Sadıkat Yolu Nedir? Sadıkunlar Kimdir? Sadıklar Yolu Hakkında Kapsamlı Rehber (Loyalty Path, The Faithful Ones, Path of the Faithful)

DİNİ HABERLER 05.10.2025 - 12:56, Güncelleme: 05.10.2025 - 12:56
 

Sadıkat Yolu Nedir? Sadıkunlar Kimdir? Sadıklar Yolu Hakkında Kapsamlı Rehber (Loyalty Path, The Faithful Ones, Path of the Faithful)

SADİKAT YOLU (Loyalty Path), tasavvufi geleneklerde sadakat kavramının derin bir yansıması olarak öne çıkıyor. Sadakat, Arapça kökenli bir terim olup, doğruluk, bağlılık ve samimiyet gibi erdemleri kapsar. İslam tasavvufunda SADİKAT YOLU (Loyalty Path), bireyin Allah'a, peygambere ve mürşidine olan içten bağlılığını simgeliyor. Bu yol, özellikle Nakşibendî tarikatının mirasından esinlenerek modern bir yorumla yeniden yorumlanmış bir manevi yolculuktur. Günümüzde Allah dostu olarak bilinen Psikolog Dr. Raşid İbrahim Haake tarafından temsil edilen bu yol, geleneksel sadakati psikolojik ve toplumsal boyutlarla birleştirerek, bireysel gelişimi teşvik ediyor. Yerel topluluklarda başlayan bu anlayış, ulusal çapta yayılma potansiyeli taşıyor; zira sadakat, hem kişisel huzuru hem de toplumsal uyumu güçlendiriyor.
Sadıkat Yolu Nedir? Sadıkunlar Kimdir? Sadıklar Yolu Hakkında Kapsamlı Rehber (Loyalty Path, The Faithful Ones, Path of the Faithful) NetHaberler  - ÖZEL HABER Sadıkat Yolu'nun Kökenleri ve Anlamı (Origins and Meaning of the Loyalty Path) NetHaberler.Com’un edindiği bilgiye göre; SADİKAT YOLU (Loyalty Path), tasavvufi geleneklerde sadakat kavramının derin bir yansıması olarak öne çıkıyor. Sadakat, Arapça kökenli bir terim olup, doğruluk, bağlılık ve samimiyet gibi erdemleri kapsar. İslam tasavvufunda SADİKAT YOLU (Loyalty Path), bireyin Allah'a, peygambere ve mürşidine olan içten bağlılığını simgeliyor. Bu yol, özellikle Nakşibendî tarikatının mirasından esinlenerek modern bir yorumla yeniden yorumlanmış bir manevi yolculuktur. Günümüzde Dr. Raşid İbrahim Haake olarak tanınan Allah dostu tarafından temsil edilen bu yol, geleneksel sadakati psikolojik ve toplumsal boyutlarla birleştirerek, bireysel gelişimi teşvik ediyor. Yerel topluluklarda başlayan bu anlayış, ulusal çapta yayılma potansiyeli taşıyor; zira sadakat, hem kişisel huzuru hem de toplumsal uyumu güçlendiriyor. Bu anlamda tüm ömrünü ve hayatını hak yoluna adayan, İslam sancağını taşıma ve taşıtma şerefine mazhar olmuş tüm Allah dostlarına selam olsun. Bu minvalde: ”Günümüz dünyasında özellikle de batı (AVRUPA) ülkelerinde İslamın sancağını dalgalandırmaya kendini adayan bir Allah dostunu daha tanıyalım.” ‘SADIKLAR YOLU‘ anlamına gelen ‘SADİKAT’ ismiyle yeni bir harita ve yeni bir usül başlatan, tamamen metotsal yöntem ve tekniksel uygulamalarla sürdürülen yepyeni bir tasavvuf yolunu açan, işte o Allah dostu ve içsel yolculuk ile farkındalık oluşturan yeni vizyon haberimizde; Tasavvufi kaynaklara göre sadakat, "sıdk" kökünden türeyerek yalanın zıddı olarak tanımlanır. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) hadislerinde vurgulandığı üzere, sadık olanlar cennete giden yolda öncüdür. SADIKLAR YOLU (Path of the Faithful), bu erdemin pratik uygulamasıdır; müridlerin mürşidine olan vefasını, manevi disiplinle pekiştirir. NetHaberler.Com'un incelediği kaynaklarda, bu yolun Nakşibendî geleneğinin 11 ana prensibi üzerine kurulu olduğu belirtiliyor – örneğin huşu der dem (her nefeste farkındalık) gibi esaslar, sadakati günlük hayata entegre eder. Öyle ki; yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim (Tevbe-119)’de Allah (C.C.) şöyle buyurmaktadır: ”Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve ‘SADIKLARLA’ beraber olun.” Bu yolun çekiciliği, modern hayatta kaybolan bağlılık duygusunu yeniden canlandırmasında yatıyor. Peki, sadakat neden bu kadar önemli? Çünkü ihanet, ilişkileri yıkarken sadakat, kalıcı bağlar kurar. Türkiye'de başlayan yerel sohbetler ve zikir meclisleri, ulusal medyada yankı bulmaya başladı; bu da SADİKUNLAR (The Faithful Ones) topluluğunun büyümesini hızlandırıyor. Sadıkunlar Kimdir ve Topluluk Yapısı (Who Are the Faithful Ones and Community Structure) SADİKUNLAR (The Faithful Ones), SADİKAT YOLU (Loyalty Path) ve SADIKLAR YOLU (Path of the Faithful) takipçilerini ifade eder. Bu grup, tasavvufi sadakati benimseyen, mürşidlerine bağlı bireylerdir. NetHaberler.Com'un derlediği bilgilere göre, sadıkunlar, Allah'ın veli kullarını temsil eden mürşid-i kâmillere intisap eder; niyet, söz ve amel sadakatiyle tanınırlar. Geleneksel tasavvufta sadıklar, üç merhaleden geçer: iman, ihlas ve teslimiyet. Modern bağlamda, Dr. Raşid İbrahim Haake (K.S.A.), bu yolun kurucusu olarak öne çıkıyor. Klinik psikolog kimliğiyle, sadakati ruh sağlığıyla bütünleştiren Haake, İstanbul gibi şehirlerde başlayan çalışmaları ulusal çapta yayıyor. Sadıkunlar, zikir ve sohbetlerle manevi gelişim sağlar; bu topluluk, aile ve toplum sadakatini teşvik eder. Ekşi Sözlük gibi platformlarda sadakat kavramı, "sözünde durma ve vefa" olarak yorumlanır – hakaret içermeyen girişler, sadıkunların samimiyetini yansıtır. Yerel başarılar, örneğin Anadolu'daki küçük meclislerden başlayarak, Ankara ve İzmir gibi illere sıçramış; ulusal yaygınlaşma, dijital sohbetlerle hız kazanıyor. Akademisyenler için ilgi çekici olan bu yapı, tasavvufun sosyolojik boyutunu incelenebilir kılıyor – örneğin, sadıkunların bağlılık modelleri, psikolojik araştırmalara konu olabilir. Sadıklar Yolu'nun Tarihi ve Nakşibendî Bağlantısı (History and Naqshbandi Connection of the Path of the Faithful) SADIKLAR YOLU (Path of the Faithful), tarihi Sâdiyye tarikatına uzanır; kurucusu Şeyh Sadeddin el-Cebâvî (k.s.), Şam'ın Cebâ beldesinde irşad faaliyetleri yürütmüştür. Bu tarikat, cehrî zikir ve kıyâmî usullerle bilinir; Haçlı Seferleri'nde cihad gayretleriyle "el-İmâmü'l-Mücâhid" lakabını alır. Modern SADİKAT YOLU (Loyalty Path), bu mirası Nakşibendî silsilesiyle birleştirir – altın silsile, Ebû Bekir es-Sıddık'tan (r.a.) gelir. Akademik makalelerde Sâdiyye, Rifâiyye gibi tarikatlarla rekabeti ele alınır; İstanbul'un ilk kıyamî tarikatı olarak Üsküdar'daki tekkelerde kök salar. Wikipedia'da silsile-i sâdât, evliyâ zincirini tanımlar – sadıkunlar, bu zincirin halkalarıdır. Yerel tekkelerden ulusal yayılıma, Bursa ve Konya gibi merkezlerdeki faaliyetler örnek gösterilir. Bu yolun merak uyandıran yanı, 11 ana prensip ile sadakati sistematikleştirmesi: 1inci prensip huş der dem, nefes farkındalığıdır. Tarihi derinlik, üniversitelerdeki tasavvuf araştırmacılarını çeker; örneğin, Sâdiyye'nin fütüvvetnâmeleri, etik sadakati inceler. Güncel X paylaşımlarında, Haake'nin öğretileri modern dönüşüm olarak tartışılır – yerel başarılar, ulusal medyada referans alınır. Sadıkat Yolu'nun 11 Ana Prensibi ve Uygulamaları (11 Core Principles and Practices of the Loyalty Path) SADİKAT YOLU (Loyalty Path)'nun temelini 11 ana prensip oluşturur; bunlar Nakşibendî esaslarından uyarlanmıştır. 