İzmir'de 5 Kardeşin Öldüğü Yangın Faciasında Anne Hakkında Şok Karar

GÜNDEM 22.10.2025 - 08:28, Güncelleme: 22.10.2025 - 08:28
 

İzmir'de 5 Kardeşin Öldüğü Yangın Faciasında Anne Hakkında Şok Karar

NetHaberler’in edindiği bilgiye göre; İZMİR (Izmir) ilinin Selçuk ilçesinde yaşanan trajik yangın olayı, tüm Türkiye'yi derin bir üzüntüye boğdu. 11 Kasım 2024 tarihinde meydana gelen bu acı olayda, yaşları 1 ile 5 arasında değişen 5 kardeş hayatlarını kaybetti. ANNE (Mother) Sinem Melisa Akcan'ın tutuksuz yargılandığı davada, mahkeme beklenmedik bir kararla ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti. Bu karar, kamuoyunda büyük tartışmalara yol açarken, olayın detayları hala hafızalardaki tazeliğini koruyor. BEBEK (Baby) yaştaki çocukların trajik ölümü, aile ihmali ve sosyal yardım sistemlerindeki eksiklikleri bir kez daha gündeme getirdi. Peki, bu facia nasıl meydana geldi ve mahkeme neden böyle bir karar aldı? İşte, olayın perde arkası...
İzmir'de 5 Kardeşin Öldüğü Yangın Faciasında Anne Hakkında Şok Karar (Izmir 5 Siblings Fatal Fire Mother Verdict) NetHaberler’in edindiği bilgiye göre; İZMİR (Izmir) ilinin Selçuk ilçesinde yaşanan trajik yangın olayı, tüm Türkiye'yi derin bir üzüntüye boğdu. 11 Kasım 2024 tarihinde meydana gelen bu acı olayda, yaşları 1 ile 5 arasında değişen 5 kardeş hayatlarını kaybetti. ANNE (Mother) Sinem Melisa Akcan'ın tutuksuz yargılandığı davada, mahkeme beklenmedik bir kararla ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti. Bu karar, kamuoyunda büyük tartışmalara yol açarken, olayın detayları hala hafızalardaki tazeliğini koruyor. BEBEK (Baby) yaştaki çocukların trajik ölümü, aile ihmali ve sosyal yardım sistemlerindeki eksiklikleri bir kez daha gündeme getirdi. Peki, bu facia nasıl meydana geldi ve mahkeme neden böyle bir karar aldı? İşte, olayın perde arkası... Trajik Yangının Perde Arkası: Çocuklar Nasıl Mahsur Kaldı? (The Behind-the-Scenes of the Tragic Fire: How Did the Children Get Trapped?) Olay, İZMİR (Izmir)'in Selçuk ilçesi Cumhuriyet Mahallesi'nde, hurdacılıkla geçimini sağlayan bir ailenin mütevazı evinde yaşandı. 27 yaşındaki ANNE (Mother) Sinem Melisa Akcan, iddiaya göre çocuklarını evde bırakarak hurda toplamaya çıktı. Evde yalnız kalan kardeşler –Aras Bulut (1), Masal Işık (2), Aslan Miraç (3), Funda Peri (4) ve Fadime Nefes (5)– ısınmak için kullanılan elektrikli sobanın devrilmesi sonucu çıkan yangında mahsur kaldı. Yangın hızla büyüyerek evi dumanla doldurdu ve kapının kilitli olması nedeniyle çocuklar dışarı çıkamadı. Mahalle sakinlerinin fark etmesi üzerine İTFAİYE (Fire Department) ve sağlık ekipleri olay yerine intikal etti, ancak ne yazık ki 5 kardeşin cansız bedenlerine ulaşıldı. Komşuların ifadelerine göre, yangın sırasında duyulan çığlıklar yürekleri dağladı. Bir komşu, "Annelerinin 'Çocuklarım öldü' diye bağırdığını duyduk ve hemen koştuk. İçeride yoğun duman vardı, çocuklar dumandan zehirlenmişti" diye anlattı. Cenazeler, gözyaşları eşliğinde Acarlar Mahalle Mezarlığı'na defnedildi. Bu trajedi, CİNAYET (Murder) gibi ağır bir suçlamayla ilişkilendirilmese de, ihmalkarlık tartışmalarını alevlendirdi. