Akın Gürlek Kimdir? İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hakkında Merak Edilenler

Akın Gürlek Kimdir? (Who is Akın Gürlek?) İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı (Istanbul Chief Public Prosecutor) Hakkında Merak Edilenler (Curiosities About)

NetHaberler | Özel haber

Türkiye’nin yargı (judiciary) sisteminde son yıllarda en çok konuşulan isimlerden biri olan Akın Gürlek (Akin Gurlek), İstanbul’un devasa adalet mekanizmasının başında yer alıyor. 1982 doğumlu bu Nevşehirli hukukçu, kariyer basamaklarını hızla tırmanarak Adalet Bakanlığı (Ministry of Justice) Bakan Yardımcılığı’ndan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Istanbul Chief Public Prosecutor’s Office)’na uzanan bir yolculuk yaptı. Peki, Akın Gürlek kimdir? Hangi davalarda kritik kararlar verdi? Son dönemde CHP (CHP) Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın’ın paylaşımıyla alevlenen tartışmalar, onun adını yeniden gündeme taşırken, kamuoyunda “Bu isim yargıdaki dengeleri nasıl etkiliyor?” sorusu yankılanıyor. Bu haberimizde, Gürlek’in biyografisinden kariyerine, eleştirilerden destekçilere kadar her detayı, resmi kaynaklar ve güncel gelişmelerle ele alacağız. Hazır mısınız, yargıdaki bu gizemli figürün perde arkasını keşfetmeye?

Akın Gürlek’in Erken Yaşamı ve Eğitimi (Early Life and Education of Akın Gürlek)

Nevşehir’in mistik coğrafyasında, Kapadokya’nın peri bacaları altında 1982 yılında dünyaya gelen Akın Gürlek, Anadolu’nun toprak kokulu bir ailesinin çocuğu olarak büyüdü. Aslen Nevşehirli olan Gürlek, çocukluğunu bu tarihi şehirde geçirerek, disiplinli bir eğitim hayatına adım attı. Lise yıllarından itibaren hukuk tutkusuyla tanınan Gürlek, İstanbul’un kalabalık ritmine 2005 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezuniyetiyle uyum sağladı. Bu prestijli fakülte, onun için sadece bir diploma değil, adaletin temellerini sorguladığı bir laboratuvar oldu.

Mezuniyet sonrası stajını başarıyla tamamlayan Gürlek, hâkimlik mesleğine adım attı. İlk görev yerleri Anadolu’nun çeşitli il ve ilçeleriydi; burada, küçük mahkemelerin yoğun temposunda pratik deneyim kazandı. Vikipedi gibi dijital ansiklopedilerde de yer alan bu dönem, onun yargı kariyerinin temel taşlarını döşedi. Akademik makalelerde Türk yargı sisteminin yerel düzeydeki işleyişini inceleyen çalışmalar, Gürlek gibi genç hâkimlerin bu aşamada karşılaştığı zorlukları vurguluyor – örneğin, kırsal bölgelerde adaletin erişilebilirliği üzerine yazılmış bir makalede, benzer profildeki hukukçuların “yerel dinamiklere uyum” becerisi övülüyor. Gürlek de tam bu profile uyuyor: Nevşehir kökenli bir hâkim olarak, Anadolu yargısının ulusal çapta standartlaşmasına katkı sağlayan bir figür.

Akın Gürlek’in Yargı Kariyerindeki Yükselişi ve Önemli Görevleri (Rise in Judicial Career and Important Positions of Akın Gürlek)

Akın Gürlek‘in hâkimlik yolculuğu, 2005’ten itibaren Türkiye’nin farklı köşelerinde geçti. Çeşitli il ve ilçelerde görev yaparak, adaletin yerel yüzü olmayı başardı. 2018-2022 yılları arasında İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi ve ardından 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na yükseldi. Bu dönem, onun kariyerinde dönüm noktasıydı; zira İstanbul gibi bir metropolde ağır ceza dosyaları, ulusal gündemi belirleyen nitelikte.

Nisan 2021’de Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından birinci sınıf hâkime terfi eden Gürlek, kısa süre sonra 2 Haziran 2022’de Adalet Bakan Yardımcısı oldu. Bu atama, Danıştay üyeliğine seçilen Uğurhan Kuş’un yerine gerçekleşti ve Gürlek’i yargı hiyerarşisinin üst kademelerine taşıdı. Bakan Yardımcılığı sırasında, dijital dönüşüm projeleri ve reform çalışmalarında aktif rol aldı – örneğin, Adalet Bakanlığı’nın resmi sitesinde vurgulanan gibi, yargı süreçlerinin hızlandırılmasına katkı sağladı. Bu görev, onun yerel başarılarını ulusal çapta yayma fırsatıydı; Anadolu’daki hâkimlik deneyimlerini, bakanlık politikalarına entegre ederek, adaletin erişilebilirliğini artırdı.

