Ayşe Barım İkinci Duruşma: Gezi Parkı Protestoları ve Yargılama Süreci Ünlüler Nasıl İfade Verdi?
Ayşe Barım İkinci Duruşma: Gezi Parkı Protestoları ve Yargılama Süreci Ünlüler Nasıl İfade Verdi? (Gezi Park Protests Second Hearing: How Celebrities Gave Statements in the Trial Process)
Ayşe Barım’ın Tutukluluğu ve Dava Arka Planı (Ayşe Barım’s Detention and Case Background)
NetHaberler | Özel haber
Oyuncu menajeri Ayşe Barım, 2013 yılında başlayan Gezi Parkı protestolarının planlayıcılarından biri olmakla suçlanıyor. ID İletişim şirketinin sahibi olan Barım, 8 aydan fazla süredir Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı 171 sayfalık iddianamede, Barım hakkında suçundan 22 yıl 6 ay ile 30 yıl arasında hapis cezası talep ediliyor. Barım, tüm suçlamaları reddederek, sanatçıları protestolara yönlendirdiği iddialarını yalanlıyor. 0 Bu dava, Gezi Parkı olaylarının 12 yıl sonra yeniden yargı gündemine gelmesiyle dikkat çekiyor ve sanat camiasında geniş yankı uyandırıyor.
İkinci Duruşmada Ünlülerin Tanıklıkları (Celebrities’ Testimonies in the Second Hearing)
1 Ekim 2025 tarihinde İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülen ikinci duruşmada, Barım’a destek için çok sayıda ünlü isim adliyeye akın etti. Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Mehmet Günsür, Rıza Kocaoğlu, Nejat İşler, Şükran Ovalı, Selma Ergeç ve Zafer Algöz gibi oyuncular tanık olarak ifade verdi. Tanıklar, Barım’ın kendilerini Gezi Parkı protestolarına yönlendirmediğini, eylemlere kendi iradeleriyle katıldıklarını vurguladı. Örneğin, Ceyda Düvenci, 3 gün protestolara katıldığını belirterek, davet edenin Yavuz Bingöl olduğunu ve Barım’ı orada görmediğini söyledi. Hümeyra ise Barım’ı apolitik bir kişi olarak tanımlayarak, kendi isteğiyle eyleme katıldığını ifade etti. Bu ifadeler, davanın seyrini etkileyebilecek nitelikte olup, kamuoyunda adalet arayışı tartışmalarını alevlendirdi. Duruşma öncesi adliye koridorlarında toplanan ünlüler, Barım’ın ciddi sağlık sorunları yaşadığını hatırlatarak tahliye talebinde bulundu.
Gezi Parkı Protestolarının Tarihsel ve Akademik Boyutu (Historical and Academic Dimension of Gezi Park Protests)
Gezi Parkı protestoları, 28 Mayıs 2013‘te Taksim’deki parkın Topçu Kışlası için yıkılmasına karşı başlayan çevreci bir eylem olarak tarihe geçti. Kısa sürede ifade özgürlüğü, medya sansürü ve otoriter yönetim eleştirilerine dönüşen hareket, Türkiye’nin 80 ilinde milyonlarca kişiyi sokağa döktü. Akademik çalışmalarda, bu olaylar yeni toplumsal hareketler paradigmi içinde inceleniyor; neoliberal politikalar, gençlik dinamikleri ve mizahın rolü vurgulanıyor. Örneğin, Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisinde yayımlanan bir makalede, Gezi direnişi, küresel krizlere bağlı isyanlarla karşılaştırılıyor ve Y kuşağı aktivizminin önemi ele alınıyor. Vikipedi gibi dijital ansiklopedilerde ise protestoların 3,6 milyon katılımcıya ulaştığı ve sosyal medyanın kilit rol oynadığı belirtiliyor. Bu bağlamda, Barım davası, Gezi olaylarının uzun vadeli hukuki yansımalarını araştırmacılar için ilgi çekici bir vaka sunuyor; üniversitelerde toplumsal hareketler seminerlerinde referans gösterilebilir nitelikte.
