İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturma Başlattı: Küresel Sumud Filosu’nda Alıkonulan 24 Türk Vatandaşı ve Gazze Ablukası Krizi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturma Başlattı: Küresel Sumud Filosu’nda Alıkonulan 24 Türk Vatandaşı ve Gazze Ablukası Krizi
46 ülkeden 497 aktivistin katıldığı Küresel Sumud Filosu (Global Sumud Flotilla), Gazze Şeridi’ne tıbbi malzeme, gıda ve temel ihtiyaç maddeleri taşımak üzere yola çıkmıştı. Ancak 20’den fazla İsrail savaş gemisinin kuşatmasıyla, filo 70 deniz mili mesafede durduruldu. Bu olay, sadece bir müdahale değil; uluslararası hukuk, insani yardım ve Filistin halkının 18 yıldır süren ablukası altında ezilen sesinin yankısı olarak tarihe geçti. İşte tüm detaylar NetHaberler’de;
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturma Başlattı: Küresel Sumud Filosu’nda Alıkonulan 24 Türk Vatandaşı ve Gazze Ablukası Krizi (Istanbul Chief Public Prosecutor’s Office Launches Investigation: 24 Turkish Citizens Detained in the Global Sumud Flotilla and the Gaza Blockade Crisis)
NetHaberler | Özel haber
Küresel Sumud Filosu Müdahalesi: Tarih Tekrarlıyor mu? (Global Sumud Flotilla Intervention: Is History Repeating Itself?)
Doğu Akdeniz’in dalgalı sularında, 2025 yılının 1 Ekim akşamı, bir kez daha insani yardımın önündeki engeller dramatik bir şekilde gün yüzüne çıktı. 46 ülkeden 497 aktivistin katıldığı Küresel Sumud Filosu (Global Sumud Flotilla), Gazze Şeridi’ne tıbbi malzeme, gıda ve temel ihtiyaç maddeleri taşımak üzere yola çıkmıştı. Ancak 20’den fazla İsrail savaş gemisinin kuşatmasıyla, filo 70 deniz mili mesafede durduruldu. Bu olay, sadece bir müdahale değil; uluslararası hukuk, insani yardım ve Filistin halkının 18 yıldır süren ablukası altında ezilen sesinin yankısı olarak tarihe geçti.
Bu haber, 24 Türk vatandaşının alıkonulmasıyla doğrudan Türkiye’yi ilgilendirirken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Istanbul Chief Public Prosecutor’s Office)’nın hızlı soruşturma kararı, ulusal çapta bir dayanışma dalgasını tetikledi. Yerel protestolar, Ankara’dan İstanbul’a, İzmir’den Bursa’ya yayılırken, bu krizin kökenlerine inmek, hem hukuki hem de insani boyutlarıyla ele almak gerekiyor. Peki, bu filo neden yola çıktı? Müdahale neden uluslararası sularda gerçekleşti? Ve en önemlisi, Gazze’deki açlık krizi nasıl bir boyuta ulaştı ki, gönüllüler hayatlarını riske atıyor?
Tarihi Arka Plan: Gazze Ablukası ve Önceki Filo Girişimleri (Historical Background: Gaza Blockade and Previous Flotilla Attempts)
Gazze Şeridi’ne uygulanan abluka, 2007 yılında başladı ve o günden beri Filistinlilerin günlük hayatını felç etti. Birleşmiş Milletler’in (United Nations) verilerine göre, ablukadan önce Gazze’nin ekonomisi yıllık %35 büyüme gösterirken, bugün 80‘i uluslararası yardıma bağımlı bir nüfusla karşı karşıya. Abluka, kara, hava ve deniz yollarını kapsıyor; balıkçıların 6 deniz mili ötesine çıkması bile yasak. Bu durum, Oxfam International’ın raporunda “yapay bir insani felaket” olarak nitelendiriliyor.
Tarihsel olarak, Gazze ablukasını kırmak için yapılan filo girişimleri, 2008‘de Free Gaza Movement’ın 5 başarılı seferiyle başladı. Ancak 2010 Gaza Freedom Flotilla baskını, dönüm noktasıydı. 6 gemiden oluşan filo, 700 aktivistle yola çıkmış, uluslararası sularda İsrail komandoları tarafından durdurulmuştu. Bu olayda 10 aktivist hayatını kaybetti – 9’u Türk vatandaşı – ve 30 kişi yaralandı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi (UNHRC) raporu, müdahaleyi “orantısız güç kullanımı” ve “kasıtlı öldürme” olarak tanımladı.
