Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Avatar photo
Nuran KIRLAK

Bi”KAHVE DEYİP GEÇME!

Kahve kültürü kahvenin günümüze gelene kadar bir çobandan Sufi dergahına bir tüccardan saraya, bir imparatorluktan tüm kıtaya ulaşan ve artık tüm dünyada vazgeçilmez tüketim maddesi olmasıdır. Bugün ise zenginden fakire, patrondan öğrenciye, büyük küçük herkesin favori içeceği haline gelen kültür sembolü ve bir tarihin fincana sığmış hali.

Tarih boyunca Türk toplumu tarafından sohbetlerde, dost muhabbetlerinde ve özellikle hikayesi bin yılı aşkın alışkanlıkla, dalından damaklara uzanan lezzetinin, aile bağlarının demini veren demlene demlene vazgeçilmez tutkuya dönüşen bir yudumluk içecek olmasıyla da önemli bir kültür öğesidir. Hem günlük hayatın bir parçası olan hem de özel anlarda önemli bir role sahip olan kahve, aynı zamanda, sosyalleşmek için kültürel boşlukları, toplumsal değerleri ve inançları bir araya getiren toplumsal bir çalışmadır.

AMAN EFENDİM FİNCAN DAHA SOĞUMADI
Kahve, hayatımızda evlilik işlerinin kız istemeden düğüne kadar bütün safhalarında Kahve tüm ülkede günlük hayatın vazgeçilmezleri arasına girmiştir. Dervişçe bir alçakgönüllülüğün ifadesi olan, “ Buyurun, acı bir kahvemizi içiniz” yahut “ Bir acı kahvemizi içermisiniz?” gibi sözler her yerde davet amacıyla kullanılır, ziyareti kısa kesen anlayışlı misafirlere de “ Aman efendim daha fincan soğumadı!” denerek nezaket gösterilirdi. “ Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır “ sözü de hem minnettarlığın mübalağalı bir ifadesidir, hem de misafir ağırlamada kahvenin seçkin yerine işaret eder. Kahveyi sevenler, sadece kendisini değil, kokusundan alet ve edevatına, sohbetinden edebiyatına kadar her şeyini sever, iyi kahve içebilmek için cefa çekmeyi bile göze alırlar. Onlar için kahve alelade bir içecek değil, saygı gösterilecek, adabına göre içilecek bir çeşit iksirdir.

Kavuşamayan aşıklar, duygularını açmak için fırsat kollayanlar, aşkı kâbusa dönüşenler, yollara düşenler, bambaşka insanlara bürünenler, bir zamanlar aşkla dolan benlikleri git gide silinenler…

RUHUN HASTALIKLARINA ŞİFA
Bir kendini keşfetme, kendi içimize doğru derinleşme yolu olan tasavvufla yalnız içilince düşünmeye, yazmaya katkı sağlayan, dostlarla içince sohbeti derinleştiren kahvenin böyle ortak bir hikâyesi olması çok güzel değil mi?

Ey içinde ruhun hastalıklarına şifa bulunan kahvemizi siyahlığı yüzünden kınayan!

Onun, fincanının içindeyken, gözün beyazı ortasındaki siyahlığı hatırlattığını görmez misin?”

Türk kahvesinin edebiyat üzerinde de muazzam bir etkisi vardır; bu nedenle bu geleneğe ilişkin işlevleri ve duyguları tarif etmek için sayısız şiir ve şarkı yazılmıştır. Gelenek aynı zamanda tasavvuf şiirlerinde, dinsel törenlerde, minyatür el sanatları ve resimlerde yer almaktadır. Bu nedenle gelenek Türk kültüründeki toplulukların ve grupların kimlik ve süreklilik duygularını destekler.
CANA CAN KATAR
Katip Çelebi’nin, kahve için “Keyif erbabının keyiflerini arttırır, cana can katar,” deyişi de aklımız gelen bir başka kahve methiyesidir.
Kahve kültürünü yansıtan kelimelerin hemen hepsi şaşırtıcı derecede güzeldir. Kahve, dibek, cezve, telve, fincan… Arapçadan alıp değiştirmeden kullandığımız bir kelime olan fincan, Türkçede hiç yabancı durmaz; aksine sesi ve çağrışımlarıyla ince bir duyarlığı ve çok zengin bir kültürü yansıtır. Bu kelimenin ikinci hecesi, yani “ can”,kahvenin kimyasındaki iksir işareti gibidir. O iksir ki tiryakinin canına can katar. Fincan kelimesi ne zaman telefuz edilse, gözümüzde ilk canlanan, dumanı üstünde köpüklü kahveyle dolu, kulplu veya kulpsuz, küçük zarif bir kesedir.
Hayat hızla akıyor diyoruz sık sık. Günlük koşturmalar içinde biraz soluklanma imkânı sağlayan fırsatları kolluyoruz. Biraz olsun hızımızı kesecek, bizi şöyle bir durdurup dinlendirecek fırsatları. Hayat koşturmasına kapılmış giderken en çok da kendimizden uzak düşmüşlüğümüzden mustaribiz. Durup durulma ihtiyacı duymamız bu yüzden. Kendine yeniden yakın olma, kendiyle ünsiyet kurma ihtiyacı bir başka deyişle.

