Bakan Kurum, İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu toplantısında konuştu:
Bakan Kurum, İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu toplantısında konuştu:
- "Barajlarımız su alarmı veriyorsa, zirai don çiftçimizin hasadını vuruyorsa, yangınlar hızla yayılıp canımıza malımıza kastediyorsa, iklim krizi Türkiye için uzak bir senaryo değil, apaçık yakın bir tehdit demektir" - "Ülkemizin 2100 yılına kadar iklim projeksiyonlarını oluşturuyoruz. Bu sayede, ülkemizde uzun vadede ne zaman, nerede ve hangi hava olaylarının yaşanabileceğine dair öngörüde bulunma imkanımız olacak. Böylece iklim değişikliği kaynaklı sektörel risklere yönelik belirsizliği minimum düzeye hep birlikte indirmiş olacağız"
ANKARA (AA) - Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "Barajlarımız su alarmı veriyorsa, zirai don çiftçimizin hasadını vuruyorsa, yangınlar hızla yayılıp canımıza malımıza kastediyorsa, iklim krizi Türkiye için uzak bir senaryo değil, apaçık yakın bir tehdit demektir." ifadesini kullandı.
Bakan Kurum, Bilkent Otel'de düzenlenen İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu (İDUKK) toplantısında yaptığı konuşmada, kurulun bugünkü toplantısında COP 30 öncesi hazırlık yapacak ve İkinci Ulusal Katkı Beyanı ile ilgili önemli karalar alacaklarını belirtti.
İklim krizinin, dünyanın ve insanlığın en önemli sorunlarından biri olmaya devam ettiğini vurgulayan Kurum, sadece son 50 yılda bile, yaban hayatı popülasyonunun yüzde 73 oranında azaldığını, yaklaşık 1 milyon türün tamamen yok olma tehdidi altında bulunduğunu söyledi.
Tatlı su kaynaklarının, her geçen gün azaldığını dile getiren Kurum, dünya nüfusunun yüzde 75'inin, yani yeryüzündeki her 4 kişiden 3'ünün, susuzluk tehlikesi altında yaşadığına dikkati çekti.
Kurum, insanlığın, her 10 dakikada, 5 bin 900 ton plastik atık üretmeye devam ettiğini, milyonlarca insan açlıkla boğuşurken, dünyada her gün yaklaşık 1 milyar öğün gıdanın çöpe atıldığını vurguladı.
Son 50 yılda hava, iklim ve suyla bağlantılı 11 binden fazla afetin kayıtlara geçtiğini aktaran Kurum, "2 milyonun üzerinde can kaybı ile 3,64 trilyon dolarlık ekonomik kayıp gerçekleşmiştir. Küresel çapta yaşanan sorunların fotoğrafı bu şekildedir. Ülkemize baktığımızda son yıllarda yaşadığımız seller, orman yangınları, ülkemizin her yerine yayılmış kuraklıklar, cennet vatanımızı ve insanımızı maalesef ağır sonuçlarla yüzleştirmektedir." diye konuştu.
Aşırı hava olayları nedeniyle her yıl 1500'e yakın selin yaşandığına işaret eden Kurum, Şırnak Silopi'de 50,5 dereceyle tüm zamanların sıcaklık rekoru kırıldığını hatırlattı.
Türkiye'nin azalan su kaynakları nedeniyle su stresi yaşayan bir ülke olduğunu anlatan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Barajlarımız su alarmı veriyorsa, zirai don çiftçimizin hasadını vuruyorsa, yangınlar hızla yayılıp canımıza malımıza kastediyorsa, iklim krizi Türkiye için uzak bir senaryo değil, apaçık yakın bir tehdit demektir. Bunun en son örneğini, daha geçtiğimiz günlerde acı bir şekilde yaşadık. 25 Haziran itibarıyla 18 ilimizde milli servetimiz ormanlarımız yandı, canlarımız gitti, evlerimiz yıkıldı. Kuşkusuz, her 10 orman yangınından 9'u insan kaynaklıdır. Ancak bir gerçek daha var ki iklim krizi yangınlarda çarpan etkisi yapıyor. Ülkemizde yangın sezonu artık eskisinden çok daha uzun sürüyor. Çünkü aşırı sıcaklık, artan kuraklık ve azalan nem, çıkan yangınların hızla büyümesine, geniş alanlara yayılmasına neden oluyor. Isı transferiyle taşınan kıvılcımlar, yeni yangınların çıkmasına neden oluyor. Bu da orman yangınlarına müdahaleleri oldukça zorlaştırıyor."
- Deprem bölgesindeki konutların tamamı iklim dirençli, sıfır atık uyumlu ve çevre dostu inşa edildi
Bakan Kurum, 2025 yazının, yangın afetinin yıkıcı sonuçlarının çok net bir şekilde yaşandığı bir yıl olduğuna işaret etti.
