28.10.2025 - NetHaberler | Özel Haber

NetHaberler’in edindiği bilgiye göre; Balkanlar’ın huzurlu incisi olarak bilinen Karadağ’da hafta sonu yaşanan trajik bir bıçaklama olayı, hızla büyüyerek uluslararası bir krize dönüştü. Başkent Podgorica’nın Zabjelo semtinde bir Karadağ vatandaşı, Türk vatandaşları tarafından bıçakla yaralandıktan sonra sokaklar öfke dolu protestolara sahne oldu. Bu şiddet olayları, onlarca Türk ve Azerbaycanlı’nın gözaltına alınmasıyla sonuçlandı. Üstelik, Karadağ Başbakanı Milojko Spajic’in duyurduğu kararla, Türk vatandaşları için yıllardır yürürlükte olan vize serbestisi geçici olarak askıya alındı. Peki, bu ani hamle iki ülke ilişkilerini nasıl etkileyecek? Detaylara birlikte göz atalım, zira bu kriz sadece bir sokak kavgasının ötesinde derin diplomatik yaralar açabilir.

Hafta sonu, Karadağ’ın başkenti Podgorica’da sular durulmuyor. Cuma gecesi saatler 23:00’ü gösterdiğinde, Zabjelo bölgesinde bir tartışma alevlendi. Yerel polis kaynaklarına göre, 25 yaşındaki bir Karadağ vatandaşı, bir grup Türk turisti tarafından darp edildi ve bıçakla yaralandı. Olayın tanıkları, tartışmanın bir kadınla ilgili basit bir anlaşmazlıktan çıktığını, ancak hızla şiddete dönüştüğünü belirtiyor. Yaralı genç, hastaneye kaldırılırken hayati tehlikesinin olmadığı açıklandı, fakat bu haber sakinleştirmek yerine öfkeyi körükledi.

Şiddet olayları Pazar gecesi zirveye ulaştı. Öfkeli kalabalık, Türk ve Azerbaycanlıların kaldığı bir binanın önünde toplandı. "Türk'ü öldür" sloganları atan gruplar, Türk işletmelerini hedef aldı; bazı dükkanlara taşlı saldırı düzenlendi. Polis, kalabalığın dağılmasını sağlamak için 36 kişilik bir baskın düzenledi ve toplam 45 Türk vatandaşı ile birkaç Azerbaycanlı’yı gözaltına aldı. Gözaltındakilerin çoğu, kumarhane ve gece kulüplerinde çalışan Türk göçmenler olarak kaydedildi. Bu görüntüler, sosyal medyada hızla yayıldı ve Karadağ’da "halk devriyeleri" (narodna patrola) oluşumuna yol açtı – yerel sakinlerin kendi mahallelerini koruma girişimi.

Bu kaos, sadece sokakları değil, iki ülke arasındaki hassas dengeleri de sarstı. Karadağ Cumhurbaşkanı Jakov Milatovic, Twitter’dan (X) sükunet çağrısı yaparak, "Şiddet hiçbir sorunu çözmez, diyalog yolunu seçelim" dedi. Ancak Başbakan Milojko Spajic’in tepkisi çok daha sert oldu. Pazar gecesi yaptığı açıklamada, "Bu olaylar, ülkemizin güvenliğini tehdit ediyor" diyerek acil önlem sinyali verdi. Acaba bu, bireysel bir suçun mı yoksa daha derin etnik gerilimlerin mi yansıması?

Olayın kökenine inelim: Tanık ifadelerine göre, tartışma bir Türk grubunun bir Karadağlı kadına taciz girişiminde bulunduğu iddiasıyla başladı. Kadınını savunan genç adam, önce yumruklarla darp edildi, ardından bıçak darbesiyle yere yığıldı. Polis raporları, üç Türk vatandaşının doğrudan şüpheli olduğunu doğruluyor. Ancak, gözaltına alınan 45 kişiden sadece birkaçı olayın faili; diğerleri, protestocuların öfkesinden korunmak için binaya sığınan masum göçmenler. Bu ayrım, krizi daha da karmaşık hale getiriyor – bireysel suç, kolektif bir cezaya mı dönüşüyor?