8 Ekim 2024’te ise HSK kararıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na atandı. Bu atama, Türkiye’nin en kalabalık şehrinin adalet yükünü sırtlanan bir pozisyon. Görevine başladığı gün, İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun’un karşıladığı tören, medyada geniş yer buldu. Kariyerindeki bu sıçrama, Gürlek’i “hukukun cesur yüzü” olarak tanımlayan destekçileriyle, “siyasi davaların mimarı” diye eleştiren muhalifler arasında bir köprü kurdu. Peki, hangi davalar bu tartışmaları tetikledi? Gelin, en merak uyandırıcı kısma geçelim – Gürlek’in yönettiği dosyalar, yargı tarihine not düşen kararlarla dolu.

Düşünün: Bir hâkim, Hrant Dink davasından Barış Akademisyenleri’ne uzanan bir yelpazede karar verirken, ne tür baskılarla karşılaşıyor? Bu, üniversitelerdeki hukuk araştırmacılarının da odaklandığı bir konu.

Akın Gürlek’in Yönettiği Tartışmalı Davalar ve Kararlar (Controversial Cases and Decisions Managed by Akın Gürlek)

Akın Gürlek‘in kariyeri, sadece idari yükselişle sınırlı değil; yönettiği davalar, Türk yargısının son on yılını şekillendiren nitelikte. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı sırasında, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) davasında tahliye kararını iptal ederek, sanıklara 3 ila 18 yıl arasında hapis cezaları verdi. Selçuk Kozağaçlı gibi isimlerin yeniden tutuklanması, bu kararın yankılarını artırdı. Benzer şekilde, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisi nedeniyle yargılanan Şebnem Korur Fincancı’ya 2 yıl 6 ay hapis cezası çıkardı – erteleme veya HAGB uygulanmadı.

Daha geniş bir yelpazede, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a “terör örgütü propagandası” suçundan 4 yıl 8 ay, Sırrı Süreyya Önder’e ise 3 yıl 6 ay hapis verdi. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun sosyal medya paylaşımları nedeniyle 9 yıl 8 ay hapis cezası, siyasi yasak getirmesiyle gündeme bomba gibi düştü. Sözcü Gazetesi çalışanlarının FETÖ bağlantısı iddialarıyla yargılandığı dosyada da cezalar yağdı. En tartışmalı kararlarından biri, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Enis Berberoğlu hakkındaki ihlal kararını uygulamamasıydı; bu tutum, dönemin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından “Yeni Zekeriya Öz” benzetmesiyle eleştirildi. Gürlek, buna karşılık 75 bin TL’lik tazminat davası açtı ama kaybetti.

Hrant Dink suikastı davasında heyet başkanı olarak, cinayetin FETÖ hedefleri doğrultusunda işlendiğine hükmetti – bu karar, yargı camiasında takdir topladı. Can Dündar’ın gayrimenkullerine el koyma emri ise basın özgürlüğü tartışmalarını alevlendirdi. Barış Akademisyenleri davalarında imzacılara verilen cezalar, uluslararası raporlarda da yer aldı. Akademik literatürde, Türk yargısının “siyasi davalar” boyutu üzerine yazılmış makaleler – örneğin, Google Scholar’da erişilebilir “Turkish Judiciary and Political Trials” başlıklı çalışmalarda – Gürlek gibi hâkimlerin rollerini analiz ediyor. Bu kararlar, yerel mahkemelerin ulusal politikaları nasıl yansıttığını gösteriyor; Gürlek’in yaklaşımı, “hızlı ve kararlı adalet” olarak yorumlanıyor.

Ama eleştiriler de boş durmuyor: Muhalefet, Gürlek’i “AKP’nin yargıdaki aparatı” diye nitelendiriyor. Destekçiler ise “Tam bir devlet adamı. Gürlek devket düşmanlarına karşı cesur bir duruş sergiledi” diyor.

Son Dönem Gelişmeleri: Cem Aydın Soruşturması ve Siyasi Yankılar (Recent Developments: Cem Aydın Investigation and Political Echoes)

2025’in Ocak ayı, Akın Gürlek‘in adını zirveye taşıdı. 20 Ocak’ta CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın, sosyal medyada “Seyyar Giyotin’in Anatomisi: Akın Gürlek” başlıklı videoyu paylaştı. Videoda, CHP lideri Özgür Özel’in Gürlek’e “seyyar giyotin” benzetmesi yer alıyordu. Bu paylaşım, “kamu görevlisine hakaret” ve “terörle mücadele eden kişileri hedef gösterme” suçlamalarıyla soruşturmaya dönüştü. Aydın, gözaltına alınıp ifade verdi; yurtdışı çıkış yasağı ve haftada üç gün imza şartıyla serbest bırakıldı.

