NUTKU SÜREYYA
HZ. AHMED SÜREYYA EMİN DİVANI
ŞERHİ (AÇIKLAMASI) TANITIM YAZISI

1848-1923 yıllarında İstanbul’da yaşamış olan Hazreti Ahmed Süreyya Emin Bey, Kadiri manevi yolundan feyz vermiştir. Manevi gayretleri esnasındaki ilhamlarını topladığı divanındaki çok ileri manevi deyişleri hem kendi zamanında hem de daha sonraki zamanlarda birtakım itirazlar ile karşılanmıştır.
Hazret makam olarak zâtî velidir ve kendi yüksek makamından konuşmuştur. Bu makamdaki veliler tasavvuf tarihinde yediyi geçmez olarak bilinmiştir. Geçmiş zamanlardaki büyük veliler manevi sözlerini remz (işaret) ile yazmışlar açık bir lisan kullanmaktan kaçınmışlardır.

Hazret yüksek manevi makamlara ait olan sözlerini açık bir lisan ile yazmıştır. Bu da belki manevi vazifelerinden biri olsa gerekir.
Kitabımın amaçlarından birisi de Hazret hakkındaki itirazları karşılamak ve ileri manevi sözlerin anlam ve hakikatini açmaktır. Dolayısıyle bir şerh(açıklama) kitabıdır.
Hazret ilham kaynağı olan şiirlerini manevi makam ve terakki sırasına göre dizmiştir. Dolayısıyla tasavvuf konusunda manevi terakkinin nasıl olması gerektiğini en veciz şekilde ifade etmiş olmaktadır.
Eser, Hakk aşığı gönüller için bir terakki ve şifa kaynağıdır. Aynı zamanda tasavvuf alanında manevi terimlerin açıklanması konusunda da bir kaynak eser olacağı düşüncesindeyim.

Divan, Osmanlıca el yazması defterden ve Hazret’in kendi el yazısı varaklarından şahsım tarafından günümüz yazısına intikal ettirilmiştir. Şiirlerin okunmasında akıcılığın temini için günümüz insanına hitap etmesi esas olarak benimsenmiş ağır transkripsiyon işaretlerinden kaçınılmıştır.
Detaylı ve titiz çalışmam sonucunda gayet muntazam bir eser olduğu düşüncesindeyim.
İlahiyatçı Yazar
Hızır Ercan
Kaderde olmasın varsın dile maksudunu yahu husule gelmesin olmaz
Bu yerden boş çıkılmaz Hazreti Ceylî makamıdır ki ferman etse ne olmaz

Hz.Süreyya’nın çok ileri manevi sözleri hakkında “Allah bir insana bu kadar yakınlık verebilir mi” diye soru hatıra gelebilir. Evet dilerse verebilir zaten Hz.Süreyya’daki ilhamlar Allahımızın kendi ruhundan var ettiği insan varlığına verdiği değeri göstermektedir.
Her insanın dünyevi ihtiras ve kavgaları bırakarak Hakk yolunda bu manevi güzelliklere istekli olmasını niyaz ederiz.
Kendimde görelden beni Allah demez oldum
Terk eylediğim dinden için vah demez oldum
Hz.Süreyya’nın bu ve benzeri dehşetli sözleri için hem kendi zamanında hem de günümüzde bazı çevreler itiraz etmişlerdir. Bu sözleri söyleyen zahirde Hz.Süreyya ancak hakikat makamında Hz.Süreyya lisanından Hakk ilhamlarıdır.

