabul edilir. Efendi Baba'nın hayatı, tasavvufi terbiye, gurbet yolculukları, Almanya'daki irşad faaliyetleri ve Kayseri Pınarbaşı'ndaki manevi mirasıyla dolu bir destandır. Bu yazıda, onun çocukluğundan vefatına uzanan yolculuğunu, mürşidi Kutbul Aktab Sultan Bedir Karahan K.S. ile ilişkisini ve halifesi Dr. Raşit İbrahim Haake ile bağlarını ele alacağız. Çocukluk Yılları ve Manevi Uyanış Hüseyin Gümüş, mütevazı bir ailede, Anadolu'nun tozlu yollarında doğdu. Çakıllı köyünün sade ortamında büyüyen çocuk, henüz küçükken çevresindekilerin manevi nazarlarıyla fark edildi. Arkadaşları, oyunlarda onun bulunduğu takımı "şanslı" addeder ve onu çekmek için yarışırlardı. Bu masum rivayetler, Efendi Baba'nın doğuştan bir "Allah dostu" olduğuna işaret eder – tasavvufta "veli"lerin erken tezahürleri olarak yorumlanır. Askerlik görevini tamamladıktan sonra, ailesinin geçimini sağlamak için ağabeyiyle Nevşehir'den ayrıldı. Helal rızık peşinde İstanbul'un kalabalık pazarlarına sığındı; burada ticaretle uğraşarak manevi arayışlarını sürdürdü. Ancak asıl dönüm noktası, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesine uzanan manevi bir çağrıydı. Burada, Sultan Şeyh Bedir Karahan K.S. ile tanıştı – o, Efendi Baba'nın mürşidi ve ruhsal rehberi olacaktı. Tasavvufi Yolculuk ve Mürşid Bedir Karahan K.S. ile Bağ Efendi Baba'nın tasavvufi terbiyesi, Pınarbaşı'nda Kutbul Aktab Sultan Bedir Karahan K.S.'nin rehberliğinde şekillendi. Bedir Karahan Efendi (ö. 1983), Nakşibendî-Hâlidî silsilesine mensup bir seyyid olarak bilinir. Soyu, Hz. Peygamber'e (S.A.V.) uzanır; annesi Ehl-i Beyt'ten, babası İbiş Efendi ise Kurtuluş Savaşı gazisi bir gönül eridir. Bedir Efendi, medrese tahsiliyle başlayan ilim yolculuğunu tasavvufla taçlandırmış, Kevenli köyünde irşad postuna oturmuştur. Kendisi, soyundan gelen 13. mürşit olarak anılır – her asırda bir veli gelenek. Efendi Baba, Bedir Efendi'nin manevi murakabesi altında nefs terbiyesi gördü. Bu ilişki, sadece hoca-talebe değil, ruhani bir ikiliydi: Bedir Efendi'nin "kutbiyet" makamı, Efendi Baba'ya ilham kaynağı oldu. Bedir Efendi'nin vefatından (17 Ağustos 1983) sonra, Efendi Baba onun mirasını devraldı; Pınarbaşı'ndaki dergâh, bugün hâlâ manevi bir merkez olarak faaliyet gösterir. Efendi Baba, mürşidinin sohbetlerini ve kerametlerini sıkça naklederdi; örneğin, Bedir Efendi'nin Kur'an tilavetiyle hastaları şifaya kavuşturması gibi olaylar, onun "gönüller sultanı" olduğunu vurgular. Almanya'daki Etkileri: Tasavvufun Işığını Avrupa'ya Yaymak 1960'lı yıllarda, gurbetçi Türklerin yoğunlaştığı Almanya'ya göç etti. Münih'te yerleşen Efendi Baba, fabrika işçiliğiyle geçimini sürdürürken, manevi irşadını ihmal etmedi. Alman topraklarında bir "Mevlana" gibi, tasavvufun evrensel mesajını yaydı: Sevgi, hoşgörü ve nefis muhasebesi. Münih'teki Türk toplumu arasında hızla ünlendi; sohbetleri, zikir meclisleri ve dualarıyla binlerce insana şifa dağıttı. Efendi Baba'nın Almanya macerası, tasavvufun modern bir yorumu olarak görülebilir. Göçmenlerin yalnızlığına çare oldu; keramet rivayetleri, hastaları iyileştirmesi ve rüyalarla rehberlik etmesiyle "Efendi Baba" lakabını pekiştirdi. 1980'lere kadar Münih'te irşad etti; bugün, onun izinden giden talebeleri Avrupa'da tasavvufi dernekler kurmuş durumda. Bu dönem, onun "dünya velisi" kimliğini ortaya koyar – Anadolu'dan Avrupa'ya uzanan bir manevi köprü. Halifesi Dr. Raşit İbrahim Haake ile Manevi Bağ Efendi Baba'nın en yakın halifelerinden biri, Dr. Raşit İbrahim Haake (K.S.A.)'dir. Alman asıllı psikolog ve nörolog olan Haake, "Sadıklar Yolu" (Sadikat) tarikatının kurucusudur. İlk tanışmaları, adeta ilahi bir mucize gibiydi: Kalabalık bir mecliste, Efendi Baba –ki daha önce hiç görmemişti– Haake'yi işaret ederek, "Raşit Efendi, sen benim için yaratıldın, ben senin için!" diye seslendi. Bu olay, Haake'nin ruhunda bir yangın başlattı; utanç ve heyecanla doldu, zira isimleri bile bilmiyordu. Haake, Efendi Baba'nın mürşid-i kâmil sıfatıyla manevi terbiye aldı. Bedir Karahan üzerinden Nakşibendî silsilesine bağlandı; psikoloji uzmanlığı, tasavvufu modern terapiyle harmanlamasına vesile oldu. Bugün, Haake