ŞAİR VE ŞİİR
Biraz felsefik bakalım:
Her şair şiir vermez, ama her şiir bir şair verir. Nasıl olur demeyin, teşbihte hata olmaz düsturunca; her ağaç meyve vermez ama her meyve bir ağaçtan yahut daldan çıkar diyebiliriz.
Bence şiir insanı şair eder, her şair eseriyle yani şiiriyle şairleşir, tıpkı meyvesiyle kıymetlenen ağaç gibi. Ne zaman ki şair ön plana geçer işte o dem şiir biter, araya benlik girer. Artık insanlar meyve için değil de ağaç için oraya yöneliyormuşcasına durum vahimleşir, her yaprağı meyve sanacak kadar belki de.
İşin en kötüsü de buna ağaç da inanır ve daha meyve veremez. Her yaptığı, her yazdığı alkışlanır, nasıl olsa ‘Mağnalşiğra fi batnısşair’ bakış açısıyla ‘ŞAİRE ŞİİRİNDEN SUAL EDİLMEZ’.
Bir adı olur, bir etiketi. Belki gölgesi gerçek şairlerin güneş ışığını kesip gölgede bırakır veya yalanlar mahiyette o meyveleri, asıl meyve budur der, ve çoğu da afiyetle yer. İşte böyle şairler, şiirleri kilitler, kitleleri kandırır, ne yaparsa bir hikmet vardır, ne yaparsa mübahtır halkın gözünde. Objektiflik gider, etiketi içeriği örter, oysa ki sanatta aslolan, etiket değil içeriktir. Sonra da bekle ki bekle, keser döne sap döne gün gele devran döne…
Nilüfer Akıngül
leylifer