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, evin baraka benzeri yapısı ve çocukların yanık izleri, olayın vahametini gözler önüne seriyordu. Acaba bu facia önlenebilir miydi? İşte bu soru, milyonları düşündürüyor. Anne'nin Savunması: "Sadece Üşümesinler Diye Sobayı Açtım" (Mother's Defense: "I Turned on the Heater Just So They Wouldn't Get Cold") Duruşmada ANNE (Mother) Sinem Melisa Akcan'ın ifadeleri, mahkeme salonunu duygusal bir atmosfere soktu. Tutuksuz yargılanan Akcan, "Olay günü evden çıkarken çocuklar üşümesin diye elektrikli sobanın tek telini açtım. 20 dakika kadar dışarıda kaldım. Bir gün öncesinde hurdaları toplamıştım, sadece onları tüccara götürdüm. Çocuklarımın ölümünden sonra psikolojik tedavi aldım ve hayatımı ilaçlarla sürdürüyorum. Soba daha önce devrilmemişti. Evden çıkmadan hepsini uyutmuştum, en küçüğü yarı uyur vaziyetteydi. Belki o sobayı devirmiş olabilir. Onları çok seviyordum, başlarına böyle bir şey gelmesini asla istemezdim" dedi. Bu savunma, mahkeme heyetini etkilemiş görünüyor. Akcan, BEBEK (Baby) yaştaki çocuklarının hastalıklı olduğunu ve daha fazla üşümelerini önlemek için sobayı açtığını vurguladı. Peki, bu ifadeler adaleti tatmin etti mi? Mahkeme Kararı ve Kamuoyu Tepkileri: Adalet mi, İhmalkarlık mı? (Court Decision and Public Reactions: Justice or Negligence?) Torbalı Ağır Ceza Mahkemesi (Torbali Heavy Penal Court)'nde görülen davada, savcılık Akcan hakkında "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan 20 yıla kadar hapis cezası talep etmişti. Ancak mahkeme heyeti, annenin olayda bilinçli taksirinin olmadığını, çocukların vefatından derin üzüntü duyduğunu belirterek ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti. Ayrıca, Akcan'ın adli kontrol hükümleri de kaldırıldı. Bu karar, İZMİR (Izmir) kamuoyunda şok etkisi yarattı. Baba, başka bir suçtan cezaevinde olduğu için şikayetçi olmadı ve bu da kararın gerekçelerinden biri olarak gösterildi. Sosyal medyada, özellikle X (eski Twitter) platformunda, olayla ilgili binlerce paylaşım yapıldı. Bir kullanıcı, "Bu nasıl adalet? 5 masum çocuk öldü, anne serbest!" diye isyan ederken, başka biri "Aile yoksulluk içinde, sistem suçlu" yorumunda bulundu. Ekşi Sözlük'te ise entry'ler sınırlı olsa da, kullanıcılar ihmalkarlık ve sosyal yardım eksikliğini tartıştı. Wikipedia'da Selçuk ilçesi hakkında genel bilgiler yer alsa da, bu olay spesifik olarak belirtilmemiş; ancak turizm odaklı ilçede böyle bir trajedinin yaşanması, yerel ekonomiyi bile etkilemiş olabilir. CİNAYET (Murder) gibi ağır bir itham olmasa da, bazı yorumlarda anne'nin madde bağımlılığı iddiaları ortaya atıldı. Halası, "Anne çocuklarla ilgilenmiyordu, yardımları