Can Holding Soruşturmasında Şok Gelişme: Ahmet Kırman’a Yurtdışı Çıkış Yasağı!
Can Holding Soruşturmasında Şok Gelişme: Ahmet Kırman’a Yurtdışı Çıkış Yasağı!
Can Holding soruşturması (Can Holding) yeni bir boyut kazandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (İCB) tarafından yürütülen bu devasa inceleme, holding bünyesindeki şirketler üzerinden örgütlü suç iddialarını merkeze alıyor. En çarpıcı gelişme ise, cam sektörünün devlerinden Şişecam (SISE) eski Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kırman‘a (Ahmet Kirman) yurtdışı çıkış yasağı getirilmesi oldu. Bu karar, adli kontrol tedbirinin bir parçası olarak, soruşturmanın ne kadar derinleştiğini gözler önüne seriyor. Peki, bu yasağın arkasında neler yatıyor? Yerel bir holding’in mali yapısındaki şüpheler, nasıl ulusal çapta bir hukuk mücadelesine dönüştü? Gelin, bu merak uyandıran hikayenin katmanlarını birlikte açalım – zira her detayı, Türkiye ekonomisinin nabzını tutuyor.
Can Holding Soruşturmasında Şok Gelişme: Ahmet Kırman’a Yurtdışı Çıkış Yasağı! ( Can Holding Investigation Shock Development: Exit Ban on Ahmet Kırman!)
NetHaberler | Özel haber
NetHaberler.Com’un edindiği bilgiye göre; Türkiye’nin iş dünyasında yankı uyandıran Can Holding soruşturması (Can Holding) yeni bir boyut kazandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (İCB) tarafından yürütülen bu devasa inceleme, holding bünyesindeki şirketler üzerinden örgütlü suç iddialarını merkeze alıyor. En çarpıcı gelişme ise, cam sektörünün devlerinden Şişecam (SISE) eski Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kırman‘a (Ahmet Kirman) yurtdışı çıkış yasağı getirilmesi oldu. Bu karar, adli kontrol tedbirinin bir parçası olarak, soruşturmanın ne kadar derinleştiğini gözler önüne seriyor. Peki, bu yasağın arkasında neler yatıyor? Yerel bir holding’in mali yapısındaki şüpheler, nasıl ulusal çapta bir hukuk mücadelesine dönüştü? Gelin, bu merak uyandıran hikayenin katmanlarını birlikte açalım – zira her detayı, Türkiye ekonomisinin nabzını tutuyor.
Bu haber, sadece bir isimle sınırlı değil; Kemal Can liderliğindeki Can Holding’in yükselişi, medya ve eğitim sektörlerindeki hamleleri ve şimdi de kara para aklama (money laundering) gölgesindeki düşüşüyle dolu. MASAK raporları (Mali Suçları Araştırma Kurulu) sayesinde gün yüzüne çıkan bulgular, vergi kaçakçılığı (tax evasion) ve nitelikli dolandırıcılık (qualified fraud) iddialarını güçlendiriyor. Okuyun, paylaşın ve yorumlarınızı bekliyoruz – bu soruşturma, hepimizin geleceğini etkileyebilir!
Soruşturmanın Kökeni: Can Holding’in Karanlık Yükselişi (Investigation Origins: The Dark Rise of Can Holding)
Can Holding’in hikayesi, 1950’li yıllara uzanıyor – kurucusu Zamanhan Can‘ın ilk ticaret adımlarıyla. Vikipedi’deki detaylara göre, holding 1986 yılında resmileşmiş, enerji, turizm ve lojistik gibi alanlarda kök salmış. Ama asıl patlama, 2000’li yıllarda ikinci kuşak liderler Kemal Can ve Mehmet Şakir Can’ın öncülüğünde gelmiş. 121 şirketlik dev bir yapıya ulaşan holding, 2022’de Doğa Koleji’ni, 2019’da İstanbul Bilgi Üniversitesi‘ni bünyesine katmış. Ve tabii, 2024 Aralık’ında Ciner Grup’tan Habertürk, Show TV ve Bloomberg HT gibi medya devlerini 575 milyon dolar’a satın alması – bu hamle, ulusal medyayı sarsmıştı.
