Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ALİ ERİLLİ, RECEP TAYYİP ERDOĞAN HAKKINDA Kİ GÖRÜŞLERİNİ ANLATTI

Köklü STK’ların kurucu başkanlığını

Köklü STK’ların kurucu başkanlığını yapan hayırsever iş insanı Ali Erilli, Eskimeyen dostu Recep Tayyip Erdoğan hakkında ki yapılan yorumlara karşın, bir dizi değerlendirmede bulundu.

İŞTE O DEĞERLENDİRME;

Hatasız kul olmaz.
Recep Tayyip Erdoğan da bir kul, bir insan; onun da kuşkusuz birçok hataları ve kusurları var. Bizler 3-5 kişilik bir aileyi, 8-10 kişilik bir işyerini idare ederken bile zorlanırken, R.T.Erdoğan 85 milyonu idare ediyor.

Üstelik Kıbrıs, Azerbaycan, Libya, Suriye, Filistin ve daha nice İslam ve Mazlum coğrafya insanının kaderi de çabası. Bir insanın aynı anda herkesi mutlu, memnun etmesi imkânsız. İstekleri pek tabii sınırsız olan bu kadar büyük bir topluluğun beklentilerinin tümü karşılanamaz.
Siyasetin esas amacı burada devreye girer; Azami insanı mutlu edebilmek, diğerlerini de mümkün olduğunca mutsuz etmemek.
Erdoğan 21 yıldır kesintisiz ülkeyi idare ediyor.

Hem de ne ülke!
Bir ateş çemberinin tam merkezinde.
Keskin toplumsal fay hatları var. Kahramanları kadar hainleriyle de meşhur.
Batılı Güç odaklarının av sahası.
Terör örgütlerinin hedefi.
Tarih içinde katmerlenmiş yoksulluk, ihmal, bakımsızlık, ilgisizlik, savaşlar, çatışmalar, kayıplar, bencillik, hırs… 21 yıldır hepsiyle ve daha fazlasıyla baş etmeye çalışıyor R.T.Erdoğan.

Yüzyıllardır birikerek gelmiş nice sorunları çözmenin mücadelesini veriyor.
Çok ağır bir yük taşıyor. Kendi hayatından, ailesinden, sağlığından, can güvenliğinden fedakârlıkta bulunarak bu yükün altından kalkmaya çalışıyor.
Herkes taşıyamaz o yükü. Taşısa bile, bu kadar uzun süre taşıyamaz, bu kadar dikkatle, rikkatle taşıyamaz.

Kendinizi şöyle bir anlığına Erdoğan’ın yerine koyun. Ama makam aracındaki, makam koltuğundaki, meydanlardaki ya da zafer akşamı parti balkonundaki Erdoğan’ı değil; terör örgütlerinin, istihbarat örgütlerinin, çıkarları, rantları zedelenen şer odaklarının, batıl ideolojileri ile gözleri kararmış fanatiklerin, fasıkların, kafirlerin, münafıkların, hainlerin hedefi olan Erdoğan’ın, çocukları neredeyse babasız büyümüş Erdoğan’ın, varlığını inancına, ülkesine, milletine adamış bir Erdoğan’ın yerine koyun kendinizi.
Ne kadar taşıyabilirsiniz bu yükü?

Ne kadar tahammül edebilirsiniz bu sorumluluğa, riske, tehlikeye, fedakârlığa?
Erdoğan’ın, bir insan ve bir kul olarak hatalarını görenler, kimi zaman işte bu büyük resmi ıskalayıp detaylara takılıyorlar. Kırılıyor, küsüyor, darılıyor, gönül koyuyorlar.
Bazen, evet, haklılar.

“Öyle yapmasaydı da şöyle yapsaydı” diyorlar.
“Buna gerek yoktu” diyorlar. “Ama bu yanlış” diyorlar.
“Böyle olmasaydı keşke” diyorlar.
Bazen de işin arka planını bilmiyor ya da kişisel beklentileri karşılanmadığı için tavır koyuyorlar.
Kendisine bir imkân tanındığında “Hak ettim” deyip, imkân elinden alındığında “Zulme uğradım” diyorlar.
Bir türlü doymayıp, “Bu da yetmez, ben daha fazlasına layığım” diyorlar.
“Hepsi benim” diyorlar.

Bu küskün, dargın, kırgın kitle içinde, ihtirası memleket sevdasının önüne geçen benciller gittiler ve birilerinin masasına meze oldular. Allah basiret ve feraset nasip eylesin.
Bu arada, şu veya bu sebeple sandığa gitmeye, oy vermeye tereddüt edenler, memleketine ve yazlıklarına gidenler, nasıl olsa kazanırız diye hastalıklarını bahane edenler; inanıyorum ki sizler küçük problemleri bir kenara koyup büyük meseleyi vicdan Terazinizde tartarak oylarınızı kullanacaksınız bundan eminim.

Biliyorum Bahaneler çok; kırılanlar,
Küsmeler,
küstürülenler,
canınızı sıktılar.
Eyvallah.
Haklısınız.
Çok haklısınız.
Ama vereceğiniz ceza ile Erdoğanı değil, milletimizin sadıklarını, İslam milletini ve mazlum coğrafyasını cezalandırmış olacaksınız.
Diyelim ki yüreğiniz soğumuyor. Diyelim ki,
küskünlüğünüz,
dargınlığınız,
gönül kırıklığınız geçmiyor,
her şeye rağmen eliniz Erdoğan’a oy vermeye gitmiyor.
Peki, hasımları da mı sizi sandığa götürüp Erdoğan’a oy
vermenize yetmiyor?

28 Mayıs akşamı, es kaza, Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olsa, HDP iktidar ortağı olsa, Yasin Börü’nün katillerinin azmettiricisi Selahattin Demirtaş dışarı çıksa, PKK ve FETÖ sevinçten havalara uçsa, ABD, İsrail, İngiltere Fransa, Almanya bayram yapsa kendinizi gerçekten iyi hisseder miydiniz?
Yoksa bu tablonun biraz da, küçük kırgınlıklarla sandığa gitmemenin neticesi, kendi eseriniz olduğu gerçeğiyle vicdan azabı mı çekerdiniz?
Ben söyliyeyim; mutlaka vicdan azabı çekersiniz.

O vicdan azabını çekmemek için lütfen sandık başına gidiniz, Türkiye yüzyılı için oyunuzu kullanınız ve sandıklara sahip olunuz.
Aksi taktirde mazlumların eli yakamızda olur.

SEFER BİZDEN, ZAFER ALLAHTAN – ALİ ERİLLİ