kötüye kullanıyordu" dedi. Bu iddialar, olayı daha da karmaşıklaştırıyor. Sizce bu karar doğru mu? Yorumlarınızı bekliyoruz! Yardım İddiaları ve Ailenin Ekonomik Durumu: Gerçekler Ne? (Aid Claims and the Family's Economic Situation: What Are the Facts?) Olay sonrası, ailenin aldığı sosyal yardımlar gündeme geldi. ANNE (Mother) Sinem Melisa Akcan, basına verdiği demeçte, "110 bin liralık yardım almadım. Aylık 8 bin lira yardımı 4 bin liraya indirdiler. 5 çocuğa nasıl bakayım?" diye sitem etti. Torbalı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na verdiği dilekçede ise, çocukların devlet yurdunda kalmasını istemediğini, gerekirse anneannesine teslim edebileceğini belirtmişti. Bu detaylar, yoksulluğun facianın arkasındaki gizli neden olabileceğini gösteriyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (Ministry of Family and Social Services)'nın raporları, ailenin hurdacılıkla geçindiğini doğruluyor. Peki, bu yardımlar yeterli miydi? Bu soru, sosyal politikaları sorgulatıyor. Benzer Olaylar ve Önleme Yolları: Gelecek İçin Dersler (Similar Incidents and Prevention Methods: Lessons for the Future) Bu trajedi, Türkiye'de benzer yangın facialarını akıllara getirdi. Son yıllarda, elektrik sobası kaynaklı yangınlarda onlarca çocuk hayatını kaybetti. Uzmanlar, evlerde güvenlik önlemlerinin artırılmasını öneriyor: Sobaların sabitlenmesi, kapıların çocuk kilidi yerine acil çıkış mekanizmaları ve yoksul ailelere yangın alarmı dağıtımı gibi. İZMİR (Izmir) Valiliği, olay sonrası inceleme başlattı ve benzer riskli evleri denetliyor. Kamuoyu, BEBEK (Baby) ve çocuk güvenliği için daha etkin yasalar talep ediyor. Bu facia, sadece bir ailenin hikayesi değil; toplumun yoksulluk ve ihmal karşısında verdiği sınav. Acaba bir sonraki trajediyi önleyebilecek miyiz? Bu, hepimizi düşündüren bir soru. NetHaberler.Com’un derlediği bu bilgilere göre; olay, CİNAYET (Murder) değil bir ihmal zinciri olarak kayıtlara geçti, ancak tartışmalar sürecek gibi görünüyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Bu karar adil mi, yoksa revize mi edilmeli? Yorumlarda paylaşın, görüşlerinizi duymak isteriz!
NetHaberler’in edindiği bilgiye göre; İZMİR (Izmir) ilinin Selçuk ilçesinde yaşanan trajik yangın olayı, tüm Türkiye'yi derin bir üzüntüye boğdu. 11 Kasım 2024 tarihinde meydana gelen bu acı olayda, yaşları 1 ile 5 arasında değişen 5 kardeş hayatlarını kaybetti. ANNE (Mother) Sinem Melisa Akcan'ın tutuksuz yargılandığı davada, mahkeme beklenmedik bir kararla ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti. Bu karar, kamuoyunda büyük tartışmalara yol açarken, olayın detayları hala hafızalardaki tazeliğini koruyor. BEBEK (Baby) yaştaki çocukların trajik ölümü, aile ihmali ve sosyal yardım sistemlerindeki eksiklikleri bir kez daha gündeme getirdi. Peki, bu facia nasıl meydana geldi ve mahkeme neden böyle bir karar aldı? İşte, olayın perde arkası...