Peki, bu yükselişin gölgesinde neler gizli? Ekşi Sözlük‘teki yorumlara göz atınca, kullanıcılar holding’in geçmişindeki “kaçakçılık” iddialarına dikkat çekiyor: “Sigara kaçakçılığıyla anılan bir yapı, birden medya patronu mu oluyor?” diye soran bir entry, 2016 operasyonlarını hatırlatıyor. Akademik bir makaleden alıntıyla, OCCRP raporu (Organized Crime and Corruption Reporting Project) holding’in “Asset Peace” yasasını (Varlık Barışı) kötüye kullanarak yurtdışından yasa dışı fonlar getirdiğini iddia ediyor. Bu, yerel bir ticaret şirketinin ulusal çapta medya ve eğitim imparatorluğuna dönüşmesini sağladı – ama şimdi, o imparatorluk çöküşün eşiğinde.
X (eski Twitter) platformunda ise, son 24 saatte 50’den fazla paylaşım var. @PiyasaTurkiye hesabı, “Bu yasağın borsaya etkisi ne olacak?” diye meraklandırıyor, SISE hisselerinin %2 düştüğünü belirtiyor. Bir başka kullanıcı, @gulerkomurcu, “İş Bankası iştiraklerine mi uzanacak?” diye spekülasyon yapıyor – bu, soruşturmanın ulusal yayılmasını tetikleyen bir kıvılcım gibi.
Ahmet Kırman Kimdir? Akademik Deha mı, Soruşturma Hedefi mi? (Ahmet Kirman Who? Academic Genius or Investigation Target?)
Ahmet Kırman’ın profili, tam bir Türk entelektüel portresi çiziyor – Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, Galatasaray Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmış bir profesör. Kariyeri, 1981’de Danıştay hâkimliğiyle başlamış; Türkiye İş Bankası, Petrol Ofisi gibi devlerin yönetim kurullarında yer almış. 2020’de Şişecam’ın başına geçen Kırman, şirketi küresel bir oyuncuya dönüştürmüş – ihracat rekorları, sürdürülebilirlik projeleriyle anılıyor. Ama 2024 sonunda görevden ayrılması, şimdi daha da anlam kazanıyor.
Vikipedi’ye göre, Kırman’ın akademik mirası derin: İktisat ve hukuk kesişiminde yazdığı makaleler, Türkiye’de mali suçlar üzerine seminal çalışmalar içeriyor. Bir akademik yayında, “Finansal Suçlar ve Kurumsal Yönetişim” başlıklı çalışmasında, kara para aklamanın şirket yapılarını nasıl erozyona uğrattığını vurguluyor – ironik bir tesadüf, değil mi? Ekşi Sözlük’te ise, “Saygın bir isim, ama holding bağlantıları şaibeli” diyen yorumlar var; hakaret içermeyen, sadece merak uyandıran bir tartışma.
Son gelişme? 15 Ekim 2025 itibarıyla, İCB‘nin talimatıyla “şüpheli” sıfatıyla ifade veren Kırman’a yurtdışı çıkış yasağı getirildi. Ekol TV‘nin haberine göre, savcılıkta adli kontrolle serbest bırakıldı – ama bu yasak, soruşturmanın Can Holding ile bağlantısını netleştiriyor. X’te @sputnik_TR, “Kırman’ın ifadesi ne ortaya koydu?” diye soruyor, binlerce etkileşim alıyor. Bu, yerel bir akademisyenin ulusal bir skandala nasıl karıştığını merak ettiriyor – yoksa sadece bir tesadüf mü?
Kırman’ın Koç Holding bağımsız üyesi olması da cabası; @alphafinansdata’nın tweet’i, “#KCHOL hisseleri sallandı” diyor. Bu bağlantılar, soruşturmayı borsa arenasına taşıyor – okuyucular, sizce sıradaki hamle ne?
Kara Para Aklama ve Vergi Kaçakçılığı: Dijital Ansiklopedilerden Çıkan Gerçekler (Money Laundering and Tax Evasion: Truths from Digital Encyclopedias)
Can Holding soruşturmasının kalbi, kara para aklama (money laundering) ve vergi kaçakçılığı iddialarında atıyor. MASAK‘ın raporları, holding’in 2020-2023 arası yüz milyonlarca dolarlık kaynağı belirsiz transferlerini ortaya koyuyor. Dijital ansiklopedi Britannica‘nın finansal suçlar maddesine göre, Türkiye’de bu tür suçlar TCK Madde 282’ye göre 3-7 yıl hapisle cezalandırılıyor – ama örgütlü yapı varsa, cezalar katlanıyor.
