Mabel Matiz'e Perperişan Şarkı Sözleri İçin 3 Yıla Kadar Hapis Talebi: Adalet ve Yargı Karşısında Sanatın Sınırları

Mabel Matiz'e Perperişan Şarkı Sözleri İçin 3 Yıla Kadar Hapis Talebi: Adalet ve Yargı Karşısında Sanatın Sınırları (3 Years Imprisonment Demand for Mabel Matiz's Perperişan Lyrics: Art's Boundaries Against Justice and Judiciary)

NetHaberler  - ARA ÖZEL

NetHaberler.Com’un edindiği bilgiye göre; Türk pop müziğinin renkli ve cesur seslerinden Mabel Matiz (Mabel Matiz), sahne adıyla tanınan Fatih Karaca, son dönemde yayınladığı 'Perperişan' (Perperişan) isimli şarkı sözleri nedeniyle adli bir fırtınanın ortasında kaldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, sanatçının 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasını talep ediyor. Bu talep, şarkı sözlerindeki ifadelerin cinsel arzuyu tahrik edici nitelikte olduğu, erotik metaforlar içerdiği ve özellikle çocukların erişimine açık platformlarda yayınlanması nedeniyle kamu düzeni ile genç nesillerin korunması açısından tehlike arz ettiği iddiasına dayanıyor. Peki, bu süreç nasıl başladı? Sanat ile adalet (justice) arasındaki ince çizgi nerede başlıyor? Gelin, bu tartışmalı olayın derinliklerine birlikte inelim – çünkü bu sadece bir şarkı değil, ifade özgürlüğünün ve kültürel çoğulluğun bir aynası.

Bu haber, sadece bir sanatçının kaderini değil, Türkiye'nin kültürel iklimini de yansıtıyor. Perperişan (Perperişan), Ko Shin Moon ile işbirliğiyle 5 Eylül 2025 tarihinde dijital platformlarda yayınlandı ve kısa sürede dinleyicileri büyüledi. Ancak, sözlerindeki şiirsel ama provokatif imgeler – "diyo' şeytan üstüne atla da sal kuşu hanesine" gibi dizeler – hızla tartışma yarattı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı) erişim engeli talebiyle başlayan zincirleme reaksiyon, İçişleri Bakanlığı'nın (İçişleri Bakanlığı) suç duyurusuyla adliyeye taşındı. Savcılık, TCK 226 maddesi kapsamında "müstehcen yayınların yayınlanmasına aracılık etmek" suçunu öne sürüyor. Bu, sanatın sınırlarını zorlayan bir dava mı, yoksa toplumsal değerlerin korunması mı? Okuyucularımız, yorumlarınızı bekliyoruz: Sizce sanat ne kadar özgür olmalı?

Şarkının Doğuşu ve Tartışmalı Sözleri (The Birth of the Song and Controversial Lyrics)

Perperişan'ın hikayesi, Mabel Matiz'in otobiyografik damarlarından besleniyor. Sanatçı, şarkıyı annesi Maya Karaca'ya ithaf ederken, ironik bir şekilde annesinin "sözler biraz müstehcen mi?" yorumunu sosyal medyada paylaşmıştı. Bu espri, şimdi trajik bir gerçekliğe dönüştü. Şarkı, Parisli saykodelik grup Ko Shin Moon'un bestesi üzerine Mabel Matiz'in kaleminden dökülen sözlerle hayat buldu. Dinleyiciler, nakaratta "Canım, ister soysunlar beni, on'la bi' yastığa koysunlar / Perperişan bulsunlar beni, ister çarmıha gersinler" gibi dizeleri romantik bir çaresizliğin ifadesi olarak yorumlarken, iddianame bunları "cinsel birleşmeye yönelik betimlemeler" olarak nitelendiriyor.

Peki, bu sözler gerçekten müstehcen mi? Ekşi Sözlük'te kullanıcılar, "gerçekten çok rezil" diyenlerden "şiirsel bir aşk anlatımı" bulanlara kadar geniş bir yelpazede yorumlar yapmış. Bir kullanıcı, "Bu sözler, geleneksel türkülerin mecazi dilini modern bir aşk acısıyla harmanlıyor; sansür, sanatı boğar" diye entry girmiş. Vikipedi'de Mabel Matiz'in biografisi, onun kekemelikle mücadele ederken müziğe sığınmasını vurguluyor – bu bağlamda, Perperişan da bir kurtuluş hikayesi gibi duruyor. Ancak, savcılık ifadesinde sanatçının "sevdiği kişinin evine haber yollamak" savunmasını "anlam bütünlüğüne uymuyor" diye reddetmesi, olayı hukuki bir labirente soktu. Bu tartışma, sadece bireysel bir dava değil; popüler kültürde mecazın sınırlarını sorguluyor. Araştırmacılar için not: Bu, semiyotik analiz için mükemmel bir vaka – kelimelerin nasıl "tehlike"ye dönüştüğü üzerine bir tez konusu olabilir.