Hakk kelâmıdır Süreyya’nın lisanından çıkan
Aldanma sakın surete insan değilim ben
Hz.Süreyya’nın bu ileri lisanı daha önce zuhur etmiş olan yüksek makamlardaki evliyada da vardı. Ancak onlar kendi zamanlarındaki ortamın bağnazlığından olsa gerek “rumuz “ ile işaret etmişlerdir.
Lisanım anlamak müşküldür ey sofiî nâ-puhte
Ayandır ehline ancak rumuz-i evliyâullah
Hz.Süreyya rumuz ile yazmanın ötesine geçerek bu yüksek İlmi Ledün sırlarını açmışlardır.
Ben remz ile söz söylemezem söylemezem bil
Bu da belki Hz.Süreyya’nın vazifelerinden olsa gerekir. Çünkü bu İlmi Ledün sırları hep gizli ve ancak ehli tarafından bilinir idi. Bu son zamanda bu sırların açılması ve anlaşılır olması ile Cenabı Hakk’ın bu feyizlerinden haberli olunmuştur ki şükrederiz.
Süreyya her ne dersem bil ki bilcümle hakikattir
Ledünniyata tevfikan denilmiştir gözüm böyle
Bu deyişler için belli bir makam ister. Bana da desinler diye bu lisana bürünmek doğru olmaz
Yahu dediğim sözlere zinhar ki kapılma
Zira ki kalırsın ebedî havf u hatarda
İlmi ledün sırlarına vakıf olanlar için anlaşılır olan bu lisan maneviyatın zahirinde kalmış olanlar için itiraz sebebi olmaktadır. Oysa böyle yapmakla bu yüksek ilmin feyzinden kendilerini mahrum bırakmaktadırlar. Zahir din bilgileri ile bu güzelliklere varmak mümkün değildir.
Bürün yahut ki yut Kur’anı amma iş biter sanma
Ol iş bitmez mülâkât-ı reisu’l mürşidin ister
Bu zamanda nerde böyle kâmil zatlar denmesin her zamanda görevli yetkili maneviyat noktaları vardır. Talep ve gayret gerekir.
Hz.Süreyya varidatına esas teşkil eden nüsha olarak Milli Kütüphane kendi hususi arşivimde bulunan el yazması ile huvallahu.com sitesindeki Divanı Süreyya kitabı dikkate alınmıştır. Bu nüsha Hz.Süreyya halifelerinden Hz.Mehmet Ali Özkardeş tarafından istinsah edilmiş ve Halifesi Mürşidim Hz.Hüseyin Vedad efendi tarafından kitap haline getirilip bilâ bedel dağıtılmış aynı zamanda huvallahu.com sitesinde Hz.Hüseyin Vedad efendinin diğer kitapları ile birlikte manevi gönüllerin hizmetine sunulmuştur.

Osmanlıca metinlerde transkripsiyon işaretlerinin aşırı kullanılması karışıklığa sebep olduğu için çalışmamda “sadece ağdalı terkipler” için transkripsiyon işaretleri kullanılmış günümüz türkçesinde yaşayan kelimeler için gereksiz görülmüştür.
Varidatların sıralaması “manevi terakki ve makamlara” göre yapılmıştır. Aynı zamanda belli bir tarih sıralaması olsa da maneviyatta esas olan terakkidir.
Hz.Süreyya, sülûk yani manevi yetişme ve terakki mertebelerini varidatında edebiyat şaheseri olarak ifade etmiştir. Maneviyata intisap eden her aşık gönül için hakiki bir rehberdir.

Makam ve mertebelere ait açıklamalarım genel tariflerdir. Bu makamların Hz.Süreyya’daki hususiyetlerini ancak kendisi bilir. Onun için Hz.Süreyya burada bunu demek istemiştir gibi bir ifadeye düşmekten özellikle kaçındım.
Manevi bir işaret ile başladığım bu çalışmam için Hz.Süreyya’nın yüksek himmet ve şefaatlerini niyaz ederim. Kusur ve hatalarım oldu ise af ve bağışlanma dilerim.
Hz.Süreyya yolundan görünen Hz.Hüseyin Vedad efendinin rûhî evlatlarından

Hızır Ercan
HIZIR ERCAN HAKKINDA
Hızır Ercan 11 Eylül 1959 yılında Denizli’de dünyaya geldi. Büyük dedesi Denizli’de dergâh sahibi Uşşakî Şeyhi Hacı Abdülkadir Sezai hazretleridir. Hekim olan babası Dr. Hasan Hüsameddin beyin vazifesi sebebi ile aile İstanbul’a göç etmişlerdir. Hızır Ercan ilk ve orta tahsilini Kültür Koleji’nde, liseyi Kabataş Erkek Lisesi’nde tamamlamış ve İTÜ Metalurji Mühendisliği’nde 3.sınıfa kadar okumuştur. 1980 öncesi devrin malum anarşi olayları sebebiyle öğrenimine bir müddet ara vermek zorunda kalmış daha sonra Marmara Üniversitesi İlâhiyat fakültesinde tahsiline devam etmiştir. 1985 yılından itibaren, Hz.Ahmed Süreyya Emin Kâdirî manevi yolundan yetişmiş Hz.Mehmed Ali Özkardeş’in halifesi Elhacc Hüseyin Vedad efendinin manevi terbiyesi ve hizmetinde bulunmuştur. 1991 yılında fakülteden mezun olduktan sonra Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmeni olarak resmi ve özel okullarda görev yapmıştır. Emekli olduktan sonra kitap yazarlık çalışmalarına ağırlık vermiştir. Evli olup iki evladı vardır.