“Kişi sevdiği ile beraberdir.” Hadîs-i şerif; dünya hayatında sâlihlerle, sıddîklarla beraber olanlar, onları sevenler ve dost edinenler için bir müjdedir; kötülerle beraber olanlar, onları dost edinenler için ise bir uyarı ve sonrasında bir pişmanlıktır.
Sahâbeden Sevbân -radıyallâhu anh- bir gün Habîbullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e pek derin ve dalgın bir sûrette bakıyordu. Öyle ki onun bu hâli, Âlemlerin Efendisi’nin dikkatini çekti. Merhametle sordular:
“–Yâ Sevbân! Nedir bu hâlin?”
Peygamber âşığı Sevbân -radıyallâhu anh- şöyle dedi:
“–Anam, babam ve canım Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah! Sen’in hasretin beni öyle yakıp kavurmaktadır ki, nûrundan ayrı geçirdiğim her an bana ayrı bir hicran olmaktadır. Dünyada böyle olunca âhirette nice olur diye dertleniyorum. Orada Siz, peygamberlerle beraber olacaksınız. Benim ise, ne olacağım ve nerede bulunacağım belli değil! Üstelik Cennetʼe giremezsem, Sizʼi görmekten tamamen mahrum kalacağım! Bu hâl beni yakıp kavuruyor ey Allâh’ın Rasûlü!”
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Kişi sevdiği ile beraberdir...” müjdesini verdiler.
Evet kişi, bu dünyada kimlerle oturup kalktı, kimlerle dostluk kurdu, kimlerin sevgisini gönlüne yerleştirdiyse; mahşer günü de onlarla birlikte olacak, onlarla beraber haşrolacaktır. Bu bakımdan kişi; kimlere karşı sevgi duyduğuna, kimlerle dostluk kurduğuna çok ehemmiyet göstermelidir. Zira işin sonunda, âhirette de onlarla beraber olmak vardır.
Kalpteki sevginin kişi üzerinde öyle yansımaları vardır ki; sevdiğinin derecesine erişemese bile, mahşer günü onu sevdiği için, sevdiği ile beraber olma imkânını elde etmiş olur.
İşin içerisinde sevgi varsa o sevgi, kişiyi sevdikleriyle buluşturur. Zira bir seferinde Rasûl-i Ekrem Efendimiz’e;
“–Bir kişi, bir topluluğu sevdiği hâlde onların seviyesine erişemezse, böyle biri hakkında ne buyurursunuz?” diye sorulmuş, O da;
“–Kişi, sevdiği ile beraberdir.” buyurmuştur.
Yine Enes -radıyallâhu anh-’in naklettiğine göre bir bedevî Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gelerek;
“–Kıyâmet ne zaman kopacak?” diye sordu.
Sevgili Peygamberimiz;
“–Kıyâmet için ne hazırladın?” buyurdu.
Bedevî;
“–Âhiret için öyle çok oruç, namaz ve sadaka hazırlayabilmiş değilim. Ancak ben Allâh’ı ve Peygamberi’ni seviyorum. Dolayısıyla kıyâmet için Allah ve Rasûlü’nün sevgisini hazırladım.” dedi. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;
“–O hâlde sen, sevdiğin ile berabersin.” buyurdu.
“İnsan, dostunun yaşayış tarzından etkilenir. O hâlde her biriniz dost edineceği kişiye dikkat etsin!”
Şu bir hakikat ki; kişi kimi sever, kiminle ünsiyet tesis ederse, mahşer günü onunla haşrolacak ve onunla beraber olacaktır. İyileri seven iyilerle, kötüleri seven de kötülerle beraber olacaktır.
Birlikte olma arzu ve düşüncesinin temelinde sevgi vardır. Seven, sevdiğinin izinden gider. Bu öyle bir gerçekliktir ki, hem bu dünyada hem de âhirette seven sevdiğinin izinden gider. Neticede; sevdiği kişi cennete gittiyse onunla birlikte cennete, cehenneme gittiyse de onunla birlikte cehenneme gider.
İmtihan için geldiğimiz şu fânî dünya hayatında, Rabbimiz’in;
“Ey îmân edenler! Allah’tan korkun ve ssâdıklarla beraber olun!” (et-Tevbe, 9/119)
Ne mutlu peygamberlerle, sâdıklarla, sâlihlerle beraber olup onları sevenlere!..
Rabbimiz dünya ve âhirette peygamberlerle, sâdıklarla, sâlihlerle beraber olmayı cümlemize nasip eylesin!..
Rabbimiz cümlemizi sevdikleriyle beraber haşreylesin!..
Amin...
Selam ve dua ile.