Nöbetçi Eczaneler
ÜNLÜ TARİHÇİ ŞAFAK TUNÇ’TAN İLK DEFA GÖRECEĞİNİZ ÇOK ÖZEL VE GİZLİ BELGELER GELMEYE DEVAM EDİYOR!, ”MELAHAT GEDİK: İNÖNÜ DEVRİNDE MEKTEPLERDEN DİN DERSİ KALKTIĞI HATTA ALLAH DEMENİN UTANÇ HALİNE GELDİĞİ ZAMANLAR”
[1]“Masonluğa tekrar değineyim. Demirel 1955de fiilen girmiş ama devam etmemiş. Mason sayılmak için girmek kâfi değilmiş, devam edip bazı kademeleri aşmak lazımmış. İşte onun için Demirel’e Mason değil diye tezkere verilmiş. Turat[2] bu şekilde anlattı.
Din meselelerine gelince: Allah’a dinime çok bağlı olduğumu söyledim. Her zaman Yasin Er-Rahmanu Tebareke Amme, Rabbiyesir… Kulhüvallahü Elham, okumadan ölülerimin ruhuna yollamadan ve duamı etmeden rahatlamadığımı söyledim. Dine bağlılığın utanılacak değil bilakis övünülecek bir ilahi duygu olduğunu ilave ettim. Ben bu telkini ailemden aldım. Ve o arada yani İNÖNÜ devrinde mekteplerden din dersi kalktığı hatta ALLAH demenin utanç haline geldiği zamanlar Aylam’a, Arda’ma anlatıp öğrettiğimi onların da bağlı olduklarını bu hususta beşinci sınıfta geçen bir hatıramı da anlattım. Babam lisan bilen entelektüel popüler zarif herkesin takdir ettiği tam kâmil bir insandı ve dinine de bağlı idi. Beşinci sınıfta karnemde bütün notlarım tamam, yalnız din dersi notum bir numara kesik gelmişti. Hayatımda anamdan bir fiske, bir ağız laf duymamış bir insanım ilk defa
[1] Halûk Perk Araştırma Merkezi Koleksiyonu.
[2] Mason olan Hikmet Turat, yine bir Mason olan Necdet Egeran’dan Mason olduğu halde düzmece bir evrakla Demirel”e mason olmadığı belgesi vermesini rica eden ve bunda başarılı olan kişidir. Devlet Su İşleri’nin ilk Genel Müdürü olan Hikmet Turat Demirel’in yakın arkadaşıdır.
[1] Halûk Perk Araştırma Merkezi Koleksiyonu. [1] Mason olan Hikmet Turat, yine bir Mason olan Necdet Egeran‘dan Mason olduğu halde düzmece bir evrakla Demirel”e mason olmadığı belgesi vermesini rica eden ve bunda başarılı olan kişidir. Devlet Su İşleri’nin ilk Genel Müdürü olan Hikmet Turat Demirel’in yakın arkadaşıdır. Hem
babamın kaşlarının çatıldığını gördüm. Bugün gibi hatırlıyorum. Hâlbuki ben alıştığım takdir ve sevgisini bekliyordum. Yine o meyus edası ve munis sesi ile “Melahatim Din dersin kesik almaman lazım o her şeyin başıdır. Başka ders olabilir bunu telafi edeceğiz” dedi. Ve o tatil benimle meşgul oldu. Artık ondan sonra din dersinde tam aldım. Şimdi Allah hepsine gani gani rahmet eylesin…
Kuran okur ruhlarına hediye eder. Ben de onlardan hayır dualarını beklerim. Her şeyin başı DİN. Ecnebiler en münevverlerine kadar kiliselerine dinlerine bağlılar. Her pazar en iyi kıyafetlerini ellerinde din kitapları… dua etmek için kiliseye çoluk çocuk bütün aile giderler.
Rahmetli Namığımın Dahiliye Vekilliği zamanında yani benim de yaşadığım zamanda idi. Rahmetli Menderesle olamadığı fevkalade bir ……idi. Haydi böyle fırsat ele geçmez sizi şöyle Ankara’yı dolaştırayım yeni yollar göstereyim dedi çıktık. Kavaklıdere’ye çıkarken arabamız bir yerde durdu. Trafik tıkanmış ne var dedim. Rahmetli Namığım burada kilise var bugün pazar ve oraya gidiyorlar. Tüylerim ürperdi. Onları takdir ettim.
İnsanı Kâmil olmak için Allah’ı tanımak ve ona bağlı olmak şart. Yoksa insan da, cemiyette, millette dejenere olur. En ileri milletlerde din en önde gelir. Din ilericiliktir gericilik asla değil. Din doğru yolu gösteren bir ışıktır. Dinin bütün vecibelerini yapmak güzel bir şey, tam yapamıyorum inşaallah onu da yaparım.
Ancak iyi kalplilik her şeyin hatta düşmanın iyiliğini istemek, iftira etmemek, yardım etmek, iyinin ayağına çelme takmak değil onun varsa kusuru belli etmeden tashihi cihetine gitmek, iyi insanlarla iftihar etmek, başkasının derdi ile hemhâl olmak rahatlığı onun acısını dindirmekte bulmak. Allah iyilere yardım etsin, fenaları ıslah etsin. Fakat ıslah edilmiyor etrafına devamlı zararlı oluyorsa Allah bildiği gibi yapsın… Allah her şeyi bizden çok iyi yapar…”
1915‘te İstanbul’da doğmuştur. Hüsnüpaşazade Miralay Galip Bey ile Hamide Rabia Hanım‘ın kızı olup, Erenköy Lisesi‘ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi‘ne girmiş ve 1935‘te mezun olmuştur. İstanbul Adliyesi‘nde bir yıl Selahiyetli Hâkim Yardımcılığı yapmış, 1947‘de İstanbul Barosu‘na kayıt olarak avukatlığa başlamıştır.
[1] Kâşif Bey ile Fatma Macide Hanım‘ın oğulları Doktor İsmail Namık Gedik ile 22 Temmuz 1937‘de evlenmiştir. Ayla ve Arda Gedik‘in anneleridir. Eşi Namık Gedik IX., X., ve XI. dönemlerde Aydın‘dan milletvekili seçilmiş, Sağlık ve Sosyal, Yardım, Çalışma ve Dışişleri Komisyonları‘nda çalışmış, 1954‘te İçişleri Bakanlığı‘na atanmıştır.
[1] TBMM Arşiv ve Genel Evrak Müdürlüğü, Millet Meclisi Üyesi, Hal Tercümesi Kağıdı Örneği, No:64. Cemile Şahin, Türk Parlamentosundaki Kadın Milletvekilleri (1935-2007) Doktora Tezi Tez Yöneticisi Prof. Dr. Selami Kılıç, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Erzurum–2010, s. 162.
[1] TBMM Arşiv ve Genel Evrak Müdürlüğü, Millet Meclisi Üyesi, Hal Tercümesi Kağıdı Örneği, No:64. Cemile Şahin, Türk Parlamentosundaki Kadın Milletvekilleri (1935-2007) Doktora Tezi Tez Yöneticisi Prof. Dr. Selami Kılıç, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Erzurum–2010, s. 162.
[1] Melahat Gedik [1] Halûk Perk Araştırma Merkezi Koleksiyonu. hpe 6705 Namık Gedik ve eşi Melahat Gedik.
KAYNAK: TARİHÇİ ŞAFAK TUNÇ