KAHVE GÖNÜL KÖPRÜSÜ
Kahve sadece yalnızlık değildir, dostluğun temelidir.
Kahve gerçek bir dost gibidir. Özünde insan sevgisi vardır. Keyifle içilen bir fincan kahve damakta hep o tadı bırakır, kalpte de insan sevgisi…
Kahveyi özenle seçtiğiniz insanlarla içmek isteyerek adeta ruhunuzu ısıtmak istersiniz. Kahve içtiğiniz kişiyle öyle sohbetlere dalarsınız ki bitmemesi için adeta küçük yudumlarla içersiniz. Kahvenizi yudumlarken gönülden gönüle sayısız köprüler kurulur. Ruhunuzu tarifsiz bir sıcaklıkla ısıtırsınız. Yani aslında kahve bahane; muhabbetse şahanedir. İşte bu yüzdendir ki,kahvenin bir sohbet aracı olduğu çok doğrudur. Bir fincan kahve, insanları tatlı sohbetlere sürükleyen ve aralarında dostluk bağları sağlayan belki de en ayrıcalıklı içecektir. Kahveyi özenle seçtiğiniz insanlarla içmek isteyerek adeta ruhunuzu ısıtmak istersiniz. Dikkat ederseniz, çaya davet sesiyle, kahveye davet sesinin tonları bile farklıdır. Gaye gönlün istediği dostla uzun süre kalmaktır. Dostunuzla öylesine bir atmosferi paylaşıyorsunuzdur ki, artık ne deseniz ne söyleseniz yeridir. Çünkü karşınızda sizi anlayan bir dost vardır, kahve bahanedir.
“Kahvede mutluluk var, dokunmak var. Burada esas olan insana dokunabilmek, muhabbette, sevgide,İnsan ilişkilerinin pekişmesine, derinleşmesine, güzelleşmesine ne güzel vesiledir değil mi?
EN İYİ DİNLEYİCİ KAHVE
Kahve der ki;Konuşkan değilim. İyi bir dinleyiciyim. Şimdiye kadar dinlediklerimi not etsem değme yazarları kıskandıracak malzemem olurdu. Ekonomiden anlamam. Buna rağmen benim yüzümden ülke ekonomilerinin batıp çıktığı söylenir. Neymiş? Benim başımın altından çıkan kahve sohbetleri, hükümetleri, kralları, padişahları zor durumda bırakıyormuş. Bu yüzden yasaklandığım bile olmuş. Kimileri de hafife almış beni…
KAHVE İNSAN GİBİDİR…
Bin bir çile ve emekle belki düzinelerce parametrenin mucizevi bir şekilde bir araya gelmesi ile yetişen kahve ağacı yılda ortalama 4-5 kilo meyve verir. Bu meyvelerin sadece 1 kilosundan kahve çekirdeği elde edilir. Kahvenin bir ağaç olarak elinden gelenin en iyisini yaptığı aşikâr. Sonunda iyi bir kavurucu ve demleyicinin gayretiyle verdiği emek taçlandırılır. O artık fincandadır. İçtiğimiz her fincanda bu işe yıllarını vermiş yetişkin bir kahve ağacının ve geçimini ona bağlamış kahve emekçisinin kutsal alın teri vardır.
Kahve insan gibidir. Herkes benzerini sever ve belki de kahve ile karşılıklı muhabbetimiz bu yüzdendir.

Hâsılı iltifata şayan bir metadır, su gibi azizdir, önünde saygıyla eğilmek gerekir.

Afiyetle..

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