LGS Rekoru ile Hayaller Gerçek Olacak mı?

Nuran Kırlak Özel Haber: LGS Rekoru ile Hayaller Gerçek Olacak mı?

LGS Rekoru ile Hayaller Gerçek Olacak mı? NetHaberler | Nuran Kırlak 2025 yılı Liseye Geçiş Sınavı (LGS), bu yıl dikkat çekici bir rekor ile eğitim gündemindeki yerini aldı. Hem öğrenciler hem de eğitimciler, sınavın önceki yıllara kıyasla daha zorlayıcı olduğu konusunda ortak bir görüşe sahip. Ancak bu zorluğa rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre tam 719 öğrenci sınavdaki tüm soruları doğru yanıtlayarak 500 tam puan almayı başarmıştır Bu öğrencilerden 63’ü (%9) imam hatip ortaokullarından mezun olurken, geri kalan 656 öğrenci devlet ve özel ortaokullardan gelmektedir. Ne var ki, bu üstün başarı seviyelerine rağmen, ilgili puanların, öğrencilerin tercih ettikleri okullara yerleşmeleri için yeterli olup olmayacağı belirsizliğini korumaktadır.  Özellikle İstanbul Erkek Lisesi ve Galatasaray Lisesi gibi yoğun talep gören prestijli okullara yerleşim büyük bir engelle karşı karşıya. Bu okulların toplam kontenjanının yalnızca 250 öğrenciyle sınırlı olması, yüksek puan almış pek çok öğrencinin bu liselere kabul edilme hayalini gerçekleştirmesini neredeyse imkânsız hale getirmektedir. Böylece, yüksek puanlı öğrenciler arasında ciddi bir rekabet kaçınılmaz görünmekte ve kontenjan yetersizliği nedeniyle akademik başarılarına rağmen birçok öğrenci arzu ettikleri okullara ulaşamayacaktır  2025 LGS sonuçlarının açıklanmasını takiben kamuoyunda dile getirilen bazı şaibe algısı iddiaları da sürece gölge düşürmektedir. Bu tür iddialar, özellikle tercih dönemindeki öğrencilere kafa karışıklığı yaratmakta ve hayallerindeki okula girebilme umutlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu süreçte açıkça görülmektedir ki sadece akademik başarı artık yeterli olmamakta, öğrencilerin tercih edecekleri okulların kriterlerini karşılayabilme kapasitesi de büyük önem taşımaktadır. Sınav sonuçlarının dikkat çekici şekilde pek çok birinciyi çıkarması, mevcut sistemin sıralama sınavı niteliğini sorgulamaya açmaktadır. Zira sınavın ardından kontenjan sınırlılıkları ve diğer seçim kriterleri devreye girmekte, bu da öğrencilerin aynı okulları tercih etmesi durumunda büyük bir karmaşayı beraberinde getirmektedir.  Dolayısıyla, sistemin hem öğrenciler hem de veliler açısından adaletli bir çözüm üretecek şekilde yeniden değerlendirilmesi gerektiği görülmektedir.