Halk TV, Osmanlı padişahı II. Abdülhamid’in beşinci kuşak torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu hakkında yayınladığı haberde, Osmanoğlu’na ait kişisel bilgileri ve telefon numarasını izinsiz paylaşarak KVKK ihlali yaptığı iddialarıyla gündeme geldi. Gelen yoğun tepkiler üzerine kanal, haberi hızla kaldırarak geri adım attı. Bu olay, hem medya etiği hem de kişisel verilerin korunması tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

NETHABERLER.COM - ÖZELHABER

Konuyla ilgili Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu NetHaberler'e bir açıklama yaptı. İşte o basın duyurusu;

BASIN AÇIKLAMASI

Son günlerde şahsıma yönelik olarak gündeme getirilen

Sahte diploma, Evrakta sahtecilik ve benzeri mesnetsiz iddiaları kesin bir dille reddediyor; bu iftira kampanyasını aziz milletimizin vicdanına ve Türk yargısına havale ediyorum.

Vatandaşlarımızın kişisel verilerini çalıp yurt dışına satanlar, bu verilerle sahte belgeler düzenleyenler ve milletin istikbalini diploması dahi şaibeli isimlere teslim etmeye çalışan odakların bu saldırıları ne bizim için ilktir ne de ecdadımıza yabancıdır.

Cennetmekân Abdülhamid Han’a “Kızıl Sultan” diyen Theodor Herzl’in torunları, bugün de aynı niyetle hıyanetlerine devam etmektedir. Şahsıma ve aileme yönelik bu çirkin saldırılar; esasen şanlı mazimize ve köklü medeniyet mirasımıza yöneliktir.

Ama bilin: Ne iftiranız yeter ne algınız tutar! Kişisel verilerimi kullanarak adımı taşıyan sahte belgeler üreten ve bu organizasyonun içinde yer alan herkes hakkında, Türk Ceza Kanunu’nun 136. maddesi ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde avukatım aracılığıyla suç duyurusunda bulunulmuştur.

Ayrıca bu iftira ve karalama içeriklerinin bulunduğu dijital haberlerin ve sosyal medya paylaşımlarının erişime engellenmesi ve içeriğin tamamen kaldırılması amacıyla Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile İstanbul Sulh Ceza Hâkimliği nezdinde gerekli yasal başvurular tarafımızca yapılmıştır. Bu süreç yalnızca şahsıma değil; kamu düzenine, kişilik haklarına, özel yaşama ve hukuka karşı işlenen organize bir saldırının ifşasıdır.

Hiçbir kişi ya da yapı, kamuoyunu yanıltma, kişisel verileri ifşa etme ve sahte belgelerle insanların itibarını hedef alma cüreti karşısında cevapsız kalmayacaktır.

Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu

Halk TV, Osmanlı padişahı II. Abdülhamid’in beşinci kuşak torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu hakkında yayınladığı bir haberde, Osmanoğlu’na ait kişisel bilgileri ve telefon numarasını izinsiz paylaşarak KVKK ihlali yaptığı iddialarıyla gündeme geldi. Gelen yoğun tepkiler üzerine kanal, haberi hızla kaldırarak geri adım attı. Bu olay, hem medya etiği hem de kişisel verilerin korunması tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

1979 yılında İstanbul’da doğan Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, Osmanlı hanedanının günümüzdeki temsilcilerinden biridir. II. Abdülhamid’in beşinci kuşak torunu olan Osmanoğlu, Devleti Aliye Ocakları Derneği Kurucu Başkanı olarak bilinir ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla dikkat çeker. Osmanoğlu, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirası ve Türkiye’nin mevcut politikaları hakkında sıkça görüşlerini paylaşmaktadır. Ayrıca, “Cumhur İttifakı” ve “Terörsüz Türkiye” politikalarına destek verdiğini kamuoyuyla paylaşmıştır.