Efendi, Efendi Baba'nın halifesi olarak Almanya ve Avrupa'da irşad ediyor. İlişkileri, "mürid-mürşid" aşkının zirvesi: Haake, Efendi Baba'yı "Sultan" diye anar; Efendi Baba ise onu "benim için gönderilen" olarak niteler. Bu bağ, tasavvufun evrenselliğini simgeler – bir Türk veli ile Alman talebe arasında kurulan köprü. Mirası ve Son Yılları Efendi Baba, vefatından önce (tarih kaynaklarda net değil, ancak 1990'lar sonu rivayet edilir) talebelerine "sevgiyle yol alın" nasihatini bıraktı. Kayseri Pınarbaşı'ndaki manevi bağları, bugün dergâhlar ve anma törenleriyle yaşatılıyor. Onun hayatı, Anadolu tasavvufunun göçle evrenselleşmesinin hikâyesidir: Çakıllı'den Münih'e, Bedir Efendi'den Haake'ye uzanan bir zincir. Efendi Baba, "Hamdım, piştim, yandım" diyen Mevlana'nın izinde yürüdü. Onun gibi, hamlığı tasavvufla pişirdi; bugün, milyonlarca gönülde yankılanan bir ses. Detaylı okumalar için NetHaberler'deki biyografilere göz atabilirsiniz. Manevi bir önder olarak, Efendi Baba'nın yolu, herkese açık bir kapı: Sevgiyle girin, nur ile çıkın. Hüseyin Gümüş ve Bedir Karahan ilişkisi Hüseyin Gümüş’ün manevi yolculuğu, gençlik yıllarında tasavvuf yoluna olan ilgisiyle şekillendi. Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde bulunan Mürşid-i Kamil Sultan Şeyh Bedir Karahan’ın (Kutb-ul Aktab) rehberliğinde tasavvufi eğitim aldı. Şeyh Bedir Karahan, Mevlana Hüseyin Gümüş’ün manevi gelişiminde kilit bir rol oynadı ve ona Nakşibendi tarikatının inceliklerini öğretti. Bu dönemde, EfendiBaba Hüseyin Gümüş’ün ilim ve irfan yolunda derin bir bağlılık geliştirdiği biliniyor. Mürşid-i Kamil Sultan Şeyh Bedir Karahan (Kutbul Aktab) K.S.A., bu minvalde 1950’li yıllarda Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S. (Efendi Baba)‘’ü Almanya’ya gitmesi için zuhurat aleminde kendisine hikmet ile nazar etmiştir.” Hüseyin Gümüş K.S. (Efendi Baba) bu sayede, İslam sancağının tüm Avrupa genelinde sallanmasına öncü olmuş ki, yoğun ve samimi bir Müslümanlık yaşantısı üzerinden diğer Türk ve çeşitli Müslüman ülkelerine münhasır olan tarikat camiası ile cemaatlere de kapı açılarak, dergahların ve çeşitli STK’ların kurulmasının önü açılarak temsilcilik ve şubelerinin açılmasına vesile olmuştur. Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S. (Efendi Baba)‘ün görev yeri Şeyh-Mürşidinin talimatı ve yetkilendirmesi ile Batı (Avrupa) daki ülkeler olduğunu ve son nefesini de yine yetkili olduğu o bölgede verdiğini unutmamalıyız. Bu yetkilendirme ile ilgili ses kaydını da tüm seven-ihvanları dinlemiştir. (Yetkilendirme ve diğer karmaşalara son vermek amacı ile Mürşidi Bedir Karahan efendinin talimatını içeren ses kaydını paragrafın bitiminde tüm kamuoyuna paylaşılmıştır) SES KAYDINI DİNLEMEK İSTEYENLER… LÜTFEN TIKLAYIN Almanya’daki Manevi Etkileri ve Münih’teki Çalışmaları Hac vazifesini de eda eden, Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş, tasavvufi öğretilerini sadece Türkiye ile sınırlı tutmamış, Almanya’da, özellikle Münih’te önemli bir manevi etki yaratmıştır. Avrupa’daki Türk toplumu arasında tasavvufun yaygınlaşmasında öncü bir rol üstlenen Efendi Baba, Münih’te düzenlediği zikir meclisleriyle binlerce kişiye manevi rehberlik yapmıştır. YouTube’da yer alan videolarda, onun Almanya’daki zikir etkinliklerine dair görüntüler, bu etkisinin ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyuyor. Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S. (Efendi Baba) Almanya’da memur statüsüne kadar yükselerek PTT’de görev yapmıştır. Bu görev süresi 20 yılı aşkın sürmüş ve bu sayede emeklilik hakkı kazanmış ve Almanya yasalarına göre emekli olmuştur. Hatta kendi ülkesi Türkiye’den de bireysel emeklilik hakkı kazanmış ancak, “hiç çalışmadığım sistemde prim günlerini yatırmış olsam bile emeklilik kazanç-ödemesi alarak tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyemem ki, bu Mümin bir davranışa da zaten yakışmaz” diyerek ömrü boyunca ikinci emeklilik ödemesini hiç almamış ve Türkiye Cumhuriyeti hazinesine bırakmıştır. Öyle ki, Almanya’da çalıştığı kurumun müdürü ‘By Hans’ dahi, “sen normal bir müslüman değilsin. Senin halin ve yaşayışın gördüğüm diğer