İnsanlık tarihinin en derin sorgulamalarından biri, varoluşun anlamını aramaktır. Bireyler, Yaratıcı ile olan bağlantılarını güçlendirmek adına dinlerin sunduğu ahlaki değerlerle yön bulmaya çalışırlar. Ancak bu süreçte, derin bir anlayışa varmak pek de kolay olmamıştır.

Yaratıcının bizlerden beklentileri yalnızca ibadet ya da ritüel uygulamaları değil, aynı zamanda adalet, iyilik ve başkalarına zarar vermekten sakınmaktır. Bu değerler, kutsal metinlerde sıkça vurgulanan ve toplumlar arasında uyum sağlamak için gerekli olan ilkeler arasında yer alır.

Dinlerin özünde barış bulunmasına rağmen, insanların farklılıkları güce giden yolda kullandıkları görülmektedir. Bu noktada, önyargılar ve ego başkalarının inançlarına saygı duymamızın önünde büyük engellerdir. Bu yüzden, bir arada yaşamanın temel yolu, farklılıklara karşı hoşgörülü olmaktan geçer.