34,0644$% 0.03
37,6852€% 0.06
44,6534£% 0.14
2.745,17%0,10
4.522,00%0,00
18.117,00%0,00
2.505,99%0,02
9.699,56%-0,73
Ali Ramitenî -rahmetullâhi aleyh
Buhâra’nın iki fersah kuzeyindeki Râmîten kasabasında doğdu. Mahmûd Encîrfağnevî Hazretlerine intisâb edip tasavvufî terbiyesini tamamladı ve onun halîfesi oldu. Bir müddet Râmîten civârında halkı irşâd ettikten sonra Bâverd’e göç etti. Orada da bâzı müridleri oldu. Bilâhare Bâverd’den Hârezm’e gitti ve oraya yerleşti. Bu sebeple Ali Bâverdî diye de anılır.
Ali Ramiteni hazretleri, Silsile-i aliyyenin on ikincisidir. Buhara yakınlarındaki Ramiten kasabasında doğdu.
Herkese yol gösteren, kalbinden nur fışkıran Mahmud-i Encirfagnevi hazretlerinden çok faydalandı. Evliyalık derecelerine kavuştu. Maddi ilimlerde de yükseldi. İbadet ve derslerden sonra helal lokma kazanmak için dokumacılık yapardı. Bu sebeple kendisine dokumacıların şeyhi manasına Pir-i Nessac derlerdi.
Bir talebesi kendisine bir yemek getirmişti. Ona, “Getirdiğin bu yemek, sıkıntılı bir anımızda imdada yetişti. Sen de bizden her ne muradın var ise iste! Çünkü hacet kapısı şu anda açıktır” buyurdu. Genç de; “İlimde ve evliyalık makamında size benzemekten başka bir arzum yoktur!” dedi. O da, “Çok zor ve yükü ağır bir iş arzu ettin. Bunun yükünü kaldıramazsın” buyurdu. Genç ise; “Dünyada tek muradım, aynen sizin gibi olmaktır. Fakat yine de her emrinize razıyım” dedi. O da, gence teveccüh etti. O genç, bir müddet sonra zahir ve batında Allahü teâlânın izniyle hocasının derecelerine kavuştu. Fakat aşk sarhoşu olup, kendinden geçti. Öylece kırk gün sonra vefat etti. Ona bir anda kendi makamlarını verip, kendisi gibi yaptığı için, iki aziz manasında, üstadın ismi de “Azizan” olarak kaldı.
Tasavvuf ehli arasında “Azîzân” lâkabıyla meşhurdur. Rivâyete göre, kendisine âit bir söz söyleyeceği zaman tevâzuu sebebiyle; “Azîzân (Azizler) şöyle diyor” diyerek cümleye başlardı. Bu yüzden Azîzân lâkabıyla meşhur oldu. Yüzü nurlu idi. Zâhirde halk ile, bâtında Hak ile olurdu.
Hârezm’e gittiğinde kendisini “dokumacı” olarak tanıtan Ali Râmîtenî Hazretleri, iki mürîdi vâsıtasıyla o bölgenin pâdişahından yazılı olarak ikâmet izni aldı. Hârezm’de her sabah ırgat pazarına gider, istîdatlı gördüğü bir iki işçiyi alıp evine getirir, ikindi namazına kadar onlarla dînî ve tasavvufî mevzularda sohbet eder, sonra da ücretlerini verip gönderirdi. Ancak bir kez sohbetinde bulunanlar, aldıkları feyzin lezzetiyle bir daha oradan ayrılmak istemez, sonraki günlerde tekrar gelirlerdi. Böylece kısa zamanda pek çok talebesi oldu.
Bundan tedirgin olanlar, durumu pâdişaha bildirdiler ve tahtının tehlikede olduğunu söylediler. Pâdişah da Râmîtenî Hazretlerinin Hârezm’den çıkmasını istedi. Ancak Râmîtenî Hazretleri elindeki ikâmet iznini gösterince orada kalmasına izin verdi ve aralarında bir dostluk başladı.
Hârezm’de halkı irşâda devam eden Ali Râmîtenî Hazretlerinin 130 sene kadar yaşadığı rivâyet edilir. Hicrî 721 (m. 1321) tarihinde vefât etmiş olduğu tahmin edilmektedir.
Kabri, bugün Türkmenistan’ın kuzeyinde Taşhavuz vilâyetinin Köne Ürgenç kasabasındadır. Ayrıca Buhâra yakınlarında bir makam-kabri bulunmaktadır.
Mahbûbu’l-Ârifîn isminde bir eseri mevcuttur.
1- Kur’ân’ın kalbi (Yâsîn),
2- Mü’min kulun ihlâslı kalbi,
3- Gecenin kalbi seher vakti.”
“–Îman nedir?” veya “–Tasavvuf nedir?” diye sordular.
“–Fasl ve vasl, yani ayırmak ve birleştirmektir.” diye cevap verdi. Yani gönlü mâsivâdan ayırmak ve Hak Teâlâ ile beraber olmak. [Diğer bir ifâdeyle, fücûrdan kurtulup takvâya varabilmek ve takvâda mesâfe katedebilmek…]
“–Bütün âlimler, ölüm döşeğindeki insana kelime-i tevhîdi telkîn etmenin ve o kişinin yüksek sesle zikretmesinin câiz olduğunda müttefiktirler. Dervişlere göre, zâten her nefes son nefestir.”
