Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Avatar photo
Nuran KIRLAK

Ahde vefa platform başkanı Nuran Kırlak: Hacer’ül Esved

İslam aleminin mübarek ramazan bayramının hayırlar getirmesini dileyerek başlıyorum o nurlu ve cennetten bize miras kalan o mübarek esved’e!..

Hacerü’l-esved terkibi Arapça’da “siyah taş” anlamına gelir. Yerden 1,5 m. kadar yükseklikte bulunan, yaklaşık 30 cm. çapında ve yumurta biçimindeki bu taşın siyaha yakın koyu kırmızı renkte olması sebebiyle böyle adlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in peygamber olmadan önce, Kâbe’nin tamiri esnasında mübârek elleriyle yerine yerleştirdiği özel taş, Hacer-i Esved…
2022’de Suudi Arabistan’da Hacer’ül Esved’in şimdiye kadar çekilen en net fotoğrafı yayınlanmıştır.
Bu fotoğrafta taştan geriye kalan parçalar oldukça net biçimde görülmektedir.

İşte Hacer’ül Esved’in öyküsü
Kaynaklar, Hacerülesved’in Hz. İbrâhim tarafından Kâbe’nin inşası esnasında tavafın başlangıç noktasını belirlemek amacıyla yerleştirildiği konusunda ittifak etmekle birlikte bu taşın menşei, tarihçesi ve mahiyeti hakkında, birçoğu zayıf isnatlara dayanan, bazıları aynı zamanda sembolik bir anlam taşıyan çeşitli rivayetler nakledilmiştir (Ezrakī, I, 62-66, 322-329; Fâkihî, I, 81-97; Süheylî, II, 270-275).
İslam öncesi cahiliye döneminden İslamiyet ile birlikte günümüze kadar gelen Kabe’ye ait tek parça Hacer’ül Esved.
Onun haricinde Kabe defalarca yıkılıp yeniden yapıldı.
Örtüsü yüzlerce yıldır her sene değişir. Zaman zaman kapısı ve yağmur oluğu da değiştirilir. Taş ise sabittir.

İslâm’dan önceki dönemde Huzâalılar tarafından Mekke’den çıkarılan Cürhümlüler’in sakladığı Hacerülesved, uzun süren aramalardan sonra bulunarak tekrar yerine konmuştur.
İslam inancında ise cennetten indirildiğine inanılan,
Nuh Tufanı’nda Mekke’deki Ebu Kubeys Dağı’nda saklanan, Hz.İbrahim ve İsmail’in Kabe’yi temellerinden yükselterek tekrar inşa ettikleri sırada yerine konulan Hacer’ül Esved, tarih boyunca da ilginç müdahalelere maruz kaldı.


Bu müdahalelerin en meşhur olanlarından birisi kuşkusuz İslam öncesi dönemde tekrar inşası tamamlanan Kabe’ye Hacer’ül Esved’in Hz.Muhammedﷺ tarafından yerleştirilmesidir.
Hacer’ül Esved’i kimin yerine yerleştireceği ihtilaf konusu olmuş ve sorunu Hz.Muhammedﷺ çözmüştür.


Hacer’ül Esved zaman içerisinde Kabe’nin gördüğü çeşitli onarımlar sırasında yerinden sökülüp takılmıştır.

Bununla birlikte, Kabe’nin en önemli kısımlarından olan bu taş ile ilgili çok dikkat çekici iki dönüm noktası var.


İlki Abdullah b. Zübeyr döneminde (683-692) çıkan bir yangında üç parçaya ayrılan Hacerülesved, parçaları birbirine yapıştırılarak gümüş bir mahfaza içine alınmış, daha sonra yıpranan bu mahfaza 189 (805) yılında Hârûnürreşîd tarafından takviye ettirilmiştir. 317’de (930) Karmatî lideri Ebû Tâhir el-Cennâbî Mekke’de yaptığı katliam ve yağma sırasında Hacerülesved’i yerinden sökerek Hecer’e götürmüştür. Böylece Kâbe uzun bir süre Hacerülesved’siz kalmış, ancak hacılar tavaf esnasında Hacerülesved mevcutmuş gibi bulunduğu yeri istilâm ederek (aş.bk.) tavaflarını yapmışlardır. Nihayet bir rivayete göre Fâtımî Halifesi Mansûr-Billâh’ın emriyle, diğer bir rivayete göre ise Abbâsî Halifesi Mutî‘-Lillâh’ın 30.000 dinar fidye ödemesi üzerine Hacerülesved Mekke’ye getirilerek (339/950-51) yerine yerleştirilmiş ve gümüş mahfazası tamir edilerek yenilenmiştir. Daha sonra Hacerülesved’i çalma veya ondan bir parça koparma yönünde birçok teşebbüs olmuşsa da bunlar engellenmiş veya koparılan parçalar özenle yerine monte edilmiştir.

Bir diğer rivayet ise taşın Abbasilerce geri alındığı yönünde.


Hacer’ül Esved ile ilgili ikinci önemli dönüm noktası ise Osmanlı döneminde, 16.yüzyıl’da gerçekleşmiştir.

Onarım esnasında Hacer’ül Esved’den ”kopan” 5 adet parçanın İstanbul’a, Rükn-i Yemani’den ”düşen” 1 adet taşın da Edirne’ye götürülmesidir.
Hacer’ül Esved’den ”kopan” parçalar, tamirat sırasında orada bulunan bir hadımağa tarafından İstanbul’a getirildi. Bundan dolayı hadımağa cezalandırıldı.
Hacer’ül Esved parçaları Mekke’ye geri gönderilecekken, Mimar Sinan’ın ısrarlı girişimleriyle İstanbul’da kaldı.

Geri gönderilmesinden vazgeçilip İstanbul’da tutulan Hacer’ül Esved parçalarının en büyüğü Mimar Sinan tarafından Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nin alınlığına, kalan dördü ise Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Camii’ne konuldu. Rükn-i Yemani taşı ise Edirne Eski Cami’de.

Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nde bulunan en büyük Hacer’ül Esved parçasının yakından görünümü:

Edirne Eski Cami’de bulunan Rükn-i Yemani taşı:



Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde kullanılan Hacer’ül Esved parçalarının toplam uzunlukları 10cm kadar.
Hacer’ül Esved’den ”kopan” bu 4 parça; giriş kapısının iç tarafına, mihraba, minber kapısına ve minber külahına görülebilecek bir şekilde yerleştirilmiş.


Hacer’ül Esved taşında geriye kalan parçalara da 1932 yılında bir Afgan meczup saldırmış ve daha da kırılıp hasar görmesine yol açmış.

Saldırgan idam edilmiş. Bugün milyonlarca Müslümanın tavaf ettiği Kabe’de Hacer ül Esved’den geriye kalan 7 parça pleksi bir yüzeyin altında.

Geriye kalan parçaların durumunu gösteren bir çizim:

Hacer’ül Esved parçaları bir ganimet, bir tarihi eser gibi görülmemeli.

Hacer’ül Esved Kabe’nin ayrılmaz ve ayrılmaması gereken, yerini yenisi ile dolduramayacağımız bir emanet…
Hayırlı cumalar

Saygı ve hürmetle

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