Havada Korku Dolu Anlar: El Bagajında Lityum Batarya Yangını Patlak Verdi (In-Flight Terror: Lithium Battery Fire in Carry-On Luggage)
Havada Korku Dolu Anlar: El Bagajında Lityum Batarya Yangını Patlak Verdi (In-Flight Terror: Lithium Battery Fire in Carry-On Luggage)
NetHaberler.Com’un edendiği bilgiye göre; Çin’in önde gelen havayolu şirketlerinden Air China’ya ait bir yolcu uçağında yaşanan trajik olay, havacılık dünyasını ayağa kaldırdı. Çin’in doğusundaki Hangzhou şehrinden Güney Kore’nin başkenti Seul yakınlarındaki Incheon Uluslararası Havalimanı’na gitmekte olan CA139 sefer sayılı uçak, kalkıştan yaklaşık 40 dakika sonra dehşet verici bir yangınla karşılaştı. Bir yolcunun el bagajında sakladığı lityum batarya (lithium battery) kendiliğinden alev alarak kabin içinde panik yarattı. Mürettebatın hızlı müdahalesi sayesinde facia önlendi ve uçak, Şanghay Pudong Uluslararası Havalimanı’na acil iniş yaptı. Bu olay, sadece yerel bir haber olmanın ötesinde, ulusal ve uluslararası havacılık güvenliği standartlarının ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Peki, bu korku dolu anlar nasıl yaşandı? Yolcular ne hissetti? Ve en önemlisi, benzer faciaların önlenmesi için ne yapılmalı? Gelin, detaylara birlikte göz atalım – çünkü bu hikaye, hepimizin gökyüzündeki güvenliğini doğrudan etkiliyor.
Havada Korku Dolu Anlar: El Bagajında Lityum Batarya Yangını Patlak Verdi (In-Flight Terror: Lithium Battery Fire in Carry-On Luggage)
NetHaberler.Com’un edendiği bilgiye göre; Çin’in önde gelen havayolu şirketlerinden Air China’ya ait bir yolcu uçağında yaşanan trajik olay, havacılık dünyasını ayağa kaldırdı. Çin’in doğusundaki Hangzhou şehrinden Güney Kore’nin başkenti Seul yakınlarındaki Incheon Uluslararası Havalimanı’na gitmekte olan CA139 sefer sayılı uçak, kalkıştan yaklaşık 40 dakika sonra dehşet verici bir yangınla karşılaştı. Bir yolcunun el bagajında sakladığı lityum batarya (lithium battery) kendiliğinden alev alarak kabin içinde panik yarattı. Mürettebatın hızlı müdahalesi sayesinde facia önlendi ve uçak, Şanghay Pudong Uluslararası Havalimanı’na acil iniş yaptı. Bu olay, sadece yerel bir haber olmanın ötesinde, ulusal ve uluslararası havacılık güvenliği standartlarının ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Peki, bu korku dolu anlar nasıl yaşandı? Yolcular ne hissetti? Ve en önemlisi, benzer faciaların önlenmesi için ne yapılmalı? Gelin, detaylara birlikte göz atalım – çünkü bu hikaye, hepimizin gökyüzündeki güvenliğini doğrudan etkiliyor.
Olayın Detayları: Gökyüzünde Alevlerin Dansı (Incident Details: Flames Dancing in the Sky)
Yerel saatle 09:47’de kalkış yapan uçak, rutin bir yolculuğa hazırlanmıştı. Ancak, Airbus A321 tipi uçağın (kayıt numarası B-8583) kabini, Doğu Çin Denizi üzerinde süzülürken birden cehenneme döndü. Bir yolcunun baş üstü dolabına yerleştirdiği el bagajından çıkan duman, hızla alevlere dönüştü. Sosyal medyada dolaşan videolarda, parlak alevlerin kabinini sardığı ve siyah dumanın yolcuları boğduğu net bir şekilde görülüyor. El bagajı yangını (carry-on fire), yolcular arasında çığlıklar ve panikle dolu saniyeler yarattı – kimileri çocuklarını kucakladı, kimileri ise mürettebata yalvarırcasına yardım istedi.
Mürettebatın kahramanlığı burada devreye girdi. Air China’nın resmi açıklamasına göre, “Bir yolcunun el bagajında yer alan lityum batarya, baş üstü dolabında kendiliğinden alev aldı. Mürettebat, prosedürlere uygun şekilde derhal müdahale etti ve olayda yaralanan olmadı.” Uçak, Çin’in doğu kıyısı ile Japonya’nın güneyindeki Kyushu Adası arasında bir noktada tam bir dönüş yaparak, 11:00 sıralarında Şanghay’a yönlendirildi. Uçuş takip platformu Flightradar24 verileri, bu dramatik manevrayı doğruluyor: Uçak, planlanan rotadan saparak acil iniş için Şanghay Pudong’a indi. Yolcular, inişten sonra güvenli bir şekilde tahliye edildi ve alternatif bir uçakla Seul’e ulaştırıldı. Bu olay, uçak (aircraft) yolculuklarının ne kadar kırılgan olabileceğini hatırlatan bir uyarı niteliğinde.