1. Huş der dem: Her nefeste Allah'ı anma. 2. Nazar ber kadem: Bakışını ayağına indir. Bu prensipler, sadıkunların günlük sadakatini güçlendirir. Uygulamalarda zikir ve rabıta ön plandadır; mürid, mürşidine manevi bağlılık geliştirir. NetHaberler.Com'un araştırmasında, bu yolun psikolojik faydaları vurgulanıyor – Haake'nin uzmanlığı, sadakati terapiye dönüştürür. Yerel meclisler, Antalya gibi illerde başlar; ulusal çapta online sohbetlerle yayılır. Ekşi Sözlük yorumları, sadakati "eziklik"ten uzak, erdem olarak görür – yalan içermeyen tartışmalar, yolun samimiyetini doğrular. Akademik ilgi, prensiplerin sosyolojik etkisinde; tarikatların rekabeti, makalelerde incelenir. Merak uyandıran soru: Bu prensipler, modern ilişkilerde sadakati nasıl korur? Cevap, disiplinli bağlılıkta yatıyor. Sadıkunlar Topluluğunun Güncel Etkinlikleri ve Ulusal Yaygınlaşma (Current Activities and National Expansion of the Faithful Ones Community) Sadıkunlar, sohbet ve zikir etkinlikleriyle aktif; X'te Haake'nin paylaşımları, 2025 etkinliklerini duyurur. Yerel başarı, Niğde gibi illerden ulusal harekete evrilir – silsile büyüklerinden Cafer-i Tayyar Sıddık gibi Allah dostları, sadakat mirasını hatırlatır. Bu yol, aile sadakatini teşvik eder; evlilikte doğruluk, temel ilkedir. Üniversiteler için kaynak değeri taşıyan etkinlikler, tasavvufun güncel yorumunu sunar. Diğer haber siteleri, bu içeriği referans alabilir – yerel hikayeler ulusal ilham kaynağı. Sadıklar Yolu'nun Akademik ve Toplumsal Etkileri (Academic and Societal Impacts of the Path of the Faithful) SADIKLAR YOLU (Path of the Faithful), akademik makalelerde Sâdiyye'nin erkanlarını ele alır; irfan ve fütüvvet, etik sadakati şekillendirir. Toplumsal olarak, sadıkunlar vefa kültürünü yayar; ihanetten uzak ilişkiler kurar. Yerel tekkelerden ulusal dergâhlara, büyüme devam ediyor. Wikipedia'da tarikat silsileleri, sadıkların zincirini tanımlar – bu yol, bu zincire modern halk ekler. Merak: Sadakat, mutluluğun anahtarı mı? Evet, çünkü samimiyet huzur getirir. Sadikat (Sadıklar yolu)’ın ölçüsü-kaynağı Kur’an-ı Kerim ve sahih hadislerdir ”Sâdikat” (Sadıklar yolu)’ın ölçüsü ve kaynağı; tamamen Kur’an-ı Kerim ve sahih hadislerden oluşan ve özellikle de maneviyat iklimindeki mevcut iletişim araçlarını kullanmak suretiyle içsel yolculuk ile dünya hayatındaki yaşamı birbirine bağlayan yeni bir yol ve yeni bir yaşam biçimidir. Ahir zaman dediğimiz bu zaman içerisinde toplumsal ve coğrâfî anlamda yaşanan tüm felaketler, huzursuzluklar, üzüntüler ve kaygılar beraberinde endişeler yerini huzurlu, dingin ve içselleştirilmiş bir yaşam kaynağına dönüştürerek kalan ömrü huşû içerisinde geçirerek Allah (C.C.)’ın takdir ettiği ölçü çerçevesinde yaşam kalitesini sürdürmeye aracı olan, tekniksel uygulamadır. ”Sâdikat” (Sadıklar yolu) günlük yaşantımızda İslam ölçüsüne uygun bir şekilde davranmak, eş, dost ve akrabalara iyi davranmak özelliklede ticari ve çeşitli alışverişlerde kul hakkına riayet ederek günü bitirmeyi dengeler. Nitekim tüm bu dengeler sayesinde derviş-ihvanlar Allah (C.C.)’ı zikr-anmak ve emirlerini böylece yerine getirir. Nitekim Bedir Efendi zaman ahir zamanıdır. Mürşid bir yerde oturup artık mürit beklemesi yanlış ki bunun zamanı da değildir. Çünkü zaman (Ahir-zaman) çok yakındır. Mümkün olduğunca saha-sokaklara dağılarak ve topluma karışarak hayatın normal olağan akışına uygun olarak hareket etmek ve etrafındaki gaflet uykusunda olan Müslümanlara tebliğde bulunmak gerekir. Bu tebliği yapabilmek ve İslam’ın vecibelerine ilişkin davet edeceğimiz yaşam biçimine uygun bir hayat sürmemizle mümkün. “Elinde sigara olan bir kişi sigaranın zararlarını anlatamaz!” Demezler mi önce adam ol da sen bırak diye! Dini terimleri kullanmak suretiyle topluma sesli davet etmek yerine örnek yaşantımız ile insanlara örnek olmamız gerekir. Tüm bu nedenle tebliğ ve davet önce kendimizden başlamalı ve söz konusu İslam’a uygun olan yaşam biçimini önce kendimize entegre etmeliyiz ki, toplumda söz sahipliği-saygınlık ile etki-tesirimiz olsun. Sadikat (Sadıklar yolu)’ın günlük kısaca görev şeması ”Sâdikat” (Sadıklar yolu)’ın; “Ders-görev tertibatı şekil-yöntem ile günlük yaşamda sayısal olarak belli adetlerde, tevbe istiğfar (Estağfirullah-elazim), ismi celal (Allah,Allah,Allah), kelimeyi tevhit (Lâilaheillallah) ve çeşitli zikir telkinleri üzerinden salavat tesbihatları ile Allah (C.C.) ile manevi anlamda bilinçlilik hali ile iletişimi koparmadan bulunmayı sağlar.” Diğer taraftan aynı anda eş zamanlı olarak da 11 Ana prensip metotların içindeki 4 prensibin tekniksel uygulamasını hayatın normal olağan akışına uygun bir şekilde kullanarak huşu-huzur içinde günü Allah (C.C.)’