Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Eğitimci Yazar Güler Demirhan’dan Anlamlı Yönlendirme…

Yıllar önceydi, çalıştığım okula

Yıllar önceydi, çalıştığım okula gitmek için toplu taşıma kullanıyorum. Sabahın ilk saatleri ve bindigim araç minibüs, hava şiddetli yağış halinde. Kısa bir süre yol aldiktan sonra, bizim minibüs şoförünün özel bir araçla sürtüşmeye başladığını farkediyoruz. Yanyana yol aldığımız gri bir araç.
Bizim şoför mü direksiyonu ona kırmış o mu bize, yoksa bizi biraz geçmiş mi çok basit bir konu…

Bizim şoför her kırmızı ışıkta camı indirip el kol hareketleri ile kaba saba sözler sarfedip bağırıyor, karşı tarafı tahrik etmeye çalışıyor.

Özel aracın şoförü yolunda gidiyor, bizim şoföre uymamak içinse müthiş gayret sarf ediyor. Aracın camını indirmiyor ve karşılık vermiyor.

Bu defa ise bizim şoför, beni kâle bile almıyor diye küfür ve hakaretlerin dozunu arttırarak sözlü şiddetine devam ediyor.

Minibüs tıklım tıklım dolu ve herkes işine yetişme derdinde fakat bu durum şoförün umurunda bile değil. Onun tek derdi ego tatmini ve baldan tatlı olan öfkesi…

Derken özel araca kafayı takan delikanlı şoförümüz (!) güzergahtan çıkıp özel aracı takibe başlıyor, önce sapa sanayi bölgesine giren araç, ardından ormanlık ve tenha bir yola saptı. Bu esnada saniyede kaç küfür, kaç hakaret işitiyoruz, keskin virajlarda nasıl savruluyoruz saymak mümkün değil.

Yağmurun şiddetli yağdığı dakikalarda tenhada özel aracı sıkıştıran şoför, bir yandan da diğer minibüs şoförlerini telefonla arayıp, kavga yerine çağırma gayretinde…

Minibüsü sert hareketlerle durdurup, el firenini çekiyor ve küfürler eşliğinde aşağı inerken, yolcular korkuyla birbirlerine bakıyorlar. Yolcular inmek istese kimsenin inip gideceği bir yer değil.

Tenha orman yolu ve şiddetli yağışın hakim olduğu sabah saatleri…

Sıkıştırdığı aracın yanına öfkeyle gidip yumruğunu aracın kapalı olan camına indirmesi ve kırılan camla birlikte kolunun ciddi bir şekilde kesilip yara alması, buna rağmen diğer eliyle hâlâ aracın kapısını açmaya çalışması, havada uçuşan küfürler bir anda gözümüzün önünde yıldırım hızıyla gerçekleşti.

Minibüse geri dönüp bir havluyla kan revan içinde kalan kolunu sarıp, yoğun yağmur altında kavgaya geri dönmesine şahit oldu gözlerimiz.
Bu esnada diğer minibüslerden biri de kavga mahalline gelirken, minibüs şoförü, özel araçdan artık mecburen inen ve o zamana kadar sessiz kalan adamın üzerine yürüyüp, sağlam olan elini havaya kaldırmıştı ki dayanamadım dışarı çıktım ve
“Siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz, bu neyin öfkesi, araçda bunca insan işine yetişecek, kendinize gelin!”
Diye bağırdığımı hatırlıyorum.

Başlar bir anda bana döndü, havaya kalkan sıkılı yumruk sakince aşağı indi…

Ve tüm bu olaylar olurken dolu olan minibüsten kimsenin sesinin çıkmaması, kavgayı durdurmak adına bir müdahalenin olmaması beni çok şaşırtmıştı.

Minibüs şoförü geri çekildi, yaralı kolunu tutarken havludan kan damlıyordu.

Bu esnada Bizim şoförün takviye kuvvet olarak çağırdığı başka bir minibüsçü daha gelmişti olay yerine.
Bizim öfkeli minibüs şoförünün arkadaşlarına: “Adam ağır küfürler etti, dayanamadım peşine düştüm!” Dediğini duyduk.

