Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

Ahde Vefa Platformu Başkanı Nuran Kırlak, Yaratılış Gayesini Hatırlamak

DİNİ HABERLER 12.06.2025 - 11:45, Güncelleme: 12.06.2025 - 12:13
 

Ahde Vefa Platformu Başkanı Nuran Kırlak, Yaratılış Gayesini Hatırlamak

Dünyada her şey insanlar için, insanlar da Allah’a kulluk için yaratılmıştır.
Dünyada her şey insanlar için, insanlar da Allah’a kulluk için yaratılmıştır. Allah Teâlâ bu gerçeği Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle bildirmektedir: “Ben cinleri ve insanları, ancak Bana kulluk etsinler diye ya­rattım.” (Zâriyât, 51/56) Bu dünyada en önemli konu; hayatı anlamak ve anlamlandırmaktır. Hayatı anlamak; yaratılış gayesini bilmekle olur. Hayatı anlamlandırmak ise; yaratılış gayesine uygun yaşamakla, yani inanç ibadet ve güzel ahlâk sahibi olmakla mümkündür. Allah’a kulluk yapmak için yaratılan insan, bu kulluğu yerine getirip getirmediğini tespit için imtihana tâbi tutulmuştur. Dünya hayatının bir imtihan yeri olduğunu, dünyayı ve insanları yoktan var eden Yüce Rabbimiz şöyle ifade etmektedir: “O (Allah) hanginizin daha güzel iş yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yaratandır.” (Mülk, 67/2) Âyetten de açıkça görüldüğü gibi, dünya hayatı insanlar için bir imtihandan ibarettir. Yüce Allah şöyle buyurur: “Kim Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederse ve Allah’tan korkup emirlerine uygun yaşarsa ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır.” (Nûr, 24/52) Hz. Peygamber (s.a.s.) dünya hayatına hiç düşkün değildi. Hz. Ömer (r.a.), bir gün Allah Rasûlü‘nün huzuruna girdi. Efendimiz, yattığı hasırın üzerindeydi ve yüzünün bir tarafına hasır iz yapmıştı. Odasının bir yanında işlenmiş bir deri, bir diğer köşesinde de, içinde birkaç avuç arpa bulunan küçük bir torba vardı. İşte Allah Rasûlü’nün (s.a.s.) odasında bulunan eşyalar bundan ibaretti. Hz. Ömer (r.a.), bu manzara karşısında rikkate geldi ve ağladı. Allah Rasûlü niçin ağladığını sorunca da Hz. Ömer (r.a.): "Ya Rasûlallah! Şu anda kisralar, krallar saraylarında kuş tüyünden yataklarında yatarken, sen, sadece kuru bir hasır üstünde yatıyorsun ve o hasır, senin yüzünde iz bırakıyor. Gördüklerim beni ağlattı.” cevabını verir. Bunun üzerine Allah Rasûlü, Ömer’e (r.a.) şu karşılıkta bulunur: – “İstemez misin ya Ömer, dünya onların, âhiret de bizim olsun.” Bu şuurla ashâbın gözünde dünya küçüldü, âhiret tek endişe oldu. Dünya hayatının sadece bir konak olduğu kanaati yerleşti. Dünya hayatı, âhiretin tarlası olarak telâkkî edildi. Bu tarlanın tohumu da sâlih amellerdi. Dünya hayatı fânî, âhiret hayatı ise bâkîdir. Dinimiz, dünya işleri ile meşgul olurken âhiret hayatını unutmamayı tavsiye etmekte, ebedî olan âhiret hayatını kazanmanın yollarını göstermekte, dünya ve âhiret dengesini iyi bir şekilde kurmamızı önermektedir. Önemli olan bu dengeyi kurmak, dünyada iken âhireti kazanmak, böylece her iki dünyada da mutluluğa kavuşmaktır. Saygı ve hürmetle
Dünyada her şey insanlar için, insanlar da Allah’a kulluk için yaratılmıştır.
Dünyada her şey insanlar için, insanlar da Allah’a kulluk için yaratılmıştır. Allah Teâlâ bu gerçeği Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle bildirmektedir: “Ben cinleri ve insanları, ancak Bana kulluk etsinler diye ya­rattım.” (Zâriyât, 51/56) Bu dünyada en önemli konu; hayatı anlamak ve anlamlandırmaktır. Hayatı anlamak; yaratılış gayesini bilmekle olur. Hayatı anlamlandırmak ise; yaratılış gayesine uygun yaşamakla, yani inanç ibadet ve güzel ahlâk sahibi olmakla mümkündür. Allah’a kulluk yapmak için yaratılan insan, bu kulluğu yerine getirip getirmediğini tespit için imtihana tâbi tutulmuştur. Dünya hayatının bir imtihan yeri olduğunu, dünyayı ve insanları yoktan var eden Yüce Rabbimiz şöyle ifade etmektedir: “O (Allah) hanginizin daha güzel iş yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yaratandır.” (Mülk, 67/2) Âyetten de açıkça görüldüğü gibi, dünya hayatı insanlar için bir imtihandan ibarettir. Yüce Allah şöyle buyurur: “Kim Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederse ve Allah’tan korkup emirlerine uygun yaşarsa ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır.” (Nûr, 24/52) Hz. Peygamber (s.a.s.) dünya hayatına hiç düşkün değildi. Hz. Ömer (r.a.), bir gün Allah Rasûlü‘nün huzuruna girdi. Efendimiz, yattığı hasırın üzerindeydi ve yüzünün bir tarafına hasır iz yapmıştı. Odasının bir yanında işlenmiş bir deri, bir diğer köşesinde de, içinde birkaç avuç arpa bulunan küçük bir torba vardı. İşte Allah Rasûlü’nün (s.a.s.) odasında bulunan eşyalar bundan ibaretti. Hz. Ömer (r.a.), bu manzara karşısında rikkate geldi ve ağladı. Allah Rasûlü niçin ağladığını sorunca da Hz. Ömer (r.a.): "Ya Rasûlallah! Şu anda kisralar, krallar saraylarında kuş tüyünden yataklarında yatarken, sen, sadece kuru bir hasır üstünde yatıyorsun ve o hasır, senin yüzünde iz bırakıyor. Gördüklerim beni ağlattı.” cevabını verir. Bunun üzerine Allah Rasûlü, Ömer’e (r.a.) şu karşılıkta bulunur: – “İstemez misin ya Ömer, dünya onların, âhiret de bizim olsun.” Bu şuurla ashâbın gözünde dünya küçüldü, âhiret tek endişe oldu. Dünya hayatının sadece bir konak olduğu kanaati yerleşti. Dünya hayatı, âhiretin tarlası olarak telâkkî edildi. Bu tarlanın tohumu da sâlih amellerdi. Dünya hayatı fânî, âhiret hayatı ise bâkîdir. Dinimiz, dünya işleri ile meşgul olurken âhiret hayatını unutmamayı tavsiye etmekte, ebedî olan âhiret hayatını kazanmanın yollarını göstermekte, dünya ve âhiret dengesini iyi bir şekilde kurmamızı önermektedir. Önemli olan bu dengeyi kurmak, dünyada iken âhireti kazanmak, böylece her iki dünyada da mutluluğa kavuşmaktır. Saygı ve hürmetle
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve nethaberler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.