Ama bu sadece bir kaza mıydı? Yoksa lityum batarya’ların gizli tehlikesinin bir yansıması mı? Havacılık uzmanları, bu soruya “Her ikisi de” diye yanıt veriyor. Olayın ardından, CA139 seferinin yolcularından bazıları sosyal medyada paylaşımlar yaptı: “Duman her yeri sardığında, son anlarımı düşündüm. Ama kabin ekibinin soğukkanlılığı bizi kurtardı.” Bu sözler, olayın yarattığı travmayı yansıtıyor ve okuyucuları “Sırada kim var?” diye düşündürüyor.
Yolcu Tanıklıkları: Panik ve Rahatlama Arasında (Passenger Testimonies: Between Panic and Relief)
Bir yolcu, X platformunda (eski adıyla Twitter) şöyle yazdı: “Alevler baş üstünden fırladı, kabin dumanla doldu. Çocuklar ağlıyordu, ama mürettebat yangın söndürücülerle anında harekete geçti. Şanghay’a inişimiz bir mucizeydi.” Bu paylaşım, 18 Ekim 2025 tarihinde binlerce kez retweet edildi ve havacılık topluluğunu derinden etkiledi. Başka bir tanık ise, “Bu, lityum batarya’nın ne kadar öngörülemez olduğunu gösterdi. Artık bagajıma dokunmadan önce iki kez düşüneceğim” diye ekledi. Bu yorumlar, olayın sadece bir haber olmadığını, gerçek hayatlardan kesitler taşıdığını kanıtlıyor.
Lityum Batarya Tehlikesi: Neden Gökyüzünde Kabus Oluyor? (Lithium Battery Hazard: Why a Nightmare in the Skies?)
Lityum-iyon bataryalar, modern hayatın vazgeçilmezi haline geldi – ama aynı zamanda gizli bir tehlike bombası. Dijital ansiklopediler gibi Wikipedia’da belirtilenlere göre, bu bataryalar yüksek enerji yoğunluğu sayesinde cep telefonlarından dronlara kadar her şeyi güçlendiriyor. Ancak, termal kaçak (thermal runaway) adı verilen süreçte, batarya içindeki kimyasal reaksiyonlar 500°C’yi aşan sıcaklıklara ulaşabiliyor. Bu, yangın, patlama ve zehirli gaz salınımına yol açıyor. Havacılıkta, dar kabin ortamı bu riski katlıyor: Bir alev, saniyeler içinde tüm uçağı sarabilir.
Akademik makalelerden derlenen bilgilere göre, örneğin “Meeting the the Challenge of Mitigating Li-ion Battery Fires for Aviation” adlı çalışmada (ScienceDirect, 2024), uçaklardaki lityum batarya’ların termal kaçak olaylarının çevre dostu havacılığın önündeki en büyük engel olduğu vurgulanıyor. Nedenler arasında aşırı şarj, fiziksel hasar ve üretim kusurları yer alıyor. Federal Aviation Administration (FAA) verileri ise ürkütücü: 2023’te haftada bir lityum batarya olayı yaşandı, 2024’te bu sayı 46’ya yükseldi. Bu istatistikler, bagaj yangını’nın (luggage fire) sadece bireysel bir sorun olmadığını, ulusal güvenlik meselesi haline geldiğini gösteriyor.
Peki, neden bu kadar yaygınlaşıyor? Havayollarının elektrikli uçaklara geçişiyle, batarya kullanımı artıyor. Ama aynı zamanda, yolcuların powerbank’leri ve e-sigara cihazları kabini dolduruyor. Bir UL Standards raporu, ortalama bir yolcunun 4 cihaz taşıdığını ve bunların %39’unun taşınabilir şarj aletleri olduğunu belirtiyor. Bu, uçak kabinlerini potansiyel bir ateş topuna dönüştürüyor.
Tarihi Örnekler: Geçmişten Dersler (Historical Examples: Lessons from the Past)
Benzer olaylar yeni değil – ve her biri havacılığı değiştirdi. 2013’te Japan Airlines’ın Boeing 787 uçağında lityum batarya yangını, filosunu yere indirmişti. 2010’larda UPS Airlines Flight 6 kazası, kargo holdündeki bataryaların alev almasıyla 2 mürettebatın hayatını kaybetmesine yol açtı. Bu olaylar, IATA’nın her yıl milyarlarca batarya taşındığını ve bazılarının uçaklara yasaklandığını raporluyor.
Havacılık Güvenliği: Mürettebatın Kahramanlığı ve Yeni Önlemler (Aviation Safety: Crew Heroism and New Measures)
Air China mürettebatı, eğitimlerinin meyvesini verdi. Yangın söndürücüler ve prosedürlerle alevleri bastırdılar, dumanı yönettiler. FAA’nın rehberliğinde, kabin ekipleri artık Class D yangın söndürücüleri kullanıyor – su veya normal köpük, lityum batarya yangınlarını kötüleştirebiliyor. Olay sonrası, Şanghay havalimanı ekipleri uçağı inceledi ve yolculara tıbbi destek sağladı.
Ama ulusal çapta yayılma için daha fazlası lazım. Çin Sivil Havacılık İdaresi (CAAC), 2025 Haziran’ından itibaren etiketsiz bataryaları yasakladı. Benzer şekilde, FAA ve EASA, taşınabilir şarj cihazlarını kabinde zorunlu kılıyor.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.