FAYSAL ATMACA: TABELALI TUZAKLAR
FAYSAL ATMACA: TABELALI TUZAKLAR
Direksiyon başındasınız. Aracınız teknolojik, fren sistemleri hassas, güvenlik donanımı tam. Yolda akıcı bir trafik var. Ancak karşınıza bir anda çıkan tabelalar bütün denklemi bozuyor: 110… sonra 70… ardından 50… ve nihayet 30.
TABELALI TUZAKLAR
(Trafik Cezaları)
Direksiyon başındasınız. Aracınız teknolojik, fren sistemleri hassas, güvenlik donanımı tam. Yolda akıcı bir trafik var. Ancak karşınıza bir anda çıkan tabelalar bütün denklemi bozuyor: 110… sonra 70… ardından 50… ve nihayet 30.
Ne fren mesafesi yeterli, ne refleks. Üstelik arkanızdaki araç da sizin kadar hızlı. Hızla düşemezsiniz, ama düşmezseniz de cezadan kaçamazsınız.
İşte Türkiye’nin dört bir yanında sürücülerin yaşadığı trafik keşmekeşi budur.
Bugün araçlar kadar yollar da modern. Bölünmüş yollar, viyadükler, tüneller… Peki ya trafik düzeni? Maalesef hâlâ eski kafanın tabelalarıyla örülü. Gelişmiş yolun üzerinde 30 km hız sınırı görmek artık sadece trajikomik değil; sistemli bir tuzak gibi işliyor.
Bu sistemde 70’le, 80’le, hatta 90’la giden sürücü bile “aşırı hızdan” ceza yiyebiliyor. Çünkü radarlar insan değil; anlamaya değil, milimetreye bakıyor.
Trafik güvenliği mi? Elbette şart. Hız kontrolü? Tartışılmaz. Ama bu kontrol eğitici değil cezalandırıcıysa, yol değil ceza avıysa, orada bir güvenlik değil, gizli vergi düzeni vardır.
Daha da kötüsü: Bu sadece bir mühendislik sorunu değil. Bir ahlak sorunu.
Uyarı koymadan ceza kesen sistem; doğruyu öğretmeyen ama yanlışı fatura eden bir zihniyettir.
Devlet, yol gösterici değil tuzak kurucu olduğunda, trafik kazaları değil, vicdan kazaları yaşanır.
Oysa çözüm çok basit:
Hız düşüşleri kademeli olmalı. Radar öncesi uyarı levhaları konulmalı. Yol tipine göre makul hızlar belirlenmeli. Ve en önemlisi, sistem vatandaşın lehine çalışmalı.
Trafik bir yaşam alanıdır.
Direksiyonda insan vardır; sistemde de vicdan olmalıdır.
Artık bu tabelalı keşmekeşe bir son verilmeli.
Teknoloji çağında hâlâ refleksle, ezberle, korkuyla yol alınmaz.
Trafik düzeni, sadece can güvenliği değil; adalet, akıl ve ahlak düzenidir.
Ceza sistemleri sürücüyü düşman değil, muhatap görmeli.
Yollar, tuzak değil; rehberlik eden birer yaşam alanı olmalı.
Buradan başta Karayolları Genel Müdürlüğü’ne, İçişleri Bakanlığı’na, yerel yönetimlere ve yasa yapıcılara sesleniyoruz:
Sürücüleri cezayla değil, bilinçle yönetin.
Radarı değil, vicdanı merkeze alın.
Unutmayın, bu sistemde yapılan her haksız ceza, hem güveni, hem devleti, hem de trafikteki ahlâkı yaralar.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.