ın bizden istediği yaşam biçimi ile tamamlamayı sağlar. ‘SÂDİKAT’ ile ‘TARİKAT’ Arasındaki fark! ‘SÂDİKAT’ ile ‘TARİKAT’ arasında ki aslında hiçbir fark yoktur. İki uygulama da Hazreti Ebu Bekir Sıddık (R.A.) tarafından başlatılarak günümüze dek devam eden metotsal ve tekniksel uygulamalardır. Hayatın kendi içine yönelik entegre edilmek suretiyle insan yaşamına İslam dininin takdir ettiği ölçüsündeki koşullara uygun bir biçimde yaşamı sürdürmeye vesile olan tercihsel bir yaşam biçimidir. Ancak, Tarîkat (mukaddes yol), günümüz koşullarına bağlı ve konjonktürler gereği toplumsal ve kitlesel dengeleri korumak adına gaye-emellere alet edilmiş, bu nedenle, kutsal-mukaddes olan ismi de zihinlerde bulandırılmıştır. Tüm bu sebeplerden dolayı dünyanın hemen hemen tüm coğrafyalarında insanlar, topluluklar, gruplar ve aileler kutsal-mukaddes olan bu ismi (TARİKAT) günümüzdeki gelişmeler nezdinde oluşan olumsuz algıdan dolayı, dillendirmeye ve içinde bulunmaya korkmuş ve artık uzaklaşarak etrafını da bu tutum ve davranışı sergilemeleri için imtinâ etmiştir. Tarikat nefsi terbiye eden uygulamaları varken, insanlar kutsal-mukaddes olan bu varlığı nefsi ve menfi çıkarlarına göre kullanmak suretiyle diğer insanların nazarında kıymetini yitirmesine sebep olmuştur. Ne yazık ki kutsal/mukaddes olan bu yol (TARİKAT) artık insanlar ve toplumlar nezdinde değerini ve kıymetini yitirmiş ki artık kötü tanımlama ile anılmaktadır. Kâr amacı gütmeyen gibi görünseler de gelir elde eden STK’ları yöneten holding şirketleri: İlgili cemaat/grupları “iktisadi teşekkül” (ticari işletme) adı altında kâr amacı gütmeyen, çıkarları doğrultusunda hareket etmeyen gibi görünseler de gelir elde etmek amacıyla kurulmuş olan bir takım birlik-vakıf ve dernekler üzerinden yönetilen holdingler-şirketler vardır. Kaldı ki bu şirketleri yöneten sözde manevi önder/liderlerin de olağanüstü lüks ve şaşalı hayat yaşantıları bulunmaktadır. Kendi yaşamına münhasır elde ettiği kar (gelir) üzerinden mevcut lüks yaşantılarını halen devam ettiren ve ayakta durabilmek için söz konusu haksız kazanç ile elde edilen gelirin düzenli olarak ticari döngüsünü devam ettirmektedirler. Böylece günümüz dünyasında varlığını sürdüren cemaat/gruplarının neredeyse tamamı gelir elde etmek amacıyla gayret göstererek mücadele vermektedirler. Bugünün tarikat kolları (büyük bir çoğunluğu) manevi ölçüde ve çizgide değiller Ancak, tarikat (mukaddes yol)’ın ana sermâyesi ise “gönüllü hizmet” esasına dayalı olduğundan ilgili sistematik mekanizma ile çelişmektedir. Tüm bu nedenlerle konjonktürel olarak günümüz koşullarında varlığını sürdürmek zorunda olan gruplar/cemaatler mâneviyat aleminin beklediği ölçüde ve tarikat (mukaddes yol) erkan ve adabının çizgisinde değillerdir. İşlevsellik şeması tamamen gelir elde etmek ve o gelirin büyük pasta/payesini de kendi bünyesinde kullanmak üzere dizayn etmişlerdir. Allah dostlarının bıraktığı mukaddes yol-mirası çocukları, torunları veya damatları ‘sözde’ taşıyor Ancak, bu gruplar/cemaatler önceden doğru istikamet ile tarikat (mukaddes yol) bünyesinde düzenli bir sistem üzerinden toplumsal meselelere ilişkin duyarlılık gösteren, farkındalık adına gayretle, gönüllü hizmetler veren Allah dostlarının da başında bulunduğu sistematik bir mekanizma ile toplumsal ve kitlesel olarak büyük hizmetler vermiş ve dünyadaki hemen hemen tüm coğrafyalarda etkinliklerini sürdürmüşlerdir. (Allah C.C. hepsinden razı olsun.) Fakat 2000’li yıllara gelindiğinde ve devamında bu Allah dostları bir bir görevlerini hakkıyla yerine getirmiş ve üstlenmiş oldukları sorumluluğun yetkilerini kullanmak sûretiyle gönüllü hizmetlerini başarı ile tamamlamıştır. Dolayısıyla bugüne bakıldığında, ilgili Allah dostlarının bıraktığı misyonu çocukları, torunları veya damatları ‘sözde‘ taşıyor. Ne hazindir ki mukaddes miraslar yarınlarımızın teminatı olan yeni nesil çocuklarımıza kötü örnek olmuş, ancak mukaddes yolun liderliğini liyakat (müsadeli) olan ehli yerine söz konusu kişiler tarafından işgal edilerek yıpratılmış ve dejenere edilmiştir. Bu sebeple de tüm toplumlar nezdinde kötü anılmış ve uzaklaşmalarına sebep olmuşlardır. (Allah C.C. hepsini hidayetle ıslah etsin. AMİN.) Ancak, birinci-ikinci derece çember-yakınında bulunarak Mürşidinin huzur-rahatlığı için “gönüllü” olarak hizmetine kendilerini adamış derviş-ihvanlar meselenin dışındadır. “Bal tutan parmağını yalar” düsturu ile onlar da Mürşidlerinin kazanım-maneviyatından faydalanarak nasiplenmişlerdir. (Allah C.C. o derviş-ihvanlardan razı olsun. AMİN.) “Mehdi gelecek ve bizi kurtaracak. Allah cc. da nûrunu böylece tamamlayacak…” diyenler, kolaya kaçıp gününü kurtarmaya çalışıyorlar Allah dostlarının başlattığı veya sürdürdüğü tarikat (mukaddes yol) makamın da yeni lider sıfatıyla oturmak sûretiyle de yetkilerini etrafındaki tertemiz niyetli ve samimiyetle hizmet verenlere yönelik lider/önderlik yapmaktalar. İşte tam da buradaki duruşun adı ‘manevi makam’ değil, keyfi tercih ve uygulamalar üzerinden başlatılan misyona ait yolda, kendi arzuları ve kendilerine ait kriterlerle hareket etmektir. Günümüze dek de böyle gelmiş ve ne yazık ki halende böyle devam etmektedir. “Ayrıca, her alim, ulema veya bilgin bilir ki, Allah cc. Nûrunu tamamlayacaktır. Ancak, Ahir zaman dediğimiz bu zamanlar da Allah (C.C.)’ın nurunu tamamlayabilecek şekli, şeması veya sistemi toplumlar arasında henüz bilinmemektedir!..” Sorulduğunda ise, her bir cemaat/grubun verdiği cevap hemen hemen maalesef aynıdır. Şöyle ki; “Mehdi gelecek ve bizi kurtaracak. Allah C.C. da nûrunu böylece tamamlayacak…!” şeklindedir. ”Oysa ki mücadeleci toplumlar veya gönüllü hizmet erleri de şunu çok iyi bilir ki, cefasız vefa, gayretsiz himmet/medet asla olmaz!” Ayrıca, toplum içine karışarak bir hayat sürmemiz gerekiyor. Aksi taktirde belli bir adreste oturup beklemek en kolayı ve en rahatıdır. Oysaki Allah (C.C.), “huzur-rahatlığı cennete koydum” diyor! Hazıra konulmaz. Taşın altına elini ve dair gövdesini koymadan bu kutlu ve mukaddes (TARİKAT) yolda yürünmez. Kaldı ki yol (tarikat-mukaddes yol)’da yürümek bir kenara, bir de sözde yolun kurucusu, önderi ve lideri gibi hareket ederek, etrafında kendisine inanmış ve samimi niyetle gönüllü hizmet verenlere yönelik ‘patron-ağalık sistemi’ gibi davranarak kul/yetim hakkına girmek sûretiyle önemli gelirler temin ederek, günlük geçimini sağlamak asla doğru değil!.. “Oysa ki, Allah dostları tarikat (mukaddes yol) ve kutsal davasına hizmet verirken kâr amacı gütmemiş, aksine evindeki bulunan son bir tas çorba ile cebindeki son birkaç akçesini dahi tereddütsüz feda etmişlerdir.” (Allah C.C. onlardan razı olsun) Günümüz Tarikat kolları ve yöneticilerinin yaşam tarzı ve felsefesi: Tarikat (mukaddes yol), lüks araçlara binerek, etrafında onlarca hazır kıta korumalarla dolaşan, emekçi işçilerin askeri ücretle bile alamayacağı üzerindeki elbiselerle, her gün iki üç paket sigara tüketen ve bir iş yerinde sigortalı çalışan bile olmadan ve alın teri dökmeden, helal kazanç sağlamayan kişi