Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Avatar photo
Nilüfer Akıngül

MERHAMET!

MERHAMET
Merhamet, insanın fıtratında bulunan muazzam bir duygudur. Kökü Arapçadan gelen bu kelime, dilimize geçerken acımak duygusu olarak anlam daralmasana uğrasa da gerçek manada içerisinde sevgiyi, şefkati, sahiplenmeyi barındıran bir bütüncül ifadedir.


Nitekim Peygamber efendimiz (sav) “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” Buyurarak hem dünyada hem ukbada insanın felahını, kurtuluş reçetesini ayan beyan ifâde etmiştir.

Merhamet sosyal arenada adalet mekanizmasının işleyişinde de büyük bir rol oynamaktadır. Mesela hayvana merhametli bir kişi için evinde beslediği kedinin diğer sokaktaki kedilerden bir farkı olamaz nasıl ki nerede canı acıyan bir can var o insanın canı acır o cana acımadan evvel. Yardıma ihtiyacı olan çiçek böcek ne varsa merhametli bir birey o ihtiyacın giderilmesi noktasında harekete geçer. Peki merhamet nasıl açığa çıkar? Aslında başta da belirttiğimiz üzere bu fıtrî bir duygudur yani yaratılıştan gelen bir eğilimdir. Ancak insan gerek kötülüğe meyli gerekse toplumun bastırmasıyla bu duygusunu köreltir. İnsan almadığı bir şeyi veremez, vermek için öncesinde o şeyi almak gerekir. Nasıl ki sevgi ortamında büyümeyen bir çocuk kimseyi sevemez ya da saygı duyulmayan bir birey bir müddet sonra saygısız olmaya başlar, merhametli bir ortamda yetişmeyen bir birey de muhakkak bu duygusunu bir müddet sonra setreder. Kişiliğin ve karakterin genel hat itibari ile oturduğu 0-5 yaş aralığı bu bağlamda büyük bir ehemmiyet arz etmektedir.
Yani yine her zaman eğitim yine evden başlamaktadır.

Kalbindeki merhameti örtülü kalmış bireylere bizler dini perspektifte “Kalbinden merhameti sökülü” Bireyler diye nitelendirmekteyiz. Nitekim, Peygamber Efendimiz(sav)’in kendi torunlarını sevmesini yadırgayan bir kişi bir nevi Resul-ü Ekrem Efendimizi kınarcasına “Vallahi benim on tane evladım var, ama hiçbirini böyle sevmem” Demiş. Bunu duyan Peygamberimiz buna mukabil “Allah senin kalbinden merhameti söküp almış ise ben ne yapabilirim” Diyerek ona serzenişte bulunmuştur. Yine bir gün kuşu öldüğü için üzülen bir çocuğa Peygamberimiz taziyeye gitmiş ve baş sağlığı dilemiştir. Her ne kadar bu ve bunun gibi naif ve hassas düşünce sistematiği islamın aleni emirleri arasında görünmese de asıl itibari ile bu dinin bel kemiği diyebileceğimiz bir kuvvete ve dinamiğe haizdir.
Seküler toplumun metaryalist zihniyetinin içerisinde bu hassas ayarların kurulumlarını hem kendimize hem çocuklarımıza yapmamız muhakkak ki zor olacaktır. Mesela playstation oynayan bir çocuğun, oyunda keyifle adam öldürerek aldığı puanlarla o oyunu kazanarak mutluluğu dikte eden bir yapıya isyan bayrağı açmanız göründüğü kadar kolay değildir ve olmayacaktır. “Kapat şu oyunu adam öldürmek günah” Gibi ifadeler çocuk nezdinde kendi mutluluğuna yapılan savaş gibi algılanacak ve sizler onu kendinizden iteceksiniz. Onun içindir ki ” Karşısına geçtiğimiz her şeyin muhalifi, yanına geçtiğimiz her şeyin müttefiki görünürüz (öyle olmasa dahi). Onun içindir ki aynı safta durup çocuklarımızı düşünmeye, analiz-sentez yaptırmaya mecburuz.

Yüce Hakk kitabımız Kuran-ı Kerim’de defaatle Rabbimiz bizlerden düşünmemizi istemekte, düşünmez misiniz, akletmez misiniz gibi ifadelerle bir nevi bu konudaki acziyetimizi gözler önüne sermektedir. Bizşer de bı minvalde çocuklarmıza düşünmeyi öğretmeliyiz: Nasıl kolay para kazanılır, nasıl popüler olunulur değil, nasıl sevilir, nasıl sevdirilir, nasıl merhametli olunur onları öğretmek zorundayız. Çocuklarımız büyüyüp öğretmen olduğunda öğrencisinin notlarından ziyade onun ayağındaki yırtık botlarını görebilmeli mesela ya da bir cerrah olduğunda hastasının bir anne, bir baba, bir evlat olduğunu kavrayabilmeli kendince. Hayatında örnek şahsiyetleri olmalı merhametiyle amil kişilerden; karınca yuvası bozulmasın diye ordusunun yolunu uzatan Hz Süleyman’dan, hırkasında uyuyan kediyi uyandırmaya kıyamayan ve o yoklukta hırkasını kesen Ebu Hureyre’ye kadar idoller edinmeli. Uzun lafın kısası merhamet saltanatının menbağı vicdan arkını harekete geçirecek şeyi; düşünmeyi öğretmeliyiz. Düşünen ve merhamet edip merhamet bulan insanlardan olmak dileği ile efendim.

Nilüfer Akıngül
Leylifer

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