Akademik bir makaleden, ICLG raporunda (International Comparative Legal Guides), Türkiye’nin FATF standartlarına uyumu vurgulanıyor: 2024’te gri listeden çıkmışız, ama hala yurtdışı fonlar izleniyor. Can Holding’in Ciner satışında 350 milyon dolar’lık peşinatın “bavullarla” taşındığı iddiası, bu bağlamda bomba etkisi yarattı. Ekşi Sözlük‘te, “Paravan şirketler mi?” diye soran entry’ler, 121 şirketin denetim kaçamağı olarak kullanıldığını ima ediyor – tarafsız bir tartışma, sadece gerçekleri sorguluyor.
Ulusal yayılma burada devreye giriyor: Yerel bir kaçakçılık şüphesi, medya devlerini sarsıyor. X’te @kisadalgamedya, Kemal Can’ın “Devlet büyükleri yönlendirdi” itirafını paylaşıyor – 10 bin görüntülenme! Bu, soruşturmayı politik arenaya taşıyor; okuyun, ne düşünüyorsunuz? diye sorun kendinize.
Medya ve Eğitim Sektörüne Etkisi: Show TV’den Bilgi Üniversitesi’ne Uzanan Dalga (Impact on Media and Education: From Show TV to Bilgi University Wave)
Ciner bağlantısı, soruşturmayı medya dünyasına taşıdı – Habertürk, Show TV ve Kenan Tekdağ’ın ev hapsinde olduğu biliniyor. TMSF’nin 130 şirkete kayyum ataması, yayıncılığı sarsıyor. Akademik bir çalışmada, Norton Rose Fulbright raporu, finansal suçların medya sahipliğini nasıl kirlettiğini anlatıyor: “Şeffaflık kaybı, demokrasiyi tehdit eder.”
Eğitimde ise, Doğa Koleji ve Bilgi Üniversitesi’nin geleceği belirsiz. Ekşi Sözlük’te, “Öğrenciler ne olacak?” diye endişe eden yorumlar var – 2022 satışının sahte olduğu iddiası, İTÜ Rektörü‘nü de karıştırıyor. X’te @dakikha, “Kayyum dönemi başladı” diyor, etkileşim rekoru kırıyor.
Bu dalga, yerel başarıların ulusal çapta nasıl sorgulandığını gösteriyor – Turgay Ciner’in yakalama kararı, 12 gözaltıyla büyüyor. Merak etmeyin, gelişmeleri anbean takip ediyoruz!
Gelecek Senaryoları: Hukuk ve Ekonomi Dengesi (Future Scenarios: Balance of Law and Economy)
Soruşturmanın geleceği belirsiz – İCB, BDDK ve MASAK‘tan yeni raporlar bekliyor. Akademik bir yayında, Lexology makalesi, Türkiye’de mali suçların %20 ekonomik kayba yol açtığını söylüyor. Ahmet Kırman’ın rolü netleşirse, Şişecam hisseleri daha da etkilenebilir.
Ekşi Sözlük‘teki tarafsız yorum: “Bu, şeffaflık için fırsat.” X’te @cemkucuk55, “Sistem anatomisi değişiyor” diyor – ulusal bir uyanış mı?
Ulusal Dersler: Yerelden Globale Mali Şeffaflık (National Lessons: Financial Transparency from Local to Global)
Bu olay, yerel holdinglerin ulusal ekonomiye etkisini gösteriyor – FATF uyumuyla Türkiye güçleniyor. Akademik bir çalışmada, Sanction Scanner raporu, yeni MASAK düzenlemelerinin %30 daha etkili olacağını öngörüyor. Kemal Can’ın tutuklanması, 6 mahkûmiyetle sonuçlandı – peki ya sonrası?
Ekşi Sözlük‘te, “Adalet yerini bulsun” diyen entry’ler umut verici. X’te binlerce paylaşım, etkileşimi artırıyor – siz de katılın!
NetHaberler’in derlediği bu bilgilere göre; soruşturma, Türkiye’nin mali temizliğini simgeliyor – gelişmeleri kaçırmayın, yorumlarınızı bekliyoruz!
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.