Bakanlık olarak, yangın afetinde emsalsiz bir hızla hasar tespitleri yaptıklarını aktaran Kurum, yangının üzerinden bir ay geçmeden İzmir'de yeni yuvaların temellerini attıklarını, gelecek günlerde de Bilecik ve Karabük'te ilk harcı dökeceklerini dile getirdi.
Kurum, iklim değişikliğinin sadece yıkıcı afetlerin meselesi olmadığını, ekonomiden, ticarete, sosyal düzenden küresel istikrara kadar birçok alana domino etkisi yaptığını kaydetti.
Türkiye'nin, Akdeniz Havzası'nda yer alması nedeniyle, alınan her önlemin, atılan her adımın stratejik bir boyut kazandığını vurgulayan Kurum, şöyle devam etti:
"Öncelikle 'iklim krizi küreselse çözüm de küresel olmalı' dedik ve 2021'de Paris İklim Anlaşması'nı onayladık. Cumhurbaşkanımız, dünyaya 2053 Net Sıfır Emisyon hedefimizi ilan etti. Bu hedef doğrultusunda enerjiden sanayiye, ulaştırmadan atık yönetimine, tarımdan kentsel planlamaya kadar bütüncül ve derin dönüşüm sürecini hep birlikte, bütün bakanlıklarımızla başlatmış olduk. Güncellenmiş Birinci Ulusal Katkı Beyanımızı, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne sunduk. 2030 yılına yönelik emisyon azaltım hedefimizi, yüzde 21'den yüzde 41'e çıkardık.
Ülkemizin 2022-2024 yılı iklim değişikliği ile mücadele ve iklim değişikliğine uyum eylemlerimizi kapsayan İki Yıllık Şeffaflık Raporu'nu yayımladık. Attığımız adımların hiçbiri politika belgelerinde, kağıt üstünde kalmadı. Şehirlerimizde kentsel ısı adalarını azaltmak için yeşil alanlarını yapmış olduğumuz millet bahçeleriyle arttırarak sağlamaya gayret gösterdik."
Yeşil Bina Sertifikası sistemini hazırladıklarını, Yeşil OSB ve Yeşil Sanayi Belgesi gibi mekanizmalarını hızlıca hayata geçirdiklerini anımsatan Kurum, deprem bölgesinde teslim edilen 300 bin konutun tamamının iklim dirençli, sıfır atık uyumlu ve çevre dostu olduğunu anlattı.
- "İklim değişikliği kaynaklı sektörel risklere yönelik belirsizliği minimum düzeye indireceğiz"
Türkiye'nin ilk İklim Kanunuyla, ülkenin iklim değişikliğiyle mücadelesinde yepyeni bir sayfa açtıklarını belirten Kurum, kanunla Türkiye'nin doğal kaynaklarını korumak, sanayisini güçlendirmek, tarımını sürdürülebilir kılmak ve ihracatını geleceğe hazırlamak için çalıştıklarını söyledi.
Murat Kurum, kanunla yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimin artacağını, sanayicinin dünyadaki rekabet gücünün katlanacağını, böylece hem doğanın hem de üretimin korunacağını aktardı.
Ulusal Yeşil Taksonomiyi hazırladıklarını, Emisyon Ticaret Sistemi kurulmasına yönelik çalışmaları ilgili bakanlıklarla yürüttüklerini ifade eden Kurum, "Dahası ülkemizin 2100 yılına kadar iklim projeksiyonlarını oluşturuyoruz. Bu sayede, ülkemizde uzun vadede ne zaman, nerede ve hangi hava olaylarının yaşanabileceğine dair öngörüde bulunma imkanımız olacak. Böylece iklim değişikliği kaynaklı sektörel risklere yönelik belirsizliği minimum düzeye hep birlikte indirmiş olacağız." dedi.
Bugünkü toplantının ana gündemini İkinci Ulusal Katkı Beyanının oluşturacağını dile getiren Kurum, şunları paylaştı:
"Bu toplantıda İkinci Ulusal Katkı Beyanımızla alakalı kararı alacağız ve katkı beyanımızın detaylarını, 10-21 Kasım tarihlerinde Brezilya'nın Amazon bölgesindeki düzenlenecek COP 30 Taraflar Konferansı'nda tüm dünyayla paylaşacağız. Bugünkü toplantımızda, COP31 kapsamında, müzakereler ve girişimlerle ilgili değerlendirmelerde bulunacağız. İnanıyorum ki bugün alacağımız kararlar, iklim krizi mücadelesindeki liderlik rolümüzün en açık göstergesi ve kanıtı olacak."
Toplantı, daha sonra basına kapalı devam etti.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.