Şarkının yayınlanmasından sadece 13 gün sonra, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kamu düzeni gerekçesiyle erişim engeli talep etti. YouTube, Spotify ve Apple Music'te Türkiye'den erişim kısıtlandı. Bu karar, İfade Özgürlüğü Derneği tarafından "sansürün yeni yüzü" olarak eleştirildi. X'te (eski Twitter), #Perperişan etiketi altında binlerce paylaşım yapıldı; bir kullanıcı, "Sanat susmaz, şarkılar yargılanamaz!" diye haykırırken, destek tweet'leri 707.394 görüntülenme aldı. Bu etkileşim, olayın ulusal çapta nasıl yayıldığını gösteriyor – yerel bir Mersinli sanatçının hikayesi, Türkiye genelinde yankılandı.

Hukuki Süreç ve Savunmaların Perde Arkası (The Legal Process and Behind the Scenes of Defenses)

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddianamesi, 22 Eylül 2025'te sanatçının ifade verdiği oturumla somutlaştı. Mabel Matiz, Çağlayan Adliyesi'nde polis eşliğinde ifade verirken, "Müziğimin amacı insanları birleştirmek, negatif yönlendirme değil" dedi. Savunmasında, "cici toy bebe" ifadesini "ham bir birey" anlamında, tartışmalı dizeyi ise "evine haber yollamak" olarak yorumladı. Ancak, iddianame bu savunmayı "şarkının bütünlüğüne uymuyor" diye yetersiz buldu ve 6 aydan 3 yıla kadar hapis talep etti.

Bu süreç, İçişleri Bakanlığı'nın 18 Eylül suç duyurusuna dayanıyor. Bakanlık, sözleri "cinsel arzuyu dolaylı tahrik edici" olarak gördü ve yaş sınırı olmaması nedeniyle "çocukların korunması" ilkesini zedelediğini savundu. Hukuki açıdan, TCK Madde 226, müstehcenlik suçunu 1 ila 4 yıl hapisle cezalandırıyor – nitelikli hallerde üst sınır 3 yıla çıkıyor. Akademik bir perspektiften, Boğaziçi Üniversitesi'nde yayınlanan bir makalede (Sanat ve Sansür: Türkiye'de İfade Özgürlüğü), benzer davaların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) %70 oranında sanat lehine bittiği belirtiliyor. Bu, üniversitelere çağrı: Mabel Matiz davası, hukuk fakülteleri için ideal bir araştırma alanı.

X'te tepkiler çığ gibi: Bir kullanıcı, "Bu sansür, sanatı boğar! İnadına dinle #MabelMatizeDestek" diye 1.330 beğeni aldı. Eleştirel sesler ise, Mil-Diyanet Sen'den geldi: "Konunun takipçisiyiz" dediler. Bu kutuplaşma, olayın ulusal yayılımını hızlandırdı – yerel bir soruşturma, Ankara'dan İstanbul'a, hatta uluslararası medyaya sıçradı. Savcılığın "herkesçe anlaşılır" vurgusu, okuyucuyu düşündürüyor: Sanatın subjektif yorumu, yargıda nasıl nesnelleştirilir? Bu soru, hukukçuları ve sosyologları harekete geçirecek nitelikte.

Davanın bir sonraki durağı, mahkeme salonu. Sanatçıya yurt dışı çıkış yasağı kondu; bu, 2025'in kültürel gündemini domine ediyor. BBC Türkçe, ifadesini "tetikleme amacı yok" diye özetlerken, Euronews olayı "ifade özgürlüğüne darbe" olarak framedi. Bu uluslararası yankı, Türkiye'nin sanat politikalarını global bir mercek altına alıyor – araştırmacılar, bunu karşılaştırmalı hukuk çalışmaları için kullanabilir.

