"Sen İstesen Verirdi, Ağa da Kim Oluyor Ki?"

"Sen İstesen Verirdi, Ağa da Kim Oluyor Ki?" Hayatta neyi istediğimiz kadar, kimden istediğimiz ve kimin yanında durduğumuz da son derece önemlidir. İnsan, çoğu zaman gücü elinde tuttuğunu sandığı yaratılmışlardan medet umar; makam sahiplerinden, zenginlerden, nüfuzlulardan beklentiye girer. Oysa unuturuz ki, onların da kudreti sınırlıdır, dünkü varlıkları yarına kalmaz. Gerçek güç, sonsuz kudret sahibi olan Allah’tadır. Nethaberler I Nuran Kırlak Ahde Vefa Platformu Başkanı Yaratılmışların değil, Yaratan’ın yanında durmak; isteklerimizi insanlara değil, Allah’a sunmak, hem kalbi huzura kavuşturur hem de isteklerin en hayırlısıyla karşılık bulmasına vesile olur. Çünkü Allah bir kuluna “ol” derse, bütün dünya “olmasın” dese de fark etmez. Bu yüzden yönümüzü doğru belirlemek, duamızı doğru kapıya yapmak gerekir. İşte, bir köy delisinin dilinden dökülen şu kıssa da bu hakikati ne güzel anlatır... DELİ... Ağanın biri köyde büyükçe bir konak yaptırır. Açılış günü, köydeki herkesi davet eder. Kadın-erkek, çoluk-çocuk, akıllı-deli… Lafın gelişi değil; gerçekten deli olan köyün meşhur delisi bile davet edilir. Ziyafet verilir, herkes gönlünce yer içer. Ziyafet sonunda Ağa, hizmetkârlarına şöyle der: “Deliye sorun bakalım, bu konaktan ne isterse verin.” Deli, bahçedeki beyaz ata göz koyar: “Ben bu beyaz atı istiyorum.” Ağa şaşırır, çünkü o at gözdesidir. “Hayır,” der, “başka bir şey istesin.” Ama deli diretir: “Ben illa bu beyaz atı istiyorum.” Ağa kararlı bir şekilde: “Olmaz!” der. Başka bir şey teklif etmez. Ziyafet biter, herkes dağılır. Deli ise konaktan hüzünle ayrılırken, kendi kendine bir şeyler mırıldanmaktadır. Ağa’nın dikkatini çeker. Merak eder ve adamlarına: “Gidin bakın, ne diyor?” der. Deli şöyle söylenmektedir: “Sen isteseydin verirdi, Ağa da kim oluyor ki? Sen isteseydin verirdi, Ağa da kim oluyor ki?” Adamlar gelip aynen aktardığında, Ağa birden durur, düşünür... ve hemen emir verir: “Geri çağırın, verin o atı!” Deliye beyaz at verilir. Deli atın yularını eline alır, konaktan ayrılırken yine kendi kendine bir şeyler söylemektedir. Ağa yine merak eder: “Bu defa ne diyor?” der. Adamlar gider dinler. Deli bu kez şöyle demektedir: “Sen istedin de verdi, Ağa da kim oluyor ki? Sen istedin de verdi, Ağa da kim oluyor ki?” Sonuç ve Çıkarılan Ders: Bu kıssa, sade bir köy hikâyesinden ibaret değildir. Gerçek kudretin yalnızca Allah’a ait olduğunu, kulun yalnızca O’ndan istemesi gerektiğini anlatan derin bir manevi ders taşır. Delinin dilinden dökülen bu sözler, hakikatin ta kendisidir: “Sen isteseydin verirdi. Ağa da kim oluyor ki?” Burada “sen” diye seslenilen, Allah’tır. Delinin teslimiyeti ve inancı, bize şunu öğretir: İnsanlar isterse verir ya da vermez. Ama Allah isterse mutlaka verir. İnsan verirken zorlanır, geri alır; ama Allah bir lütuf verirse, onu kimse geri alamaz. Bazen vererek, bazen vermeyerek, hep hayırlısını verir. O'nun yanında duranın, sırtı yere gelmez. Son Söz: İsteyen kuldur, veren Allah’tır. Yeter ki sen içten iste, yönünü doğru kapıya çevir. Çünkü Allah, kalpten gelen her duayı ya vererek kabul eder, ya da vermemekle daha hayırlısına yol açar. Allah’ın tuttuğunu kimse bırakamaz, O’nun bıraktığını da kimse tutamaz. Allah’ın verdiğini kimse alamaz, vermediğini kimse veremez.