SELAHADDİN EYYUBİ (1137-1194)
SELAHADDİN EYYUBİ (1137-1194)
Çileli şanlı Şairimiz Mehmed Akif, Selahaddin Eyyûbî hakkında, "Şark'ın şanlı sultanı" der.
NetHaberler / Utku Mihmandaroğlu
Yine Cumhuriyetimizin bânisi Gazi Mustafa Kemal de 16 Nisan 1931’de Cumhuriyet Gazetesi için özel kaleme aldığı ve önemli tarihi şahsiyetleri kaleme aldığı yazısında ele almayı ihmal etmediği Selahaddin Eyyûbî hakkında, "Eyüpoğullarından Selahaddin, Haçlılardan Kudüs'ü kurtarmış olmakla büyük tanınmış” der.
Asıl adı Yusuf olan ve babasının lakabı Zengi Devleti’ne yıllarca şerefle hizmet eden Necmettin Eyyub olan ve Nureddin Zengi’nin yanında devlet deneyimi öğrenen Büyük Başbuğ Selahaddin'in asıl adı Yusuf’tur. Eyyûbî Devleti'nin kurucusu olup Abbasi halifesine bağlıdır. Ayrıca Nureddin Zengi demişken 16 Nisan 1931’de Cumhuriyet Gazetesi için özel olarak kaleme aldığı ve tarihi şahsiyetleri ele aldığı yazısında Selahaddin Eyyubi'nin “Haçlılardan Kudüs'ü kurtarmış olmakla büyük tanınmış” olduğunu söyleyen Cumhuriyetimizin bânisi Gazi Mustafa Kemal'in, Nureddin Zengi için de ayrı bir parantez açmıştır ve onun için “bizzat Selahaddin'i ve onu muvaffak eden orduları ve vasıtaları hazırladıktan sonra ölen büyük Türk Nurettin'dir ve bütün insanlık tarihinde silinmez satırlarla mevcudiyetini yazdırmış olan odur.” diye bahsettiğini de belirtmiş olalım.
Şark'ın Ulu Hükümdarı Selahaddin Eyyûbî, Haçlı zihniyetinin İslam dünyasına açtığı Haçlı Seferleri'nin kuvvet bakımından denk olmamasına rağmen altından girip üstünden çıkmıştır. Haçlı Seferlerini kahramanca göğüslemiştir. Kudüs bir dönem Hıristiyan Devletlerin elindeyken, Selahaddin kendine uykuyu ve gülmeyi haram sayar. Tebessüm etmemesi, sürekli mahzun ve çatık kaşla durması etrafında tedirginliğe sebebiyet verir.
Alim bir zat bu durumu bir Cuma hutbesinde Selahaddin'in de hazır bulunduğu bir camide mevzu yapar. "Mümin gülmeli" der. "Müminin tebessümü sadakadır, Resulullah şöyle tebessüm ederdi, böyle tavsiye ederdi..." diye vaaz eder.
Namaz biter, halk camiden dışarıya çıkarken Selahaddin, vaizin koluna girer: "Hocam! Beni kastettin galiba. Allah aşkına, Resulullah'ın Miraç'ta peygamberlerin ruhuna namaz kıldırdığı mescit, kâfirin elindeyken ben nasıl gülerim. Ben Mescidi-i Aksa'yı kâfirin elinden Müslüman'ın eline geçene kadar kendime gülmeyi haram bilmişim. Ben nasıl gülerim söyler misin?" der.
Kudüs Müslümanların eline geçene kadar Selahaddin hiç sarayda kalmaz. Çadırda yatar. Etrafındakiler; "Hünkârım kerpiçten bir ev olsa da olmaz mı?" diye sorarlar. Selahaddin: "Allah'ın evinin boynunda zincir varken Selahaddin'e ev mi olur?" der.