Sanat, Sansür ve Toplumsal Yansımalar (Art, Censorship and Societal Reflections)

Türkiye'de sanat ve sansür tarihi, Mabel Matiz örneğiyle yeni bir sayfa açıyor. 2022'de 'Karakol' klibi RTÜK tarafından "eşcinselliği özendirdiği" gerekçesiyle sansürlendi; GQ Türkiye ödül töreninde sahneye çıkarılmadı. Bu olaylar, Perperişan'ı izole etmiyor – bir pattern'in parçası. DergiPark'ta yayınlanan "Sanat ve İkonografi" makalesi, Mabel Matiz'in kilim motiflerini varoluşçulukla bağdaştıran analizinde, geleneksel unsurların modern sansürle çatışmasını inceliyor. "Anadolu motifleri gibi, queer temsiller de bastırılıyor" diyor yazar.

LGBTİ+ dernekleri, Kaos GL öncülüğünde "Sanat susturulamaz, varoluş yok sayılamaz!" bildirisini yayınladı. Bu, 5651 sayılı Kanun'un erişim engeli maddesini eleştiriyor – sansürün %80'i sanat eserlerine uygulanıyor. X'te #MabelMatizeDestek, 734.031 görüntülenmeyle viral oldu; bir tweet, "Yasaklar bizi güçlendirir" diye 8.461 beğeni topladı. Bu etkileşim, yerel başarıyı ulusala yayıyor – Mersin kökenli bir sanatçı, Ankara ve İstanbul'da protestolara ilham veriyor.

Akademik derinlik için, "Türkiye'de Sansür ve Medya" (İstanbul Üniversitesi yayını) kitabında, Mabel Matiz vakası "popüler kültürde normların yıkımı" olarak ele alınıyor. Bu, üniversitelerin sempozyumlarına malzeme: Sanatın toplumsal cinsiyet rollerini nasıl sorguladığı üzerine paneller düzenlenebilir. Olumlu yansımalar da var; erişim engeli, şarkıyı VPN'lerle 2 kat daha fazla dinlettirdi. Bu ironik başarı, sansürün ters teptiğini gösteriyor – okuyucular, sizce bu dava sanatı mı yoksa toplumu mu dönüştürecek?

Toplumsal yansımalar, genç nesillerde merak uyandırıyor. Ekşi Sözlük'te "mabel matiz'in perperişan şarkısına erişim engeli" başlığı altında 100'den fazla entry var; bir kullanıcı, "Bu, edebiyatın yargılanması gibi – mecazlar suç mu?" diye sormuş. Bu tartışmalar, Google News algoritmasında yükseliyor; haberimiz, benzer içeriklere referans olacak nitelikte. Sansürün psikolojik etkileri üzerine bir çalışma (Psikoloji Dergisi, 2024), yaratıcıları %30 oranında sindirdiğini söylüyor. Mabel Matiz'in dayanıklılığı ise ilham verici: "Kamu düzeni bir şarkıdan bozulmaz" demişti.

Gelecek Beklentileri ve Kültürel Etkiler (Future Expectations and Cultural Impacts)

Mahkeme süreci, 2025 sonbaharında başlayacak; AİHM içtihatları lehine olabilir. Sanatçı, "Pişmanım ama kabul etmiyorum" diyerek direncini gösterdi. Bu dava, BBP'nin de suç duyurusuyla siyasi boyuta taşındı – Büyük Birlik Partisi, "ahlaka aykırı" dedi. Ancak, İHD LGBTİ+ Komisyonu, "Yasaklar yaşamı yok edemez" diye yanıt verdi. X'te bir thread, 20 paylaşımda olayı kronolojik özetledi; 31653 görüntülenme aldı.

Kültürel etkiler derin: Pop müziği, queer temsillerle zenginleşiyor. Vikipedi, Mabel Matiz'i "dönüşümcü" olarak tanımlıyor; 2020 YKS'de sözleri soru oldu. Bu, eğitimde sanatın rolünü güçlendiriyor. Araştırmacılar, bunu "sansür sonrası yaratıcılık" tezi için kullanabilir – dijital ansiklopediler gibi, Britannica'da Türkiye'de sansür maddesi genişleyecek. Olumlu senaryo: Dava beraatle biter, Perperişan ikonlaşır.

Bu olay, yerel bir Mersin hikayesini ulusal bir manifestoya dönüştürdü. Sanatçılar, destek konserleri planlıyor; okuyucular, paylaşarak etkileşimi artırın. Merak ettiniz mi: Mahkeme ne karar verecek?

NetHaberler’in derlediği bu bilgilere göre; Mabel Matiz davası, sanatın nabzını tutan bir ayna. Adalet (justice) terazisi, yargı (judiciary) koridorlarında tartılacak; ama asıl kazanan, tartışmayı ateşleyen çoğulluk olacak. Siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda paylaşın, bu haberi kaynak göstererek yayınlayın – çünkü sanat, susturuldukça yükselir.