Ekşi Sözlük gibi platformlarda kullanıcılar, "Birkaç kendini bilmezin hatası yüzünden binlerce Türk turistin mağduriyeti" diye yorum yapıyor. Bazıları ise, Karadağ’ın AB üyelik sürecinde Türk göçmenlere karşı önlem almak zorunda kaldığını savunuyor. Gerçekten de, Wikipedia’daki Karadağ-Türkiye ilişkileri maddesinde, bu olay 5 Ekim’de başlayan gerilimlerin doruk noktası olarak not düşülmüş – erken duyurulara rağmen, hafta sonu patlak verdi.

Pazartesi sabahı erken saatlerde, Milojko Spajic Twitter’dan (X) bombayı patlattı: "Yarın acil prosedürle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için vizesiz seyahat geçici olarak kaldırılacak." Bu karar, 2009’dan beri süren vize serbestisi anlaşmasını rafa kaldırıyor. Spajic, ekledi: “Ekonomik ilişkileri korumak için Türkiye ile müttefiklik ruhunda görüşmelere başlayacağız.” Ama bu yumuşak ton, gerçeği gizleyemiyor – Karadağ, Türk mafyası ve kaçak göçmen suçlamalarıyla dolu bir ortamda hareket ediyor.

Bu hamle, iki ülke turizmini vuracak. Yıllık 8.000’e yakın Türk şirketi Karadağ’da faaliyet gösteriyordu; şimdi 8.000’i aşkın işyeri kapatma riskiyle karşı karşıya. Euronews ve Reuters gibi kaynaklar, kararın AB baskısıyla hızlandırıldığını öne sürüyor – Karadağ, 2026’nın ilk çeyreğinde tam üye olmayı planlıyor ve Schengen kurallarına uyum şart. X’te (Twitter) #KaradagVize etiketiyle binlerce paylaşım var; bazıları "Türk pasaportu değersizleşiyor" diye hayıflanırken, diğerleri "Suçun şahsiliği ilkesi nerede?" diye soruyor.

Dışişleri Bakanlığı’ndan henüz resmi bir yanıt gelmedi, ama diplomatik kaynaklar, Ankara’nın "karşılıklılık" ilkesini masaya koyacağını fısıldıyor. Peki, bu kriz tatil planlarınızı bozdu mu? Yoksa daha büyük bir diplomatik fırtınanın habercisi mi?

Vize serbestisinin askıya alınması, sadece bireysel gezginleri değil, Karadağ ekonomisini de sarsacak. Türk turistler, 2024’te 500.000 ziyaretle rekor kırmıştı – şimdi vize masrafları ve belirsizlik, bu rakamı eritecek. Yerel işletmeler, "Türk müşterilerimiz olmadan ayakta kalamayız" diye yakınıyor. Öte yandan, Türk tarafında öfke kabarıyor; bazı X kullanıcıları, "Alman baskısı altında eziliyorlar" iddiasını dillendiriyor.

Krizin gölgesinde, diyalog kapısı aralık. Spajic’in "iş birliği" vaadi, umut verici olsa da, Karadağ polisi güvenlik önlemlerini artırdı: Türk saldırı planları yapan 5 kişiyi daha gözaltına aldı. Türkiye’den uçuşlar kısıtlanmadı, ama vize başvuruları patladı. Uzmanlar, bu olayın Karadağ-Türkiye ilişkilerinde dönüm noktası olabileceğini söylüyor – Osmanlı mirasından kalan dostluk, modern suç dalgalarıyla test ediliyor.

X’teki tartışmalarda, "Türk mafyası" suçlamaları öne çıksa da, Ekşi Sözlük yazarları bireysel sorumluluğu vurguluyor: "Birkaç kopuk, bütün toplumu lekeliyor." AB süreci, vizenin kalıcılaşmasını hızlandırabilir, ama Ankara’nın tepkisi belirleyici olacak. Sizce bu kriz nasıl çözülür? Diplomatik bir zafer mi, yoksa turizmin sonu mu?

NetHaberler.Com’un derlediği bu bilgilere göre; Karadağ’daki bu fırtına, şiddet olayları ve vize serbestisi tartışmalarını aylarca gündemde tutacak gibi. Siz ne düşünüyorsunuz? Bu karar adil mi, yoksa aşırı mı? Yorumlarda paylaşın, birlikte tartışalım – belki bir okuyucumuzun fikri, yeni bir bakış açısı getirir!