müslümanlara nazaran daha da samimi. Bu nedenle istediğin gibi iş yerinde namazını kılabilir, istediğin şekilde ibadetlerini yapabilirsin.” Oysaki’ aynı şef By Hans, diğer gurbetçi vatandaşların yaşayışlarında samimiyet görmediğini beyan-belirterek mesai saatleri içerisinde her hangi bir özel aktiviteye-izin vermemekte çok disiplin-çaba gösteriyordu. Ancak By Hans koyu bir Hristiyan olması ve Müslümanlığa karşı antipati duygular beslemesine rağmen, Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S. (Efendi Baba)‘ün kendisindeki maneviyatı net bir şekilde gözlemlemiş ki, kendisinin tüm ibadetlerini yerine getirebilmesi için ‘özel bir oda tahsisinde de bulunmuş’ olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Almanya’daki faaliyetleri, özellikle Türk göçmen toplumu arasında birleştirici bir rol oynadı. Rashid İbrahim Haake (Raşit Haake), Hüseyin Gümüş’ün halifesi olarak, onun öğretilerini Avrupa’da devam ettiren önemli bir isim oldu. Raşit Haake, Hüseyin Gümüş’ün manevi mirasını Avrupa’da yaşatmak için çeşitli etkinlikler düzenledi ve onun öğretilerini yeni nesillere aktardı. Bu bağlamda, Hüseyin Gümüş’ün Almanya’daki çalışmaları, Türk diasporasının manevi kimliğini güçlendirmede önemli bir yer tutar. Şeyh ile Mürşid arasındaki fark nedir? Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş, nam-ı diğer Efendi Baba, bir gün kendisine sorulan şu soruyla karşılaşır: Şeyh ile mürşid arasındaki fark nedir? Meraklı gözler ve dikkat kesilmiş kulaklarla bekleyen cemaat ise bu sorunun cevabını duymak için sabırsızlanmaktadır. Efendi Baba nezaket ve bilgelik dolu bir tavırla cevap verir: Şeyh, bir adres sorduğunuzda size yol tarif eden kişiye benzer. Tıpkı o kişinin size yönleri belirterek nasıl hareket edeceğinizi anlatması gibi, şeyh de yolunuzu tarif eder. "Şu taraftan gideceksin, bu yoldan döneceksin, şunu yapacaksın" diyerek size kılavuzluk eder. Şeyhin görevi tam olarak budur; nerede nasıl davranmanız gerektiğini göstermekle sınırlıdır. Ancak mürşid, bir başka boyutu ifade eder. O sadece size yolu tarif etmekle kalmaz. Mürşid size rehberlik eden değil, sizi o adresin kendisine kadar götüren emin bir eldir. Adeta elinizden tutar ve tüm fedakarlığıyla sizi en doğru şekilde menzilinize ulaştırır. Tek başınıza ulaşamayacağınız noktaya, yanınızda her adımda size eşlik ederek ulaşmanıza vesile olur. Bu anlatımla, Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş mürşid ve şeyh kavramlarını karşılaştırarak derin bir anlamı ortaya koyar: Şeyh rehberdir; mürşid ise yol arkadaşınız ve samimi destekçinizdir. Birincisi rotayı çizerken, ikincisi son hedefe kadar yanınızda sizinle birlikte yürür. Böylece her iki rolün de kadim bilgeliğin içinde ayrı bir yerinin olduğunu vurgular. Bedir Karahan ile Manevi Bağ ve Pınarbaşı Ziyaretleri Efendi Baba’nın hayatında, Kayseri Pınarbaşı’nda bulunan Sultan Şeyh Bedir Karahan’ın kabri ve dergahı özel bir yere sahiptir. Hüseyin Gümüş, vefatına kadar her yıl Ağustos ayında Pınarbaşı’na düzenli ziyaretler gerçekleştirerek, Bedir Karahan’ın manevi mirasını onurlandırdı. Bu ziyaretler, Nakşibendi tarikatının ihvanları için bir gelenek haline geldi ve yüzlerce kişi bu manevi buluşmalara katıldı. Bedir Karahan, 1983 yılında vefat ettiğinde, sevenleri ve ihvanları tarafından büyük bir törenle Pınarbaşı’nda defnedildi. Hüseyin Gümüş, bu ziyaretlerde hem mürşidinin hatırasını yaşattı hem de tarikat yolunda birlik ve beraberlik mesajları verdi. Bu ziyaretler, onun liderliğindeki topluluğun manevi bağlarını güçlendiren önemli bir ritüel oldu. Manevi Mirası ve Toplumsal Etkileri Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş’ün vefatından sonra bile, onun öğretileri ve manevi mirası yaşamaya devam ediyor. Çakıllı köyünde doğan bu mütevazı alim, hem Türkiye’de hem de Almanya’da binlerce kişiye ilham kaynağı oldu. Onun, özellikle genç nesillere tasavvufun sevgi, hoşgörü ve birlik mesajlarını aktarmadaki başarısı, bugün bile konuşuluyor. TAVSİYE ETTİĞİ KİTAPLARDAN BAZILARI: MÜRŞİD’E EDEP KARA DAVUT MARİFETNAME ABİDLER YOLU KALPLERİN KEŞFİ ŞEYTANIN HİLELERİ KALPLERİN ANAHTARI VELİLER VE TARİKATLARDA USÜL gibi eserleri çokça okur