İzmir'de 5 Kardeşin Öldüğü Yangın Faciasında Anne Hakkında Şok Karar ( Izmir 5 Siblings Fatal Fire Mother Verdict)

NetHaberler’in edindiği bilgiye göre; İZMİR (Izmir) ilinin Selçuk ilçesinde yaşanan trajik yangın olayı, tüm Türkiye'yi derin bir üzüntüye boğdu. 11 Kasım 2024 tarihinde meydana gelen bu acı olayda, yaşları 1 ile 5 arasında değişen 5 kardeş hayatlarını kaybetti. ANNE (Mother) Sinem Melisa Akcan'ın tutuksuz yargılandığı davada, mahkeme beklenmedik bir kararla ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti. Bu karar, kamuoyunda büyük tartışmalara yol açarken, olayın detayları hala hafızalardaki tazeliğini koruyor. BEBEK (Baby) yaştaki çocukların trajik ölümü, aile ihmali ve sosyal yardım sistemlerindeki eksiklikleri bir kez daha gündeme getirdi. Peki, bu facia nasıl meydana geldi ve mahkeme neden böyle bir karar aldı? İşte, olayın perde arkası...

Trajik Yangının Perde Arkası: Çocuklar Nasıl Mahsur Kaldı? (The Behind-the-Scenes of the Tragic Fire: How Did the Children Get Trapped?)

Olay, İZMİR (Izmir)'in Selçuk ilçesi Cumhuriyet Mahallesi'nde, hurdacılıkla geçimini sağlayan bir ailenin mütevazı evinde yaşandı. 27 yaşındaki ANNE (Mother) Sinem Melisa Akcan, iddiaya göre çocuklarını evde bırakarak hurda toplamaya çıktı. Evde yalnız kalan kardeşler –Aras Bulut (1), Masal Işık (2), Aslan Miraç (3), Funda Peri (4) ve Fadime Nefes (5)– ısınmak için kullanılan elektrikli sobanın devrilmesi sonucu çıkan yangında mahsur kaldı. Yangın hızla büyüyerek evi dumanla doldurdu ve kapının kilitli olması nedeniyle çocuklar dışarı çıkamadı. Mahalle sakinlerinin fark etmesi üzerine İTFAİYE (Fire Department) ve sağlık ekipleri olay yerine intikal etti, ancak ne yazık ki 5 kardeşin cansız bedenlerine ulaşıldı.

Komşuların ifadelerine göre, yangın sırasında duyulan çığlıklar yürekleri dağladı. Bir komşu, "Annelerinin 'Çocuklarım öldü' diye bağırdığını duyduk ve hemen koştuk. İçeride yoğun duman vardı, çocuklar dumandan zehirlenmişti" diye anlattı. Cenazeler, gözyaşları eşliğinde Acarlar Mahalle Mezarlığı'na defnedildi. Bu trajedi, CİNAYET (Murder) gibi ağır bir suçlamayla ilişkilendirilmese de, ihmalkarlık tartışmalarını alevlendirdi. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, evin baraka benzeri yapısı ve çocukların yanık izleri, olayın vahametini gözler önüne seriyordu. Acaba bu facia önlenebilir miydi? İşte bu soru, milyonları düşündürüyor.

Anne'nin Savunması: "Sadece Üşümesinler Diye Sobayı Açtım" (Mother's Defense: "I Turned on the Heater Just So They Wouldn't Get Cold")

Duruşmada ANNE (Mother) Sinem Melisa Akcan'ın ifadeleri, mahkeme salonunu duygusal bir atmosfere soktu. Tutuksuz yargılanan Akcan, "Olay günü evden çıkarken çocuklar üşümesin diye elektrikli sobanın tek telini açtım. 20 dakika kadar dışarıda kaldım. Bir gün öncesinde hurdaları toplamıştım, sadece onları tüccara götürdüm. Çocuklarımın ölümünden sonra psikolojik tedavi aldım ve hayatımı ilaçlarla sürdürüyorum. Soba daha önce devrilmemişti. Evden çıkmadan hepsini uyutmuştum, en küçüğü yarı uyur vaziyetteydi. Belki o sobayı devirmiş olabilir. Onları çok seviyordum, başlarına böyle bir şey gelmesini asla istemezdim" dedi. Bu savunma, mahkeme heyetini etkilemiş görünüyor. Akcan, BEBEK (Baby) yaştaki çocuklarının hastalıklı olduğunu ve daha fazla üşümelerini önlemek için sobayı açtığını vurguladı. Peki, bu ifadeler adaleti tatmin etti mi?

Mahkeme Kararı ve Kamuoyu Tepkileri: Adalet mi, İhmalkarlık mı? (Court Decision and Public Reactions: Justice or Negligence?)