Soruşturma, hızla büyüdü: Aydın hakkında 2 yıl 2 aydan 5 yıl 4 aya kadar hapis ve siyasi yasak istendi. 15 Eylül 2025’teki üçüncü duruşma, 28 Kasım’a ertelendi – X’te (eski Twitter) yüzlerce paylaşım, “Adalet mi, intikam mı?” tartışmasını alevlendirdi. Gürlek, buna karşılık Aydın’a 100 bin TL manevi tazminat davası açtı; dilekçede “haksız ithamlar sonucu yaşadığı üzüntü” vurgulandı. Bu süreç, Ekrem İmamoğlu’nu da sardı: 20 Ocak’ta Gürlek’e yönelik sözleri nedeniyle “tehdit ve hakaret”ten 7 yıl 4 ay hapis istemiyle dava açıldı. İmamoğlu’nun “Başsavcı sana söylüyorum, evlatlarını bile bu muamelelerden kurtaracağız” ifadesi, iddianamede “mağdur” sıfatıyla Gürlek’i gösterdi.

Özgür Özel de nasibini aldı: Haziran ve Ağustos 2025’te Gürlek’e yönelik miting konuşmaları nedeniyle üç soruşturma. Beyoğlu mitinginde “suç icat etmeye çalışan Akın Gürlek’e diyorum ki…” demesi, “hakaret ve tehdit” olarak nitelendi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Yargıya tehdit kabul edilemez” derken, Erdoğan “Kimse yargı camiamıza parmak sallayamaz” diye sahiplendi. X’te son arama sonuçları, #AkınGürlek etiketi altında binlerce tweet gösteriyor: Bazıları “Cesur savcı” diyor, diğerleri “Siyasi baskı aracı”. Bu olaylar, İBB (IMM) soruşturmalarını (kent uzlaşısı, operasyonlar) da etkiledi; Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması gibi gelişmeler, Gürlek’in imzasını taşıyor.

Bu siyasi fırtına, yargının rolünü sorgulatıyor: Bir başsavcı, muhalefetin hedefi olurken, nasıl tarafsız kalır? Üniversite araştırmacıları için altın değerinde bir vaka – kaynak göstererek paylaşın, tartışmayı genişletin!

Akın Gürlek Hakkındaki Kamuoyu Görüşleri ve Akademik Yansımalar (Public Opinions on Akın Gürlek and Academic Reflections)

Akın Gürlek denince, görüşler ikiye ayrılıyor. Destekçiler – iktidara yakın medya ve X kullanıcıları – onu “devlet düşmanlarının üzerine giden hukukçu” olarak övüyor. Örneğin, Haber7 ve Yeni Şafak gibi kaynaklarda, kariyerindeki hızlı yükseliş “liyakat örneği” diye sunuluyor. Eleştirmenler ise Bianet ve Medyascope’ta, “siyasi davaların seyyar giyotini” diyor; ÇHD, Kaftancıoğlu ve Demirtaş kararları, “muhalifleri susturma aracı” olarak görülüyor.

Wikipedia’da nötr bir özet var: Gürlek’in davaları, yargı etiği tartışmalarını tetikliyor. Ekşi Sözlük’te (hakaret içermeyen entry’lerden) bir yorum: “Yerel hâkimlikten bakan yardımcılığına uzanan nadir örneklerden; ama kararları hep tartışmalı.” Şikayetvar gibi platformlarda doğrudan yorum yok, zira bireysel şikayet odaklı. Akademik tarafta, Google Scholar’da “Turkish Judiciary” aramalarında, Gürlek’e doğrudan atıf az; ama genel makaleler (örneğin, Ziya Öniş’in “Turkish Politics” çalışmaları), yargıdaki siyasi etkiyi inceliyor. Bir makalede, benzer hâkim profillerinin “sistem entegrasyonu”nu sağladığı belirtiliyor – Gürlek, bu tezin canlı örneği.

Bu çeşitlilik, Gürlek’i araştırmacıların radarına sokuyor: Hukuk fakültelerinde seminer konusu olabilir. Yerel başarılarının ulusal yayılımı, Anadolu yargısının İstanbul’a taşınması gibi – ilham verici değil mi?

Akın Gürlek’in Kişisel Hayatı ve Gelecek Beklentileri (Personal Life of Akın Gürlek and Future Expectations)

Yoğun temposuna rağmen, Akın Gürlek evli ve bir çocuk babası. Aile hayatı hakkında resmi kaynaklar dışında fazla detay yok; ama Adalet Bakanlığı sitesinde vurgulanan gibi, “sade bir profil” çiziyor. Nevşehir kökleri, onun mütevazı yanını yansıtıyor – belki de bu, kariyerindeki istikrarın sırrı.

Gelecekte ne olur? İBB yolsuzluk soruşturmaları (5 milyar dolarlık kredi iddiaları) ve Aziz İhsan Aktaş dosyası, Gürlek’in önündeki en büyük sınavlar. Eylül 2025’te “100 yılın en büyük yolsuzluk dosyası” demesi, kararlılığını gösteriyor. Etkin pişmanlık yasası vurgusuyla, “Baskı yapmıyoruz, tam tersi baskı görenler etkin pişmanlık isteyenler” ifadesi, süreci şeffaflaştırma çabası. Bu dosyalar, onun mirasını belirleyecek – adalet mi, tartışma mı?