Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bir Yanımız Bahar Bahçe…

Yaprak döker bir yanımız,

Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe diyor ya şarkıda, tam da öyle zamanlardayız.

Bir yanımız deprem bölgesinde yaşanan kayıplar, enkaza dönen hayatlar sebebiyle tatsız tuzsuz bir modda devam ederken,
diğer yanımız, baharın gelişi ve doğanın etrafa saçtığı rengarenk ve coşkulu görselliği, görselliğine eşlik eden; sümbül, erguvan, gül, nergis ve ismini sayamadığımız pek çok güzelliklerin şuh kokuları ile şâd oluyor.

Aslında bir yandan da hayatın özeti değil midir bu durum!?

Acılar, hüzünler hep var ve istemesek de olacak, buna mukabil güzellikler de olacak.

Terazinin bir yanı hüzün iken diğer yanı umutla dolar.

Kendi dengesinde böylece devam edip gider hayat.

Bahar bahçe tarafımız bizi hayata bağlamak ister, yaralarımızı yavaş yavaş sararken diğer taraftan da “bak hayat tüm canlılığıyla devam ediyor!” demez mi bize!?

Tıpkı, hasta yatağında yatan minik yavrunun acılarına rağmen, annesinin veya babasının sıcacık tebessümü, alnına kondurduğu minik öpücüğü ile moral bulması gibidir aslında…

Minik yavru acı içinde yatarken tüm renkler siyahtır, gridir. Anne veya baba tebessümü, ve hatta sıcacık busesi, acılarını hafifletirken, bir hoşluk oluşur minik yüreğinde, renkler pembeye dönüşür, neşeli nağmeler dolar kulağına, tüm bunların etkisiyle, minik simaya hafif bir tebessüm yayılır…

Bir yandan acıyan yanımızı tedavi etmeye çalışırken, etrafımızda oluşan güzel gelişmeler, evlilik haberleri, doğum haberleri, her şeye rağmen gelen başarı hikayeleri de böyledir işte…

Keza baharın coşkulu bir şekilde rengiyle, şûh kokularıyla, pırıl pırıl güneşiyle gümbür gümbür gelişi de bizi sarıp sarmalayan sıcacık bir anne kucağı gibi moral olur hepimize…

Gelen bahar, sayısız mucize ve şifasıyla gelir.

Adeta bize “çok yoruldun buyur sana ikramım, iyileş, iyi ol!” der

Öyle ya, yorulmadık mı!?
Hele bu kış, normal kışlardan da yorucu ve ağır geçti.
Gözlerimiz acı görüntülerle, kulaklarımız yürek burkan seslerle hemhal oldu. Yürek sızımız ve göz yaşımız dinmedi.

Biz hayatın şifa yönüne odaklanalım, dinlendirelim kendimizi, yüreğimiz şifa bulsun.

Baharla birlikte içinde şifasıyla gelen nisan yağmurlarına bakalım.

Yağmurun sesi, kokusu, seyri de ruha şifadır.

Nisan yağmurları ise toprağa olduğu kadar hem ruha, hem bedene şifadır…

Midyenin ağzına düşerse değerli bir inci, yılanın ağzına düşerse kuvvetli bir zehir olur denen etkili nisan yağmurları; Rumi takvim esas alınarak hesaplanır ve 14 Nisan-14 Mayıs tarihleri arası, sadece toprak ve nebatat değil, bizler için de maddi manevi şifa kaynağıdır.

Uzmanlar nisan yağmurları için:

“Kış boyu vücudumuzdan eksilen demir miktarının bu yağmurlar ile doğal yoldan geri kazanılacağını hatta bunu görebilmek için yağmura çıkmadan kanınızdaki demiri ölçtürün, yağmurda dolaşın ıslanın sonra yeniden ölçtürün yükseldiğini göreceksiniz” diyorlar…

Ayrıca, “yaşlı ve çocukların el, yüz ve vücutlarına yağmur suyunun sürülmesinin faydalı olacağını” da vurguluyorlar.

Eskiden beri büyüklerimiz de bu şifa kaynağının farkında olmalı ki geniş ağızlı kaplarla nisan yağmuru toplarlar sonrasında, uzamayan saçlarda kullanılır veya havanın temiz olduğu yerlerde, bu tarihlerde toplanan yağmur suları süzülüp, şifa niyetine içilirdi.

Yağmurun zaten rahatlatan, huzur veren dingin bir havası var. Hele bir de bize bu kadar şifa ile gelen nisan yağmurunu es geçmek olur mu?!

Ruha ve bedene şifa olsun.