Faysal Atmaca: 15 Temmuz Destanı
Faysal Atmaca: 15 Temmuz Destanı
GECEYE DİRENENLER (15 Temmuz Destanı) “Toprağın altına gömülen kurşunlar değil, insanlıktı o gece. Ama dirilen, bir milletin imanıydı.”
GECEYE DİRENENLER
(15 Temmuz Destanı)
“Toprağın altına gömülen kurşunlar değil, insanlıktı o gece. Ama dirilen, bir milletin imanıydı.”
15 Temmuz 2016… Saatler gece yarısını gösterdiğinde Türkiye bir “kâbus”un içine çekildi. Ama bu kâbus sıradan bir karanlık değildi; bu, cismen insan görünümlü ama ruhen yılanlaşmış olanların planladığı bir işgaldi. Bir ülkeyi sadece ele geçirmek değil; onun tarihini, hafızasını, onurunu ve istiklalini mezara gömmek isteyenlerin ihanet gecesiydi.
Ama yanıldılar. Çünkü bu topraklarda kefensiz yatanlar kadar, kefenini giyip yürüyenler de vardı.
Bu saldırı sadece bir hükümete, bir kuruma ya da bir kişiye karşı değildi. Bu saldırı:
• Ezanı susturmak,
• Bayrağı indirmek,
• Milleti sindirmek,
• Devleti çökertmek için planlanmıştı.
Ağababalarının çizdiği haritayla yürüyenler, gökyüzündeki yıldızları unuttular. Çünkü bu milletin istikbali, haritalarla değil, imanla çizilmişti.O gece sokaklarda yürüyenler sadece etten kemikten bedenler değildi. Onlar;
• Bir asrın izzetini sırtlamış bir milletin vicdanıydı,
• Çanakkale’de susmayan ezandı,
• Kurtuluş’ta dirilen sancaktı.
Ve unuttular ki, bu milletin mayası dualarla yoğrulmuştur. Tanklar ezebilir yolları ama ezemez yürekleri.Uçaklar bombalayabilir binaları ama yıkamaz hakikati.
O gece ihanete kalkışanlar, tarihin kayasına bir fresk gibi kazındılar.Bir daha silinmemek üzere.Çünkü hainlerin kaderi, milletin duvarına toslamaktır.Ve o duvara çarpan her ihanet, ebede kadar bir ibret levhasına dönüşecektir daima.
• Ömer Halisdemir
Bir kurşunla bir devrin kaderini değiştiren yiğit.
• Abdullah Tayyip Olçok Gençliğiyle ümmete umut olan bir nefer.
• Ayşe Aykaç, Halil Kantarcı, Erol Olçak, Mustafa Cambaz, Türkan Türkmen Tekin, Fahrettin Yavuz
Ve daha niceleri…
Onlar ölmedi. Gecenin alnına yazıldılar.Ve her 15 Temmuz gecesi, bir dua olarak semaya yükselirler.
Ve hâlâ birileri, bu milletin şehadetle yazdığı bu destanı karalamaya çalışıyor.
Birileri çıkıyor ve utanmadan, arlanmadan diyor ki: “Kontrollü darbe.”
Oysa sormak gerekir:
• Kime karşı kontrollü?
• Kimi korumak için?
• Hangi menfaat için?
• Ve en önemlisi: Bu iddiaya hangi vicdan inanır?Recep Tayyip Erdoğan; ülkenin geleceğini, inancını, savunmasını, dış politikasını ve ekonomisini, tarihin en zor şartlarında dahi kararlılıkla şekillendirmiş bir liderken.Bugün dünya çapında adından söz ettiren, mazlumların umudu olmuş bir önderken.Sadece Türkiye’nin değil, küresel vicdanın da dikkatle izlediği iki liderden biri iken.
Dünyanın en sert krizlerinden geçerken, içeride ve dışarıda kuşatılmışken;bütün dünya ona kulak verirken, içerideki bir avuç zihin ve vicdan yoksunu “darbe tiyatrosu” diyebiliyor ha.
“Hade ordan,hade ordan” bre gafiller diyebiliriz ancak terbiyemiz gereği..
Halbuki düşünmek yeterlidir:Bir lider, tüm dünyanın dikkatini üzerinde toplamış, ekonomi ve savunma sanayisinde büyük atılımlar yaparken, halkın desteği zirvedeyken, neden kendi varlığını tehlikeye atsın?
Sormazlar mı:
• O gece Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Marmaris’te suikast timi neden gönderildi?
• O timi yöneten subaylar neden “öldürme” emriyle yola çıktı?
• Neden milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı, özel kuvvetler personeli, polisler, siviller bombalarla ve kurşunlarla hedef alındı?
• Neden Meclis bombalandı, Boğaz Köprüsü’nde insanlar kurşuna dizildi?
Bu soruların cevabı ortadayken, hâlâ “kontrollü darbe” demek, en hafif tabiriyle akıl ve izan yoksunluğudur.Daha doğrusu, bu sözü edenin o geceki beklentisine bakmak, gerçek suç ortaklığını ortaya koymaya yeterlidir.
Çünkü o gece kim nerede durmuşsa, bu iftirayı da ancak onlar dillendirmektedir.
Bakırköy’de “darbe başarılı olsa ne olurdu” hesabı yapanlar, bugün hâlâ milletin gözünün içine bakarak yalan söyleyebiliyorlar.
Ama biz sade vatandaşız ve vicdan sahibiyiz.Görüyoruz, biliyoruz, unutmayacağız.
Bir milletin gücü, elindeki silahla değil;
Yüreğindeki imanla ölçülür.
O gece tankın karşısına yüreğini koyanlar sadece bir darbeyi durdurmadı.
Onlar:
• Tarihine sahip çıktı,
• Geleceğine mühür vurdu,
• Mazlum coğrafyalara “Yalnız değilsiniz!” dedi.
15 Temmuz;
Bir darbenin değil, bir milletin yeniden doğuşunun adıdır
İktidarı daima darbelerin arkasından ele geçirenler istemesede.
O gece sadece bir zafer değil;
• Vatan sevgisi küllerinden doğdu,
• Millet iradesi küresel planları yırttı,
• İman, tank paletlerine meydan okudu.
Bugün, 15 Temmuz’u sadece bir takvim yaprağı sanmak, şehitlerin kanını kurutmak gibidir.
Bu geceyi unutanlar, yarın sabah yoklukla uyanır.
Çünkü bir milleti ayakta tutan, sadece anayasası değil; hafızasıdır.
Unutmayalım:
İhanet her zaman pusudadır,
Ama iman da her daim nöbette.
15 Temmuz;
Bir milletin, tanklara karşı seccadeyle durduğu gecedir.
Ve bu gece sadece Türkiye’nin değil, tüm insanlığın şeref hanesine yazılmıştır.
O yüzden:
• Ne unuturuz,
• Ne affederiz,
• Ne de susarız.
Çünkü bu milletin susması, sadece sessizlik değildir;
İhanete rıza demektir.
Ve biz rıza göstermeyiz,göstermeyeceğiz vesselam.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.