Halk TV, 22 Temmuz 2025 tarihinde yayınladığı bir haberde, Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu’nun kişisel bilgilerini, özellikle cep telefonu numarasını, izinsiz bir şekilde kamuoyuyla paylaştı. Bu durum, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) kapsamında ciddi bir ihlal olarak değerlendirildi. Osmanoğlu, yaptığı açıklamada, bu paylaşımın bir itibarsızlaştırma kampanyası olduğunu ve kişilik haklarına yönelik bir saldırı teşkil ettiğini belirtti. Ayrıca, haberde yer alan bilgilerin manipülatif ve iftira niteliği taşıdığını ifade etti.

Gelen tepkiler üzerine Halk TV, haberi hızla kaldırarak geri adım attı. Ancak bu durum, kanalın medya etiği ve kişisel veri güvenliği konusundaki yaklaşımını sorgulatan bir tartışma başlattı. Osmanoğlu, Halk TV hakkında kişisel veri ihlali gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu ve haberin erişime engellenmesi için başvuruda bulundu.

Osmanoğlu, iddialara karşılık doğrudan bir yalanlama getirmezken, haberin kişisel verilerini ihlal ettiğini ve bir fişleme girişimi olduğunu savundu. Kendisine ait internet sitesinde, tarih eğitiminde “yalan tarih” anlatıldığı için kötü notlarla cezalandırıldığını iddia eden Osmanoğlu, bu tür haberlerin kendisini hedef aldığını belirtti.

Halk TV’nin haberi kaldırması, sosyal medyada ve kamuoyunda geniş yankı buldu. Bazı kesimler, kanalın KVKK ihlali nedeniyle hızlı bir şekilde geri adım attığını ve bu durumun medya kuruluşlarının kişisel veri güvenliğine daha fazla özen göstermesi gerektiğini gösterdiğini savundu. Öte yandan, Osmanoğlu’nun destekçileri, Halk TV’nin haberi “fişleme” amacıyla yayınladığını ve bu durumun basın etiğine aykırı olduğunu öne sürdü.

Sosyal medyada, özellikle X platformunda, olayla ilgili farklı görüşler dile getirildi. Bazı kullanıcılar, Halk TV’nin haberin kaldırılmasıyla sorumluluk aldığını belirtirken, diğerleri kanalın özür dilemesi gerektiğini savundu. Osmanoğlu’nun suç duyurusu ve erişim engelleme talebi, konunun hukuki boyutunun da devam ettiğini gösteriyor.

Bu olay, Türkiye’de kişisel verilerin korunması ve medya etiği konularını bir kez daha gündeme getirdi. KVKK, bireylerin özel bilgilerinin izinsiz paylaşılmasını ciddi bir ihlal olarak değerlendiriyor ve bu tür durumlarda hem idari hem de cezai yaptırımlar uygulanabiliyor. Halk TV’nin bu olayda geri adım atması, medya kuruluşlarının kişisel veri güvenliği konusunda daha dikkatli olması gerektiğini ortaya koydu.

Ayrıca, Osmanoğlu’nun Osmanlı hanedanı mensubu olması ve siyasi duruşu, haberin daha fazla dikkat çekmesine neden oldu. Medya kuruluşlarının, özellikle hassas konularda, haber yaparken etik kurallara ve yasal düzenlemelere uyması gerektiği bir kez daha vurgulandı.

Halk TV’nin Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu hakkında yayınladığı haber, KVKK ihlali iddiaları soruşturmasıyla gündeme geldi. Kanalın, gelen tepkiler üzerine haberi kaldırması, medya etiği ve kişisel veri güvenliği konularında önemli bir tartışma başlattı. Osmanoğlu’nun suç duyurusu ve erişim engelleme talebi, konunun hukuki boyutunun devam ettiğini gösteriyor. Türkiye’de medya ve kişisel veri güvenliği arasındaki denge, bu olayla bir kez daha sorgulanır hale geldi.