ve seven-ihvanlarına da hediye etmek suretiyle mükerrer-defaatlen okumalarını tavsiye ederdi. Dr. Rashid İbrahim Haake ile yol devam ediyor Günümüzde Klinik Psikolog Dr. Rashid İbrahim Haake tarafından mirası yaşatılmaya devam eden Hüseyin Gümüş, sevgi, hoşgörü ve manevi derinlik mesajlarıyla anılmaktadır. Efendi Baba’nın mübarek naaşı, eşi ve ailesi tarafından önce Sultan Şeyh Bedir Karahan’ın kabrinin bulunduğu şehir Kayseri’ye, havayolu ile getirilmiş ve ardından karayolu aracılığıyla memleketi Nevşehir’in Derinkuyu ilçesindeki Çakıllı köyüne taşınmıştır. Vasiyeti doğrultusunda, ülkenin dört bir yanından ve çeşitli ülkelerden gelen sevenlerinin yoğun katılımıyla, Çakıllı köyü mezarlığında 27 Nisan 2008 tarihinde defnedilmiştir. Cenazede Efendi Baba’nın ihvan kardeşlerinin yanı sıra birçok kişi hazır bulunmuştur. Tasavvuf yolundaki bu derin ve anlamlı yürüyüş, kamuoyunda "Şeyh Mürşid Dr. Rashid İbrahim Haake" olarak bilinen Allah dostu tarafından devam ettirilmektedir. Beş yaşında Müslüman olma şerefine nail olan Alman asıllı Dr. Rashid İbrahim Haake, günümüzde İsviçre’nin Basel şehrinde uzman klinik psikolog olarak görevine devam etmektedir. Kendisi gibi sağlıkçı olan eşi Hacı Kadriye hanımefendi ile birlikte, başta Batı ülkeleri olmak üzere dünya genelinde İslam’ın mesajını yaymayı sürdürmektedir. Sayelerinde binlerce insan Müslüman olmuş ve İslam ile şereflenmiştir. Allah onlardan razı olsun. Sultan Şeyh Bedir Karahan (Kutbul Aktab) K.S.A. ile Mevlana Hüseyin Gümüş (Edendi Baba)'ün Mevcut Tarikat Silsilesi Peygamber efendimiz hazreti Muhammed Mustafa (S.A.V.) ile başlayan ve ”Sâdikat” (Sadıklar yolu) kurucusu Mürşidi Kâmil Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Klinik Psikolog Dr. Râshid İbrahim Haake (K.S.A.)’ye kadar gelen silsile isimleri sırasıyla şöyledir: 1 – Hazret-i Muhammed Mustafâ (sallâllâhu aleyhi ve sellem) 2 – Hazret-i Ebû Bekir Sıddîk (radıyallâhu anh) 3 – Selmân-ı Fârisî (radıyallâhu anh) 4 – Kâsım Bin Muhammed (rahmetullâhi aleyh) 5 – Câfer-i Sâdık (rahmetullâhi aleyh) 6 – Bâyezîd-i Bistâmî (rahmetullâhi aleyh) 7 – Ebû’l-Hasan Harakānî (rahmetullâhi aleyh) 8 – Ebû Ali Fârmedî (rahmetullâhi aleyh) 9 – Yûsuf Hemedânî (rahmetullâhi aleyh) 10 – Ebu-l Abbas Hz. Hızır (aleyihisselam) 11– Abdülhâlık Gucdüvânî (rahmetullâhi aleyh) 12 – Muhammed Ârif Rîvgerî (rahmetullâhi aleyh) 13 – Mahmûd Encîrfağnevî (rahmetullâhi aleyh) 14 – Ali Râmîtenî (rahmetullâhi aleyh) 15 – Muhammed Baba Semmâsî (rahmetullâhi aleyh) 16 – Seyyid Emîr Külâl (rahmetullâhi aleyh) 17 – Bahâüddîn Şâh-ı Nakşibendi (rahmetullâhi aleyh) 18 – Alâüddîn Attâr (rahmetullâhi aleyh) 19 – Yâkub-el Çerhî (rahmetullâhi aleyh) 20 – Ubeydullah-el Ahrâr (rahmetullâhi aleyh) 21 – Muhammed Ez-Zâhid (rahmetullâhi aleyh) 22 – Derviş Muhammed İmkenegî (rahmetullâhi aleyh) 23 – Hâcegî Muhammed Semerkandi (rahmetullâhi aleyh) 24 – Muhammed El-Bâkī Billâh (rahmetullâhi aleyh) 25 – İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî (rahmetullâhi aleyh) 26 – Muhammed Mâsûm Serhendî (rahmetullâhi aleyh) 27 – Muhammed Seyfüddîn Serhendî (rahmetullâhi aleyh) 28 – Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî (rahmetullâhi aleyh) 29 – Mirzâ Mazhar Cân-ı Cânân (rahmetullâhi aleyh) 30 – Seyyid Abdullah Dehlevî (rahmetullâhi aleyh) 31 – Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî (K.S.A.) 32 – Mevlânâ Osman Siraceddin (K.S.) 33 – Mevlânâ Şeyh Ömer Ziyaüddin (K.S.) 34 – Mevlânâ Muhammed Necmeddin-i Kübra (K.S.) 35 – Şeyh Baki Hocaefendi (K.S.) 36 – Kutb-ul Aktab Şeyh Bedir Karahan (K.S.A.) 37 – Mevlânâ Mürşidi Kamil Hüseyin Gümüş (K.S.A.) 38 – Mürşid Dr. Rashid İbrahim Haake (K.S.A.) Ünlü ses sanatçısı Geylani Kararslan tarafından seslendirilen SİLSİLE isimli ilahiyi dinlemek için lütfen TIKLAYINIZ! https://www.youtube.com/watch?v=S7a4GcRr60w&list=RDS7a4GcRr60w&start_radio=1 Dr. Rashid Haake Kimdir? KAYNAK: TANER AKKUŞ Bedir Karahan, Hüseyin Gümüş , Raşid İbrahim Haake
Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S., tasavvuf geleneğinde "Efendi Baba" olarak sevgiyle anılan, Türk maneviyatının önemli figürlerinden biridir. İşte tüm detaylar NetHaberler'de;

Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S. (Efendi Baba): Manevi Bir Önderin Hayatı

Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S., tasavvuf geleneğinde "Efendi Baba" olarak sevgiyle anılan, Türk maneviyatının önemli figürlerinden biridir. 1929 yılında Nevşehir'in Derinkuyu ilçesine bağlı Çakıllı köyünde doğan Hüseyin Gümüş, çocukluğundan itibaren çevresinde manevi bir aura taşıyan bir kişilik olarak dikkat çekmiştir. Halk arasında, oyunlarında onun tarafının her zaman kazandığına dair rivayetler dolaşır; bu, erken yaşta ilahi bir lütfa mazhar olduğunun simgesi olarak kabul edilir. Efendi Baba'nın hayatı, tasavvufi terbiye, gurbet yolculukları, Almanya'daki irşad faaliyetleri ve Kayseri Pınarbaşı'ndaki manevi mirasıyla dolu bir destandır. Bu yazıda, onun çocukluğundan vefatına uzanan yolculuğunu, mürşidi Kutbul Aktab Sultan Bedir Karahan K.S. ile ilişkisini ve halifesi Dr. Raşit İbrahim Haake ile bağlarını ele alacağız.

Çocukluk Yılları ve Manevi Uyanış

Hüseyin Gümüş, mütevazı bir ailede, Anadolu'nun tozlu yollarında doğdu. Çakıllı köyünün sade ortamında büyüyen çocuk, henüz küçükken çevresindekilerin manevi nazarlarıyla fark edildi. Arkadaşları, oyunlarda onun bulunduğu takımı "şanslı" addeder ve onu çekmek için yarışırlardı. Bu masum rivayetler, Efendi Baba'nın doğuştan bir "Allah dostu" olduğuna işaret eder – tasavvufta "veli"lerin erken tezahürleri olarak yorumlanır.

Askerlik görevini tamamladıktan sonra, ailesinin geçimini sağlamak için ağabeyiyle Nevşehir'den ayrıldı. Helal rızık peşinde İstanbul'un kalabalık pazarlarına sığındı; burada ticaretle uğraşarak manevi arayışlarını sürdürdü. Ancak asıl dönüm noktası, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesine uzanan manevi bir çağrıydı. Burada, Sultan Şeyh Bedir Karahan K.S. ile tanıştı – o, Efendi Baba'nın mürşidi ve ruhsal rehberi olacaktı.

Tasavvufi Yolculuk ve Mürşid Bedir Karahan K.S. ile Bağ

Efendi Baba'nın tasavvufi terbiyesi, Pınarbaşı'nda Kutbul Aktab Sultan Bedir Karahan K.S.'nin rehberliğinde şekillendi. Bedir Karahan Efendi (ö. 1983), Nakşibendî-Hâlidî silsilesine mensup bir seyyid olarak bilinir. Soyu, Hz. Peygamber'e (S.A.V.) uzanır; annesi Ehl-i Beyt'ten, babası İbiş Efendi ise Kurtuluş Savaşı gazisi bir gönül eridir. Bedir Efendi, medrese tahsiliyle başlayan ilim yolculuğunu tasavvufla taçlandırmış, Kevenli köyünde irşad postuna oturmuştur. Kendisi, soyundan gelen 13. mürşit olarak anılır – her asırda bir veli gelenek.

Efendi Baba, Bedir Efendi'nin manevi murakabesi altında nefs terbiyesi gördü. Bu ilişki, sadece hoca-talebe değil, ruhani bir ikiliydi: Bedir Efendi'nin "kutbiyet" makamı, Efendi Baba'ya ilham kaynağı oldu. Bedir Efendi'nin vefatından (17 Ağustos 1983) sonra, Efendi Baba onun mirasını devraldı; Pınarbaşı'ndaki dergâh, bugün hâlâ manevi bir merkez olarak faaliyet gösterir. Efendi Baba, mürşidinin sohbetlerini ve kerametlerini sıkça naklederdi; örneğin, Bedir Efendi'nin Kur'an tilavetiyle hastaları şifaya kavuşturması gibi olaylar, onun "gönüller sultanı" olduğunu vurgular.

Almanya'daki Etkileri: Tasavvufun Işığını Avrupa'ya Yaymak

1960'lı yıllarda, gurbetçi Türklerin yoğunlaştığı Almanya'ya göç etti. Münih'te yerleşen Efendi Baba, fabrika işçiliğiyle geçimini sürdürürken, manevi irşadını ihmal etmedi. Alman topraklarında bir "Mevlana" gibi, tasavvufun evrensel mesajını yaydı: Sevgi, hoşgörü ve nefis muhasebesi. Münih'teki Türk toplumu arasında hızla ünlendi; sohbetleri, zikir meclisleri ve dualarıyla binlerce insana şifa dağıttı.

Efendi Baba'nın Almanya macerası, tasavvufun modern bir yorumu olarak görülebilir. Göçmenlerin yalnızlığına çare oldu; keramet rivayetleri, hastaları iyileştirmesi ve rüyalarla rehberlik etmesiyle "Efendi Baba" lakabını pekiştirdi. 1980'lere kadar Münih'te irşad etti; bugün, onun izinden giden talebeleri Avrupa'da tasavvufi dernekler kurmuş durumda. Bu dönem, onun "dünya velisi" kimliğini ortaya koyar – Anadolu'dan Avrupa'ya uzanan bir manevi köprü.

Halifesi Dr. Raşit İbrahim Haake ile Manevi Bağ

Efendi Baba'nın en yakın halifelerinden biri, Dr. Raşit İbrahim Haake (K.S.A.)'dir. Alman asıllı psikolog ve nörolog olan Haake, "Sadıklar Yolu" (Sadikat) tarikatının kurucusudur. İlk tanışmaları, adeta ilahi bir mucize gibiydi: Kalabalık bir mecliste, Efendi Baba –ki daha önce hiç görmemişti– Haake'yi işaret ederek, "Raşit Efendi, sen benim için yaratıldın, ben senin için!" diye seslendi. Bu olay, Haake'nin ruhunda bir yangın başlattı; utanç ve heyecanla doldu, zira isimleri bile bilmiyordu.