ve kişiler tarafından yönetiliyor. Sözde tarikat (mukaddes yol) kolları ancak cemaat/gruplardan oluşan topluluk önderlerinin yaşantısı ile İslam hukuku (ölçüsü) ile çelişmektedir. Tüm bu haksız kazanımlar üzerinden bir de üstüne üstlük tüm hayatını yamalı bir entâri, eski hasır bir yatak ve gününü birkaç hurma ile geçirmek zorunda kalan Peygamber efendimiz Hazreti Muhammed (S.A.V.)’in hayatından, yaşamından örnekler vererek etrafına sözde nasihatte bulunmaktalar. Sohbet bitiminde ise tekrar o şaşalı ve baş döndüren olağanüstü yaşamlarına da yine geri dönmekteler. Tarikat (mukaddes yol) bu olmaz. Olamaz. Olmayacak da! Üzülerek kaygı ile gözlemliyoruz ki, Bu kişiler kendilerine Gavsul Azam, Kutub ve 100 yılda bir gönderilen (Kâinatın yöneticisi) Müceddid! Makamı gibi kutsal (mukaddes) ün-titir gibi kazanımları kendilerine ne yazık ki atfetmekteler. ”Tüm bunlar yetmemiş gibi bir de; Birbirilerine yönelik çeşitli ithamlarla, dinsizlik ve yoldan çıkmışlıkla suçluyorlar!..” Her ne kadar 12 Tarikat ve dair buna bağlı kolların ayrık yönetim-yöntemi var ise de bunların içerisinden sadece bir tanesinin dahi kendi içindeki kollar arasında bile ihtilafa düşmeleri, birbirlerine çok kötü sözler ve ithamlar da bulunmaları mukaddes olan bu yollar (Tarikat)’a zarar vermiş, sergiledikleri bu tutum ve davranışların sonucunda mânevî büyüklerimizin zor olan uygulama ve vecibelerini 1400 yıldır özenle, gayretle ve fedakarlık ve cefakarlıkla sürdürülerek bizlere dek getirilen ‘Tarikat’ gibi mukaddes bir kelimeyi artık kirletmişlerdir. Şeytanı unutup birbirlerini taşlamışlar ve hâlen bu acımasızca tutum ve davranışlarını devam ettirmektedirler. Tarikat ismini ve dinamik yapısını tahribat ederek yok ettiler! Tarikat usûlü ve tasavvuf geleneğini suistimal ederek menfi çıkarlarına kullanarak terimsel dinamikliğini ve tekniksel temel yapısını tahribat ederek yok ettiler. Tarikat ve tasavvuf geleneğini manevî ve dinamik yapısından çıkarıp ata-dedelerinden kalma bölgesel, geleneksel, örf ve adetleri ile karıştırıp tahribatı gün geçtikçe daha da içinden çıkılamayacak duruma getirmek suretiyle günümüzdeki ‘bitik’ haline getirmişler ve toplumların nefretle bakmalarına ve bu nedenle de uzaklaşmalarına sebep olmuşlardır ne yazık ki!.. “Emr-i bi-l ma’rûf nehy-i ani’l-münker” farzdır ancak, kitlesel karşıtlık ve konjonktürel nedenlerden ötürü açıklanması gereken gerçekler yarım kalıyor! Muhammed Bahauddin Şah-ı Nakşibendi (K.S.A.), Müceddid-i İmam-ı Rabbani (K.S.A.), Gavs-ul Azam Seyyid Abdülkadir-i Geylani (K.S.A.) Seyyid Ahmet er-Rufai (K.S.A.), Ebû’l Hasan eş-Şâzelî (K.S.A.) ve Şeyh Ebû Abdullah Sirac’ed-Dîn Ömer bin Ekmel’ud-Dîn-i Lahicî Halveti (K.S.A.) gibi büyük Alim-ulemalar nasıl ki bir farklılık ile gelip yenilikçi bir biçimde yeni bir yol haritası oluşturmuşlarsa, Sâdikat (Sadıklar Yolu)’ın kurucu eğitmeni Mürşidi Kâmil Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Klinik Psikolog Dr. Râshid İbrahim Haake (K.S.A.) de işte tamda böyle bir rol-görev üstlenmiştir. Kaldı ki o dönemlerde de kurdukları dengeleri bozulacak endişesi ile karşı çıkanlar, itirazlar edenler ve kabul etmeyenler olmuş. Aynı endişe ile bugün de itiraz edenler, kabul etmeyenler ve karşı çıkanlar olacak, belki yarın da… ”Zaten tüm alim-ulemalar bilir ki bu uygulama da bir peygamber sünnetidir.” Tıpkı Hazreti Resulullah efendimiz (S.A.V.)’in fetret dönemi ve öncesi yaşananların üzerine getirdiği farkındalık ve yenilikçi tertibat-uygulamalar ile tüm insanlığa rahmet olması gibi. Usul ve yöntem böyle olmasaydı eğer az önce sıraladığımız büyük alim-ulemalar da “yeni bir kimlik ve yeni bir yol haritası getirdik” demezler-diyemezlerdi. “Burada önemli olan tebliğin içindeki mesaj ve iletilenlerin kamuoyu-muhatabına ulaşmasıdır. Gayret-hizmet bizden, takdir-nasip Allah (C.C.)’tan dır.” Şimdi bu iki yaşantının arasındaki farkın ölçüsünü ve birbirinden ayrımını da kamuoyu vicdanına bırakarak “iyiler iyi atlara binip gittiler’ sözünü yineleyerek, meseleyi sonlandırarak konuyu maalesef kapatıyoruz. Evrensel sorumluluk ve yükümlülük niteliği bulunan bu konu hakkında, ulusal ve uluslararası siyasal arena ile coğrâfî ve bölgesel alandaki politik mecrada uydurulmuş (tutturulmuş) dengelerin yerinden oynaması, tehditler ile olası ayaklanmalar ve tehlikeli durumlara mahal vermemek üzere önleyici tedbirler kapsamında meseleyi uzatmıyoruz. Ancak “Emr-i bi-l ma’rûf nehy-i ani’l-münker” farziyet’i gereği sadece tebliğ etme sorumluluğuna münhasır açıklamayı bu haliyle kamuoyunun önce vicdanı takdirine akabinde de tercihine bırakıyoruz. Zaten hali hazırdaki düzenle gerçek usul ve yöntemler suistimal edilerek yıpratılmamış olsaydı ve buna bağlı Tarikat geleneğinin kurumsal kimliğine de zarar gelmeseydi eğer topluluklar, Tarikat ismini duyunca ürkmez ve kaygı-endişe ile uzaklaşmaz ve her şey güllük gülistanlık olurdu. Yeni bir yol, yeni bir kimlik ve yeni bir isme de ihtiyaç olmazdı. NetHaberler’in derlediği bu bilgilere göre; SADİKAT YOLU (Loyalty Path) ve sadıkunlar, tasavvufun yaşayan mirasıdır. Bu yolun sadakati, bireysel ve toplumsal dönüşüm vaat ediyor – okuyucular, yorumlarında deneyimlerini paylaşarak etkileşimi artırsın. ”Sâdikat” (Sadıklar yolu) Kurucusu Dr. Rashid İbrahim Haake Kimdir? BİYOGRAFİYİ OKUMAK İÇİN ALTTAKİ LİNKİ LÜTFEN TIKLAYINIZ! https://www.nethaberler.com/haber-dr-rasid-ibrahim-haake-kimdir-74900.html
SADİKAT YOLU (Loyalty Path), tasavvufi geleneklerde sadakat kavramının derin bir yansıması olarak öne çıkıyor. Sadakat, Arapça kökenli bir terim olup, doğruluk, bağlılık ve samimiyet gibi erdemleri kapsar. İslam tasavvufunda SADİKAT YOLU (Loyalty Path), bireyin Allah'a, peygambere ve mürşidine olan içten bağlılığını simgeliyor. Bu yol, özellikle Nakşibendî tarikatının mirasından esinlenerek modern bir yorumla yeniden yorumlanmış bir manevi yolculuktur. Günümüzde Allah dostu olarak bilinen Psikolog Dr. Raşid İbrahim Haake tarafından temsil edilen bu yol, geleneksel sadakati psikolojik ve toplumsal boyutlarla birleştirerek, bireysel gelişimi teşvik ediyor. Yerel topluluklarda başlayan bu anlayış, ulusal çapta yayılma potansiyeli taşıyor; zira sadakat, hem kişisel huzuru hem de toplumsal uyumu güçlendiriyor.