Palmer Raporu (2011), ablukayı yasal kabul etse de, müdahalenin aşırı güç içerdiğini vurguladı. Bu olay, Türkiye-İsrail ilişkilerini gerdi; 2016‘da 20 milyon dolar tazminat anlaşmasıyla sonuçlandı. Sonraki girişimler – Freedom Flotilla II (2011), Women’s Boat to Gaza (2016) ve 2025 Haziran’ındaki Madleen seferi – benzer kaderi paylaştı. Greta Thunberg’in de katıldığı Madleen, kimyasal sprey kullanılarak durduruldu ve mürettebat deport edildi.
Akademik literatürde, bu olaylar “insani müdahalelerin hukuki engelleri” olarak inceleniyor. Al Jazeera’nın 2025 analizinde, San Remo Manueli’ne (Deniz Harp Hukuku) atıfla, ablukaların “açlık yaratması halinde yasadışı” olduğu belirtiliyor. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS), Madde 87‘de açık denizlerde “özgür geçiş hakkı”nı garanti ediyor; müdahaleler ancak “güvenlik tehdidi” varsa meşru. Ancak Gazze’deki filo girişimlerinde, gemiler silahsız insani yardım taşırken bu kural ihlal edildi.
Wikipedia’daki Gaza Flotilla Raid maddesi, bu olayları “uluslararası hukuk ihlali” olarak özetliyor: “İsrail’in ablukası, Cenevre Konvansiyonları’nın 55. maddesine aykırı; işgal gücü olarak yardım ulaştırmak zorunda.” Ekşi Sözlük’te ise kullanıcılar, “Bu filolar, Gazze’nin sessiz çığlığını duyuruyor; ama her seferinde kanla bitiyor” gibi yorumlarla empatiyi yansıtıyor – tabii ki hakaret içermeyen, düşünsel paylaşımlar.
Bu arka plan, Küresel Sumud Filosu’nun neden 50’den fazla gemiyle yola çıktığını açıklıyor: Abluka, 455 kişinin açlıktan ölümüyle sonuçlandı (Gaza Sağlık Bakanlığı verileri).
Müdahalenin Detayları: Ne Oldu, Kimler Etkilendi? (Intervention Details: What Happened, Who Was Affected?)
1 Ekim 2025 akşamı, filo “yüksek riskli bölgeye” girdiğinde – Gazze’ye 120 km mesafede – İsrail Donanması harekete geçti. BBC News Türkçe’ye göre, 15 gemiye müdahale edildi; telsiz uyarıları “gemileri durdurun” diye yankılandı. Aktivistler can yeleklerini giydi, güvertelerde toplandı – şiddet kullanmayacaklarını ilan ettiler.
6 gemi doğrudan hedef alındı: Sirius, Alma, Spectre, HugaA, Deir YassineA ve Grande Blue. Reuters’ın canlı yayınından sızan görüntülerde, İsrail askerleri güverteye çıkıyor; aktivistler ellerini başlarının üstünde oturuyor. Greta Thunberg, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın videosunda sakin bir şekilde sorgulanıyor – “provokasyon” suçlamasına karşı “insani yardım” diyor.
Türkiye Delegasyonu’nun açıklamasına göre, 24 Türk vatandaşı alıkonuldu – bazı kaynaklar 29‘a kadar çıkıyor. İsimler: Sirius’tan Ayçin Kantoğlu, Abdulaziz Yalçın; Alma’dan Metehan Sarı, Hüseyin Şuayb Ordu; Spectre’den Bekir Turunç, Abdulmecid Bagcivan ve diğerleri. Aileler, Dışişleri Bakanlığı’na yalvarıyor: “Sesimizi duyun.”
X (eski Twitter) platformunda, #MyAgendaSumud etiketiyle binlerce paylaşım: @stargazete, “ 24 vatandaşımız alıkonuldu, soruşturma başladı” diye duyururken, @yirmidorttv protesto çağrısı yapıyor. Kullanıcı @owlofbeacon, Reuters alıntısıyla “Florida gemisine çarpma girişimi”ni aktarıyor – yolcular zarar görmedi, ama gerginlik zirvede.
Uluslararası tepkiler çığ gibi: Kolombiya, 2 vatandaşının serbest bırakılmasını talep edip İsrail’le ticaret anlaşmasını feshetti. İrlanda Başbakan Yardımcısı Simon Harris, “Uluslararası hukuk korunsun” dedi – 7 İrlandalı alıkonuldu. BM Raportörü Francesca Albanese, “Neden donanmalar yardım için gitmiyor?” diye sordu.
Akademik bir makalede (Al Jazeera, 2025), UNCLOS’un Madde 2‘siyle ablukaların “toplu ceza” olduğu vurgulanıyor. Ekşi Sözlük’te bir yorum: “Bu filolar, Gazze’nin yalnızlığını kırıyor; ama ne pahasına?” – Düşünceli bir yansıma.