Haake, Efendi Baba'nın mürşid-i kâmil sıfatıyla manevi terbiye aldı. Bedir Karahan üzerinden Nakşibendî silsilesine bağlandı; psikoloji uzmanlığı, tasavvufu modern terapiyle harmanlamasına vesile oldu. Bugün, Haake Efendi, Efendi Baba'nın halifesi olarak Almanya ve Avrupa'da irşad ediyor. İlişkileri, "mürid-mürşid" aşkının zirvesi: Haake, Efendi Baba'yı "Sultan" diye anar; Efendi Baba ise onu "benim için gönderilen" olarak niteler. Bu bağ, tasavvufun evrenselliğini simgeler – bir Türk veli ile Alman talebe arasında kurulan köprü.

Mirası ve Son Yılları

Efendi Baba, vefatından önce (tarih kaynaklarda net değil, ancak 1990'lar sonu rivayet edilir) talebelerine "sevgiyle yol alın" nasihatini bıraktı. Kayseri Pınarbaşı'ndaki manevi bağları, bugün dergâhlar ve anma törenleriyle yaşatılıyor. Onun hayatı, Anadolu tasavvufunun göçle evrenselleşmesinin hikâyesidir: Çakıllı'den Münih'e, Bedir Efendi'den Haake'ye uzanan bir zincir.

Efendi Baba, "Hamdım, piştim, yandım" diyen Mevlana'nın izinde yürüdü. Onun gibi, hamlığı tasavvufla pişirdi; bugün, milyonlarca gönülde yankılanan bir ses. Detaylı okumalar için NetHaberler'deki biyografilere göz atabilirsiniz. Manevi bir önder olarak, Efendi Baba'nın yolu, herkese açık bir kapı: Sevgiyle girin, nur ile çıkın.

Hüseyin Gümüş ve Bedir Karahan ilişkisi

Hüseyin Gümüş’ün manevi yolculuğu, gençlik yıllarında tasavvuf yoluna olan ilgisiyle şekillendi. Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde bulunan Mürşid-i Kamil Sultan Şeyh Bedir Karahan’ın (Kutb-ul Aktab) rehberliğinde tasavvufi eğitim aldı. Şeyh Bedir Karahan, Mevlana Hüseyin Gümüş’ün manevi gelişiminde kilit bir rol oynadı ve ona Nakşibendi tarikatının inceliklerini öğretti. Bu dönemde, EfendiBaba Hüseyin Gümüş’ün ilim ve irfan yolunda derin bir bağlılık geliştirdiği biliniyor.

Mürşid-i Kamil Sultan Şeyh Bedir Karahan (Kutbul Aktab) K.S.A., bu minvalde 1950’li yıllarda Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S. (Efendi Baba)‘’ü Almanya’ya gitmesi için zuhurat aleminde kendisine hikmet ile nazar etmiştir.”  Hüseyin Gümüş K.S. (Efendi Baba) bu sayede, İslam sancağının tüm Avrupa genelinde sallanmasına öncü olmuş ki, yoğun ve samimi bir Müslümanlık yaşantısı üzerinden diğer Türk ve çeşitli Müslüman ülkelerine münhasır olan tarikat camiası ile cemaatlere de kapı açılarak, dergahların ve çeşitli STK’ların kurulmasının önü açılarak temsilcilik ve şubelerinin açılmasına vesile olmuştur.

Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S. (Efendi Baba)‘ün görev yeri Şeyh-Mürşidinin talimatı ve yetkilendirmesi ile Batı (Avrupa) daki ülkeler olduğunu ve son nefesini de yine yetkili olduğu o bölgede verdiğini unutmamalıyız. Bu yetkilendirme ile ilgili ses kaydını da tüm seven-ihvanları dinlemiştir. (Yetkilendirme ve diğer karmaşalara son vermek amacı ile Mürşidi Bedir Karahan efendinin talimatını içeren ses kaydını paragrafın bitiminde tüm kamuoyuna paylaşılmıştır)

SES KAYDINI DİNLEMEK İSTEYENLER… LÜTFEN TIKLAYIN

Almanya’daki Manevi Etkileri ve Münih’teki Çalışmaları

Hac vazifesini de eda eden, Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş, tasavvufi öğretilerini sadece Türkiye ile sınırlı tutmamış, Almanya’da, özellikle Münih’te önemli bir manevi etki yaratmıştır. Avrupa’daki Türk toplumu arasında tasavvufun yaygınlaşmasında öncü bir rol üstlenen Efendi Baba, Münih’te düzenlediği zikir meclisleriyle binlerce kişiye manevi rehberlik yapmıştır. YouTube’da yer alan videolarda, onun Almanya’daki zikir etkinliklerine dair görüntüler, bu etkisinin ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyuyor.

Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S. (Efendi Baba) Almanya’da memur statüsüne kadar yükselerek PTT’de görev yapmıştır. Bu görev süresi 20 yılı aşkın sürmüş ve bu sayede emeklilik hakkı kazanmış ve Almanya yasalarına göre emekli olmuştur. Hatta kendi ülkesi Türkiye’den de bireysel emeklilik hakkı kazanmış ancak, “hiç çalışmadığım sistemde prim günlerini yatırmış olsam bile emeklilik kazanç-ödemesi alarak tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyemem ki, bu Mümin bir davranışa da zaten yakışmaz” diyerek ömrü boyunca ikinci emeklilik ödemesini hiç almamış ve Türkiye Cumhuriyeti hazinesine bırakmıştır.