Hâlbuki özel araç şoförü hiç bir şekilde karşılık vermemiş, sesi dahi duyulmamıştı.
Buna rağmen saldırıya uğramıştı.

Ağır küfürler edense kendisi idi…

Benim de müdahalem olmasa, kavga devam edip büyür müydü!?
Evet büyürdü, mevcut durum bunu gösteriyordu.
Nereye doğru giderdi, ne kadar büyürdü yaralanma ve maddi hasara can kaybı da eklenir miydi!?

Trafikte her şey mümkün ve örnekleri fazlaca yaşanıyor.

O gün hepimiz yaşadığımız olayın etkisiyle işlerimize gecikmeli olarak gidebildik.
Olayın daha da büyümemesine şükrederek.

Bu ve benzer olaylar trafikte, fazlasıyla eksiğiyle her gün, her dakika yaşanıyor.

Trafikte gerçekleşen kaza ve olaylarda binlerce insanımız, ya hayatını kaybediyor veya bir organını.
Her yıl binlerce insanımız ya ölüyor ya da sakat kalıyor.

Anlık dikkatsizlik ve ego tatminine dayalı kazaların ve kavgaların sonuçları çok ağır oluyor.

Kırmızı ışıkta bekleyen araçlara, sarı ışığın yanması ile araçların peşpeşe korna çalma yarışı, ne kadar sabırsız ve tahammülsüz olduğumuzu göstermiyor mu!?

Ramazan ayı iftar vakti, trafikte yaşanan sabırsız ve aceleci, öfke dolu davranışlar ve kazalarda başka bir örnek.

Keza alkollü araç kullanımı ise başlı başına ele alınması gereken başka bir trafik sorunumuz.

Araç kullanırken hız limitini aşmak, sürüş esnasında telefonla meşgul olmak, mahalle aralarında ve yaya geçitlerini dikkate almadan hızla ilerlemek, alkollü araç kullanmak; velhasıl kuralları ihlal etmek kazalarda etken olan unsurlar arasında yerini alıyor.

Trafik kazaları; ister hız sebebiyle ve dikkatsizlikle olsun, ister benim örneğimde olduğu gibi öfke kontrol sorunu ve ego tatmini sebebiyle olsun, tamamen insan kaynaklı.

Tüm bunlar yeteri kadar disiplin sahibi olmadığımızı ve mâlesef ahlâkî yönden de zaafiyet yaşadığımızı gösteriyor.

Kendisine hakim disiplinli ve ahlaklı bir insan öfkesine hakim olur, sabırlı ve sakin davranışlar sergiler, sınırını bilir başkasının sınırlarını ihlal etmez.

Trafikte önemsiz konuları büyütüp, kendisini tatmin etmek amacıyla muhatabına saldırıyorsa ya ciddi bir psikolojik yardım almalı veya çocukluğunda iyi bir terbiye ve disiplin alamadığı için, yeniden terbiyeden geçmesi gerekir.

Önemsiz konuları büyütüp benlik derdine düşüyorsa (konu önemli de olsa her şeyin usûlü var!) yetişirken bir şeyleri ya yanlış anlamış ya da yanlış öğretilmiştir.
Psikolojisinde ciddi boşluklar, hasarlar vardır.

Erkek dediğin şöyle olur, böyle kavga eder, vurdumu oturtur, altta kalma vs vs gibi erkekliği yumruktan, kavgadan ibaret sayarak yetişenlerin; hem kendilerine hem topluma verdiği zararları saymak mümkün değil.
Bu durum trafikte yaşanan sorunların bir parçası sadece.

Ne olursa olsun önce insan olmayı öğrenmemiz şart.

Disiplinli, ahlaklı, merhametli ve sabırlı insanlar olursak; hayatımız kolaylaşır, can yakan kayıplarımız azalır kanaatindeyim.

Unutmayalım: Bir toplumun trafikteki davranış biçimleri, o toplumun genel seviyesini sergiler.