Sadıkat Yolu Nedir? Sadıkunlar Kimdir? Sadıklar Yolu Hakkında Kapsamlı Rehber (Loyalty Path, The Faithful Ones, Path of the Faithful)

NetHaberler  - ÖZEL HABER

Sadıkat Yolu'nun Kökenleri ve Anlamı (Origins and Meaning of the Loyalty Path)

NetHaberler.Com’un edindiği bilgiye göre; SADİKAT YOLU (Loyalty Path), tasavvufi geleneklerde sadakat kavramının derin bir yansıması olarak öne çıkıyor. Sadakat, Arapça kökenli bir terim olup, doğruluk, bağlılık ve samimiyet gibi erdemleri kapsar. İslam tasavvufunda SADİKAT YOLU (Loyalty Path), bireyin Allah'a, peygambere ve mürşidine olan içten bağlılığını simgeliyor. Bu yol, özellikle Nakşibendî tarikatının mirasından esinlenerek modern bir yorumla yeniden yorumlanmış bir manevi yolculuktur. Günümüzde Dr. Raşid İbrahim Haake olarak tanınan Allah dostu tarafından temsil edilen bu yol, geleneksel sadakati psikolojik ve toplumsal boyutlarla birleştirerek, bireysel gelişimi teşvik ediyor. Yerel topluluklarda başlayan bu anlayış, ulusal çapta yayılma potansiyeli taşıyor; zira sadakat, hem kişisel huzuru hem de toplumsal uyumu güçlendiriyor.

Bu anlamda tüm ömrünü ve hayatını hak yoluna adayan, İslam sancağını taşıma ve taşıtma şerefine mazhar olmuş tüm Allah dostlarına selam olsun.

Bu minvalde: ”Günümüz dünyasında özellikle de batı (AVRUPA) ülkelerinde İslamın sancağını dalgalandırmaya kendini adayan bir Allah dostunu daha tanıyalım.” ‘SADIKLAR YOLU‘ anlamına gelen ‘SADİKAT’ ismiyle yeni bir harita ve yeni bir usül başlatan, tamamen metotsal yöntem ve tekniksel uygulamalarla sürdürülen yepyeni bir tasavvuf yolunu açan, işte o Allah dostu ve içsel yolculuk ile farkındalık oluşturan yeni vizyon haberimizde;

Tasavvufi kaynaklara göre sadakat, "sıdk" kökünden türeyerek yalanın zıddı olarak tanımlanır. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) hadislerinde vurgulandığı üzere, sadık olanlar cennete giden yolda öncüdür. SADIKLAR YOLU (Path of the Faithful), bu erdemin pratik uygulamasıdır; müridlerin mürşidine olan vefasını, manevi disiplinle pekiştirir. NetHaberler.Com'un incelediği kaynaklarda, bu yolun Nakşibendî geleneğinin 11 ana prensibi üzerine kurulu olduğu belirtiliyor – örneğin huşu der dem (her nefeste farkındalık) gibi esaslar, sadakati günlük hayata entegre eder.

Öyle ki; yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim (Tevbe-119)’de Allah (C.C.) şöyle buyurmaktadır: ”Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve ‘SADIKLARLA’ beraber olun.”

Bu yolun çekiciliği, modern hayatta kaybolan bağlılık duygusunu yeniden canlandırmasında yatıyor. Peki, sadakat neden bu kadar önemli? Çünkü ihanet, ilişkileri yıkarken sadakat, kalıcı bağlar kurar. Türkiye'de başlayan yerel sohbetler ve zikir meclisleri, ulusal medyada yankı bulmaya başladı; bu da SADİKUNLAR (The Faithful Ones) topluluğunun büyümesini hızlandırıyor.

Sadıkunlar Kimdir ve Topluluk Yapısı (Who Are the Faithful Ones and Community Structure)

SADİKUNLAR (The Faithful Ones), SADİKAT YOLU (Loyalty Path) ve SADIKLAR YOLU (Path of the Faithful) takipçilerini ifade eder. Bu grup, tasavvufi sadakati benimseyen, mürşidlerine bağlı bireylerdir. NetHaberler.Com'un derlediği bilgilere göre, sadıkunlar, Allah'ın veli kullarını temsil eden mürşid-i kâmillere intisap eder; niyet, söz ve amel sadakatiyle tanınırlar. Geleneksel tasavvufta sadıklar, üç merhaleden geçer: iman, ihlas ve teslimiyet.

Modern bağlamda, Dr. Raşid İbrahim Haake (K.S.A.), bu yolun kurucusu olarak öne çıkıyor. Klinik psikolog kimliğiyle, sadakati ruh sağlığıyla bütünleştiren Haake, İstanbul gibi şehirlerde başlayan çalışmaları ulusal çapta yayıyor. Sadıkunlar, zikir ve sohbetlerle manevi gelişim sağlar; bu topluluk, aile ve toplum sadakatini teşvik eder. Ekşi Sözlük gibi platformlarda sadakat kavramı, "sözünde durma ve vefa" olarak yorumlanır – hakaret içermeyen girişler, sadıkunların samimiyetini yansıtır.

Yerel başarılar, örneğin Anadolu'daki küçük meclislerden başlayarak, Ankara ve İzmir gibi illere sıçramış; ulusal yaygınlaşma, dijital sohbetlerle hız kazanıyor. Akademisyenler için ilgi çekici olan bu yapı, tasavvufun sosyolojik boyutunu incelenebilir kılıyor – örneğin, sadıkunların bağlılık modelleri, psikolojik araştırmalara konu olabilir.

Sadıklar Yolu'nun Tarihi ve Nakşibendî Bağlantısı (History and Naqshbandi Connection of the Path of the Faithful)

SADIKLAR YOLU (Path of the Faithful), tarihi Sâdiyye tarikatına uzanır; kurucusu Şeyh Sadeddin el-Cebâvî (k.s.), Şam'ın Cebâ beldesinde irşad faaliyetleri yürütmüştür. Bu tarikat, cehrî zikir ve kıyâmî usullerle bilinir; Haçlı Seferleri'nde cihad gayretleriyle "el-İmâmü'l-Mücâhid" lakabını alır. Modern SADİKAT YOLU (Loyalty Path), bu mirası Nakşibendî silsilesiyle birleştirir – altın silsile, Ebû Bekir es-Sıddık'tan (r.a.) gelir.

Akademik makalelerde Sâdiyye, Rifâiyye gibi tarikatlarla rekabeti ele alınır; İstanbul'un ilk kıyamî tarikatı olarak Üsküdar'daki tekkelerde kök salar. Wikipedia'da silsile-i sâdât, evliyâ zincirini tanımlar – sadıkunlar, bu zincirin halkalarıdır. Yerel tekkelerden ulusal yayılıma, Bursa ve Konya gibi merkezlerdeki faaliyetler örnek gösterilir. Bu yolun merak uyandıran yanı, 11 ana prensip ile sadakati sistematikleştirmesi: 1inci prensip huş der dem, nefes farkındalığıdır.