Öyle ki, Almanya’da çalıştığı kurumun müdürü ‘By Hans’ dahi, “sen normal bir müslüman değilsin. Senin halin ve yaşayışın gördüğüm diğer müslümanlara nazaran daha da samimi. Bu nedenle istediğin gibi iş yerinde namazını kılabilir, istediğin şekilde ibadetlerini yapabilirsin.” Oysaki’ aynı şef By Hans, diğer gurbetçi vatandaşların yaşayışlarında samimiyet görmediğini beyan-belirterek mesai saatleri içerisinde her hangi bir özel aktiviteye-izin vermemekte çok disiplin-çaba gösteriyordu. Ancak By Hans koyu bir Hristiyan olması ve Müslümanlığa karşı antipati duygular beslemesine rağmen, Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş K.S. (Efendi Baba)‘ün kendisindeki maneviyatı net bir şekilde gözlemlemiş ki, kendisinin tüm ibadetlerini yerine getirebilmesi için ‘özel bir oda tahsisinde de bulunmuş’ olduğu bilgisine ulaşılmıştır.

Almanya’daki faaliyetleri, özellikle Türk göçmen toplumu arasında birleştirici bir rol oynadı. Rashid İbrahim Haake (Raşit Haake), Hüseyin Gümüş’ün halifesi olarak, onun öğretilerini Avrupa’da devam ettiren önemli bir isim oldu. Raşit Haake, Hüseyin Gümüş’ün manevi mirasını Avrupa’da yaşatmak için çeşitli etkinlikler düzenledi ve onun öğretilerini yeni nesillere aktardı. Bu bağlamda, Hüseyin Gümüş’ün Almanya’daki çalışmaları, Türk diasporasının manevi kimliğini güçlendirmede önemli bir yer tutar.

Şeyh ile Mürşid arasındaki fark nedir?

Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş, nam-ı diğer Efendi Baba, bir gün kendisine sorulan şu soruyla karşılaşır: Şeyh ile mürşid arasındaki fark nedir? Meraklı gözler ve dikkat kesilmiş kulaklarla bekleyen cemaat ise bu sorunun cevabını duymak için sabırsızlanmaktadır.

Efendi Baba nezaket ve bilgelik dolu bir tavırla cevap verir: Şeyh, bir adres sorduğunuzda size yol tarif eden kişiye benzer. Tıpkı o kişinin size yönleri belirterek nasıl hareket edeceğinizi anlatması gibi, şeyh de yolunuzu tarif eder. "Şu taraftan gideceksin, bu yoldan döneceksin, şunu yapacaksın" diyerek size kılavuzluk eder. Şeyhin görevi tam olarak budur; nerede nasıl davranmanız gerektiğini göstermekle sınırlıdır.

Ancak mürşid, bir başka boyutu ifade eder. O sadece size yolu tarif etmekle kalmaz. Mürşid size rehberlik eden değil, sizi o adresin kendisine kadar götüren emin bir eldir. Adeta elinizden tutar ve tüm fedakarlığıyla sizi en doğru şekilde menzilinize ulaştırır. Tek başınıza ulaşamayacağınız noktaya, yanınızda her adımda size eşlik ederek ulaşmanıza vesile olur.

Bu anlatımla, Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş mürşid ve şeyh kavramlarını karşılaştırarak derin bir anlamı ortaya koyar: Şeyh rehberdir; mürşid ise yol arkadaşınız ve samimi destekçinizdir. Birincisi rotayı çizerken, ikincisi son hedefe kadar yanınızda sizinle birlikte yürür. Böylece her iki rolün de kadim bilgeliğin içinde ayrı bir yerinin olduğunu vurgular.

Bedir Karahan ile Manevi Bağ ve Pınarbaşı Ziyaretleri

Efendi Baba’nın hayatında, Kayseri Pınarbaşı’nda bulunan Sultan Şeyh Bedir Karahan’ın kabri ve dergahı özel bir yere sahiptir. Hüseyin Gümüş, vefatına kadar her yıl Ağustos ayında Pınarbaşı’na düzenli ziyaretler gerçekleştirerek, Bedir Karahan’ın manevi mirasını onurlandırdı. Bu ziyaretler, Nakşibendi tarikatının ihvanları için bir gelenek haline geldi ve yüzlerce kişi bu manevi buluşmalara katıldı.

Bedir Karahan, 1983 yılında vefat ettiğinde, sevenleri ve ihvanları tarafından büyük bir törenle Pınarbaşı’nda defnedildi. Hüseyin Gümüş, bu ziyaretlerde hem mürşidinin hatırasını yaşattı hem de tarikat yolunda birlik ve beraberlik mesajları verdi. Bu ziyaretler, onun liderliğindeki topluluğun manevi bağlarını güçlendiren önemli bir ritüel oldu.

Manevi Mirası ve Toplumsal Etkileri

Mevlana Şeyh Hüseyin Gümüş’ün vefatından sonra bile, onun öğretileri ve manevi mirası yaşamaya devam ediyor. Çakıllı köyünde doğan bu mütevazı alim, hem Türkiye’de hem de Almanya’da binlerce kişiye ilham kaynağı oldu. Onun, özellikle genç nesillere tasavvufun sevgi, hoşgörü ve birlik mesajlarını aktarmadaki başarısı, bugün bile konuşuluyor.

TAVSİYE ETTİĞİ KİTAPLARDAN BAZILARI:

MÜRŞİD’E EDEP

KARA DAVUT

MARİFETNAME

ABİDLER YOLU

KALPLERİN KEŞFİ

ŞEYTANIN HİLELERİ

KALPLERİN ANAHTARI

VELİLER VE TARİKATLARDA USÜL gibi eserleri çokça okur ve seven-ihvanlarına da hediye etmek suretiyle mükerrer-defaatlen okumalarını tavsiye ederdi.

Dr. Rashid İbrahim Haake ile yol devam ediyor

Günümüzde Klinik Psikolog Dr. Rashid İbrahim Haake tarafından mirası yaşatılmaya devam eden Hüseyin Gümüş, sevgi, hoşgörü ve manevi derinlik mesajlarıyla anılmaktadır.