Savaş sırasında düşmanların çokluğundan bahseden askerlere hitaben: "Madem ölümden korkuyoruz ne diye asker olduk ki. Evde hanımlarımızla çoluk çocuğumuzla keyif yapmadık da asker olduk... Bizim Allah'a karşı vazife ve mesuliyetimiz düşman çokluğu değil onlarla cihad etmektir, netice Allah'a aittir." der.
Bezzaz'ın (Hadis ve tefsir âlimi), tefsirinde Mescid-i Aksa'nın fetih olacağını görür. Mescid-i Aksa'nın minberini fetih-ten önce yaptırıp bekletir.
Ölümünden yıllar önce Hittin Savaşı'nda, 1187 yılı Cuma günü "Miraç Kandili'nde" Haçlıları mağlup ederek, 460 yıl sonra küfrün eline geçen Mescidi-i Aksa'nın 80 yıllık hasretine son verir. Mescidi Aksa'yı ait olduğu ellere, Müslümanlara teslim eder.
Kudüs'e fetihle giren Fatih Selahaddin, Haçlılarca tahrip edilen ilk kiblegâhı elleriyle süpürür, temizler, gülyağı ile yıkar, şükür namazını kılar.
Bu fetih Haçlı zihniyetini daha da azgınlaştırmıştır. Papa'nın çağrısıyla Bütün Batı âlemi büyük bir ordu teşkil edecek, bu topraklarda İslam'ın ve Müslüman'ın adını ebeden silmek üzere III. Haçlı Seferi'ni düzenleyeceklerdir. Almanya, Fransa ve İngiltere Kralları bizatihi bu savaşa iştirak ederler. Tarihte "Krallar Savaşı" olarak bilinen bu savaşta orduyu komuta eden Alman Kralı, Kudüs'e gelmeden Silifke Irmağı’nda boğulur.
Selahaddin, Haçlı Orduları Komutanı ve Kralı Arslan Yürek. li Rişar'ı savaş esiri olarak yakalandığında; "Bana ne yapacaksın?" diye merak eden Rişar'a: "Sen olsan ne yapardın?" diye sorar. Rişar: "Etlerini lime lime eder, kıyma yaptırır, pişirtir, askerlerime ziyafet çekerdim." diyerek kendilerine yakışan zihniyeti itiraf eder.
Ama Selahaddin Müslüman'dır. Müslümanlığın gereğini yapar. Hz. Yusuf gibi, kuyuya atan kardeşlerini huzuruna alır: "Bugün serbestsiniz, bugün size kınama yok." der. Selahaddin, Rişar'a: "Seni hemen salıveririm ama yaralısın. Seni tedavi edeceğim, iyileşince yanına yardımcılar da verip seni ülkene göndereceğim." der. Düşmanının dahi yarasını saracak kadar mücahid yürekli mert bir şahsiyetti işte Yüce Hakan Selahaddin…
Selahaddin’den gelen bu âlicenap tavır karşısında Rişar şu itirafı yapar ülkesine dönünce: "Bir daha Müslümanlara karşı savaş mı tövbeler olsun. Ben Selahaddin ve Müslümanlardan insanlık öğrendim.”
Selahaddin Eyyûbi, 24 yıl Eyyübî Devleti'nin başında kalmıştır. Haçlıları yere seren Sultan 57 yaşında ölüm döşeğindeyken vasiyeti ve emri gereği münadiler mızrağa geçirilmiş kefen parçalarını Şam sokaklarında dolaştırır. Halkın gözyaşları arasında "Ey ahali! Şarkın Şanlı Sultanı Selahaddin, Rabbiyle vuslat anındadır. Ahirete ancak bu bez parçasını götürüyor. Öyleyse Allah'a kullukta gevşeklik göstermeyin!" derler.
Selahaddin Eyyübî Kabri ve Türbesi
Şam'da vefat eder. Emeviye Camii avlusunun dışında kalan türbe bahçesinde ilk Türk kahraman hava şehitlerimiz de yat-maktadırlar. Emeviye Camii'nin kuzey kapısı istikametinde avlu kapısından dışarı çıkıldığında sizleri Selahaddin Eyyûbî türbesi karşılar.