Tarihi derinlik, üniversitelerdeki tasavvuf araştırmacılarını çeker; örneğin, Sâdiyye'nin fütüvvetnâmeleri, etik sadakati inceler. Güncel X paylaşımlarında, Haake'nin öğretileri modern dönüşüm olarak tartışılır – yerel başarılar, ulusal medyada referans alınır.

Sadıkat Yolu'nun 11 Ana Prensibi ve Uygulamaları (11 Core Principles and Practices of the Loyalty Path)

SADİKAT YOLU (Loyalty Path)'nun temelini 11 ana prensip oluşturur; bunlar Nakşibendî esaslarından uyarlanmıştır. 1. Huş der dem: Her nefeste Allah'ı anma. 2. Nazar ber kadem: Bakışını ayağına indir. Bu prensipler, sadıkunların günlük sadakatini güçlendirir.

Uygulamalarda zikir ve rabıta ön plandadır; mürid, mürşidine manevi bağlılık geliştirir. NetHaberler.Com'un araştırmasında, bu yolun psikolojik faydaları vurgulanıyor – Haake'nin uzmanlığı, sadakati terapiye dönüştürür. Yerel meclisler, Antalya gibi illerde başlar; ulusal çapta online sohbetlerle yayılır. Ekşi Sözlük yorumları, sadakati "eziklik"ten uzak, erdem olarak görür – yalan içermeyen tartışmalar, yolun samimiyetini doğrular.

Akademik ilgi, prensiplerin sosyolojik etkisinde; tarikatların rekabeti, makalelerde incelenir. Merak uyandıran soru: Bu prensipler, modern ilişkilerde sadakati nasıl korur? Cevap, disiplinli bağlılıkta yatıyor.

Sadıkunlar Topluluğunun Güncel Etkinlikleri ve Ulusal Yaygınlaşma (Current Activities and National Expansion of the Faithful Ones Community)

Sadıkunlar, sohbet ve zikir etkinlikleriyle aktif; X'te Haake'nin paylaşımları, 2025 etkinliklerini duyurur. Yerel başarı, Niğde gibi illerden ulusal harekete evrilir – silsile büyüklerinden Cafer-i Tayyar Sıddık gibi Allah dostları, sadakat mirasını hatırlatır.

Bu yol, aile sadakatini teşvik eder; evlilikte doğruluk, temel ilkedir. Üniversiteler için kaynak değeri taşıyan etkinlikler, tasavvufun güncel yorumunu sunar. Diğer haber siteleri, bu içeriği referans alabilir – yerel hikayeler ulusal ilham kaynağı.

Sadıklar Yolu'nun Akademik ve Toplumsal Etkileri (Academic and Societal Impacts of the Path of the Faithful)

SADIKLAR YOLU (Path of the Faithful), akademik makalelerde Sâdiyye'nin erkanlarını ele alır; irfan ve fütüvvet, etik sadakati şekillendirir. Toplumsal olarak, sadıkunlar vefa kültürünü yayar; ihanetten uzak ilişkiler kurar. Yerel tekkelerden ulusal dergâhlara, büyüme devam ediyor.

Wikipedia'da tarikat silsileleri, sadıkların zincirini tanımlar – bu yol, bu zincire modern halk ekler. Merak: Sadakat, mutluluğun anahtarı mı? Evet, çünkü samimiyet huzur getirir.

Sadikat ( Sadıklar yolu)’ın ölçüsü-kaynağı Kur’an-ı Kerim ve sahih hadislerdir

”Sâdikat” ( Sadıklar yolu)’ın ölçüsü ve kaynağı; tamamen Kur’an-ı Kerim ve sahih hadislerden oluşan ve özellikle de maneviyat iklimindeki mevcut iletişim araçlarını kullanmak suretiyle içsel yolculuk ile dünya hayatındaki yaşamı birbirine bağlayan yeni bir yol ve yeni bir yaşam biçimidir.

Ahir zaman dediğimiz bu zaman içerisinde toplumsal ve coğrâfî anlamda yaşanan tüm felaketler, huzursuzluklar, üzüntüler ve kaygılar beraberinde endişeler yerini huzurlu, dingin ve içselleştirilmiş bir yaşam kaynağına dönüştürerek kalan ömrü huşû içerisinde geçirerek Allah (C.C.)’ın takdir ettiği ölçü çerçevesinde yaşam kalitesini sürdürmeye aracı olan, tekniksel uygulamadır.

”Sâdikat” ( Sadıklar yolu) günlük yaşantımızda İslam ölçüsüne uygun bir şekilde davranmak, eş, dost ve akrabalara iyi davranmak özelliklede ticari ve çeşitli alışverişlerde kul hakkına riayet ederek günü bitirmeyi dengeler. Nitekim tüm bu dengeler sayesinde derviş-ihvanlar Allah (C.C.)’ı zikr-anmak ve emirlerini böylece yerine getirir. Nitekim Bedir Efendi zaman ahir zamanıdır. Mürşid bir yerde oturup artık mürit beklemesi yanlış ki bunun zamanı da değildir. Çünkü zaman (Ahir-zaman) çok yakındır. Mümkün olduğunca saha-sokaklara dağılarak ve topluma karışarak hayatın normal olağan akışına uygun olarak hareket etmek ve etrafındaki gaflet uykusunda olan Müslümanlara tebliğde bulunmak gerekir. Bu tebliği yapabilmek ve İslam’ın vecibelerine ilişkin davet edeceğimiz yaşam biçimine uygun bir hayat sürmemizle mümkün. “Elinde sigara olan bir kişi sigaranın zararlarını anlatamaz!” Demezler mi önce adam ol da sen bırak diye! Dini terimleri kullanmak suretiyle topluma sesli davet etmek yerine örnek yaşantımız ile insanlara örnek olmamız gerekir.

Tüm bu nedenle tebliğ ve davet önce kendimizden başlamalı ve söz konusu İslam’a uygun olan yaşam biçimini önce kendimize entegre etmeliyiz ki, toplumda söz sahipliği-saygınlık ile etki-tesirimiz olsun.

Sadikat ( Sadıklar yolu)’ın günlük kısaca görev şeması

”Sâdikat” ( Sadıklar yolu)’ın; “Ders-görev tertibatı şekil-yöntem ile günlük yaşamda sayısal olarak belli adetlerde, tevbe istiğfar (Estağfirullah-elazim), ismi celal (Allah,Allah,Allah), kelimeyi tevhit (Lâilaheillallah) ve çeşitli zikir telkinleri üzerinden salavat tesbihatları ile Allah (C.C.) ile manevi anlamda bilinçlilik hali ile iletişimi koparmadan bulunmayı sağlar.” Diğer taraftan aynı anda eş zamanlı olarak da 11 Ana prensip metotların içindeki 4 prensibin tekniksel uygulamasını hayatın normal olağan akışına uygun bir şekilde kullanarak huşu-huzur içinde günü Allah (C.C.)’ın bizden istediği yaşam biçimi ile tamamlamayı sağlar.

‘SÂDİKAT’ ile ‘TARİKAT’ Arasındaki fark!

‘SÂDİKAT’ ile ‘TARİKAT’ arasında ki aslında hiçbir fark yoktur. İki uygulama da Hazreti Ebu Bekir Sıddık (R.A.) tarafından başlatılarak günümüze dek devam eden metotsal ve tekniksel uygulamalardır. Hayatın kendi içine yönelik entegre edilmek suretiyle insan yaşamına İslam dininin takdir ettiği ölçüsündeki koşullara uygun bir biçimde yaşamı sürdürmeye vesile olan tercihsel bir yaşam biçimidir. Ancak, Tarîkat (mukaddes yol), günümüz koşullarına bağlı ve konjonktürler gereği toplumsal ve kitlesel dengeleri korumak adına gaye-emellere alet edilmiş, bu nedenle, kutsal-mukaddes olan ismi de zihinlerde bulandırılmıştır.