Efendi Baba’nın mübarek naaşı, eşi ve ailesi tarafından önce Sultan Şeyh Bedir Karahan’ın kabrinin bulunduğu şehir Kayseri’ye, havayolu ile getirilmiş ve ardından karayolu aracılığıyla memleketi Nevşehir’in Derinkuyu ilçesindeki Çakıllı köyüne taşınmıştır. Vasiyeti doğrultusunda, ülkenin dört bir yanından ve çeşitli ülkelerden gelen sevenlerinin yoğun katılımıyla, Çakıllı köyü mezarlığında 27 Nisan 2008 tarihinde defnedilmiştir. Cenazede Efendi Baba’nın ihvan kardeşlerinin yanı sıra birçok kişi hazır bulunmuştur.

Tasavvuf yolundaki bu derin ve anlamlı yürüyüş, kamuoyunda "Şeyh Mürşid Dr. Rashid İbrahim Haake" olarak bilinen Allah dostu tarafından devam ettirilmektedir. Beş yaşında Müslüman olma şerefine nail olan Alman asıllı Dr. Rashid İbrahim Haake, günümüzde İsviçre’nin Basel şehrinde uzman klinik psikolog olarak görevine devam etmektedir. Kendisi gibi sağlıkçı olan eşi Hacı Kadriye hanımefendi ile birlikte, başta Batı ülkeleri olmak üzere dünya genelinde İslam’ın mesajını yaymayı sürdürmektedir.

Sayelerinde binlerce insan Müslüman olmuş ve İslam ile şereflenmiştir. Allah onlardan razı olsun.

Sultan Şeyh Bedir Karahan (Kutbul Aktab) K.S.A. ile Mevlana Hüseyin Gümüş (Edendi Baba)'ün Mevcut Tarikat Silsilesi

Peygamber efendimiz hazreti Muhammed Mustafa (S.A.V.) ile başlayan ve ”Sâdikat” (Sadıklar yolu) kurucusu Mürşidi Kâmil Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Klinik Psikolog Dr. Râshid İbrahim Haake (K.S.A.)’ye kadar gelen silsile isimleri sırasıyla şöyledir:

1 – Hazret-i Muhammed Mustafâ (sallâllâhu aleyhi ve sellem)

2 – Hazret-i Ebû Bekir Sıddîk (radıyallâhu anh)

3 – Selmân-ı Fârisî (radıyallâhu anh)

4 – Kâsım Bin Muhammed (rahmetullâhi aleyh)

5 – Câfer-i Sâdık (rahmetullâhi aleyh)

6 – Bâyezîd-i Bistâmî (rahmetullâhi aleyh)

7 – Ebû’l-Hasan Harakānî (rahmetullâhi aleyh)

8 – Ebû Ali Fârmedî (rahmetullâhi aleyh)

9 – Yûsuf Hemedânî (rahmetullâhi aleyh)

10 – Ebu-l Abbas Hz. Hızır (aleyihisselam)

11– Abdülhâlık Gucdüvânî (rahmetullâhi aleyh)

12 – Muhammed Ârif Rîvgerî (rahmetullâhi aleyh)

13 – Mahmûd Encîrfağnevî (rahmetullâhi aleyh)

14 – Ali Râmîtenî (rahmetullâhi aleyh)

15 – Muhammed Baba Semmâsî (rahmetullâhi aleyh)

16 – Seyyid Emîr Külâl (rahmetullâhi aleyh)

17 – Bahâüddîn Şâh-ı Nakşibendi (rahmetullâhi aleyh)

18 – Alâüddîn Attâr (rahmetullâhi aleyh)

19 – Yâkub-el Çerhî (rahmetullâhi aleyh)

20 – Ubeydullah-el Ahrâr (rahmetullâhi aleyh)

21 – Muhammed Ez-Zâhid (rahmetullâhi aleyh)

22 – Derviş Muhammed İmkenegî (rahmetullâhi aleyh)

23 – Hâcegî Muhammed Semerkandi (rahmetullâhi aleyh)

24 – Muhammed El-Bâkī Billâh (rahmetullâhi aleyh)

25 – İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî (rahmetullâhi aleyh)

26 – Muhammed Mâsûm Serhendî (rahmetullâhi aleyh)

27 – Muhammed Seyfüddîn Serhendî (rahmetullâhi aleyh)

28 – Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî (rahmetullâhi aleyh)

29 – Mirzâ Mazhar Cân-ı Cânân (rahmetullâhi aleyh)

30 – Seyyid Abdullah Dehlevî (rahmetullâhi aleyh)

31 – Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî (K.S.A.)

32 – Mevlânâ Osman Siraceddin (K.S.)

33 – Mevlânâ Şeyh Ömer Ziyaüddin (K.S.)

34 – Mevlânâ Muhammed Necmeddin-i Kübra (K.S.)

35 – Şeyh Baki Hocaefendi (K.S.)

36 – Kutb-ul Aktab Şeyh Bedir Karahan (K.S.A.)

37 – Mevlânâ Mürşidi Kamil Hüseyin Gümüş (K.S.A.)

38 – Mürşid Dr. Rashid İbrahim Haake (K.S.A.)

Ünlü ses sanatçısı Geylani Kararslan tarafından seslendirilen SİLSİLE isimli ilahiyi dinlemek için lütfen TIKLAYINIZ!

https://www.youtube.com/watch?v=S7a4GcRr60w&list=RDS7a4GcRr60w&start_radio=1

Dr. Rashid Haake Kimdir?

KAYNAK: TANER AKKUŞ

Bedir KarahanHüseyin Gümüş , Raşid İbrahim Haake

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve nethaberler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.