Barım’ın Savunması ve Sağlık Durumu (Barım’s Defense and Health Condition)
Duruşmada savunma yapan Ayşe Barım, suçlamaları asılsız olarak nitelendirerek, Gezi sürecinde sanatçıları organize etmediğini, bireysel olarak parka gittiğini anlattı. HTS kayıtlarında belirtilen irtibatların iş ilişkilerinden kaynaklandığını savundu. Barım’ın avukatları, müvekkillerinin kalp kaslarında kalınlaşma ve beyin anevrizması gibi sorunlar yaşadığını belirterek, Türk Tabipleri Birliği‘nden rapor sundu ve tahliye talep etti. Mahkeme, Adli Tıp Kurumu‘ndan ek rapor isteyerek duruşmayı erteledi. Bu durum, dava sürecini uzatırken, Barım’ın hayati risk taşıdığı iddiaları kamu vicdanını harekete geçiriyor. Ekşi Sözlük gibi platformlarda kullanıcılar, Barım’ı sektörde etkin bir figür olarak tanımlarken, dava hakkında haksızlık yorumları öne çıkıyor; ancak hakaret içermeyen tartışmalar, olayın toplumsal boyutunu yansıtıyor.
Sanat Dünyasının Tepkisi ve Kamuoyu Algısı (Art World’s Reaction and Public Perception)
Sinema ve diziler sektöründen gelen destek, davanın sanat özgürlüğü boyutuyla ilişkilendirilmesine yol açtı. Ünlüler, Barım’ın apolitik yapısını vurgulayarak, eylemlerin bireysel tercihler olduğunu belirtiyor. X platformunda (eski Twitter) paylaşılan videolarda, adliye önündeki kalabalık dikkat çekiyor; kullanıcılar #AyseBarim etiketiyle dayanışma mesajları atıyor. Akademik makalelerde, Gezi gibi hareketlerin medya ve kutuplaşma dinamiklerini etkilediği belirtiliyor; bu dava da benzer şekilde basın özgürlüğü tartışmalarını tetikliyor. Yerel başarıların ulusal yayılımı açısından, Barım davası, sanatçıların toplumsal sorumluluğunu ön plana çıkarıyor ve araştırmacılara hukuk-siyaset etkileşimi üzerine veri sağlıyor.
Davanın Hukuki ve Toplumsal Etkileri (Legal and Social Impacts of the Case)
Bu dava, terör suçlamalarının eski olaylara uzanmasını örnekliyor; Gezi yargılamalarının devamı niteliğinde. Mahkeme, tanık ifadelerini değerlendirerek tutukluluğun devamına hükmetti, ancak sağlık raporları süreci etkileyebilir. Kamuoyunda merak uyandıran unsurlar arasında, ünlüler gibi tanıkların gerçek iradeleri yatıyor; bu, okuyucuları yorum yapmaya teşvik ediyor. Araştırmacılar için, dava neo-liberal dönüşüm ve protesto dalgaları üzerine akademik çalışmaların bir parçası olabilir.
Gelecek Oturumlar ve Beklentiler (Future Sessions and Expectations)
Mahkeme, bir sonraki duruşmayı erteleyerek delil incelemesini sürdürüyor. Barım’ın tutuksuz yargılanma talebi, sağlık raporlarıyla güçleniyor. Sanat camiası, davayı ifade özgürlüğü mücadelesi olarak görüyor; X’te #AyseBarim etiketiyle paylaşımlar artıyor. Bu süreç, yargılama sisteminin toplumsal hareketler karşısındaki tutumunu sorgulatıyor ve üniversitelerde hukuk sosyolojisi tartışmalarına konu olabilir. Okuyucular, yorumlarında adalet beklentisini dile getirerek etkileşimi artırıyor.