Kamuran Akkor olay açıklama yaptı! Playback bana göre değil

PLAYBACK BANA GÖRE DEĞİL! DİNLEYİCİYE SAYGI SAHNENİN EN BÜYÜK SORUMLULUĞUDUR!

1. Sagopa Kajmer ile yaptığınız düet, farklı müzik türlerini bir araya getirdi. Bu iş birliği nasıl gerçekleşti? İlk tepkiler nasıldı? • Sagopa Kajmer çok değerli, kendi dünyasını kurmuş ve kendi dilini yaratmış bir sanatçı. Onunla yollarımız kesiştiğinde, ortak bir duyguda buluştuk diyebilirim. Aslında türler farklıydı ama müzikte önemli olan samimiyettir, kalpten kalbe geçmesidir. Parçayı birlikte yorumladığımızda hem ben çok heyecanlandım hem de dinleyicilerimizden çok güzel geri dönüşler aldık. Farklı kuşakları bir araya getiren, duygusu güçlü bir iş oldu. Zaten müzik de tam olarak böyle bir köprüdür, değil mi? 2. Bir dönem albüm yapmaya ara vermenizin nedeni müzik sektörüne küskünlük müydü? Yoksa özel bir sebebi var mıydı? • Hayır, hiçbir zaman müziğe küsmek gibi bir duygum olmadı. Sanat benim nefesim gibi… 3. Müzik sektöründe yaşanan dijitalleşme, sosyal medya ve yeni müzik trendleri sizce sanatçılar için bir avantaj mı, yoksa bir tehdit mi? • Her yenilik, doğru kullanıldığında bir fırsattır. Dijitalleşme sayesinde müzik daha hızlı ulaşabiliyor, genç yetenekler kendilerini daha kolay ifade edebiliyor. Bu çok kıymetli. Tabii ki bazen tüketim çok hızlandığı için sanatın özü göz ardı edilebiliyor ama bu her çağda olabilecek bir durum. Önemli olan samimiyeti ve kalitesiyle var olabilmek. Ben değişime açık olmayı, ama özü unutmamayı tercih ederim. 4. Özellikle müzik kariyerine yeni başlayan genç sanatçılar için duayen olarak önerileriniz nelerdir? • Estağfurullah… Öncelikle kendilerini çok iyi tanımalarını öneririm. Hangi duyguyla yola çıkıyorlar, ne anlatmak istiyorlar, bunu bulmaları önemli. Emek vermekten, öğrenmekten, ustalara kulak vermekten çekinmesinler. Her şey bir günde olmuyor, sabırla ve sevgiyle yürünmesi gereken bir yol bu. Ve en önemlisi, içtenlik… Dinleyici, sahiciliği hisseder. 5. Müzik kariyeriniz boyunca karşılaştığınız en büyük zorluk neydi? Bu süreci nasıl aştınız? • Sanat hayatında elbette kolay olmayan dönemler oldu. Kimi zaman anlayışsızlıkla, kimi zaman da sektörel zorluklarla karşılaştım. Ama ben hep sabırlı oldum, işime olan saygım, sevgim ve ailemin desteğiyle ayakta kaldım. Ayrıca inanç… İnandığınız zaman, zamanla her şey yoluna giriyor. En büyük gücüm de müziğe duyduğum aşktı. 6. Sahne arkasında gözyaşlarınızı tutamadığınız bir an oldu mu? • Elbette oldu… Zaten sanatı bu kadar özel yapan şey, duygularla dolu olması. Kimi zaman bir şarkının sözleri, kimi zaman seyirciden gelen bir enerji insanın içine öyle işler ki gözyaşlarını tutamazsınız. Bu gözyaşları hüzünden çok, şükran dolu olur. O anlarda sahneyle aramda tarifsiz bir bağ kurulur. 