Tüm bu sebeplerden dolayı dünyanın hemen hemen tüm coğrafyalarında insanlar, topluluklar, gruplar ve aileler kutsal-mukaddes olan bu ismi (TARİKAT) günümüzdeki gelişmeler nezdinde oluşan olumsuz algıdan dolayı, dillendirmeye ve içinde bulunmaya korkmuş ve artık uzaklaşarak etrafını da bu tutum ve davranışı sergilemeleri için imtinâ etmiştir. Tarikat nefsi terbiye eden uygulamaları varken, insanlar kutsal-mukaddes olan bu varlığı nefsi ve menfi çıkarlarına göre kullanmak suretiyle diğer insanların nazarında kıymetini yitirmesine sebep olmuştur. Ne yazık ki kutsal/mukaddes olan bu yol (TARİKAT) artık insanlar ve toplumlar nezdinde değerini ve kıymetini yitirmiş ki artık kötü tanımlama ile anılmaktadır.

Kâr amacı gütmeyen gibi görünseler de gelir elde eden STK’ları yöneten holding şirketleri:

İlgili cemaat/grupları “iktisadi teşekkül” (ticari işletme) adı altında kâr amacı gütmeyen, çıkarları doğrultusunda hareket etmeyen gibi görünseler de gelir elde etmek amacıyla kurulmuş olan bir takım birlik-vakıf ve dernekler üzerinden yönetilen holdingler-şirketler vardır. Kaldı ki bu şirketleri yöneten sözde manevi önder/liderlerin de olağanüstü lüks ve şaşalı hayat yaşantıları bulunmaktadır. Kendi yaşamına münhasır elde ettiği kar (gelir) üzerinden mevcut lüks yaşantılarını halen devam ettiren ve ayakta durabilmek için söz konusu haksız kazanç ile elde edilen gelirin düzenli olarak ticari döngüsünü devam ettirmektedirler. Böylece günümüz dünyasında varlığını sürdüren cemaat/gruplarının neredeyse tamamı gelir elde etmek amacıyla gayret göstererek mücadele vermektedirler.

Bugünün tarikat kolları (büyük bir çoğunluğu) manevi ölçüde ve çizgide değiller

Ancak, tarikat (mukaddes yol)’ın ana sermâyesi ise “gönüllü hizmet” esasına dayalı olduğundan ilgili sistematik mekanizma ile çelişmektedir. Tüm bu nedenlerle konjonktürel olarak günümüz koşullarında varlığını sürdürmek zorunda olan gruplar/cemaatler mâneviyat aleminin beklediği ölçüde ve tarikat (mukaddes yol) erkan ve adabının çizgisinde değillerdir.

İşlevsellik şeması tamamen gelir elde etmek ve o gelirin büyük pasta/payesini de kendi bünyesinde kullanmak üzere dizayn etmişlerdir.

Allah dostlarının bıraktığı mukaddes yol-mirası çocukları, torunları veya damatları ‘sözde’ taşıyor

Ancak, bu gruplar/cemaatler önceden doğru istikamet ile tarikat (mukaddes yol) bünyesinde düzenli bir sistem üzerinden toplumsal meselelere ilişkin duyarlılık gösteren, farkındalık adına gayretle, gönüllü hizmetler veren Allah dostlarının da başında bulunduğu sistematik bir mekanizma ile toplumsal ve kitlesel olarak büyük hizmetler vermiş ve dünyadaki hemen hemen tüm coğrafyalarda etkinliklerini sürdürmüşlerdir. (Allah C.C. hepsinden razı olsun.)

Fakat 2000’li yıllara gelindiğinde ve devamında bu Allah dostları bir bir görevlerini hakkıyla yerine getirmiş ve üstlenmiş oldukları sorumluluğun yetkilerini kullanmak sûretiyle gönüllü hizmetlerini başarı ile tamamlamıştır. Dolayısıyla bugüne bakıldığında, ilgili Allah dostlarının bıraktığı misyonu çocukları, torunları veya damatları ‘sözde‘ taşıyor. Ne hazindir ki mukaddes miraslar yarınlarımızın teminatı olan yeni nesil çocuklarımıza kötü örnek olmuş, ancak mukaddes yolun liderliğini liyakat (müsadeli) olan ehli yerine söz konusu kişiler tarafından işgal edilerek yıpratılmış ve dejenere edilmiştir. Bu sebeple de tüm toplumlar nezdinde kötü anılmış ve uzaklaşmalarına sebep olmuşlardır. (Allah C.C. hepsini hidayetle ıslah etsin. AMİN.)

Ancak, birinci-ikinci derece çember-yakınında bulunarak Mürşidinin huzur-rahatlığı için “gönüllü” olarak hizmetine kendilerini adamış derviş-ihvanlar meselenin dışındadır. “Bal tutan parmağını yalar” düsturu ile onlar da Mürşidlerinin kazanım-maneviyatından faydalanarak nasiplenmişlerdir. (Allah C.C. o derviş-ihvanlardan razı olsun. AMİN.)

“Mehdi gelecek ve bizi kurtaracak. Allah cc. da nûrunu böylece tamamlayacak…” diyenler, kolaya kaçıp gününü kurtarmaya çalışıyorlar

Allah dostlarının başlattığı veya sürdürdüğü tarikat (mukaddes yol) makamın da yeni lider sıfatıyla oturmak sûretiyle de yetkilerini etrafındaki tertemiz niyetli ve samimiyetle hizmet verenlere yönelik lider/önderlik yapmaktalar. İşte tam da buradaki duruşun adı ‘manevi makam’ değil, keyfi tercih ve uygulamalar üzerinden başlatılan misyona ait yolda, kendi arzuları ve kendilerine ait kriterlerle hareket etmektir. Günümüze dek de böyle gelmiş ve ne yazık ki halende böyle devam etmektedir.

“Ayrıca, her alim, ulema veya bilgin bilir ki, Allah cc. Nûrunu tamamlayacaktır. Ancak, Ahir zaman dediğimiz bu zamanlar da Allah (C.C.)’ın nurunu tamamlayabilecek şekli, şeması veya sistemi toplumlar arasında henüz bilinmemektedir!..”

Sorulduğunda ise, her bir cemaat/grubun verdiği cevap hemen hemen maalesef aynıdır. Şöyle ki; “Mehdi gelecek ve bizi kurtaracak. Allah C.C. da nûrunu böylece tamamlayacak…!” şeklindedir.

”Oysa ki mücadeleci toplumlar veya gönüllü hizmet erleri de şunu çok iyi bilir ki, cefasız vefa, gayretsiz himmet/medet asla olmaz!”

Ayrıca, toplum içine karışarak bir hayat sürmemiz gerekiyor. Aksi taktirde belli bir adreste oturup beklemek en kolayı ve en rahatıdır. Oysaki Allah (C.C.), “huzur-rahatlığı cennete koydum” diyor! Hazıra konulmaz. Taşın altına elini ve dair gövdesini koymadan bu kutlu ve mukaddes (TARİKAT) yolda yürünmez. Kaldı ki yol (tarikat-mukaddes yol)’da yürümek bir kenara, bir de sözde yolun kurucusu, önderi ve lideri gibi hareket ederek, etrafında kendisine inanmış ve samimi niyetle gönüllü hizmet verenlere yönelik ‘patron-ağalık sistemi’ gibi davranarak kul/yetim hakkına girmek sûretiyle önemli gelirler temin ederek, günlük geçimini sağlamak asla doğru değil!..