Milli Savunma Bakanlığı (MSB), 3’ü Türk 11 kişiyi tahliye etti – filo 90 mildeyken. Ama 30 gemi hâlâ ilerliyor; Adagio, ablukayı delebilir mi?
Hukuki Boyut: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturması ve Uluslararası Hukuk (Legal Dimension: Istanbul Chief Public Prosecutor’s Office Investigation and International Law)
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Ekim sabahı resmi açıklama yaptı: “ UNCLOS düzenlemeleri, 5271 sayılı CMK Madde 15 ve TCK 12/13 çerçevesinde, ‘Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma’, ‘Ulaşım Araçlarının Kaçırılması’, ‘Nitelikli Yağma’, ‘Mala Zarar Verme’ ve ‘Eziyet’ suçlarından soruşturma başlatıldı.” Bu, 5237 sayılı TCK’ye dayalı; çok yönlü inceleme sürüyor.
Dışişleri Bakanlığı, müdahaleyi “terör eylemi” diye niteledi: “Masum sivillerin hayatını tehlikeye attı.” Bu, 2010 Mavi Marmara davasının devamı niteliğinde – o zaman da benzer suçlamalarla 10 ölüm soruşturuldu.
UNCLOS, açık denizlerde “masum geçiş”i koruyor (Madde 18); müdahaleler ancak “güvenlik” gerekçesiyle. BM Güvenlik Konseyi Kararları 2720 ve 2728, yardımların engellenmesini yasaklıyor. ICRC, ablukayı “toplu ceza” diye kınıyor – Cenevre IV, Madde 55’e aykırı.
Akademik bir çalışmada (ICRC Casebook), “Filo müdahaleleri, orantısız güçle uluslararası hukuku ihlal ediyor.” Ekşi Sözlük’te: “Savcılık doğru yaptı; bu, Mavi Marmara’nın intikamı değil, adalet arayışı” – tarafsız bir görüş.
Bu soruşturma, Türkiye’nin ulusal duruşunu güçlendiriyor; üniversitelerdeki hukuk fakülteleri zaten seminerler düzenliyor.
Güncel Gelişmeler ve Uluslararası Tepkiler: Filo Hâlâ Yolda mı? (Current Developments and International Reactions: Is the Flotilla Still Sailing?)
2 Ekim itibarıyla, 13 gemi durduruldu; 201 aktivist alıkonuldu – 29‘u Türk. Ama 30 gemi Gazze’ye 60 mil kala ilerliyor. CNN Türk’e konuşan Tülay Gökçimen, “ 5 gemiden haber alamıyoruz” dedi.
X’te @kayseri_duysun, “ 9 Türk gözaltı” diye alarm verdi; @dlk_ymn, savcılık kararını duyurdu. Dünya çapında protestolar: Roma’da genel grev, Atina’da yürüyüşler. Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, diplomatik heyeti sınır dışı etti.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Uluslararası hukuk ihlali” dedi. Oyuncu Metin Yıldız, Amerikan Konsolosluğu önünde eylem çağrısı yaptı: “Gazze’ye yardım için yola çıkanlar kahraman.”
Akademik açıdan, Al Jazeera’nın makalesi: “Filo, Global South’un dayanışmasını simgeliyor.” Ekşi Sözlük: “Bu olay, üniversitelerde tez konusu olacak; Gazze’nin ablukası sonsuza dek sürmemeli.”
Yerel başarılar ulusal yayılıyor: Bursa’da STK’lar kampanya başlattı, Eskişehir’de üniversiteler panel düzenliyor. Bu, Türkiye’nin Filistin dayanışmasını pekiştiriyor.
Sonuç: Dayanışma ve Gelecek Adımlar – Siz Ne Düşünüyorsunuz? (Conclusion: Solidarity and Next Steps – What Do You Think?)
Küresel Sumud Filosu krizi, Gazze’nin acısını bir kez daha dünyaya hatırlattı. 24 Türk’ün alıkonulması, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmasıyla hukuki bir sürece dönüştü. Ama asıl soru: Abluka ne zaman kalkacak? Filo, 500 aktivistle “sumud” – direniş – ruhunu taşıyor.
Bu hikaye, üniversitelerdeki araştırmacılara ilham: Hukuk, tarih ve insani yardım kesişiminde tezler yazılabilir. Kaynak göstererek paylaşın; sesimizi büyütelim.
Peki, sizce Türkiye’nin tavrı ne olmalı? Abluka kalkmalı mı? Yorumlarda paylaşın – bu tartışma, değişimi tetikleyebilir!
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.