Torbalı Ağır Ceza Mahkemesi (Torbali Heavy Penal Court)'nde görülen davada, savcılık Akcan hakkında "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan 20 yıla kadar hapis cezası talep etmişti. Ancak mahkeme heyeti, annenin olayda bilinçli taksirinin olmadığını, çocukların vefatından derin üzüntü duyduğunu belirterek ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti. Ayrıca, Akcan'ın adli kontrol hükümleri de kaldırıldı. Bu karar, İZMİR (Izmir) kamuoyunda şok etkisi yarattı. Baba, başka bir suçtan cezaevinde olduğu için şikayetçi olmadı ve bu da kararın gerekçelerinden biri olarak gösterildi.

Sosyal medyada, özellikle X (eski Twitter) platformunda, olayla ilgili binlerce paylaşım yapıldı. Bir kullanıcı, "Bu nasıl adalet? 5 masum çocuk öldü, anne serbest!" diye isyan ederken, başka biri "Aile yoksulluk içinde, sistem suçlu" yorumunda bulundu. Ekşi Sözlük'te ise entry'ler sınırlı olsa da, kullanıcılar ihmalkarlık ve sosyal yardım eksikliğini tartıştı. Wikipedia'da Selçuk ilçesi hakkında genel bilgiler yer alsa da, bu olay spesifik olarak belirtilmemiş; ancak turizm odaklı ilçede böyle bir trajedinin yaşanması, yerel ekonomiyi bile etkilemiş olabilir. CİNAYET (Murder) gibi ağır bir itham olmasa da, bazı yorumlarda anne'nin madde bağımlılığı iddiaları ortaya atıldı. Halası, " Anne çocuklarla ilgilenmiyordu, yardımları kötüye kullanıyordu" dedi. Bu iddialar, olayı daha da karmaşıklaştırıyor. Sizce bu karar doğru mu? Yorumlarınızı bekliyoruz!

Yardım İddiaları ve Ailenin Ekonomik Durumu: Gerçekler Ne? (Aid Claims and the Family's Economic Situation: What Are the Facts?)

Olay sonrası, ailenin aldığı sosyal yardımlar gündeme geldi. ANNE (Mother) Sinem Melisa Akcan, basına verdiği demeçte, "110 bin liralık yardım almadım. Aylık 8 bin lira yardımı 4 bin liraya indirdiler. 5 çocuğa nasıl bakayım?" diye sitem etti. Torbalı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na verdiği dilekçede ise, çocukların devlet yurdunda kalmasını istemediğini, gerekirse anneannesine teslim edebileceğini belirtmişti. Bu detaylar, yoksulluğun facianın arkasındaki gizli neden olabileceğini gösteriyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (Ministry of Family and Social Services)'nın raporları, ailenin hurdacılıkla geçindiğini doğruluyor. Peki, bu yardımlar yeterli miydi? Bu soru, sosyal politikaları sorgulatıyor.

Benzer Olaylar ve Önleme Yolları: Gelecek İçin Dersler (Similar Incidents and Prevention Methods: Lessons for the Future)

Bu trajedi, Türkiye'de benzer yangın facialarını akıllara getirdi. Son yıllarda, elektrik sobası kaynaklı yangınlarda onlarca çocuk hayatını kaybetti. Uzmanlar, evlerde güvenlik önlemlerinin artırılmasını öneriyor: Sobaların sabitlenmesi, kapıların çocuk kilidi yerine acil çıkış mekanizmaları ve yoksul ailelere yangın alarmı dağıtımı gibi. İZMİR (Izmir) Valiliği, olay sonrası inceleme başlattı ve benzer riskli evleri denetliyor. Kamuoyu, BEBEK (Baby) ve çocuk güvenliği için daha etkin yasalar talep ediyor. Bu facia, sadece bir ailenin hikayesi değil; toplumun yoksulluk ve ihmal karşısında verdiği sınav. Acaba bir sonraki trajediyi önleyebilecek miyiz? Bu, hepimizi düşündüren bir soru.

NetHaberler.Com’un derlediği bu bilgilere göre; olay, CİNAYET (Murder) değil bir ihmal zinciri olarak kayıtlara geçti, ancak tartışmalar sürecek gibi görünüyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Bu karar adil mi, yoksa revize mi edilmeli? Yorumlarda paylaşın, görüşlerinizi duymak isteriz!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve nethaberler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.