7. “Playback” yapan sanatçılar sizce sahnenin hakkını veriyor mu? Bu durum izleyiciye haksızlık sayılır mı? • Bence seyirci sahici olanı ister. Playback bazen teknik zorunluluklardan dolayı tercih ediliyor olabilir ama benim sahne anlayışımda canlı performansın yeri çok ayrı. Seyirci size ruhunu açıyor, siz de ona yüreğinizi sunmalısınız. O yüzden playback bana göre değil. Dinleyiciye saygı, sahnenin en büyük sorumluluğudur. 8. Müzik kariyerinizin yıllar içinde farklı kuşaklar tarafından sahiplenilmesi, bir sanatçı için önemli bir başarı. Alifa kuşağının şarkılarınızı benimsemesi hakkında ne düşünüyorsunuz? • Bu benim için çok büyük bir mutluluk. Gençlerin şarkılarıma ilgi göstermesi, onları dinlemesi, hissetmesi tarifsiz bir sevinç. Çünkü müzik yaş almaz, duygular evrenseldir. Belki onların anne-babalarının dinlediği şarkılar şimdi onların hayatında başka bir anlamla yer buluyor. Sanatın kuşakları aşabilmesi en büyük ödül… Gençleri çok seviyorum ve bu değerli ilgi, alakalarından ötürü onlara sonsuz sevgi ve minnetlerimi sunuyorum. 9. Sahnedeyken izleyiciden gelen en garip ya da en şoke edici tepki neydi? Bu duruma nasıl karşılık verdiniz? • (Gülümser) Bir keresinde bir hanımefendi sahneye çiçek fırlatmak isterken çiçek sepeti elinden fırlayıp mikrofonuma çarpmıştı. O kadar tatlı ve samimiydi ki, hepimiz gülüp geçtik. Seyircinin sevgisi bazen coşkulu olur ama ben her zaman büyük bir hoşgörüyle karşılarım. Çünkü orada olan her şey sevginin bir yansımasıdır. 10. Tiyatroyla bağınız hâlâ sürüyor mu? Bugün bir oyun sahneye koysaydınız, nasıl bir rolde yer almak isterdiniz? • Tiyatro aşkım hâlâ kalbimin en kıymetli köşesindedir. Bugün bir oyun sahneye koysam, yine güçlü, duygusu derin bir kadın karakteri canlandırmak isterdim. Belki geçmişten gelen bir hikâyeyi anlatan, yaşanmışlıkları olan bir kadın… Tiyatro insanın içine işleyen, dönüştüren bir sanat. Rol ne olursa olsun, içten gelmeli. 11. Sizi yaşayan bir efsaneye dönüştüren yalnızca sesiniz ve şarkılarınız mıydı, yoksa bu unvanın ardında başka sırlar da var mı? • Estağfurullah, öncelikle değerli iltifatınız için teşekkür ederim. Elbette ses ve şarkılar çok önemli ama tek başına yetmez. Ben hayatı her zaman sevgiyle, zarafetle ve disiplinle yaşadım. Sahneye, izleyiciye, müziğe hep büyük bir saygıyla yaklaştım. Belki de bu tutum, yıllar içinde beni bir efsane gibi görmelerine neden oldu. Aslında “sır” dediğiniz şey; dürüstlük, emek ve sevgi. 12. Sevenlerinize son olarak neler söylemek istersiniz? • Bugüne kadar bana kalbinizi açtığınız, şarkılarımı hayatınıza dahil ettiğiniz için sonsuz teşekkür ederim. Her zaman söylediğim gibi, ben sizinle varım. Bu uzun yolculukta bana eşlik ettiğiniz için minnettarım. Sağlıkla, sevgiyle, müzikle kalın. Hep birlikte daha nice güzel günlerde buluşmak dileğiyle… Sizleri çok seviyorum. En derin muhabbetle; sonsuz saygı ve sevgilerimle. Fotoğraflar: Mert Çağlayan İLHAN ÖZER KÜLTÜR VE SANAT YÖNETMENİ www.nethaberler.com