“–Siz özsünüz, biz ise kabuk!” deyince, Râmîtenî Hazretleri:
“–Öz, kabuğun himâye ve koruması altındadır.” diye cevap verdi. Cevizin kabuğu şerîate, içi de tarîkate benzer. Kabuk olmazsa cevizin içi çürüyüp zâyî olur. Öz, kabuğa muhtaç olduğu gibi tarîkat ehli de şerîat âlimlerine muhtaçtır.
[Zira duâlarımız gibi amellerimiz de kabûle muhtaçtır. Bu sebeple kul dâimâ Cenâb-ı Hakk’a ilticâ hâlinde olmalıdır.]
“Âşıklar bir demde iki bayram ederler.” mısraını okuyunca o:
“–Hayır! Üç bayram ederler.” buyurdu. O zât bu sözün mânâsını sorunca Hâce Azîzân Hazretleri şöyle îzah etti:
“–Kulun bir kere Allah Teâlâ’yı zikretmesi, Hak Teâlâ’nın onu iki zikri arasında gerçekleşir.”
Yani Hak Teâlâ önce kendisini zikretmesi için o kula yardım eder. Bu sâyede kul zikre muvaffak olur. Sonra Allah Teâlâ kulunun zikrini kabûl şerefiyle müşerref kılar. Tevfîk, zikir ve kabûl… Bir nefeste yaşanan üç bayram…”
Peygamber efendimiz hazreti Muhammed Mustafa (S.A.V.) ile başlayan ve ”Sâdikat” (Sadıklar yolu) kurucusu Mürşidi Kâmil Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Klinik Psikolog Dr. Râshid İbrahim Haake (K.S.A.)’ye kadar gelen silsile isimleri sırasıyla şöyledir:
1 – Hazret-i Muhammed Mustafâ (sallâllâhu aleyhi ve sellem)
2 – Hazret-i Ebû Bekir Sıddîk (radıyallâhu anh)
3 – Selmân-ı Fârisî (radıyallâhu anh)
4 – Kâsım Bin Muhammed (rahmetullâhi aleyh)
5 – Câfer-i Sâdık (rahmetullâhi aleyh)
6 – Bâyezîd-i Bistâmî (rahmetullâhi aleyh)
7 – Ebû’l-Hasan Harakānî (rahmetullâhi aleyh)
8 – Ebû Ali Fârmedî (rahmetullâhi aleyh)
9 – Yûsuf Hemedânî (rahmetullâhi aleyh)
10 – Ebu-l Abbas Hz. Hızır (aleyihisselam)
11– Abdülhâlık Gucdüvânî (rahmetullâhi aleyh)
12 – Muhammed Ârif Rîvgerî (rahmetullâhi aleyh)
13 – Mahmûd Encîrfağnevî (rahmetullâhi aleyh)
14 – Ali Râmîtenî (rahmetullâhi aleyh)
15 – Muhammed Baba Semmâsî (rahmetullâhi aleyh)
16 – Seyyid Emîr Külâl (rahmetullâhi aleyh)
17 – Bahâüddîn Şâh-ı Nakşibendi (rahmetullâhi aleyh)
18 – Alâüddîn Attâr (rahmetullâhi aleyh)
19 – Yâkub-el Çerhî (rahmetullâhi aleyh)
20 – Ubeydullah-el Ahrâr (rahmetullâhi aleyh)
21 – Muhammed Ez-Zâhid (rahmetullâhi aleyh)
22 – Derviş Muhammed İmkenegî (rahmetullâhi aleyh)
23 – Hâcegî Muhammed Semerkandi (rahmetullâhi aleyh)
24 – Muhammed El-Bâkī Billâh (rahmetullâhi aleyh)
25 – İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî (rahmetullâhi aleyh)
26 – Muhammed Mâsûm Serhendî (rahmetullâhi aleyh)
27 – Muhammed Seyfüddîn Serhendî (rahmetullâhi aleyh)
28 – Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî (rahmetullâhi aleyh)
29 – Mirzâ Mazhar Cân-ı Cânân (rahmetullâhi aleyh)
30 – Seyyid Abdullah Dehlevî (rahmetullâhi aleyh)
31 – Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî (K.S.A.)
32 – Mevlânâ Osman Siraceddin (K.S.)
33 – Mevlânâ Şeyh Ömer Ziyaüddin (K.S.)
34 – Mevlânâ Muhammed Necmeddin-i Kübra (K.S.)
35 – Şeyh Baki Hocaefendi (K.S.)
36 – Kutb-ul Aktab Şeyh Bedir Karahan (K.S.A.)
37 – Mevlânâ Mürşidi Kamil Hüseyin Gümüş (K.S.A.)
38 – Mürşid Dr. Rashid İbrahim Haake (K.S.A.)
SİLSİLEYİ KASİDE/İLAHİ OLARAK DİNLEMEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN
KAYNAK; TANER AKKUŞ
Mahmûd Encîrfağnevî Kimdir? Mahmûd İncirifağnevi (RA.) Hazretleri Hayatı