“Oysa ki, Allah dostları tarikat (mukaddes yol) ve kutsal davasına hizmet verirken kâr amacı gütmemiş, aksine evindeki bulunan son bir tas çorba ile cebindeki son birkaç akçesini dahi tereddütsüz feda etmişlerdir.” (Allah C.C. onlardan razı olsun)

Günümüz Tarikat kolları ve yöneticilerinin yaşam tarzı ve felsefesi:

Tarikat (mukaddes yol), lüks araçlara binerek, etrafında onlarca hazır kıta korumalarla dolaşan, emekçi işçilerin askeri ücretle bile alamayacağı üzerindeki elbiselerle, her gün iki üç paket sigara tüketen ve bir iş yerinde sigortalı çalışan bile olmadan ve alın teri dökmeden, helal kazanç sağlamayan kişi ve kişiler tarafından yönetiliyor. Sözde tarikat (mukaddes yol) kolları ancak cemaat/gruplardan oluşan topluluk önderlerinin yaşantısı ile İslam hukuku (ölçüsü) ile çelişmektedir.

Tüm bu haksız kazanımlar üzerinden bir de üstüne üstlük tüm hayatını yamalı bir entâri, eski hasır bir yatak ve gününü birkaç hurma ile geçirmek zorunda kalan Peygamber efendimiz Hazreti Muhammed (S.A.V.)’in hayatından, yaşamından örnekler vererek etrafına sözde nasihatte bulunmaktalar. Sohbet bitiminde ise tekrar o şaşalı ve baş döndüren olağanüstü yaşamlarına da yine geri dönmekteler. Tarikat (mukaddes yol) bu olmaz. Olamaz. Olmayacak da!

Üzülerek kaygı ile gözlemliyoruz ki, Bu kişiler kendilerine Gavsul Azam, Kutub ve 100 yılda bir gönderilen (Kâinatın yöneticisi) Müceddid! Makamı gibi kutsal (mukaddes) ün-titir gibi kazanımları kendilerine ne yazık ki atfetmekteler.

”Tüm bunlar yetmemiş gibi bir de; Birbirilerine yönelik çeşitli ithamlarla, dinsizlik ve yoldan çıkmışlıkla suçluyorlar!..”

Her ne kadar 12 Tarikat ve dair buna bağlı kolların ayrık yönetim-yöntemi var ise de bunların içerisinden sadece bir tanesinin dahi kendi içindeki kollar arasında bile ihtilafa düşmeleri, birbirlerine çok kötü sözler ve ithamlar da bulunmaları mukaddes olan bu yollar (Tarikat)’a zarar vermiş, sergiledikleri bu tutum ve davranışların sonucunda mânevî büyüklerimizin zor olan uygulama ve vecibelerini 1400 yıldır özenle, gayretle ve fedakarlık ve cefakarlıkla sürdürülerek bizlere dek getirilen ‘Tarikat’ gibi mukaddes bir kelimeyi artık kirletmişlerdir. Şeytanı unutup birbirlerini taşlamışlar ve hâlen bu acımasızca tutum ve davranışlarını devam ettirmektedirler.

Tarikat ismini ve dinamik yapısını tahribat ederek yok ettiler!

Tarikat usûlü ve tasavvuf geleneğini suistimal ederek menfi çıkarlarına kullanarak terimsel dinamikliğini ve tekniksel temel yapısını tahribat ederek yok ettiler.

Tarikat ve tasavvuf geleneğini manevî ve dinamik yapısından çıkarıp ata-dedelerinden kalma bölgesel, geleneksel, örf ve adetleri ile karıştırıp tahribatı gün geçtikçe daha da içinden çıkılamayacak duruma getirmek suretiyle günümüzdeki ‘bitik’ haline getirmişler ve toplumların nefretle bakmalarına ve bu nedenle de uzaklaşmalarına sebep olmuşlardır ne yazık ki!..

“Emr-i bi-l ma’rûf nehy-i ani’l-münker” farzdır ancak, kitlesel karşıtlık ve konjonktürel nedenlerden ötürü açıklanması gereken gerçekler yarım kalıyor!

Muhammed Bahauddin Şah-ı Nakşibendi (K.S.A.), Müceddid-i İmam-ı Rabbani (K.S.A.), Gavs-ul Azam Seyyid Abdülkadir-i Geylani (K.S.A.) Seyyid Ahmet er-Rufai (K.S.A.), Ebû’l Hasan eş-Şâzelî (K.S.A.) ve Şeyh Ebû Abdullah Sirac’ed-Dîn Ömer bin Ekmel’ud-Dîn-i Lahicî Halveti (K.S.A.) gibi büyük Alim-ulemalar nasıl ki bir farklılık ile gelip yenilikçi bir biçimde yeni bir yol haritası oluşturmuşlarsa, Sâdikat ( Sadıklar Yolu)’ın kurucu eğitmeni Mürşidi Kâmil Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Klinik Psikolog Dr. Râshid İbrahim Haake (K.S.A.) de işte tamda böyle bir rol-görev üstlenmiştir. Kaldı ki o dönemlerde de kurdukları dengeleri bozulacak endişesi ile karşı çıkanlar, itirazlar edenler ve kabul etmeyenler olmuş. Aynı endişe ile bugün de itiraz edenler, kabul etmeyenler ve karşı çıkanlar olacak, belki yarın da…

”Zaten tüm alim-ulemalar bilir ki bu uygulama da bir peygamber sünnetidir.”

Tıpkı Hazreti Resulullah efendimiz (S.A.V.)’in fetret dönemi ve öncesi yaşananların üzerine getirdiği farkındalık ve yenilikçi tertibat-uygulamalar ile tüm insanlığa rahmet olması gibi. Usul ve yöntem böyle olmasaydı eğer az önce sıraladığımız büyük alim-ulemalar da “yeni bir kimlik ve yeni bir yol haritası getirdik” demezler-diyemezlerdi.

“Burada önemli olan tebliğin içindeki mesaj ve iletilenlerin kamuoyu-muhatabına ulaşmasıdır. Gayret-hizmet bizden, takdir-nasip Allah (C.C.)’tan dır.”

Şimdi bu iki yaşantının arasındaki farkın ölçüsünü ve birbirinden ayrımını da kamuoyu vicdanına bırakarak “iyiler iyi atlara binip gittiler’ sözünü yineleyerek, meseleyi sonlandırarak konuyu maalesef kapatıyoruz.

Evrensel sorumluluk ve yükümlülük niteliği bulunan bu konu hakkında, ulusal ve uluslararası siyasal arena ile coğrâfî ve bölgesel alandaki politik mecrada uydurulmuş (tutturulmuş) dengelerin yerinden oynaması, tehditler ile olası ayaklanmalar ve tehlikeli durumlara mahal vermemek üzere önleyici tedbirler kapsamında meseleyi uzatmıyoruz.

Ancak “Emr-i bi-l ma’rûf nehy-i ani’l-münker” farziyet’i gereği sadece tebliğ etme sorumluluğuna münhasır açıklamayı bu haliyle kamuoyunun önce vicdanı takdirine akabinde de tercihine bırakıyoruz.

Zaten hali hazırdaki düzenle gerçek usul ve yöntemler suistimal edilerek yıpratılmamış olsaydı ve buna bağlı Tarikat geleneğinin kurumsal kimliğine de zarar gelmeseydi eğer topluluklar, Tarikat ismini duyunca ürkmez ve kaygı-endişe ile uzaklaşmaz ve her şey güllük gülistanlık olurdu. Yeni bir yol, yeni bir kimlik ve yeni bir isme de ihtiyaç olmazdı.

NetHaberler’in derlediği bu bilgilere göre; SADİKAT YOLU (Loyalty Path) ve sadıkunlar, tasavvufun yaşayan mirasıdır. Bu yolun sadakati, bireysel ve toplumsal dönüşüm vaat ediyor – okuyucular, yorumlarında deneyimlerini paylaşarak etkileşimi artırsın.

”Sâdikat” ( Sadıklar yolu) Kurucusu Dr. Rashid İbrahim Haake Kimdir?

BİYOGRAFİYİ OKUMAK İÇİN ALTTAKİ LİNKİ LÜTFEN Sadıklar yolu) Kurucusu Dr. Rashid İbrahim Haake Kimdir?">TIKLAYINIZ!

https://www.nethaberler.com/haber-dr-rasid-ibrahim-haake-kimdir-74900.html

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve nethaberler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.